5 Kasım 2024 Başkanlık Seçimleri’nden zaferle çıkan Cumhuriyetçi aday Donald Trump, yeniden ABD Başkanı seçildi ve 20 Ocak’ta yemin ederek görevine başladı. Yemin törenine bir önceki Başkan Joe Biden ve yardımcısı Kamala Harris, eski başkanlardan Bill Clinton, George Bush ve Barack Obama, Trump’ın eski yardımcısı Mike Pence, George Herbert Walker Bush’un -namı diğer Baba Bush- yardımcısı Dan Quayle, Yüksek Mahkeme yargıçları, Latin Amerika’dan pek çok devlet yetkilisinin yanı sıra Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei ve İtalya Başbakanı Georgia Meloni de katıldı.
Temsilciler Meclisinde özellikle Ön Asya ve Kuzey Afrika bölgeleriyle ilgili çalışmalara ağırlık veren Cumhuriyetçi üye Joe Wilson’ın özel davetlisi olarak Gürcistan’ın bir önceki cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili de Trump’ın yemin töreninde yer aldı.
Başta Elon Musk olmak üzere teknoloji dünyasının devleri de törendeydi. Hatta öyle ki aynı tarihe denk gelen İsviçre’deki 2025 Davos Zirvesi, pek çok CEO’nun Washington’da olmasından kaynaklı olarak önceki yıllara kıyasla sönük geçti.
Trump’ın Konuşması
Donald Trump yemin törenindeki konuşmasında pek çok konuya değindi. Genellikle milliyetçi ve popülist tonda sürdürülen konuşma, Trump ve ekibinin dört yıldır üzerinde durduğu pek çok gündem maddesini içeriyor. Meksika’dan ABD’ye gerçekleşen yoğun göçten kaynaklı olarak ulusal acil durum ilan edeceğini ilan eden Trump, kampanyasının ana hattını da göçmen karşıtlığı üzerine çizmişti. İllegal olarak ABD’ye giren pek çok kişinin vatandaşlara mağduriyet yarattığından şikayetçi olan Trump, yalnızca sınırdan girenleri değil ABD’de öğrenci olarak yaşayan insanları da İsrail yanlısı olmamaları halinde ülkeden kovmayı planlıyordu. Nitekim bu konuyla ilgili bir kararnameyi geçtiğimiz günlerde imzaladı.
1798’de çıkartılan Alien Enemy Act’i yeniden hayata geçireceğini ifade eden Trump, bu yasayla beraber pek çok karteli terör örgütü olarak tanıyacağını ve böylece ABD’nin daha güvenli bir yer haline geleceğini ifade etti.
Cumhuriyetçi Parti’de yaklaşık 20 yıldır var olan “Drill baby drill!” sloganı, Trump’ın da ağzından düşürmediği bir söz oldu. Törende de bundan bahsederek petrol ve gaz endüstrisine sıcak mesajlar verdi. Bu hamleyle birlikte sondaj işlerine ağırlık verileceği anlaşılırken, Trump’ın ilk döneminde olduğu gibi yeniden Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi, enerji alanında ABD’nin bildiğini okuyacağı anlamına geliyor.
Keza Trump “Yeşil Yeni Düzen’i sona erdireceğiz ve elektrikli araç zorunluluğunu kaldıracağız.” ifadesi ve Amerikan otomotiv işçilerine verdikleri sözü yerine getireceklerine dair beyanıyla, hem seçimde pek çok oy aldığı mavi yakaya göz kırpıyor hem de Avrupa Birliği’nin üstlendiği “yeşil politikalara” açıktan karşı olduğunu cümle aleme ilan ediyor.
Konuşma esnasında Trump; zorunlu covid aşısına itiraz ettikleri için Biden döneminde ordudan ihraç edilen görevlilerin tazminatlarıyla birlikte işlerine iade edileceklerinden artırılacak gümrük vergilerine, yeni kurulan ve başında Elon Musk’ın bulunduğu Hükümet Verimliliği Bakanlığından Amerikalı gemilerin Panama Kanalı’ndan geçerken ödemek zorunda oldukları yüksek ücretlere kadar pek çok konudan söz etti.
Pek çoklarını güldüren bir açıklamayı da ABD ile Meksika arasında bulunan Meksika Körfezi için yaptı. Körfezin adını Amerika Körfezi olarak değiştireceğini ilan eden Trump, yine kendinden beklenir nitelikte popülist bir söylem kullanmış oldu. Ülkeler geçmişten beri bu tarz coğrafi bölgeler için kendilerince isimler kullanagelmişlerdir.
Örneğin, Ortadoğu’da bulunan ve bizim Basra Körfezi olarak adlandırdığımız bölgeyi Arap devletleri Arap Körfezi olarak adlandırırken kimi ülkeler de İran Körfezi olarak adlandırır. Bu durum teknik olarak bölgelerin cismi ve konumunu değiştirmese de Trump bu konuyu bir eksiklik olarak hissetmiş olsa gerek ki böyle bir değişikliğe gitme kararı aldı.
Beyaz Saray’da Trump-Vance Dönemi
Trump’ın başkanlık koltuğuna oturur oturmaz ilk icraatlarından biri TikTok’un ülkedeki süresini uzatmak oldu. Trump’ın göreve başlamasından saatler önce kendisine satışı için verilen sürenin dolmasından ötürü güvenlik endişeleri nedeniyle ülkede erişime kapatılan Çin menşeili uygulama, Trump göreve gelir gelmez 75 günlüğüne erişime yeniden açıldı. ABD’de 170 milyondan fazla kullanıcısı olan TikTok’un geçtiğimiz yıl FBI’ın da hazırladığı raporlara dayanarak Kongrede iki partinin de desteğiyle erişiminin kısıtlanmasına karar verilmişti.
Kampanya döneminde Demokrat hükümeti İsrail’e yeteri kadar yardım etmemekle itham eden ve Netanyahu’nun politikalarına sonuna kadar yeşil ışık yakan Trump, Biden’ın görevdeki son saatlerinde İsrail ile Hamas arasında ilan edilen ateşkes sonrası süreçte Gazze’nin yeniden yapılandırılması gerektiğini savunuyor. ABD Başkanı olarak konuyla ilgili Ürdün Kralı ile görüştüğünü açıklayan Trump bölgede bir Filistinsiz Gazze planı hedefliyor.
Ateşkes ilan edilmesine rağmen kuzeydeki yerleşim yerlerine geri dönmek isteyen Gazze halkına müdahale eden İsrail kuvvetleri, Trump’ın Gazze planı ile paralel hareket ediyor. Trump bölgedeki Filistinli halkın civardaki Arap ülkelerine göç etmesi gerektiğini ifade ederek Gazze’ye yerlilerinden ayrı bir gelecek planı çiziyor. Bu plan İsrail hükümetinin gerçekleştirdiği soykırımın da tescillenmesi anlamına geliyor.
Komşularla gerilimli ilişkilerin başlayacağı tahmin edilen bu dört yıllık dönemde Trump’ın ilk hedeflerinden biri Kolombiyalı göçmenler oldu. Trump ilk haftadan Kolombiya’yı yüksek gümrük vergileri ve vize yaptırımları ile tehdit ederek ve ABD’ye giren Kolombiyalıları zorla ülkelerine geri göndererek on yıllardır müttefiki olan bu ülkeye böylece geri adım attırmış oldu.
Yemin töreninde değinildiği üzere ilk hafta içinde imzalanan kararnameler arasında devlet kurumlarında azınlıkların da temsilinin önünü açmak adına gerçekleştirilen pozitif ayrımcılık-kapsayıcılık uygulamalarının sonlandırılması vardı. Örneğin ilk döneminde transseksüellerin orduda görev yapmasına engelleme getiren Trump, Biden döneminde iptal edilen bu değişikliği yeniden hayata geçirdi. Kısaca DEI (Diversity-Equity-Inclusion / Çeşitlilik-Eşitlik-Kapsayıcılık) olarak belirtilen progresif uygulamaların dört yıllığına askıya alındığını söyleyebiliriz. Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte yalnızca kamu kurumları değil, pek çok şirket de kapsayıcılık uygulamalarına son verdiğini ilan etti.
Trump’ın Sağlık Bakanı olarak atadığı Robert F. Kennedy, uzunca süredir kürtaj meselesi konusunda iki taraftan da eleştiriler almasına ve birkaç hafta önce Trump’ın eski yardımcısı Mike Pence tarafından kürtaj yanlısı olmakla muhafazakar camia içinde hedef gösterilmesine rağmen, Ocak ayı sonunda yaptığı açıklamada kürtaj konusunda Başkan Trump ile aynı yerde durduğunu ve bakanlığa kürtaj karşıtı kişileri alacağını söyleyerek tarafını netleştirdi. Bu şaşırtıcı bir durum değil, çünkü Cumhuriyetçi Parti’de net bir Trump dominasyonu varken kadınların kürtaj hakkı ile ilgili Kennedy’nin birkaç yıl önceki hak yanlısı açıklamaları elbette temel alınacak değildi.
Son olarak Şubat ayına Trump’ın aylardır üzerinde durduğu gümrük vergileri ile ilgili imzalanan kararname ile girdik. Meksika, Kanada ve Çin’e yönelik olağanüstü yüksek tarifelere imza atan Trump, bu kararı ABD’nin iyiliği için aldığını iddia etse de yakında fiyatlara yansıyacak olan zamlarla birlikte ABD toplumunun bu politikaya bakışını birkaç ay sonra yapılacak anketlerde daha net görebiliriz. Nitekim bu ülkelerden de misilleme olarak açıklanan yeni vergiler ve Çin Ticaret Bakanlığının ABD’yi Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet edeceğini duyurması, Pasifik’i hareketli günlerin beklediğini gösteriyor. (Trump, pazarlıklar sonrası Kanada ve Meksika’ya uygulayacağı yüzde 25 ‘lik gümrük tarifesini şimdilik durdurdu.)
Trump’ın uluslararası sistemi ve kurumları ne kadar umursadığını ve diğer ülkelerle olan diyaloglarda hangi yöntemleri benimsediğini göz önüne alırsak, ilk dönemine kıyasla daha özgüvenli bir biçimde koltuğa oturan Trump’ın ABD’yi yöneteceği bu dört yıl içinde dünyayı daima sürpriz gelişmelerin beklediğini söylemek abartı olmayacaktır.