[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (17-23 Ekim 2023)
Dünya gündemi son 15 gündür Gazze’de yaşananlara odaklandı. 7 Ekim’de gerçekleşen Hamas’ın Aksa Tufanı Operasyonu’na cevap olarak başlayan ve geldiğimiz noktada Gazze’de büyük bir insani krize yol açan İsrail’in askeri operasyonu sürüyor. Son dönemde Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile meşgul olan dünya kamuoyu, İsrail-Hamas çatışmasının başlamasından bu yana Ukrayna’da yaşananlardan da oldukça uzaklaşmış durumda.
Öte yandan, geçtiğimiz hafta Pekin’de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen Kuşak ve Yol Forumu ise öneminin aksine gündemde kendine pek yer bulamadı. Bu nedenle bu hafta, Gazze’deki son duruma değindikten sonra Pekin’de gerçekleşen bu uluslararası toplantıyı değerlendireceğim.
Gazze’de Son Durum
İsrail, Hamas’ın saldırılarının hemen ardından başladığı ağır hava bombardımanı ile Gazze’nin özellikle kuzey bölgesini vurmayı sürdürüyor. Hamas’ın saldırılarında resmi olarak 1400 İsrailli hayatını kaybetti. Ancak İsrail’in 15 gündür süren operasyonları sırasında Gazze’deki otoritelerin verdiği bilgilere göre hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı bugün itibariyle 5800’ü buldu.
İsrail’in bölgenin boşaltılması gerektiği uyarılarının ardından Gazze’nin kuzeyinden güneyine yönelen Filistinlilerin bir kısmı, kurulan çadırlarda yaşamını sürdürmeye çalışırken bir kısmı ise kuzeydeki evlerini terk etmeme kararlığını sürdürüyor. Filistinlilerin hafızalarında, evlerini terk etmenin terk edilen bölgenin zamanla İsrail’in işgaline uğradığı düşüncesi yer ettiğinden, ölmek pahasına da olsa göç etmeyi reddetmelerini anlamak lazım.
Yiyecek, içecek ve ilaç ihtiyacının günden güne arttığı bölgeye ilk insani yardım tırları da geçtiğimiz hafta ulaşmaya başladı. Birleşmiş Milletler Sözcüsü Stephan Dujarric, 21 Ekim’den bu yana Gazze’ye 54 yardım tırının ulaştığını belirtti. Ancak savaşın başlamasından önce Gazze’ye günlük 450 yardım tırının gittiği düşünüldüğünde bu rakam şu anki ihtiyaçlar için oldukça yetersiz kalıyor.
Dujarric, bölgeye elektrik ve yakıt verilmemesine de değinerek sadece birkaç günlük yakıtın kaldığını ve özellikle de hastanelerin çok zor durumda olduğunu belirtti. Yapılan tüm çağrılara rağmen uluslararası toplum şu an için Gazze’ye insani yardım konusunda sınıfta kalmış görünüyor. İsrail’in ABD destekli Gazze politikası karşısında -sesini çıkarmaya çalışan kimi muhalif gruplar haricinde- uluslararası kamuoyundan etkin bir tepki gelmiyor. Birleşmiş Milletler’in iyi niyetli kimi çabaları ise reelpolitik duvarına çarpıp yok oluyor.
Haftasonu Mısır’da Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi’nin ev sahipliğinde İsrail-Filistin çatışması ve Gazze’deki gelişmelerin değerlendirildiği ve 31 ülkenin temsilcilerinin katıldığı Kahire Barış Zirvesi düzenlendi. Ancak bu zirveden de insani yardımların sürdürülmesi mesajı ve iki devletli çözümün vurgulanması dışında somut pek bir şey çıkmadı.
Filistin Lideri Mahmud Abbas zirvede yaptığı konuşmada Filistinlilerin asla yerlerini terk etmeyeceklerinin altını çizdi. Fiiliyatta ise Gazze’nin kuzeyinde yaşayanlar evlerini boşaltıyor ve bu evler İsrail savaş uçakları tarafından vurularak yerle bir ediliyor. Bu durum ise daha büyük bir soruyu beraberinde getiriyor: İsrail Gazze’ye kara operasyonu düzenleyecek mi?
Kara Operasyonu Muamması
İsrailli yetkililer 7 Ekim’den beri Hamas’ı yok etmek amacıyla Gazze’ye bir kara operasyonu düzenleyeceklerini vurguluyorlar. Bugüne kadar İsrail’in karadan operasyon yapacağına dair birçok haber çıkmasına ve Gazze sınırına asker konuşlandırılmasına rağmen İsrail’in henüz karadan geniş çaplı bir operasyona ne zaman girişeceği belli değil.
Bu durumla ilgili olarak kimi tahminlerde bulunuluyor. Öncelikle Hamas ile bir şehir çatışmasına girişmek çok fazla sayıda İsrail askerinin can kaybına yol açabileceği gibi Hamas’ın elinde bulunan 200’den fazla rehinenin de hayatını kaybetmesine yol açabilir.
Hamas, dün yaşlı ve hasta oldukları gerekçesiyle 2 kadın rehineyi serbest bıraktı. Diğer rehinelerin de serbest bırakılması için arabuluculuk faaliyetlerinin sürdüğünü tahmin edebiliriz. Ayrıca, rehinelerin kurtarılması karşılığında İsrail’in Gazze’ye karadan girerek bölgeyi işgal etmesinin önüne geçilmesi de Biden hükümetinin istediği bir sonuç olabilir. Zira Biden, İsrail’in Gazze’yi işgalinin büyük bir hata olacağı açıklamasında bulunmuştu.
Nitekim, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü Conricus, Hamas’ın tüm rehineleri serbest bırakması ve teslim olması hâlinde Gazze Şeridi’nde kara operasyonu düzenlenmeyeceğini söyledi. Ancak Hamas’ın buna boyun eğmesini beklemek elbette saflık olur. Yine de bu açıklamadan rehinelerin kurtarılmasının İsrail hükümetinin en öncelikli amaçlarından biri olduğunu anlıyoruz.
Öte yandan, rehineleri kurtarmak amacıyla geceleyin Gazze içine İsrail ordusunun sınırlı bir operasyon gerçekleştirildiği de açıklandı. İsrail ordusunun rehineleri kurtarmak için elinden geleni yapacağına dair açıklamalar da İsrailli yetkililer tarafından medyada duyuruluyor. Başka bir haber de ABD’nin bölgeye birlikler sevk edeceği ve İsrail’in ABD’den gelecek birlikleri beklediği yönünde. Bu durumun da İsrail’in büyük bir kara operasyonuna başlamayı ertelemesine sebep olmuş olabileceği düşünülüyor. Dolayısıyla, İsrail ordusunun karadan Gazze’ye büyük bir operasyon düzenlemesi konusunda henüz net bir tarih yok.
Kuşak ve Yol Projesi’nin 10. Yılı İçin Pekin’de Düzenlenen Forum
Orta Doğu’da tüm bunlar yaşanırken dünyanın öte ucunda, Çin’in başkenti Pekin’de önemli bir toplantı düzenlendi. 2013 yılında Çin’in tüm Asya ve Avrupa’yı etkileyecek devasa bir proje olarak açıkladığı Kuşak ve Yol Projesi’nin 10. yılında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in ev sahipliğinde 3. Kuşak ve Yol Forumu düzenlendi. Forum’a Rusya Lideri Putin başta olmak üzere Victor Orban ve Taliban temsilcileri gibi önemli aktörlerin yanı sıra 140 ülkeden temsilciler katıldı.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Forum’un açış konuşmasında ülkesinin doğu-batı ticaretini arttırmak hedefine yönelik son dönemde yavaşlayan ve bazı yatırımlar açısından çıkmaza giren Kuşak ve Yol Projesi’ni canlandırmak ve verimliliğini arttırmak amacında olduklarını belirtti.
Forum’un sonunda ortaya çıkan 8 maddelik eylem planı; Asya-Avrupa hattında yeni bir lojistik koridorun inşası, İpek Yolu e-ticaret bölgesi ila daha büyük hacimli serbest ticaret ve yatırım anlaşmalarının imzalanması, Çin’in 47.8 milyar dolarlık yeni bir yatırım paketi taahhüdü, yeşil enerji ve kalkınmanın desteklenmesi ve Kuşak ve Yol girişiminin kurumlarının oluşturulması gibi önemli maddeler içeriyor.
Yaklaşık 150 ülkeyi içine alan ve Çin’in büyük hedeflerini yansıtan bu proje için altyapı, enerji ve demiryolları gibi alanlarda 1 trilyon doları aşan büyüklükte yatırımlar yapılmıştı. Geçtiğimiz on yılda Çin, yuanı küresel bir para birimine dönüştürmek ve Çinli şirketlerin kapasite fazlası sorununu çözmek gibi bazı amaçlara ulaşamamış olsa da Kuşak ve Yol Projesi kapsamında Afrika, Güney Amerika ve Orta Doğu ülkeleriyle yaptığı yeni anlaşmalar ve yatırımlar ile ciddi kazanımlar elde etti. Çin, proje kapsamındaki ülkelerle geçtiğimiz on yılda 19.1 trilyon dolarlık ticaret yaptı ve Batı’ya olan bağımlılığını kimi alanlarda azaltmış oldu.
Yine bu proje kapsamında birçok ülkeye kredi sağlayan Çin, dünyanın en büyük uluslararası kredi sağlayıcısı konumuna da yükseldi. Ancak bu kredileri alan ülkelerin borcunu ödemekte zorlanması, Çin’de son dönemde yaşanan emlak krizi ile de birleşince, Çin ekonomisi için ciddi bir soruna dönüşmeye başladı. Kuşak ve Yol Projesi, yatırım alan ülkelerde israf ve yolsuzluklara sebep olması, düşük verimliliğe yol açması ve çevreye zarar vermesi gibi gerekçelerle de eleştiriliyor.
Çin işte bu sorunlara odaklanarak Kuşak ve Yol Projesi’ni daha verimli ve çevreci hâle getirebilecek bir planı Pekin’de düzenlenen toplantıda açıklamış oldu. Şi Cinping bu büyük ve iddialı projeden vazgeçecek gibi durmuyor. Öte yandan, Eylül ayında Hindistan’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde açıklanan, Hindistan’ı Orta Doğu ve Avrupa’ya bağlayacak çok uluslu bir demir yolu ve denizcilik projesi olan “Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru” da önümüzdeki yıllarda Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne meydan okuyacak. Koridor yarışları olarak adlandırabileceğimiz ve Çin ile Batılı ülkeler arasında yeni bir rekabet alanı olan bu mücadele, umarım gelişmekte olan dünya ülkelerine olumlu katkıda bulunabilir.