[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (27 Mart – 2 Nisan 2023)
Türkiye Ekonomi Modelinde Geri Adımlar Devam Ediyor
Kısa adı KKM olan kur korumalı mevduat hesaplarında faiz üst sınırı kalktı. KKM’de asgari oran politika faizi olarak belirlenirken KKM faizi için üst sınırı ise bankalar bundan böyle kendi belirleyecek. Daha önce dövizden dönüşümlü olan KKM’lerde tavan faiz uygulaması 26 Ocak’ta kaldırılmıştı. Geçmiş uygulamalarda ise politika faizinin üç puan üzerinde faiz veriliyordu (şu an politika faizi yüzde 8,5).
Bu karar Cuma gününden itibaren ekonomi gündeminin en önemli konusu haline gelmiş durumda. Yarattığı etkiler hem borsayı, hem döviz talebini, hem de güven ortamının daha da kaybolmasını destekleyecek nitelikte. Bu farklı boyutlarına tek tek değinecek olursak bu karar ile birlikte bankaların faizleri artırması beklenmekte. Bu yönüyle de aslında bu karar örtülü bir faiz artışı kararı manasına gelmekte. Faiz artışlarının gerçekleşmesi ise 2021 Eylül ayından bu yana uygulanan faiz politikasının çökmesi anlamına geliyor. Hatırlayacak olursak 2021 Eylül ayından itibaren yüzde 19 olan Merkez Bankası politika faizi seri indirimlerle önce yüzde 14’lere kadar indirilmiş ve devamında da bugünki yüzde 8,5 seviyesine çekilmişti. İndirilen faizlerle birlikte üretim artarken çıkan dövizle birlikte ihracatın artacağı müjdelenmişti. İhracatın artışıyla ülkeye döviz girecek ve zamanla enflasyon sorunu da çözülecekti. Fakat ortaya çıkardığı sonuçlar itibarıyla düşük faiz politikası ülkeye ağır bedeller ödetti ve ödetmeye de devam edecek görünüyor.
Faiz indiriminin başladığı 23 Eylül 2021 tarihinden bir gün önce dolar kuru seviyesi 8,62 TL civarında iken Cuma kapanış itibariyle 19,19 TL’ye kadar çıkmış durumda. Kuru geldiği bu seviyede tutmak için milyarlarca dolar rezerv satılmak zorunda kalındı ve rezervler eksi seviyelerde. Üstelik brüt rezervi yüksek göstermek için geçici olarak başka ülkelerden swap yoluyla rezerv temin etmenin, Türkiye’yi dış ilişkilerde ne tür bir ödün vermek zorunda bıraktığına dair bir bilgimiz de yok.
Dolar talebini önlemek adına getirilen KKM uygulaması ile birlikte Hazine tarafından KKM’ye para tutanlara 92,5 milyar TL faiz ve kur farkı ödemesi yapılırken Merkez Bankası tarafından yapılan ödemeler ise 89 milyar TL olarak gerçekleşti. Tüm bu ödemeler ise 85 milyon vatandaşın cebinden çıkan vergiler ile ödendi. Dolar kuru 19 TL seviyesini geçerken enflasyon da tarihte görülmemiş bir hızla arttı. Faiz düşerse enflasyon düşer söylemlerine rağmen 2021 Ağustos ayında yüzde 19,52 olan yıllık enflasyon yüzde 85,51’e kadar çıktı. Bu açıklanan oranların resmi oranlar olduğunu hatırlatmakta fayda var. Üstelik 2022 yılının Temmuz ayından itibaren kurun rezervlerin yakılarak baskılanmasıyla pek hareket etmediği ortamda resmi enflasyon bile hala yüzde 50’nin üzerinde. Bu durum da enflasyonun kalıcılığının ve daha uzun süre bir süre maliyet olarak hayatımızda yer alacağının göstergesi.
Cari Açık Alarm Zilleri Çalıyor
Tüm bunlar yaşanırken 2023 yılı Ocak ayı cari açık verilerine göre sadece Ocak ayı için 9 milyar 849 milyon dolar cari açık verildi ve Cumhuriyet tarihi rekoru kırıldı. Yıllık cari açık ise 51 milyar 686 milyon dolar olarak gerçekleşti. Fakat bu cari açık artmaya devam da edecek. Çünkü yine geçtiğimiz Cuma günü açıklanan Şubat ayı dış ticaret istatistiklerine göre aylık bazda dış ticaret açığı 12,07 milyar dolar olarak gerçekleşti. Şubat ayında yeni ekonomik modelle şaha kalkması beklenen ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,4 azalırken ithalat yüzde 10,1 oranında artmış durumda.
Yukarıda verilen cari açık rakamı Ocak ayı verilerini içermekte ve dış ticaret verilerinden Şubat ayında cari açıktaki hızlı yükselişin devam edeceğini görüyoruz. Vaat edilen döviz bolluğu olmadığı gibi diğer ülkeleri daha zengin etmeye yarayan bir ekonomik model ortaya çıkmış durumda. Tüm bunlarla birlikte ülke risk primi oldukça artmış durumda ve dışarıdan borçlanmalarda maliyetler çok daha yüksek gerçekleşmekte. Bu maliyetler görünen tarafta istatistiklere yansıyan maliyetler. Görünmeyen tarafta ülkenin Merkez Bankasının kredibilitesi ve kurumun uğradığı erozyon gibi istatistiklere yansımayan daha birçok maliyet bulunmakta. Varılan nokta ise Merkez Bankasının faiz düşüşlerinin çok daha yüksek faiz ortamıyla ülkeyi baş başa bırakması. Piyasada oluşan faizler artık merkez bankasının politika faiz oranı olan yüzde 8,5’un oldukça üzerinde. Bloomberght’nin haberine göre 24 Mart haftasında üç aya kadar vadeli mevduatlarda faiz yüzde 28,10 olarak gerçekleşti ve bu mevduat oranı 2003 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkmış durumda(1).
Karar Neden Alınmış Olabilir?
Merkez Bankası tarafından KKM’de faiz üst sınırının kaldırılması dolar/TL kurundaki baskılanmayı hafifletmek amaçlı alınmış olsa gerek. Seçim yaklaştıkça TL riskini almak istemeyenler için dolar talebinin artması beklenen bir durumdu ve doları baskılamak için artık daha fazla dövize ihtiyaç duyuluyor. Ve muhtemelen seçimler daha da yaklaştıkça TL riskini almak istemeyenler daha fazla dolar talebinde bulunacaktı ve bu da kullanılabilir rezervlerin yetmeme endişesini doğurmuş olabilir.
Nitekim hafta sonu getirilen düzenlemelerden birisi de KKM’nin vadesinin kaldırılması idi. Eski durumda KKM’de minimum vade üç ay idi. Yeni uygulama ile seçim sonrası döneme kadar KKM’de parasını tutmak istemeyenler için seçime kadar tutma opsiyonu getirilmiş oldu. Seçim öncesi dolar kurunda yaşanacak sert bir yükselişi istemeyen iktidar, faizleri yükselterek ve vadesini kısaltarak yatırımcıların bir kısmını dolardan uzak tutacaktır. Fakat yapılan düzenleme yeni riskleri de beraberinde getirmekte.
KKM tarafına daha yüksek faiz vererek dolar talebini durdurmaya çalışmak istense de nihayetinde KKM de kura bağlı bir uygulama. KKM’de tutulan paralar TL’ye çevrilmiş bir döviz hesabı ve kurdaki sert bir yükselişte kamunun ve dolayısıyla vergi verenlerin üzerinde bir risk olarak durmakta. Diğer taraftan faizlerdeki artışın borsa tarafını da olumsuz etkilemesi beklenir. Yatırımcılar borsa riskini almaktansa faiz oranlarının artışıyla sabit getiri talep ederek borsadan çıkabilir. Borsadan çıkışların gerçekleşmesi durumunda KKM üzerindeki yük ve riskler daha da artacaktır. Üstelik borsa tarafındaki çıkışların KKM yerine direkt dolara ya da altına gitme ihtimali de var. Ve borsanın seçim öncesi düşmesi seçmenleri mutsuz edecektir.
Burada göz ardı edilen başka bir risk ise piyasa verilen mesajın kötümser bir mesaj olması. Şeffaf olmayan bir ekonomi ve Merkez Bankası yönetiminde içerde sorunların ne kadar büyük olduğunu dışardan görebilmek mümkün değil. İrrasyonelitenin hakim olduğu bir ekonomi yönetiminde de tahminler yapmak oldukça zor. O nedenle açıklamalardan ve yönlendirmelerden ziyade yapılan hamlelerden mana çıkarmak daha gerçekçi olmakta. Alınan bu son kararla piyasanın aldığı mesaj, “durum herhalde o kadar kötü ki bu kararı almak durumunda kalmışlar” şeklinde olabilir. Böyle bir mesaj alınmış ise kötü bir piyasa ihtimaline göre pozisyon alınması ve ortaya çıkacak tablonun daha da kötümser olması muhtemeldir.
Kısaya Düşen Notlar
- S&P, Türkiye’nin kredi notunu B olarak sürdürürken görünümünü durağandan negatife çekti. Kuruluş depremlerin ardından yeniden inşanın Türkiye’nin gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYH) yüzde 12’si kadar iç ve dış finansman gerektireceği tahmin etmekte. S&P’nin 2023 yılı için Türkiye’nin büyüme tahmini yüzde 2,1 oldu.
- OPEC+ üyesi ülkeler, fiyat istikrarını korumak için sürpriz bir adımla yıl sonuna kadar günlük 1,15 Milyon varil üretimde kısıtlama yapılacağını açıkladı. Açıklama sonrası petrol fiyatları yükselişe geçmiş durumda.
Kaynaklar