Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Zeki Demirkubuz ve Hayat Filmi
    Yazılar

    Zeki Demirkubuz ve Hayat Filmi

    Ece Deniz28 Aralık 20237 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Yedi Yıl Aradan Sonra Demirkubuz, Bu Sefer Kaderi Değil “Hayat”ı Tutuyor

    Zeki Demirkubuz 7 yıllık bir aradan sonra “Hayat” ile sinemaya döndü. Ama bu dönüş hayatın karşılaşmaları sevmesinden sebep vizyonda Nuri Bilge Ceylan’ın filmiyle yan yana durmayı da beraberinde getirdi. Acı tesadüfler bunlar.

    Gelelim yönetmenin kendisine. Zeki Demirkubuz filmi izlememiş birinin bile Demirkubuz’a dair bildiği birkaç şey vardır. Beşiktaş taraftarıdır, sık sık maça gider (top peşinde koşar), filmlerinde sevdiği kadın tarafından sevilmemiş bir erkek karakter ve onun erkeklik krizleri vardır, son olaraksa Nuri Bilge’yle olan, adına kavga mı çatışma mı diyeceğimizi bilemediğimiz o tuhaf gerilim… Biraz Demirkubuz 101 gibi bir giriş oldu, ama yedi yıllık bir aranın ardından ben de bildiklerimi kontrol ediyorum kendimce.

    Sosyal Medyanın Gölgesinde Vizyon Macerası

    Hayat, film olarak vizyonda güçlü rakiplerinin olduğu bir dönemde gösterime girdi. Daha gişe kaygılarına gelemeden Zeki Demirkubuz’un her gün Twitter’ı (X demem gerekir ama Twitter diyeceğim yazı boyunca) birbirine katan tweetleri nedeniyle çok da fazla konuşulamadı esasen. Filmi, Demirkubuz’un demeçleri üzerinden tartıştık. Filminin korsan linkini paylaşmasından, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde filmi yarışmadan çekmemesiyle başlayan tartışmalara ve “benim kadın sorununa çözüm bulmak için mi film yaptığımı sanıyorsun” çıkışına kadar Demirkubuz, bütün sözleriyle filmin gösterim yolculuğunu bambaşka bir yöne çekti.

    Sinemaya filmi izlemeye gidene dek, aklımızda Demirkubuz’un içine girdiği tartışmalar vardı ki o futbolu takip etmek için açtığını söylediği Twitter hesabında, “Benimle yıllardır uğraşıyorsunuz” diyerek belli bir kesime cephe alıyordu. Filmi ise tüm bu gelişmelerden bağımsız değerlendirmek güç. Ama durabildiğim mesafeden olabildiğince objektif olarak, bazı noktalarda da objektif kalamayarak elbette, filmi değerlendirebilirim.

    Kader Değil de “Hayat” Gibi

    Demirkubuz’un çektiği filmlerin adına bile bakmak aslında onun bu ülkenin özel çıkışsızlığı ile bir derdi olduğunu gösteriyor bizlere. Örneğin; Yazgı, Kader, Hayat… Hayatım boyunca tanıdığım bütün erkeklerin Zeki Demirkubuz sinemasına karşı büyük bir zaafı vardı. Onun sineması daha gerçek, daha bizden, bizi anlatıyor, işte hayat gibi vb. yanıtlar aldım o kişilerden. Ama doğru cevap bu sanırım, hayat gibi. Ne demek bu hayat gibi?

    Demirkubuz’un yarattığı bütün karakterler hayat karşısında yenik düşmüş, kaderlerine razı olmak zorunda kalmış insanlar. Masumiyet filminde Bekir’in de ifade ettiği gibi, “Yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok, kaderin bu” demişlerdir kendilerine belki. Ama eninde sonunda bir razı geliş, kabulleniş ve hiçbir şeyin istediğin gibi gitmediği bir hayat vardır önünde.

    Demirkubuz ülkenin bu çekip gidemeyen, kalsa da istediği gibi yaşayamayan, sevdiğine kavuşamayan, bu ülkeye de sevdiğine de mecbur erkeklerin en sevdiği yönetmen olmayı belki de bu toplumsal önseziyle başarmıştır. Hayat filmini hiçbir festivale kabul ettirememesi ve bu durumu filmin ilk gösterimlerinde (Filmekimi gösterimlerinden birinde) dile getirmesi de belki bu yüzden. Demirkubuz bu ülkeye mecbur; tıpkı filmlerindeki karakterlerinin çıkışsızlığı gibi bir çıkışsızlık onunkisi de.

    Yalnız ve Güzel Ülkenin İki Kutuplu Sineması

    Ama sürekli karşılaştırıldığı (hatta belki bundan haklı olarak öfke duyduğu) Nuri Bilge Ceylan ise filmlerini âdeta uluslararası festivallerin kabul edeceğini bilerek, Avrupalı seyircilerin de filmin anlatısından evrensel bir şeyler yakalamasını sağlayabilecek şekilde kurguluyor ve çekiyor. Birinin anlatısı tamamen taşrayken diğerinin anlatısı, şehirde yaşayan, küçük, sıradan yaşamlardaki aşk, sevgi ve ihanet yüzünden sarpa saran insanların hikâyeleri. Bu açıdan da bakıldığında Türkiye gibi iki kutuplu bir ülkenin iki kutuplu bir sineması olması da kaçınılmaz.

    Bu iki kutbun erkeklik krizi anlatıları üretmesi ve bunu da belli kalıp formlar üzerinden yapması can sıkıcı, hele ki bir kadın seyirci için. Ama dediğim gibi, erkek yönetmenlerden zaten kadın filmleri, kadın mücadelesine katkı yapan filmler yapmasını bekleyen kimse yok. Tek beklenilen, kadın karakterlerin çok boyutlu olarak ele alınılması, klişelerden kaçınılması, aynı hatalara düşülmemesi. Bir erkek yönetmen filminde kadın karakteri elbette sessizliği ile ele alabilir ama sessizliğinin nedenlerini seyirciye vermek zorunda.

    Demirkubuz’un En İyimser Filmi

    Tüm bu konjonktürde Hayat’a gelecek olursak Zeki Demirkubuz’un hem en uzun hem en iyimser filmi diyebiliriz. Yedi yıl ara vermenin etkisiyle olacak ki uzun bir film yapmak istemiş Demirkubuz. Ya da iki devre bir maç gibi düşündüğü bir film. İlk devre erkek karaktere odaklanırken ikinci devre kadın karaktere bakıyor. Hicran, istemediği biriyle evlenmek istemediği için baba evinden, Sinop Boyabat’tan, kaçıp İstanbul’a geliyor. Trajik ve klişe de olsa kötü yola düşüyor. Tek istediği ailesinin istediğini yapmamak sanırım. Çünkü ben, nişanlısını istememesini anlayabiliyorken neden diğer seçimleri yaptığına zaman zaman anlam veremedim.

    Hicran yaşı itibariyle mi, yoksa kurgusal olarak öyle yazıldığından mı yumuşak ve sessizdi; yoksa diğer erkek karakterlerin de ona dediği gibi kibriyle, insanlara üstten bakmasıyla zaten konuşmasına gerek kalmıyor muydu? Ama Masumiyet’in ve Kader’in Uğur’u yoktu karşımızda. Uğur yaşadığı şeylerden sonra asla geri dönmeyi seçmedi. Ama Hicran yaşının küçük ve daha çaresiz olmasından dolayı mı döndü terk ettiği yaşamına? Belki de Hicran’ın Uğur gibi peşinden sürüklenecek bir aşkı olmaması onu terk ettiği yere götürdü. Dönmek daha büyük riskti, çünkü bıraktığı hiçbir şey yerli yerinde değildi. Danışmadan seçim yapmış her kadın gibi o da bedel ödemeye mahkûm oldu.

    Film, Sinop’ta küçük bir ilçedeki hayatı gösterse de bir taşra filmi değil. Biz tarlada çalışan Hicran’ın öfkeli babasını, rüzgârda uçuşan otları, bomboş patikaları görsek de karşımızda bir taşra yok. Zaten hikâye bir ara İstanbul’a taşınıyor. Demirkubuz yersiz ve zamansız her yerde yaşanabilecek bir olayı bu sefer Sinop’a taşımış.

    Ne Hicran Uğur’dur, Ne de Rıza Bekir

    Hicran’ın terk ettiği nişanlısı Rıza’ya gelirsek… Rıza, rutin ve sıradan bir esnaf hayatı olan bir genç. Hem babasını hem annesini peş peşe kaybetmiş, dedesi tarafından büyütülmüş birisi. Neticede anne ve aile sevgisini tadamamış ve dedesinin kendisine uygun gördüğü kızı beğenip ona aşık olmuş. Belki de kız onu istemediği için bunu bir erkeklik meselesi haline getirmiş, neden istenmediği sorusunu kafasından atamamıştır.

    Ama bu filmi Demirkubuz’un, örneğin Masumiyet ve Kader’inden ayıran nokta da burada saklı. Rıza neden istenmediğine takıyor, bunu düşünmeden hayatına devam edemiyor, kızın peşine de düşüyor. Ama Rıza da Bekir değil. Hikâyenin belli bir akış kaydetmesinden sonra iki karakter bir araya gelip yüzleşiyor. En azından Hicran, yine çok konuşmasa da Rıza’yı dinliyor.

    Hayat, Türkiye’nin içinden geçtiği bu soğuk ve karanlık döneme karşı umutlu bir finalle bitiyor. Zeki Demirkubuz da belki, ülkede her yeri saran karanlığın etkisini bu filmle biraz kırmak istemiş. Film çok eğlence vadetmiyor ama çok karanlıkta da bırakmıyor. Karakterlerin yüzüne bir şekilde hep ışık vuruyor. Kadın karakterlerin sessizlikleri, hatta filmde Hicran’ın, annesinin pasif oluşunu eleştirdiği bir sahne olsa da kendi suskunlukları ve kabullenişleri başka türlü de yazılabilirdi. Belki de sadece Hicran’ın bazı sahnelerde konuşmasına izin verilebilirdi ki karşısındaki erkekler durmadan konuşup hesap sorarken o ne anlatabilirdi bilinmez.

    Ama başka türlü kadınlar yaratmak da mümkün, suskunlukları kırmak en azından. Yoksa kimse Zeki Demirkubuz’dan kadın filmleri beklemiyor. İki kutuplu sinemamızın hiç bitmek bilmeyen erkek anlatılarında artık kadın karakterlere biraz daha söz vermek, kadın hareketine hak vermek değil, senaryoya emek vermek demek çünkü. Güçlü olanı beslemek, güçlü anlatı çıkmasına olanak vermek bir yandan.

    Hata Kimin, Günah Kimin, Suç Kimin?

    Demirkubuz; yedi yıl sonra yeni bir filmle, sosyal medya atışmalarıyla, politik tartışmalarla, korsan film linkleriyle daha uzun süre konuşulacak. Hayat’ın onun filmografisinde ona da başka bir kapı açtığı muhakkak. Bu kapı nereye açılır bilinmez ama kendisi de şimdiden filmin birçok şehirde vizyona girebilmesinden dolayı şaşkın. Diğer filmlerinin kaderini “Hayat” yaşamıyor.

    Filmde Cem Davran’ın canlandırdığı Orhan karakterinin söylediği bir yerde mırıldandığı “Hata benim, günah benim, suç benim” türküsü âdeta bütün Zeki Demirkubuz filmlerinin de, Hayat’ın da ana fikri olarak karşımıza çıkıyor. Sinemadan çıkarken bu şarkıyı Cem Davran’a söyletmesi aklımda kalıyor. Buna dair ne söylesek boş ve anlamsız olacak. Belki şunu ekleyebiliriz: Hayat aynı zamanda Demirkubuz’un Türkiye’ye dair de bir şeyler söylediği bir film. Ama filmdeki karakterin dediğini anımsarsak yönetmen ne derse desin, ne gösterirse göstersin, hangi şarkı karşımıza çıkarsa çıksın “Burası Türkiye, burada herkes inanmak istediğine inanır.“ Buna Demirkubuz’un kendisi de dahil.

    Kültür Sanat L2 Sinema Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBir Seçim Araştırması Nasıl Değerlendirilir?
    Sonraki İçerik Eğitimin Kritiği | Zedcast #4

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu Başbakan Formülüne Dönüş mü?

    2 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}