Yazar: Sinem Siklon
Siyasal iletişim çalışan benim gibi akademisyenlerin en sevdiği mevsimdir seçim mevsimleri. Ne yazık ki ancak beş yılda bir geliyor. İster yerel seçim olsun ister genel seçim olsun her detayı ve gelişmeyi not ederiz.
Seçmenlerin ana akım medya araçlarından veya alternatif medyadan devamlı adını işittikleri siyasal iletişim, bir yandan siyasi aktörlerin vaatlerini ön plana çıkarmaya çalışırken diğer taraftan seçmenin kararını etkilemeye çalıştığı bir süreçtir.
Siyasi aktörler vaatlerini duyurma konusunda seçim sürecinde ana akım medyadan ve diğer araçlardan yararlanıyor. Ancak dijital dönüşümle birlikte siyasi aktörlerin siyasal kampanyalarda kullandığı araçlarda da birtakım değişiklikler ortaya çıktı.
Neydi Bu Değişiklik?
Yeni medya! Hem siyasi aktörün hem de seçmenin yaşamına yeni medya girdi. Yeni medya terimi ağ teknolojilerini kullanarak insanların birbiriyle etkileşimine imkân veren uygulamaların bütünü olarak nitelendiriliyor.[1]
Toplumun yaşamına hızlıca giren ve bireyleri en doğrudan şekilde etkileyebilen yeni medya siyasal iletişim sürecinde yerini aldı. Böylece, siyasal iletişim sürecinin daha da karmaşık hale geldiği rahatlıkla söylenebilir.
Bunun nedeni yeni medya ile birlikte siyasal kampanyalara eklenen propaganda türlerinin de değişmesi. Siyasal iletişime dezenformasyon, astroturfing ve algı yönetimi gibi kavramlar da eklendi. Peki, dezenformasyon, astroturfing ve algı yönetimi hakkında aslında ne biliyoruz?
Günümüzde kamuoyunun ve seçmenlerin hakikat algısında ciddi yıpranmalar yaratan dezenformasyon herkesin bildiği bir kelimeye dönüştü. Dezenformasyon halk arasında yalan veya yanlış haber olarak bilinse de bu kavramın tam anlamı, uydurma veya kasten manipüle edilmiş ses ve görsel içerik ile kasıtlı olarak oluşturulan komplo teorileri veya söylentiler anlamına geliyor.
Dezenformasyon, kamuoyunu etkilemenin ve kara halkla ilişkiler kampanyaları yürütmenin en etkili yöntemleri arasında yer alıyor. Bir seçim kampanyasında dezenformasyon kullanılmışsa kampanya gerçek dışı bilgiler üzerine kurulmuştur, hiper yerel ve uluslarüstü öğeler birleştirilmiştir ve son olarak demokrasi için risk oluşturan eğilimler kullanılmıştır.
Nedir Bu Eğilimler?
Seçim kampanyasında kutuplaştırmaya başvurulmuştur, yapay kamuoyu ve yankı odaları oluşturulmuştur ya da filtre balonları yer almaktadır. MIT’de çalışan David Rand’ın yaptığı bir deneye göre insanlar dezenformatif içeriklere en az %20 oranında inanma eğiliminde. Yapılan bir başka araştırma ise her 10 linkten 6’sının Twitter kullanıcıları tarafından bir başkasının özetinden okumaksızın retweet edildiğini ortaya koyuyor. Uydurma haberler şaşkınlık ve tiksinme duygularını daha etkili biçimde harekete geçirdiği için özellikle Twitter’da doğru haberlere göre altı kat daha hızlı yayılıyor.
Seçim sürecinde yeni medyada trol gruplarının oluşturduğu dezenformatif içeriklere ve dezenformasyon kampanyalarına sıkça rastlanıyor. Özellikle deepfake videolar aracılığıyla siyasi aktörlere söylemediği şeyler söyletilebiliyor veya yapmadığı aktiviteler yapılıyormuşçasına gösterilebiliyor. Geçtiğimiz 14-28 Mayıs 2023 Genel Seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’na düzenlenen deepfake bir video ile bunun bir örneğine hepimiz şahit olduk.
Ya astroturfing? Astroturfing Türkçe’ye tercüme edildiğinde yapay veya suni kamuoyu oluşturma anlamına geliyor. Yapay/suni kamuoyu oluşturmanın tarifi ise belirli bir gündeme yönlendirme amacıyla internet ortamında tarafsız bireyler gibi davranan sahte hesaplar tarafından aldatıcı görüşlerin yayılması olarak karşımıza çıkıyor.
Merkezi olarak koordine edilen astroturfing de bir çeşit dezenformasyon kampanyası olarak kabul görüyor. Yapay kamuoyu oluşturmanın seçim sonuçlarını ve diğer siyasi davranışları etkileyebilme gücü de var.
Yapay kamuoyu oluşturmaya örnek verecek olursak, sosyal medyada kışkırtıcı bir aktör, rakip parti seçmeni gibi görünerek aslında onların düşüncelerini manipüle etmek amacıyla içerik üretebilir ki bu tip kamuoyu oluşturma çabaları birçok seçimde denendi.
Siyasi Aktörler Algı Yönetimi ile Neler Yapabilir?
Algı yönetimi, siyasette karar verme aşamasına gelen ve karar vermemeyi tercih eden seçmenler üzerinde bir denetim sağlama amacıyla uygulanan bir yöntem olarak öne çıkıyor. Algı yönetimi sayesinde siyasiler, seçmenin farklı olay ve durumlara karşı vereceği tepkileri şekillendiriyor. Bu sayede siyasi aktörler, karar veren seçmenlerin eğilimini pekiştirebilir, fikrini değiştirebilir veya henüz karar vermemiş seçmenin kendi lehine oy vermesini sağlayabilir.
Gerçeklerin önüne geçen bir yönetim biçimi olan algı yönetimi, gerçeğin bütünüyle yanlış bilgi olarak yorumlanması değil, daha çok gerçeğin çarpıtılmasıyla yapılıyor. Bu çarpıtma siyasi aktörleri ve seçmenleri dezenformasyon sorunu ile yüz yüze bırakıyor. Algı yönetimi ile dezenformasyon, çarpıtılmış veya yanlış bilginin tehlikeli şekilde yayılmasına yol açıyor.
Yeni Medyada Zıt Kutuplu İdeolojiler Karşılaşabilir mi?
Yeni medyada bu kadar çok dezenormatif içerik dolaşırken zıt kutuplu ideolojiler karşılaşamıyor. Yankı odaları ve filtre balonları karşıt görüşlerin karşılaşmasını büyük oranda önlüyor. Yankı odaları ve filtre balonları; Twitter, Facebook ve İnstagram gibi sosyal medya platformlarındaki kullanıcıların kendi ideolojik düşünceleri doğrultusunda geri besleme almalarını sağlayan sistemlerdir. Sosyal medyada takip etmesi için kullanıcıya önerilen hesaplar ve içerikler kişinin kendi ideolojik düşüncesi ile ilişkilidir.
Kendi ideolojik ve kültürel ikliminden çıkamayan bireyler yetiştiren filtre balonları nedeniyle kullanıcılar, sosyal medyada/ağlarda diğer ideolojilerden ve kültürlerden yalıtılmış bir deneyim yaşarlar. Filtre balonları nedeniyle bireyler, kendilerinden neyin gizlendiğinin farkına varmazlar. Bunun yanı sıra filtreler, kamusal sorunların sınırlı şekilde gündeme gelmesine neden oldukları gibi kişileri farklı düşünce ve inançlara da kapatır. Sonuçta ise var olanı yok sayma ve ötekileştirme gibi sonuçlar ortaya çıkar.
Kısacası filtre balonları, ara yüzüyle kişileri denetim altında tutuyor. Kişinin neyi arayacağını, neyi beğeneceğini ve hangi paylaşımlarda bulunacağını bilerek kişilerin ideolojik görüş ve tutumlarını kavrıyor. Bu nedenledir ki filtre balonları ideolojiler üzerinde artık belirleyici bir role sahip.
Filtre balonlarının sonucunda oluşan yankı odaları da bireyleri, benzerleri ile aynı kanaatlerin yaygın ve egemen olduğu bir akışa mahkûm ediyor.[2] Yankı odaları, kişilerin kendi ideoloji ve tutumlarına benzer olan bireyler ile iletişimde bulundukları, topluluğu oluşturan kişilerin görüşlerine aykırı görüşlerin bulunmadığı iletişim ortamları olarak tanımlanır.
Yankı odaları birbiri ile aynı ideolojideki bireylerin var olan inanç ve eğilimlerinin pekiştirildiği ortamlardır. Örnek olarak siyasi bir partinin üyelerinin oluşturdukları sosyal medya grupları gösterilebilir.
Dolayısıyla, yeni medya düzeninde kutuplaşmış bir siyaset ortamının yerleşebilmesi için son derece uygun bir ortam ve işlevsel araçlar var. Türkiye’de yaşanan kutuplaşma ortamı da maalesef yeni medya düzeninden besleniyor. Yeni medyanın ortaya çıkarttığı bu durumdan kurtulabilmek için yeni yollar ve araçlar aramak elzem görünüyor.
[1] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/565835
[2] Binark, M. (2017). Algoritmaların Yarattığı Yankı Odalarında Siyasal Katılımın Olanaksızlığı, Varlık Aylık Edebiyat ve Kültür Dergisi, 19-23.