Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Vakıf Üniversitelerine Kayyım Atanması: İstanbul Bilgi Üniversitesi Kararı ve Hukuki Çerçeve
    Yazılar

    Vakıf Üniversitelerine Kayyım Atanması: İstanbul Bilgi Üniversitesi Kararı ve Hukuki Çerçeve

    Bekir Biçkin19 Eylül 20255 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    İstanbul Bilgi Üniversitesi’ne ilişkin son gelişme, yalnızca bir üniversitenin idari yapısına yönelik teknik bir işlem değil, Türkiye’de yükseköğretim özerkliğinin geleceğini tartışmaya açan kritik bir dönemeçtir. Hukuki açıdan kayyım kararı doğrudan üniversiteye yönelik değil, üniversite kurucu vakfı olan Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı için verilmiştir. Ancak Yükseköğretim Kanunu’nun Ek Madde 11 hükmü gereği, kurucu vakfa kayyım atanması halinde mütevelli heyet başkanı ve üyeleriyle birlikte “tüm yöneticilerin” görevleri de kendiliğinden sona ermektedir.

    Bu nedenle karar, fiilî olarak üniversitenin yönetimini doğrudan etkilemiş; kamuoyunda “Bilgi Üniversitesi’ne kayyım atandı” algısı doğmuştur. Bu algı tesadüf değildir, çünkü sonuçları itibarıyla üniversite özerkliği ve akademik işleyiş üzerinde doğrudan etkiler yaratmaktadır.

    Kayyımın Hukukî Çerçevesi

    Vakıflar için kayyım müessesesi, Türk Medeni Kanunu’nun 101–117. maddeleri ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Vakıfların gözetim ve denetim yetkisi, esasen Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir. Vakıflar Kanunu’nun 10. maddesi, “telafisi imkânsız sonuçlar doğurabilecek hallerde” vakıf yönetiminin geçici olarak görevden uzaklaştırılmasını ve mahkeme kararıyla kayyım tarafından yönetilmesini mümkün kılar. Dolayısıyla Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı’na kayyım atanması, bu düzenlemenin doğal bir sonucudur.

    Ancak vakıf üniversiteleri söz konusu olduğunda, mesele yalnızca bir vakfın yönetimsel işleyişi olmaktan çıkar. Çünkü vakıf üniversiteleri, devletin gözetimi altında, kamu yararına faaliyet yürüten özel yükseköğretim kurumlarıdır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun ek 10. maddesi, bu kurumların mali, idari ve akademik denetimini doğrudan YÖK’e bırakır.

    Bu noktada vakfa kayyım atanması yargının yetkisindedir, ancak bu kayyım kararının üniversitenin tüm yönetim mekanizmasını ortadan kaldıracak sonuçlar doğurması 2547 sayılı Kanun’un öngördüğü çerçeveyle uyuşmamaktadır.

    Ek Madde 11 ve “Tüm Yöneticiler” Sorunu

    Yükseköğretim Kanunu’nun Ek Madde 11 hükmü, kurucu vakfa kayyım tayin edildiğinde mütevelli heyetin yanı sıra “tüm yöneticilerin” görevlerinin kendiliğinden sona ereceğini belirtir. Ancak bu hükümdeki “tüm yöneticiler” kavramı kanunda tanımlanmamıştır. Dar bir yorumla bu kavram yalnızca rektör ve rektör yardımcılarını kapsar. Geniş yorum ise dekanlardan enstitü müdürlerine, genel sekreterden koordinatörlere kadar uzanan tüm idari ve akademik kadroyu içine alabilir. Bu belirsizlik, hem ölçülülük hem de hukuki güvenlik ilkeleri açısından ciddi sorunlar doğurur.

    Eğer geniş yorum benimsenirse, bir gecede üniversitenin bütün yönetim kadrosu boşalır. Bu yalnızca idari bir kriz değil, aynı zamanda akademik işleyişin de felç olması anlamına gelir. Oysa dar yorum, kayyım müessesesinin amacına daha uygundur: mütevelli heyet ve rektörlük makamının tasfiyesiyle sınırlı sonuç doğurmak.

    Geçmiş Örnekler

    • Haliç Üniversitesi (2016): Yükseköğretim Genel Kurulu 12.05.2016 tarihli oturumunda Haliç Üniversitesine ilişkin olarak, “Vakıf yükseköğretim kurumlarının eğitim öğretim ile idari, mali ve ekonomik faaliyetlerinin gözetim ve denetimi ile inceleme ve soruşturma faaliyetlerine kasten engel olunması” fiilinin işlendiği gerekçesiyle (Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği madde 25/d), üniversite yönetiminin garantörü İstanbul Üniversitesi tarafından geçici olarak devralınmasına ve bir yıl süreyle yürütülmesine karar vermiştir. Diğer bir ifade ile Haliç Üniversitesinin faaliyet izninin geçici olarak durdurulmasına karar vermiştir. Burada kritik nokta, kararın YÖK tarafından alınmasıdır.

    • Olağanüstü Hal Dönemi (2016): 21 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL döneminde çıkarılan 667 sayılı KHK’nın 2/1-ç maddesi uyarınca 15 vakıf üniversitesi kapatılmıştır. Bu kurumlar hakkında detaylı değerlendirme, bu yazının kapsamı dışında olmakla birlikte, yükseköğretim tarihindeki kapatma uygulamalarının en geniş ölçekli örneğini teşkil etmektedir.

    • İstanbul Şehir Üniversitesi (2020): 30 Haziran 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca; Kurucu vakfına kayyım atanan ve garantör üniversitesi tarafından yapılan denetimler sonucunda mevcut mal varlığıyla eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdüremeyeceği tespit edilen ve bu durumu Yükseköğretim Kurulunca onaylanan İstanbul Şehir Üniversitesinin faaliyet izninin kaldırılmasına 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ek 11 inci maddesi gereğince karar verilmiştir. Karar, garantör üniversite denetimi → YÖK onayı → Cumhurbaşkanı işlemi zinciriyle vakıf üniversitelerinin kapatılabilmesine dair somut bir örnek teşkil eder.

    Bu örnekler, İstanbul Bilgi Üniversitesi kararını benzersiz kılmaktadır. Çünkü Bilgi Üniversitesi’nde YÖK’ün değil, doğrudan bir mahkemenin kayyım kararıyla süreç başlamış ve üniversite yönetimi kendiliğinden tasfiye edilmiştir.

    Garantör Üniversite Kurumu

    Vakıf üniversiteleri, bir devlet üniversitesine “garantör” olarak bağlanır. Bu kurumun amacı, faaliyet izninin geçici olarak durdurulması veya kaldırılması hâlinde öğrencilerin eğitimlerinin aksamadan sürdürülmesini sağlamaktır. Nitekim Haliç Üniversitesi sürecinde İstanbul Üniversitesi, Şehir Üniversitesi sürecinde ise Marmara Üniversitesi garantör üniversite olarak devreye girmiş; böylece öğrencilerin mağduriyet yaşamadan eğitimlerine devam etmesi mümkün olmuştur.

    İstanbul Bilgi Üniversitesi bakımından garantör üniversite Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’dir. Ancak burada altı çizilmesi gereken nokta şudur: garantör üniversitenin devreye girmesi, yalnızca YÖK tarafından alınacak bir faaliyet izninin geçici olarak durdurulması veya kaldırılması kararı ile mümkündür. Bugüne kadar Bilgi Üniversitesi bakımından böyle bir karar alınmamıştır. Dolayısıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin sürece müdahil olması söz konusu değildir. Eğer ileride YÖK böyle bir karar alırsa, işte o zaman garantör üniversite devreye girecek ve öğrencilerin eğitimlerinin aksamadan sürdürülmesini sağlamakla yükümlü olacaktır.

    Sonuç

    Kayyım uygulamasının üniversiteler açısından en kritik sonucu, akademik özerklik üzerindeki etkisidir. Üniversite, yalnızca bir tüzel kişilik ya da yönetim organı değil; bilimsel üretimin, toplumsal hafızanın ve kurumsal kültürün merkezidir. Kurucu vakfa kayyım atanmasıyla birlikte mütevelli heyetin ve yöneticilerin görevden alınması, üniversitenin özerkliğini doğrudan tehdit etmektedir. Dahası, “tüm yöneticiler” kavramındaki belirsizlik, öğretim üyeleri ve öğrenciler açısından öngörülemez bir ortam yaratmaktadır. Bu durum hukuki güvenlik ilkesini zedeler, yükseköğretimde istikrarı ve öngörülebilirliği ortadan kaldırır.

    İstanbul Bilgi Üniversitesi ile ilgili gelişen olaylar, Türkiye’de yükseköğretim özerkliğinin kırılganlığını bir kez daha ortaya koymuştur. Hukuken vakfa kayyım atanmasıyla başlayan süreç, üniversitenin tüm yönetim kadrosunun tasfiyesiyle sonuçlanabilecek niteliktedir. Kamuoyunda “üniversiteye kayyım atandı” algısı doğmuştur. Bu algı, fiilî sonuçları itibarıyla doğrudur.

    Kayyım müessesesi vakıf tüzel kişiliğini korumak için öngörülmüş olabilir; fakat üniversitenin akademik ve idari işleyişini felce uğratacak şekilde genişletilmesi, ölçülülük ve özerklik ilkeleriyle bağdaşmaz. Bu nedenle hükmün dar yorumlanması, yalnızca mütevelli heyet ve rektörlük makamıyla sınırlı sonuç doğurması gerekir. Aksi halde üniversiteler, yalnızca mali ya da idari krizlerle değil, siyasal atmosferin yarattığı baskılarla da yönetimlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Ve bu risk, yalnızca bir kurumun değil, Türkiye’de yükseköğretim sisteminin tamamının geleceğini tehdit etmektedir.

    Hukuk M Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik“Foreign Agent” Draft Bill in Turkey

    Diğer İçerikler

    D84 INTELLIGENCE

    “Foreign Agent” Draft Bill in Turkey

    19 Eylül 2025 Gürkan Özturan
    D84 INTELLIGENCE

    Türkiye’deki “Yabancı Etki Ajanı” Yasa Tasarısı

    18 Eylül 2025 Gürkan Özturan
    Yazılar

    İrrasyonel Tercihler ve Sararan Yüzler: Sarı Sendikaların Piyasa Ekonomisine Etkileri

    17 Eylül 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Vakıf Üniversitelerine Kayyım Atanması: İstanbul Bilgi Üniversitesi Kararı ve Hukuki Çerçeve

    19 Eylül 2025 Yazılar Bekir Biçkin

    “Foreign Agent” Draft Bill in Turkey

    19 Eylül 2025 D84 INTELLIGENCE Gürkan Özturan

    Türkiye’deki “Yabancı Etki Ajanı” Yasa Tasarısı

    18 Eylül 2025 D84 INTELLIGENCE Gürkan Özturan

    İrrasyonel Tercihler ve Sararan Yüzler: Sarı Sendikaların Piyasa Ekonomisine Etkileri

    17 Eylül 2025 Yazılar Oytun Meçik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}