Yaz aylarıyla birlikte yavaşlaması beklenen Anayasa gündemi yine hareketli bir hafta geçirdi. İki ana gündem çerçevesinde Türkiye Anayasa hukuku bakımından antidemokratik bir süreçten geçti. Neyse ki bu yazının konusu olan Instagram yasağında daha fazla ısrar edilmedi ve Instagram’a ulaşım engeli kaldırıldı. Bu yazıda Instagram yasağının Anayasa bakımından neden yanlış olduğunu değerlendireceğim.
Anayasa mahkemeleri ya da başka adlarıyla yüksek mahkemeler dünyanın pek çok yerinde demokrasinin, insan haklarının ve hukuk devleti ilkelerinin koruyucularıdır. Pek çok ülkede insan hakları lehine progresif öncüler olarak da görülürler. Ülkemizde Anayasa mahkemesinin Anayasa ve kanundan doğan yetkileri bu seviyede bir yorum yetkisini tanımıyor. Ancak yine de ülkemizde Anayasa Mahkemesi özgürlükler bakımından koruyucu son kale olarak tanımlanabilir.
Geçtiğimiz hafta sabah uyandığımızda bir anda Instagram uygulamasına erişilemediğini fark ettik. BTK sisteminden bakıldığında da sitenin Türkiye’de erişime engellendiğini anladık. Sabaha karşı dünyanın en yaygın uygulamalarından birinin Türkiye’de külliyen yasaklanmasının nasıl bir sebebi olabilirdi?
Tabii pek çok kişi tarafından Instagram’ın bir iş kapısı olduğu konusu da dile getirildi. Zira özellikle evinden çalışan kadınlar el emeklerini bu şekilde değerlendirmekteydi. Yöresel ürün satışları, el işi satışları gibi daha küçük işletmelere ek olarak tekstil gibi daha ölçekli mağazalar da Instagram’dan satış yapıyor. Bunun yanında Instagram bir reklam platformu olarak da iş görüyor.
Ama bana kalırsa işin ticari zarar boyutuna gelmeksizin keyfi bir yasak olması boyutu yeterince dehşet verici. Yani, bu mecradan kimse para kazanmasa dahi böyle bir yasağın dayanaksız şekilde karşımıza çıkıyor olması hukuk güvenliğimizin olmadığını gösterirdi.
Instagram’ın BTK tarafından erişime engellenmesi doğrudan doğruya hukuka aykırıdır. Zaten BTK’nın dayanak gördüğü mevzuatın Anayasaya aykırılığına da defalarca hükmedildi. Nitekim hiçbir zaman yasağın nedenini de tam olarak öğrenemedik.
Hamas liderine ilişkin paylaşımların kaldırılması sebeplerden biri olarak söylendi. Sonra bir baktık müzakerelerde konu LGBTQ+ olmuş. Yani somut bir sebebi var mı yok mu, o bile belli değil. Velev ki Hamas liderine ilişkin taziye mesajlarının kaldırılması sebep olsun, bu durum dahi mevcut kanuna göre Instagram’ın ülkemizde kapatılmasına gerekçe oluşturamaz.
Instagram gibi sitelerin erişim engeline ilişkin düzenleme 5651 sayılı kanunda yer almaktadır. Bu kanuna göre de eğer gecikmesinde bir sakınca varsa ya da millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması ile ilgili bakanlıkların talebi üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı tarafından internet ortamında yer alan yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verilebilir.
Peki, Hamas liderine ilişkin taziyelerin kaldırılması, gecikmesinde sakınca bulunan bir durum mu? Ya da sayılan hallerden birine giriyor mu? Dürüst bir yorum yaparsak, hayır girmiyor. Sosyal medya platformlarının temel amacı ve fonksiyonu arasında algı yönetimi zaten yer alıyor. Bu algı yönetimi illa çok büyük siyasi amaçlarla olmak zorunda da değil. Moda zevkleri ve seyahat algısını yönlendirmek için koca bir sektör çalışıyor. Dünyanın farklı yerlerinde seçimlere ilişkin manipülasyonlar da dava konusu oldu. Fakat bireylerin ifade ve tercih hürriyetlerini eğer bir özel şirket olan sosyal medya platformu kısıtlıyorsa devletin yapması gereken vatandaşın ifade hürriyetini daha da kısıtlamak mıdır? Yoksa şirkete yaptırım uygulamak mıdır?
Ülkemizde birey özgürlüğü kavramı hâlâ anlaşılamadığı için bu tip durumlarda külli bir yasak ve bir tür cezalandırma öngörülüyor her seferinde. Erişim engellinin hukuki bir sebebi olmadığı gibi bireylerin ifade hürriyetini iyice daraltan bir yöntem tercih ediliyor. Erişim engelleri Türkiye’nin uzun suredir devam eden bir yarası. Twitter, Wikipedia, Ekşi Sözlük, YouTube… Ve hatta an itibariyle Roblox. Nitekim biraz araştırdığınızda hem Anayasa Mahkemesi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden bu yasaklar konusunda pek çok ihlal kararının çıktığını da görebiliyorsunuz.
Sosyal platformlar üzerinde devletin elbette gözetim ve denetimi olabilir. Ancak bunun keyfi şekilde kullanılması 2024 yılında bir hukuk devletinde kabul edilemez. Eğer bir içeriğin hukuka aykırılığı söz konusu ise o içeriğin engellenmesi ile yetinilmesi gerekir ki anladığımız kadarıyla Instagram bakımından bir içeriğin aykırılığı durumu da söz konusu değildi. Neyse ki bu yasak çok uzun süre devam etmedi.
Yasak yeterince ilginç değilmiş gibi bir de aynı tarihte Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı resmi gazetede yayınlandı. Bu karar İletişim Başkanlığına çeşitli gerekçelerle sitelere erişim engeli kararı aldırmasına ilişkin bir yetkinin iptali hakkındaydı. Yani tam da Instagram yasağı ile bağlantılı bir karardı. Karar yaklaşık 8 ay önce, 2023 sonunda alınmıştı ama Resmi Gazetede Instagram yasağı ile aynı gün yayınlandı. Ki bu da ilginç bir tesadüftür!
Ancak şu konunun altını çizmekte fayda var: Anayasa mahkemesi yetkinin kararname ile düzenlenmesini Anayasaya aykırı buldu. Yani, yetkinin içeriğini incelediğini söylemek mümkün değil. Anayasa madde 107 uyarınca kararname ile düzenlenmesi yasak olan konular arasında temel hak ve özgürlükler bulunduğu için ve İletişim Başkanlığına verilen böyle bir yetkinin verilmesinin hak ve özgürlüklere ilişkin kısıtlama getirmesi sebebiyle yekinin kanun ile düzenlenmesi gerektiğine hükmetti. Bu karar ile Instagram yasağı aynı güne denk gelince de bir anda Anayasa Mahkemesi duyurularını sildi ve üstüne üstlük saatlerce Anayasa Mahkemesi’nin web sayfasına ulaşılamadı. Bunun bir hukuk devletinde normal bir durum olduğunu söylemek mümkün mü? Elbette değil.