Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Temsilin Çöküşü, Strateji Fetişi ve Daktilo1984’ün Retoriği Üzerine
    Yazılar

    Temsilin Çöküşü, Strateji Fetişi ve Daktilo1984’ün Retoriği Üzerine

    Arda Sarıgün14 Temmuz 20256 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Türkiye’de muhalefetin sorunlarını ve sorumluluklarını dile getirmek bugün neredeyse maliyetsiz bir söylem pratiği hâline geldi. Fakat bu ucuzluk yalnızca halkın ekonomik gündeminden kopuk aydınların düşünsel konfor alanlarına kapanmasından ibaret değil.

    Asıl mesele, bu söylemin içinde var olduğu sistemsel yapının eleştiriyi de soğurması. Temsilin alanı daraldıkça, muhalefet yalnızca ne yaptığıyla değil, yapamadıklarının neden olanaksızlaştığıyla anılır hâle geliyor. Artık siyaset, muhalefetin değil, muhalefet olasılıklarının baskılandığı bir alanda cereyan ediyor.

    Ve bu alan giderek daha soyut, daha muğlak, daha kavramsal hâle geldikçe, “Valla CHP’nin işi zor” gibi ifadelerle karmaşık yapılar gündelik dile tercüme ediliyor. Fakat asıl soru şu: Retoriğiniz neden bu kadar basit, Nevşin Hanım?

    Modern demokrasi, baştan beri bir temsil simülasyonuydu. 18. yüzyılda kurulan bu sistem, halkın iradesini değil, mülkiyet biçimlerinin görünür olmasını engelleyen bir politik mimariyi örgütledi. Siyaset, halk adına konuşma yetkisini alan sınıfların, düzenin istikrarını koruma oyunudur. Bu oyunda bahsi geçmeyen — mülkiyet rejimleri, sermaye dolaşımı, finansal hegemonya, enformasyon tekelleri — ya tamamen dışsallaştırılır ya da siyasal dilin içine parçalanmış imgeler olarak serpiştirilir.

    Ekonomide ise temsiliyet ters yönde işler: Tarihsel ve sınıfsal olan, teknik terimlerle nötralize edilir; ama bu nötralizasyon halkın anlayabileceği bir yalınlıkta değil, tam tersine, karmaşık modellerin, grafiklerin, algoritmaların arkasına gizlenerek yapılır. Mülkiyet rejimleri, kâr oranları, borçlanma mekanizmaları; hepsi görünürde teknik birer “düzenleme” olarak sunulur. Fakat bu teknik dil, mülkiyetin eşitsizliğini değilmiş gibi gösterir. Böylece sınıfsal gerçeklik, karmaşıklığın diliyle görünmez hâle gelir. Ekonomi halktan saklanmaz, bilerek anlaşılmaz kılınır.

    Sanayi Devrimi sonrası inşa edilen burjuva demokrasisi, aristokrasiyle yaptığı tarihsel uzlaşmayı bugüne kadar taşıdı. Avrupa, eski düzenin tortularını modern kılıflarla yaşatmayı başardı. İsmet Özel’in dediği gibi: “Hiçbir şeyi değiştirmemek için her şeyi değiştirdiler.” Bugün hâlâ aynı şeyi yapıyoruz. Ama daha rafine, daha hesaplı, daha veri odaklı…

    İktisadi büyümenin ideolojik simyacılığı da eksik olmadı. Irk, millet, aile, birey, piyasa, merkez bankası, uluslararası hukuk, medya… Bunların her biri, birer gerçeklik dokusu değil, tartışılamayan bir inanç formu olarak iş gördü. 60’ların Fransız filozofları bu yapıların içindeki çürümüşlüğü hedef aldığında, eleştiri, yerini hızla yeni bir temsil estetiğine bıraktı. Varoluşçuluk, dilbilim ve eleştirel teori, sınıfın dilini görünmez hâle getiren bir tür kavramsal müzik kutusuna dönüştü.

    Ve şimdi Daktilo1984’e dönersek… Artık ne siyaset var ne medya ne de uluslararası ilişkiler. Geriye kalan şey, mülkiyetin dijital olarak yeniden tasnif edildiği, parasal dolaşımın hiçbir coğrafyayla sabitlenmediği bir ekonomik sinir sistemidir. Düşünüldüğünün aksine bu yeni sistemin en büyük hissedarı teknoloji firmaları değil, teknolojiyi de fonlayan sermaye akışlarıdır.

    Eskiden sermaye, eşitsizliği halka tercüme edecek aydınlara ihtiyaç duyardı. Bugün bu ihtiyaç ortadan kalktı, ama aydınlar sistemden çekilmedi. Çünkü onların varlığı zaten piyasanın düşünsel ünitelerine eklemlenmiş durumda. Çoğu aslında yana yakıla demokrasiyi savunduğunu düşünse de sınıfsal hakikatin yokluğunda tercüme ettikleri hep piyasanın dili oluyor. Bu artık bir tercih değil, varoluşsal bir yönelim. Spinoza’nın deyişiyle: Her varlık, kendi varlığını sürdürme çabasında.

    Aydınların çabası da içinde yer aldıkları güç ağlarının biçiminden ayrılamıyor. Baudrillard’ın işaret ettiği gibi: Simgeler artık gerçekliği temsil etmiyor, onun yerini alıyor. Bugün “Şimşek’in liyakati”ne duyulan inanç, ekonomik başarının değil, piyasa beklentisinin imgesel yönetimiyle ilgili; yani bir tür simülasyonun kendisi.

    Bu yüzden siyasal tartışmalar da derinleşemiyor. Her şey oyuna dönüştü. Daktilo1984’ün yaklaşımı, geçmişteki göreli başarıyı doğru hamlelerin, bugünkü çöküşü ise yanlış adımların sonucu olarak okuyor. Böylece siyaset, teknik bir oyun planına indirgeniyor. Satranç metaforu hâkim: Akıllı hamlelerle merkezi tutan kazanır. Oysa tahtayı kim kurdu? Kim taşları değiştirme yetkisine sahip? Rakip taşları çalıyor, ama biz hâlâ çalınan taşları geri almak için müzakere peşindeyiz. Hatta Bilgehan Özpek, iktidar ile bu müzakere yapılmazsa CHP kapatılacak deyip bu faturayı yine muhalefetin posta kutusuna rahatça bırakıyor. Ama bu satranç değil. Satrancın bir adabı olur. Bu olsa olsa Squid Game.

    Baudrillard’ın Simülakrlar ve Simülasyon’daki tespitini hatırlayalım:

    “Watergate bir skandal değildir. Skandal, sistemin çalışmadığını ima eder. Oysa burada sistem, kendini yeniden üretmiştir. Watergate, tüm toplumsal ve ekonomik düzenin aslında skandal gibi örgütlendiğini gizlemek için sembolik alana taşınmış bir skandaldır.”

    Bugün 128 milyar dolar sorusu da aynı işlevi görüyor. Suç, ifşa edildikçe meşrulaşıyor. Çünkü bu para, sadece kaybolmadı; dolaşıma girdi. Suç ortaklığı, sanat galerilerine ve bankalara sahip muteber zenginlerle, offshore hesaplar yönetenlerle, siyasetçilerle, bahis ve kumar baronlarıyla iç içe geçti. CHP bu yapının dışına konumlanamaz, çünkü temsil ettiği sınıfsal konum bunu zaten olanaksızlaştırır. O yüzden “elektrik faturamı ödemiyorum” ve “128 milyar dolar nerede?” gibi doğru cümlelerin devamı gelemez.

    Her şeye rağmen — yani tüm ideolojik, ekonomik ve zor aygıtları iktidarın elinde olduğu hâlde — CHP, yerel yönetimlerdeki göreli başarısıyla kendine bir varlık alanı açtı. Oyun alanını bir ölçüde genişletti. Ama sonra hep birlikte gördük: Satranç tahtası nasıl devrildi, kurallar nasıl tek taraflı değiştirildi.

    Şimdi Özgür Özel’e yönelen sorular malum: Elinde kalan taşlarla ne yapacaksın? Oyunu nasıl kazanacaksın? Ya da taşların bir kısmı yere düştüyse, onları tekrar oynayabilmek için masayı dağıtandan nasıl izin alacaksın?

    Ama bu bence baştan sona bir safsataya dayanıyor. Çünkü mesele yalnızca taşların stratejik dizilimi değil. Yukarıda özetlediğimiz tüm ekonomi-politik süreci, tüm yapısal belirlenim alanını bir kenara bıraksak bile, insan davranışının güçlü bir etik-politik akışı da olduğunu hatırlamak gerekir.

    Şimdi Daktilo1984’e sormak istiyorum: Gerçekten bu rejimi sadece “Rus tipi otoriterlik” diye etiketleyip geçecek miyiz? Bu otoriter yapının arkasında hem ulusal hem uluslararası sermaye rızası olduğunu görmeyecek miyiz? Ya da en önemlisi: CHP sınıfsal bir siyaset üretecek kurumsal derinliğe sahip olmasa bile, siz aydınlar olarak dünya kapitalizminin daralma dönemlerinde üretmek zorunda kaldığı otoriter yapıları, rantın yeniden dağıtımı için gerekli siyasal makineler olarak kavramayı ne zamana kadar erteleyeceksiniz?

    Parasal genişleme döneminde kimse kurumlardan, liyakatten ya da denetimden söz etmiyordu. Tam tersine, yıpratılan kurumlar piyasayı büyüten “cesur” müdahaleler olarak alkışlanıyordu. İslami muhafazakârlığın ekonomiyle kurduğu bu geçici uyum, ideolojik bir başarı olarak pazarlandı. Ne zaman ki küresel kapitalizm daralma ve tahsilat evresine geçti, işte o zaman piyasa yeniden kurumları ve liyakati hatırladı. Çünkü artık güven vakti değil, geri ödeme vaktiydi. Ve bu geri ödemeyi ücretle çalışan halk kesimleri yapacak — üstelik hiçbir zaman kendilerine ait olmayan borçlar üzerinden.

    Bu mesele, ne CHP’nin kurumsal kapasitesiyle ne de Daktilo 1984 gibi düşünce platformlarının önerdiği strateji kümeleriyle çözülebilir. Çünkü artık mesele, teknik bir siyasal pozisyon değil; bir haysiyet sorunu, daha da önemlisi, temsilin sınırlarını aşan bir etik-politik sorumluluk alanıdır.

    Akademisyenlerin ve aydınların bugün dönüp dönüp yeniden okudukları şeyler hâlâ aydınlanmacı- liberal normlar, prosedürel demokrasi modelleri, temsili siyaset şemaları. Oysa düşünmeleri gereken, giderek daha fazla güvencesizleştirilen, değersizleştirilen ve siyasetten dışlanan genç kuşaklara nasıl daha adil, eşitlikçi ve yaşanabilir bir ekonomik düzen inşa edileceğidir.

    Ve ironik olan şu ki Daktilo 1984 çevresi dâhil olmak üzere birçok aydın bu yeni iktisadi ve siyasal teorilere — zenginliği yeniden bölüşmeye, kolektif kamusallıkları güçlendirmeye — hâkim. Ama ısrarla konuşmayı tercih ettikleri konular, seçmen davranışları, iktidarın eylemlerinin siyasal maliyeti, piyasa aktörlerinin rasyonel davranışları gibi sonsuzca döndürülebilir ama hiçbir gerçek eşitsizliği hedef almayan başlıklar. Bu durum tıpkı kimlik siyasetlerinde olduğu gibi: Konuşulabilir olanın sonsuzluğu, tercüme edilemeyen hakikatin üzerini örtüyor.

    Peki o zaman sormalı: Bu anlatılar bizi hakikate ne kadar yaklaştırıyor? Ve daha önemlisi, bu uzaklığın kendisi hangi sınıfsal tercihi yeniden üretiyor?

    Fotoğraf: Debora Bacheschi

    Dünya M Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikYerel Demokrasi ve Toplumsal Cinsiyetin Kesişim Noktası

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yerel Demokrasi ve Toplumsal Cinsiyetin Kesişim Noktası

    14 Temmuz 2025 Ayşe Kaşıkırık
    Yazılar

    Ölmek Var Dönmek Yok Siyaseti

    11 Temmuz 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Küreselcilikten Neo-Feodalizme: Yeni Dünya Düzeni ve BOP’a Alternatif Bir Okuma

    10 Temmuz 2025 Muhammet Ali Yunus

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Temsilin Çöküşü, Strateji Fetişi ve Daktilo1984’ün Retoriği Üzerine

    14 Temmuz 2025 Yazılar Arda Sarıgün

    Yerel Demokrasi ve Toplumsal Cinsiyetin Kesişim Noktası

    14 Temmuz 2025 Yazılar Ayşe Kaşıkırık

    Ölmek Var Dönmek Yok Siyaseti

    11 Temmuz 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Küreselcilikten Neo-Feodalizme: Yeni Dünya Düzeni ve BOP’a Alternatif Bir Okuma

    10 Temmuz 2025 Yazılar Muhammet Ali Yunus

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}