Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Rasyonalite, Boykot ve Müzik
    Yazılar

    Rasyonalite, Boykot ve Müzik

    Umut Dağıstan3 Nisan 20256 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    İktidar partisinin son olaylardaki eylemleri haklı olarak büyük tartışma konusu oldu. Kimine göre güçlü oldukları için yapabildikleri şeyi yapıyorlardı ve bunun kendi içinde bir akılcılığı vardı. Öte yandan kimilerine göreyse bu siyaseten büyük bir hataydı. Her iki şekilde de yapılanlar rasyonel mi değil mi sorusu ekseriyetle soruldu.

    Sosyal bilimlerde rasyonalite kavramı, genellikle bireylerin veya grupların mantıklı ve tutarlı bir şekilde, belirli hedeflere ulaşmak için en uygun araçları seçmeleri anlamında kullanılır. Ancak, rasyonalite kavramı sosyal bilimler kapsamında tek bir bakış açısıyla ele alınmaz ve zamanla bu konuda çeşitli perspektifler geliştirilmiştir.

    Klasik iktisat teorisinde, rasyonel bireyler kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışır. Bu, genellikle tercihlerin tutarlı ve transitif olduğu varsayımını içerir. Ancak örneğin Herbert Simon gibi iktisatçılar bireylerin bilgiye erişiminin sınırlı olduğunu ve karar verirken sınırlı bilişsel kapasitelere sahip olduklarını öne sürer. Dolayısıyla, insanlar “yeterli” kararlar alırlar, ancak bunlar her zaman optimal olanlar değildir. Yani rasyonalite kaçınılmaz bir şekilde sınırlıdır.

    Rasyonalite kavramı sosyal bilimlerde zamanla daha karmaşık hale gelmiştir. İlk dönem ekonomik modellerde sıkı bir şekilde “homo economicus” anlayışı benimsenirken, davranışsal ekonomi ve psikoloji gibi alanlar bireylerin karmaşık psikolojik ve sosyal dinamiklere dayalı kararlar aldığını göstermiştir. Sonuç olarak, rasyonalite kavramı sosyal bilimlerde çok boyutludur ve bağlamlara göre farklılık gösterir. Her ne kadar optimal olanı seçme dürtüsü varsayılsa da insan davranışı çoğu zaman daha karmaşık mekanizmalarla açıklanmaktır.

    Örgütler ise kolektif unsurların birleşiminden oluşlar. Özellikle siyasi partiler, tıpkı insanlar gibi karar alırken başta kendilerine rasyonel gelen edimi yaptıklarını düşünürler. Ancak bilgi asimetrisi ve oyun alanındaki diğer aktörlerin varlığı gibi unsurlar, başta rasyonel olduğu düşünülen edimi sonradan irrasyonel kılabilir. Her şeyden önce CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını içeri almak, belki sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atamak, bunun ardından daha ileri gidip ana muhalefet partisinde yönetimi değiştirmek gibi belirli silsileleri izleyen bir hamlenin, CHP’nin son yıllardaki siyaset tarzına bakıldığında AKP’ye rasyonel ve etkili bir hamle gibi gelmiş olması normaldir. Buna dış konjonktürdeki uygun iklim de eklenince belki de böylesi bir hamleyi yapmamak akıldışı olarak yorumlanmış olabilir.

    Özellikle Türkiye’deki siyasi partilerin doğası düşünüldüğünde iktidar partisinin tüm medyayı ve yargıyı kullanarak yürüttüğü strateji belki etik değil ama kâğıt üstünde rasyoneldi. Lider sultasının mutlak hâkim olduğu bir siyasi partide koltuk için birden çok adayın olması, bunların ekipleri de işin içine katıldığında ciddi bir örgüt içi mücadeleyi doğurur. CHP’de genel başkandan ziyade İmamoğlu’nun önde görülmesinin eninde sonunda bölüşüm kavgasını doğuracağı düşünülüp böylesi bir durumda Ekrem İmamoğlu’nun içeri girmesinin Özgür Özel ve ekibi tarafından çok da umursanmayacağına iktidar tarafından inanılmış olması kuvvetle muhtemeldir.

    Ancak kâğıt üstünde akılcı gibi duran bu tablo siyasi bir aktör olan CHP’nin hamleleriyle boşa çıkmış gibi görünmekte şu an için. Zira ana muhalefet partisinde iktidarın beklemediği bir konsolidasyon yaşanmıştır. Hatta Ekrem İmamoğlu’nun siyasetteki pozisyonu mevcut konumunun çok üstüne çıkmış, CHP’nin adaylığından, iyi olan her şeyin cisimleştiği simgesel bir adaylığa doğru evrilmeye başlamıştır.

    Sonuç olarak, siyasette stratejilerin birbirine etkileşimi, tıpkı bir satranç oyununda olduğu gibi, her hamlenin özenle düşünülmesi ve karşı tarafın olası tepkilerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini gösterir. CHP’nin bu oyundaki en sürpriz hamlelerinin başında ise boykot çağrısı gelmektedir.

    Yıllardır Uygulanan Boykotun Adının Koyulması

    Boykot çağrısı hükümet yanlısı medya ve iş dünyası tarafından yoğun bir şekilde eleştiriliyor. Ancak şöyle bir gerçek var ki muhalif kesimlere karşı yıllara yayılan adı konulmamış bir boykot zaten uygulanmaktaydı. Dozu her geçen gün artan bir yok sayılmayla muhalif kesim karşı karşıyaydı. Dediğim gibi sadece bunun adı konulmamıştı. Muhalif siyasilere ve ne söyleyeceklerini kontrol edemeyeceklerini bildikleri gazetecilere bir çeşit ekran ambargosu uygulanıyordu. İşin ilginç tarafı, herkesin bildiği bu gerçeğin antidemokratik mekanizması sorgulanmadan kabul edilmekteydi. Militan televizyonların yanında, güya ortada duran medya da, göstermelik bir iki haber ya da tatlı su muhalifi isimleri çıkararak bir çeşit tiyatro oynuyordu.

    Türkiye’de yazılı basın ve televizyon uzun bir süredir ticari bir girişim olarak değerlendirilemeyecek bir alan. Zira ortada bu kadar çok televizyonun ve gazetenin ayakta kalmasını sağlayamayacak kadar küçük bir reklam pastası var. Medya zoraki bir siyasi tetikçilik yaparak ayakta kalmakta ve medya patronları gerçek anlamda para kazandığı diğer alanları bu itaatkâr tutumlarıyla sübvanse etmekte. Devlet tarafından verilen bu destek, çoğu durumda serbest piyasa rekabetçiliğini kırmakta, iş düpedüz kayırılmaya varmakta.

    Ana muhalefet partisi artık siyaset üretmekten başka çaresi kalmayınca, kendisine uygulanan boykotu dillendirmeye başladı. Çünkü ülkedeki kutuplaşmayı aşmanın yegâne yolunun medyada görünmek olduğunu, kendisine biçilen yeni rolü kabul ederse artık korunaklı alanda yapabildiği muhalefeti bile yapamayacağını anladı. Üstelik bu ekonomik silahı artık kendisini güçlü gördüğü sandığa ulaşmak için etkili bir kısa yol olarak görmekte. Adını koymamız gerekiyor, ana muhalefet partisinin geçmiş on yılda kabahatleri çok büyük. Bu yüzden sokaklardaki gençler haklı olarak onlara da öfkeli. Ancak bu öfke bir anlamda CHP’yi meydanlara çeken şey.

    Ancak bu tepkiyi devamlı sıcak tutup ona belirli bir kondisyon kazandırmak ise kolay iş değil. Bunu örgütlü kurumsal bir siyasi partiden başkası yapamaz. Ana muhalefet partisinin önünde zorlu bir süreç var. Şu ana kadar beklentilerin çok üzerinde bir performans sergilediler. Öyle ki, parti içinde hatayı fırsat kollayan küskünler de seslerini çıkaramaz duruma geldiler. Zira sahadakiler iyi oynadıkça yedek kulübesine çekilen küskün ve öfkeli oyuncular fazla ses çıkaramazlar.

    Müziğin Dönüştürücü Gücü

    CHP mitinglerinde bir husus dikkatimi çekti. O da çalan müzikler. Bunlar son derece değerli ve anı yüklü parçalar. Orta yaş ve üstündekiler için çok anlamlılar. Ancak miting alanında hatırı sayılır bir genç nüfus var. Müzik konusu bence çok boyutlu düşünülmeli.  

    Her dönemde ortaya çıkan müzikal formlar, toplumsal, kültürel ve teknolojik değişimlerin birer göstergesi olmuştur. Kabul etmemiz gerek ki her neslin kendi müzikal destanları ve ritimleri var. Bu, o neslin düşünce dünyasının, duygusal deneyimlerinin ve toplumsal dinamiklerinin bir yansıması. Bir dönemin müzikleri, yalnızca birer melodi değil, aynı zamanda o çağın kolektif hafızasını oluşturan anıların ve duyguların taşıyıcılarıdır. Bu bağlamda müzik, tarih yazımının önemli bir parçasıdır; her çağ, kendi melodileriyle bir tarih yazar ve dönemin anılarını yaşatır.

    Bu nedenle, her neslin müzikal destanı, sadece birer eser olarak kalmaz; aynı zamanda zamanın ruhunu yakalayan bir anı toplamı olarak değerlendirilebilir. Sonuç olarak müzik, sadece bir eğlence aracı olmaktan öte, tarihsel bir bellek, bir kimlik inşası ve toplumsal etkileşimin önemli bir parçasıdır. O yüzden gençlerin eski müziklerle tanışması gibi belki de orta yaş ve üstündekiler de onların müzikleriyle tanışmalı. Bu karşılıklı deneyim paylaşımı, müziğin dönüştürücü gücü, meydanlardaki farklı nesilleri birbirlerine daha da yakınlaştırabilir.

    M R2 Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikTüketimin Gücü Adına!
    Sonraki İçerik Açık Çağrı: Yerel Yönetimlerde Kadın Liderliğini Güçlendirme Programı İçin İhtiyaç Analizi ve Başvuru

    Diğer İçerikler

    Röportajlar

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    D84 INTELLIGENCE

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 Deniz Nas

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}