Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Popülist Siyaset Koşullarında Devlet İç Mimarisinde Dönüşüm
    daktilo2 Yazılar

    Popülist Siyaset Koşullarında Devlet İç Mimarisinde Dönüşüm

    Armağan Öztürk12 Ekim 20254 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Popülizm her ne kadar 19. yüzyılın ikinci yarısında ilerici hareketlerde sıklıkla karşımıza çıkan ideolojik bir örüntü olsa da son çeyrek asırda daha çok sağ ideolojik skalada kendine yer edinmiştir. Popülizm, sağ popülizm şeklinde sonuç doğurmakta; pek çok muhafazakar-milliyetçi aktör, siyaset zeminini popülizme kaydırarak devlet iktidarına talip olmaktadır. Sağ popülist siyasetin içeriği soruşturulduğunda ise üç öğe ön plana çıkmaktadır: Bunlar sırasıyla liberalizm karşıtı demokrasi anlayışı, lider-halk özdeşliği ve pragmatik düşünme tarzıdır.

    Liberalizm karşıtı demokrasi anlayışı millet ile gerçek millet arasında ayrım yapmayı ve çoğulculuğu çoğunlukçu bir içerikle terbiye etmeyi gerektirir. Bu süreç, yasama ve yargı kuvvetlerini işlevsiz kılmakta (veya) araçsal bir niteliğe sokmaktadır. Popülizm yasa yapma ve yasalar için müzakere süreçlerini işletmeye dair geleneksel liberal devlet formunu önemsizleştirir. Kanun yerine kararnamelerle ülkenin yönetilmesi, parlamentonun görev alanının daraltılması ve yasa yapım süreçlerinde daha az gerekçe kullanılması, popülist siyasetin güçlenmesine paralel bir şekilde gözlemlenebilen olumsuz sonuçlardan birkaçıdır. Yasaların rasyonalize edilememesi devlet aygıtının demokratik meşruluğunu geriletmektedir.

    Popülist tahayyülün yargı erkine etkisi ise daha çok düşman ceza hukuku şeklinde tezahür eder. Çoğu örnek bakımından popülizmin faşizme yaklaşması anlamına da gelen düşman ceza hukuku, yargının bağımsız ve tarafsız işleyişine gölge düşürür. Popülist iktidarlar yargıda kadrolaşır. Siyasetin uzantısı gibi faaliyet gösteren yargı mensupları muhalif kesimi ceza davaları yoluyla sindirir. Kararların siyasi aktörlerce ve siyasi hesaplarla alındığı popülist yargı düzeninde hukuk siyasetin aracıdır. Bahsi geçen araç aynı zamanda devletin baskı aygıtı yoluyla muhalefet üzerine yoğunlaşması gibi bir sonucu da beraberinde getirir.

    Yasamanın önemsizleştiği, yargının ise araçsallaştığı popülist devlet düzeninde siyasal toplumun ağırlık merkezi yürütmedir. Popülist devletin yürütme etkinliği incelendiğinde karşımıza bir dizi unsur çıkar: Öncelikle egemen irade karizmatik liderin şahsında somutlaşır. Popülist siyaset, tarihi şekillendirme ve siyaset yapma yetkisini tek bir kişiye devreden bakış açısının demokratik pratik içindeki uzantısıdır. ABD, Latin Amerika ve Rusya deneyimleri popülist karizmatik liderin başkanlık sistemi koşullarında icraat alanını genişlettiğini göstermektedir.

    Devlet aygıtının yürütmeye, yürütmenin ise lidere indirgendiği bu yeni politik düzen kurumsallığı azaltmaktadır. Liderin tek yönlü, çoğu kez bir önceki kararla çelişkili, konjonktüre ve halk çoğunluğu tepkisine duyarlı kararları, devlet işlerini rasyonel zeminden duygusal bir düzleme taşımaktadır. Bu süreç devlet ciddiyeti, iş ve işlemlerde öngörülebilirlik, prosedürel dikkat, kurum hafızası ve bürokratik olgunluğa zarar vermektedir.

    Popülist siyasetin, Weber’in ideal tiplerini kullanırsak, bürokratik-yasal meşruluğa karşı karizmatik liderlikten kaynaklanan alternatif bir meşruluk anlayışını ön plana çıkardığı, bu durumun da modern devleti pre-modern bir forma doğru gerilettiği görülmektedir. Bu arada karizmatik liderin post-truth (hakikat-sonrası) koşullarında siyaset yaptığı, siyasetin ise ideolojilerin yokluğunda komplo teorileri ve yalan siyasetine indirgendiği söylenebilir. Popülist siyasetçiler felsefe, bilim, hukuk ve hakikate karşı hisler ve histerilerinin gerçeğin yerini aldığı bir bilinç düzeyinde siyaset yapmaktadır. Bu durumun rasyonel iletişim, çoğulcu kamusal alan ve kurumsal kültürü yok saydığı ve (veya) imkansız hale getirdiği sıklıkla şikayet konusu olmuştur.

    Popülist devletin liberalizm, neo-liberalizm ve kapitalizmle ilişkisi bir başka tartışma konusu husustur. Popülist siyasetçiler liberal demokrasinin bir elit demokrasisi olarak işlediği ve liberal denklemde halkın gerçek çıkar ve beklentilerinin baskılandığı konusunda ısrarcıdırlar. Bu bağlamda popülizm; liberalizm-demokrasi geriliminde demokrasi, insan hakları-halk egemenliği karşıtlığında ise halk egemenliğinden yana tavır koyan bir akımdır. Ancak popülizm, en azından sağ popülizm, halk egemenliğini halkın siyasal sisteme daha fazla katılımından çok liderin halk adına kurum ve elitleri baskılaması, onun siyaset yapma imkanı ve arzusu önündeki engellerin kaldırılması olarak görmektedir.

    Popülizmin neo-liberalizm ve kapitalizmle olan ilişkisi ise faşizm-kapitalizm birlikteliğine benzemektedir. Kapitalizmdeki sistematik kriz nasıl zamanında faşizm için bereketli koşullar yaratmışsa benzeri bir durum popülizm için de geçerlidir. Özellikle merkez kapitalist ülkelerde toplumun orta ve orta alt sınıflarının popülist siyasetçilere eğilim göstermesi sosyal devlete, tam istihdama, kapalı ekonomiye ve iş güvencesine olan talebin bir sonucudur. Mülteci karşıtlığı da bu bağlamda, yani ekonomik saiklerle değerlendirilebilir. Göçmenler, vatandaşların ellerinden işlerini alan yabancılar olarak görülmektedir. Söylem düzeyinde ise popülist siyasetçilerin küresel kapitalizme ve küresel kapitalist kurumsallaşmaya itirazları olduğu açıktır. Bu bağlamda finans ağırlıklı ekonomi politik, yeşil ekonomi ve gümrük/para piyasalarında serbestlik pek çok popülist siyasetçinin hedefindedir.

    Bob Jessop’un ayrımını kullanırsak popülist siyaset Schumpeterci mantığa karşı Keynesyen/Fordist döneme öykünmektedir. Ancak sol popülistlerin iktidara geldiği Latin Amerika örneğini parantez içine almak kaydıyla popülizmin devleti dönüştürdüğü bir konjonktürde popülist siyasetin küreselleşmeye karşı ulusalcı bir gündemi takip edip etmediği meselesi çok da açık değildir. Genel kanı, sosyal devlet ve ulus devletin restorasyonu konusunda bazı adımlar atıldığı, ama küresel kapitalizmin dışına keskin bir şekilde çıkılmadığı yönündedir.

    Sonuç olarak denilebilir ki, popülistlerin iktidara geldiği ve (veya) güçlü bir muhalefet performansı gösterdiği ülkelerde devletin iç mimarisi ve devletlerarası ilişkiler değişmektedir. Bu dönüşümü devletin kurumsal bir dönüşümünden çok devletçi çözümleri daha fazla vurgulayan, devleti yürütmeye, yürütmeyi ise lidere özgüleyen şahsiyetçi bir siyaset anlayışının politik alandaki hakimiyeti olarak okumak yerinde olacaktır.      

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikEna Bavčić: Sırp Cumhuriyeti’ndeki sivil toplum ve bağımsız medya, karalama kampanyalarının hedefi haline gelmiştir
    Sonraki İçerik Film Yorum: Bir Zamanlar Gazze’de

    Diğer İçerikler

    daktilo2 Röportajlar

    Tarık Oğuzlu: Rusya ve Çin’le NATO benzeri bir işbirliği stratejik otonomiyi zedeler

    12 Ekim 2025 Gökhan Korkmaz
    daktilo2 Yazılar

    Liberal Küreselleşme Bitiyor, Bölüm 3: Trump ve Ticaret Savaşının Hikayesi

    12 Ekim 2025 Alper Yağcı
    daktilo2 Yazılar

    Besim Tibuk’un Yaşadığı “Oceanic Feeling”e Nasıl Tanık Oldum?

    12 Ekim 2025 Burak Bilgehan Özpek

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Tarık Oğuzlu: Rusya ve Çin’le NATO benzeri bir işbirliği stratejik otonomiyi zedeler

    12 Ekim 2025 daktilo2 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    Liberal Küreselleşme Bitiyor, Bölüm 3: Trump ve Ticaret Savaşının Hikayesi

    12 Ekim 2025 daktilo2 Yazılar Alper Yağcı

    Besim Tibuk’un Yaşadığı “Oceanic Feeling”e Nasıl Tanık Oldum?

    12 Ekim 2025 daktilo2 Yazılar Burak Bilgehan Özpek

    “Yerli ve Milli”nin Ayrımı ile İronisi: KAAN’dan Akkuyu’ya Dışa Bağımlılığın Anatomisi

    12 Ekim 2025 daktilo2 Yazılar Pınar Demircan

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Ekim 2025
    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}