Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Özlem Özen’in Hikayesi
    Yazılar

    Özlem Özen’in Hikayesi

    We Act Projesi22 Mart 20244 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Yazar: Özlem Özen

    Daha özgür ve özgürlükçü bir ülkede yaşamak düşüncesi ile yola çıkmıştım. Adaletin ve özgürlüğün temel doktrin olacağı hayali ile çıktığım yolculukta, maalesef, birlikte yola çıktıklarım tam tersi istikamete direksiyon kırdı. Onlar yol değiştirince yollarımız ayrıldı.

    Uzun süre uzak kaldıktan sonra yeni taşınacağım ilçede yeni bir partinin teşkilat kurma çalışmaları başlayınca eşimin de teşvik ve desteği ile yeniden siyasete döndüm. Yaşadığım ilçede kadın hakları ve kadının sosyal hayatta görünürlüğünün arttırılması için mücadele ettim. Şu anda İstanbul’da İl Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Merkez’de Kadın Saha Koordinatörü olarak çalışmalarıma devam ediyorum.

    Bir dönem iktidarın belirli bir yaşam tarzını dayatması birçok insanın hayatını olumsuz etkiledi. Aynı ülkenin vatandaşları olarak din, mezhep, etnisite, yaşam tarzı gibi farklılıkların önemi olmaksızın aynı temel insan haklarına sahip olmalıydık. Ancak o dönem iktidarda bulunanlar kendi ideoloji ve yaşam tarzlarını toplumun geneline dikte etti. Benim gibi bir çok insanın siyasete girişi, bu döneme tepki olarak doğan özgürlük arayışı nedeniyledir.

    Bu tepkinin ürettiği enerjiyi kullananlar maalesef icraatları ile tepki gösterdiklerimizi geride bıraktı. Birlikte adalet ve özgürlük mücadelesi verdiğimiz insanlar, o dönem aklımıza bile gelmeyecek adaletsizlik ve zulümleri savunur hale geldiler. Kimi makam kimi ihale kimi birkaç maaş karşılığında inanç ve ideallerini bir kenara bıraktı.

    “Haddini aşan zıddına dönüşür” kaidesince hadlerini öyle aştılar ki dün eleştirdikleri hangi konu var ise bugün kendileri misli ile onları icra etmekteler. Konuşacak çok fazla konunun olduğu, ancak konuşmanın risk içerdiği bir dönemi yaşıyoruz. Adalet ve özgürlük için yeniden ve yenilenerek sahada olmam gerektiğine inanıyorum.

    Çok büyük sorunları olan bir ülkede yaşıyoruz. Birey olarak, bu büyük sorunların çözümüne etki edecek bir konumumuz şimdilik yok. Ancak, her zaman ve her yerde mücadelesini verebileceğimiz, bir kişi de olsa hayatının değişmesine vesile olabileceğimiz bir alan var: kadın ve çocukların yaşam mücadelesi. Toplumsal eşitlik ve adaletin sağlanması siyasetteki temel amacım.

    Ataerkil bir toplumun yansıması olarak maalesef siyasetimizde de ataerkil bir anlayış hakim. Önce “konu mankeni” olarak görülme ve küçümsenme ile mücadeleye başlıyorsunuz. Oturduğunuz koltuğu dolduramayacağınız önyargısı hakim. Ancak çalışmalarınız ile inkar edilemeyecek bir başarı yakalayınca önünüzü kesme çalışmaları ile mücadele ediyorsunuz.

    Diğer taraftan, sizi bir kadın olarak değil, görünüşünüze, inancınıza, duruşunuza göre kendi kafasındaki dar şablonlarda değerlendiren kadınlar ile mücadele etmem gerekti. Kadın mücadelesi partilerden bağımsız bir mücadeledir. Ülke sorunları için sahip olduğumuz bakış açısı ve tecrübeye göre farklı siyasi düşüncelerimiz ve çözüm önerilerimiz olabilir. Bu ülkede yaşayan bir kadın olarak benzer zorluklara maruz kalmasına rağmen kadının sesi olmak yerine partisinin ataerkil sesi olan hemcinslerimiz ile uğraşmak ise hem üzücü hem de çok yorucu.

    Türkiye siyasetinin en temel problemi “kutuplaşma” üzerinden siyaset yapılmasıdır. Kutuplaştırıcı siyaset tarzı ekonomiden adalete, insan haklarından dış politikaya kadar birçok alandaki sorunların toplum tarafından anlaşılmasına ve çözüm üretilmesine engel oluyor. Ağır bir ekonomik kriz sürecinden geçiyoruz. Adalet temelinden zedelenmiş, hukukun çizgileri belirsizleşmiş, suç ve ceza kavramları anlamını yitirmiş durumda.

    Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 173 ülke arasında 148. sıraya gerilemişiz. Cinsiyet, din, mezhep, etnisite gibi farklılıklarda eşitlik problemi var. Dış politikadaki tutarsızlığın neticesi olan ağır bir mülteci sorunumuz var ve hâlâ uzun vadeli bir mülteci politikasının varlığı görünmüyor. Eğitim sistemimizde sürekli sistem değişiyor. Plansızca açılan plaza üniversiteleri ile üniversite eğitiminde kalite, lise seviyelerine düşürüldü. Akademi felç halinde. Devlet üniversiteleri rektörün/dekanın aile şirketine dönmüş durumda. Sağlıkta şiddetin önüne geçilemiyor. Binlerce doktorumuz yurtdışına gitti. Belirli alanlarda hastane randevusu almak neredeyse imkansız. Neredeyse her gün bir kadın cinayeti işleniyor ama engellemeye yönelik bir adım atılmıyor.

    Hangi alandaki sorun dile getirilse, suni bir kutuplaşma ve düşmanlaştırma ile toplum ikiye bölünerek sorun partizan tartışmalar içinde kayboluyor. Çözüm odaklı konuşanlar, kutuplardan birine eklenerek linç ettiriliyor. Her sorunun konuşarak çözüme kavuşturulma ihtimali vardır. Ancak, hiç dinlemeden, karşılıklı bağırarak en basit sorunların bile çözüm ihtimali yoktur. Zaten bu siyaset tarzını benimseyenlerde, sorunların çözümü gibi bir niyet ve amaç da yoktur. Kutuplaştırıcı siyaset tarzı problemi çözülebilir ise diğer sorunlarımızın çözümü için ümit vardır.

    Zincirleme birbirine bağlı yukarıdaki sorunlardan bağımsız olarak bir de siyaseti bir meslek haline getirme ve nepotizm sorunumuz var. Siyaseti mesleği haline getiren ve “ölürsem giderim” anlayışına sahip birçok siyasetçi görüyoruz. Bir kere bir makama gelen ölene kadar orada kalma arzusuna düşüyor. Sağlık sorunu veya başka bir mücbir sebep ortaya çıkınca da “yerime oğlum/kızım gelsin” anlayışında hareket ediliyor. Maalesef toplumda da nepotizme yönelik bir beklenti söz konusu. Bürokratik veya siyasi en ufak bir makam sahibi tanıdığı olan “Benim kim olduğumu biliyor musun?” diyerek dolaşıyor.

    Bir başka sorun ise devlet memurlarının kendilerini bizatihi devletin kendisi görme hastalığıdır. En ufak bir memur bile “devlet benim” düşüncesinde hizmet ile mükellef olduğu vatandaşı ezebiliyor. Bu hastalıklı bakış açısı memur ile vatandaş davalık olduğunda devletin, çoğunlukla memurunun yanında durmasına neden oluyor. Devlete karşı tüm sorumluluklarınızı yerine getirseniz de ne devlet memuruna ne de devlete karşı maalesef hiçbir hakkınız yok.

    Siyaset Sosyoloji We Act Projesi
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikHer Şeyin Başı Güven: Bağımsızlık ve Kredibilite Üzerine
    Sonraki İçerik Seçime Son 10 Gün | Seçim 2024 #8

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}