Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Love, Death & Robots (2. sezon)
    Yazılar

    Love, Death & Robots (2. sezon)

    İlhan Archy16 Mayıs 20216 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Zor bir yıldı sevgili okurlar. Kendi adıma zorlukları yazarak başkalarının hayatlarındaki dramaları gölgede bırakacak kadar kendimden geçmedim henüz ama bu kadar kötüsünü pek hatırlamıyorum diyebilirim. 9 aydır sokaklar, arkadaşlarla sosyalleşebilecek imkânlar, sinemalar, tekel bayileri kapalı. Aşı yok. Maddi destek yok. Yani tünelin ucunda ışık görmüyoruz. (Yazılarımı düzenli olarak okuyanlar “aman yine mi izlediği şeyi anlatmadan önce aneliz31’e bağladı bu adam?” demeyin lütfen. Bir şekilde ilinti kuracağım bana güvenin.) 2020 kötüydü ama daha şimdiden 2021 olduğu kadarıyla onu mumla aratıyor bile.

    Bilmem dikkat ettiniz mi son 6-7 ay içerisinde yazılarımda bir düzensizlik oldu. 2 ay yazılarımın olmadığı zamanlar oldu. Bilgehan Hoca blog yazılarımı görüp beni daktilo1984’e davet ettiğinde aklımda olan şey öncelikle sinemada izleyip kendimce eleştirilerini yazdığım şeyleri sitede huzurlarınıza sunmaktı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Sinemalar kapalı. Bir ara Tenet izledim ama o kadar karmaşık ve kötüydü ki izlemeseydim keşke dedirtti. Ama şu an bir Yılmaz Erdoğan filmi olsa onu bile izleyecek kıvama geldim. Çok özledim sinemaları sevgili okurlar. Sakın sanmayın ki aslında bir ticarethane olan salonlarda izleme deneyimine bir kutsallık atfedip yücelttiğimi. Benim için her daim bilgisayarda veya telefonda izlemekten farklı bir deneyimdi sinema. Tek başına bir ritüeldi benim için. Günde 11-12 saat çalıştığım muhasebe bürosundan çıkıp yakındaki avmye gidip sevdiğim burgerciden güzel bir menü gömüp sonrasında markete gidip çantama cips+meşrubat sıkıştırıp seyir esnasında kimseye çaktırmadan ama gözlerimi de filmden ayırmadan haftanın yorgunluğunu atıp artıya geçtiğim bir gündü. Güzel günlerdi. Yazılarımı daktiloda ilk yayınlamaya başladığım günlerde film çıkışı bir kahveciye oturup işten yanımda getirdiğim bilgisayarımda film yazısı yazdığım günleri özledim.

    Artık salonlar öldü. Nasıl dirilirler ben bilemiyorum, tahmin dahi edemiyorum. Mısır kardeşliğinin de pre-pandemi öncesi salonlara fatality çektiğini düşünürsek normalleşme sonrası film izleme kendi başına çok pahalı olacak diye korkuyorum. Şu an elimizde tek kalan streaming servisleri. Onlar Türkiye sınırlarında neyi yayınlamaya uygun görürse onlara fit olmak zorundayız. Neyse ki onlar da  koronavirüs yasaklarının başlarında boş buldukları alanı görmezden geldikleri günleri geride bırakıp düzenli olarak izlenebilir içerikler çıkarmaya başladılar.

    Artık alışın arkadaşlar. Covid-19 dünyayı pençesine aldığı günden beri 1,5 yıl geçti. Aşı yok, maddi destek yok, normalleşme yok. Sokak, deniz, kumsal, bar, eğlence de yok (turistseniz o başka, size ve kıymetli dövizlerinize kapılarımız hep açık). Streaming services are all we have. Artık buna alışıp, sindirmek lazım. İçimden bir his hala bunu kabullenmek istemiyor ama realite bu. Neyse ki evlere tıkılmışken son zamanlarda izlenebilecek kaliteli şeylerin sayısı artıyor. Ufak tefek ıskalar haricinde son zamanlardaki online izleme tecrübelerim olumlu sayılabilir. Tam olaya vakıf olabilecek kadar her şeyin ortasında değilim ama online yayın platformları artık bizleri kendisine mahkûm müşteriler yerine kaliteli içerikleri de isteyebilecek sıkılmış ruhlar olarak görmeye başladılar ne mutlu ki. O sebeple ki son zamanlarda izlediğim şeylerden memnunum diyebilirim.

    Love, Death + Robots ilk sezonu ile 2019 yılında Netflix akışına düştüğünde hoş bir sürpriz olmuştu. Ortalama 10 dakikalık bir süre içinde distopik hikayeleri doyurucu ve etkileyici bir şekilde aktarabilmek büyük başarıydı. Bir de serinin önemli bir avantajı vardı. Anlatımların çoğu animasyon, çizim veya motion capture üzerinden gidiyordu. Hepimiz biliyoruz ki gerçek oyuncuların rol aldığı hikayeler bu kadar kısa süremezdi. Çünkü kanlı canlı insanlar söz konusu olduğunda onların da egosunu tatmin edecek kadar süre vermek gerekecekti. Ama yaratıcı ekip bu gibi şeylerle uğraşmaktansa lider bilim-kurgu yazarlarının ilginç hikayelerini. Üstelik konu, karakter, merkezine aldığı evren ve görsel anlarım dili ile çoğu birbirinden ayrışıyordu. Tüm hikayelerde tek ortaklaşa şey belki de geleceğe dair karamsar öngörülerdi ama her türlü ilginç ve şuur açıcı bir deneyimdi.

    Neredeyse 2 yıla yakın bir aradan sonra herkesin merakla beklediği 2. sezon tekrar ekranlarımıza konuk oldu. Öncelikle 2. sezonu heyecanla bekleyenler için kötü bir haberim var: İlk sezon 18 bölüm varken 2. sezon sadece 8 bölüm var. İnternetlerde araştırma yaptığımda buna dair bir açıklama veya haber bulamadım ama kesinlikle iyiye işaret değil bu. En azından ilk sezon çeşitlilik ile insanları büyülerken onlara seçim konusunda daha fazla seçenek sunuyordu. Bu sezon ise geçen uzun süreye rağmen daha az bölümle kıyaslama imkanımızı biraz daha daraltmış gibi. Yine iki yıl önce yaptığı gibi başarılı bilim-kurgu yazarlarının hikayelerini alıp olabilecek en konsantre şekilde sizlere ulaştırmış. Bu hikâyelerin arkasındaki isimleri merak edenler detaylara buradan ulaşabilir. AMA BİZİ ZORLAMA NETFLIX. HİKÂYELER NE KADAR İLGİNÇ OLURSA OLSUN ORİJİNALLERİNİ OKUMAYA NİYETİMİZ YOK. YAZILIM DA ÖĞRENMEYECEĞİZ. TEK İSTEĞİMİZ KARANTİNA SÜRESİNCE ÖLMEDEN BİLGİSAYAR BAŞINDA BİR ŞEYLER İZLEMEK O YÜZDEN ŞANSINA KÜS. TIMAM MI?

    Ehm, neyse. Tek tek bölümleri irdelemek istemiyorum. Zaten yine kısa ve sizi yormayacak şekilde çekilmiş hepsi. Bu konuda değişen bir şey yok yani. Ama gidişatta ufak bir detay var dikkatimi çeken. Bu sezon biraz fazla “Black Mirror”vari bir havaya bürünmüş sanki? İlk iki sezon O.G. Black Mirror değil bahsettiğim. Netflix eline geçtikten sonra distopik Dede Korkut hikayeleri seçmesine dönüşen Black Mirror’dan bahsediyorum. Sanki bir özlü mesaj aktarma kaygısı var gibi satır aralarında. İlk sezonun başına buyruk, kendisini özgün evrenlerin rüzgârlarına bırakmış havası yok ortada. Her izleyici satır aralarında görebilir bunu. Ve sayın okurlar bu gidişat şahsi kanaatime göre bu nadide serinin gidişatı için çok büyük bir tehlike oluşturuyor. Esinlenilen eserlerin tahrif edilmesi değil benim bahsettiğim. Zaten kısa bir süre içinde anlatmaya çalışıyorsun her şeyi. Önemli detaylar veya karakterler anlatım dışı kalıyor ama tonda bir tek tipleşme görüyor gibiyim ve sonraki sezonun böyle gitmemesini dilemekten başka elimden bir şey gelmiyor.

    Ama sakın arkanızı dönmeyin hemen. Bazı handikapları olsa da bu dizi hala görsel ve anlatım dili olarak tazeliğini korumaya devam ediyor. Yine farklı görsel anlatım teknikleri ile aklımızı alıyor. Sadece anlatımsal olarak gidişat benim örümcek hislerimi biraz tıngıldatıyor ama sizler böyle hissetmeye mecbur değilsiniz. Ve yanlış anlamayın sakın. Bu eserlerin ardında hala güçlü bir yaratıcı ekip var. Her saniyesinde başarılı sanatçılar görev alıyor. Ama sadece ilk sezon gibi olamamış. Üstelik bu sezon bazı tabuları delmeye çalışmışlar. Özellikle kimi bölümler var ki şok oluyorsunuz beklenmedik bir şekilde. Ama yine de bu şaşırma hissi izleyici olarak sizi tatmin edebilir mi? Orası kişiden kişiye değişecektir sanırım. Bir de lafım gedikli olanlara değil. Zaten ilk sezonu sevdiyseniz bu yazı sizlere oluşana değin çoktan yeni bölümleri yalayıp yutmuş tabağınıza aç gözlerle bakıyor bir durumda bekliyorsunuzdur bile.

    Son söz: ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ. DAHA BİR SON SÖZ OLABİLİR Mİ? TEŞEKKÜRLER SERGEN HOCAM. TEŞEKKÜRLER GHEZZAL. HEPİNİZİ KUTLARIM SEVGİLİ TAKIMDAŞLARIM.

    Kültür Sanat
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik2020-21 Sezonu Süper Lig Değerlendirmesi | Konuk: Okay Karacan | Sporosfer #Final
    Sonraki İçerik Herkes için Siyaset Bilimi | Evren Çelik Wiltse | Bölüm 3

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}