Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Küreselcilikten Neo-Feodalizme: Yeni Dünya Düzeni ve BOP’a Alternatif Bir Okuma
    Yazılar

    Küreselcilikten Neo-Feodalizme: Yeni Dünya Düzeni ve BOP’a Alternatif Bir Okuma

    Muhammet Ali Yunus10 Temmuz 20256 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Soğuk Savaş sonrası dönemde tek kutuplu bir küresel düzenin ve neoliberal küreselciliğin hâkim olacağı öngörülse de 2008 krizi bu beklentileri derinden sarstı ve Batı hegemonyasının kırılganlığını ortaya koydu.

    Bu makale, küreselciliğin iç çelişkileri ve Batı dışı güçlerin yükselişiyle tetiklenen bu dönüşümün, günümüz dünyasını “neo-feodalizm” olarak adlandırılabilecek yeni bir tahakküm düzenine sürüklediğini savunmaktadır.

    Özellikle Orta Doğu örneği üzerinden bu yeni yapının, merkezi devlet egemenliği yerine fiili alan kontrolüne dayalı, parçalı ve çok merkezli bir güç mücadelesini nasıl körüklediği incelenecektir.

    Neoliberal Küreselcilik

    Soğuk Savaş sonrası dönem, dünyanın tek kutuplu bir düzene evrileceği beklentisiyle şekillendi. Bu yeni dönemin bayrağı neoliberal küreselcilik oldu. Bu dönemde sermaye, bilgi, mal ve insanların ulusal sınır tanımadan akışı öngörülüyor, serbest piyasa mekanizmalarının tüm dünyayı yöneteceğine inanılıyordu.

    Ancak küreselleşme, aslında Batı’nın, özellikle de ABD ve müttefiklerinin liderliğinde bir tahakküm projesiydi. Her hegemonyanın bir sonu olduğu gibi, bu yapı da 2008 küresel finans krizinden itibaren derinden sarsıldı. Bu sarsıntı, Batı dışı güçlerin yükselişini hem tetikledi hem de hızlandırdı.

    Küreselciliğin kendi iç çelişkileri, bu dönüşümün fitilini ateşledi. Batı’nın dayattığı serbest piyasa kuralları, özellikle Asya’da küresel tedarik zincirlerini aşırı esnek hale getirdi. Finansal merkezler reel üretimden koptu, şişen balonlar patladı ve 2008 kriziyle küresel ekonomiyi derinden sarstı. Küreselciliğin beraberinde getirdiği gelir eşitsizliği ve finansal sistemin yarattığı toplumsal maliyetler de birçok ülkede sisteme karşı büyüyen rahatsızlıkları körükledi.

    Batı’nın bu yapısal sorunları yönetmedeki yetersizliği, yeni güçlerin yükselişine doğrudan zemin hazırladı. Özellikle Çin, Batı’nın açık piyasa sistemini kendi ulusal çıkarları doğrultusunda kullanarak kısa sürede küresel üretimin merkezi haline geldi. Küresel tedarik zincirleri aksadığında Batı ekonomileri bocalarken, Çin gibi ülkeler bu durumu üretim kapasitelerini ve iç pazarlarını güçlendirmek için bir fırsata çevirdi.

    Küreselciliğin açtığı kapılar, Batı dışı aktörlerin hem ekonomik hem de teknolojik bağımsızlıklarını artırmasına olanak sağladı. Örneğin, İran’ın nükleer teknoloji yolunda ilerlemesi, Batı’nın enerji ve güvenlik alanlarındaki tekeline meydan okuyan bir başka gelişmeydi.

    Kısacası, küreselciliğin içindeki dengesizlikler ve tetiklediği krizler, hem Batı’nın gücünü aşındırdı hem de yeni güç odaklarının yükselişini hızlandırdı. Bugün ise neo-feodalizm olarak adlandırılan düzen, bu güç odaklarına karşı yeni bir hegemonya kurma projesi olarak okunabilir.

    Hinterland Tahkimi: Krizlere Karşı Kalkan

    Küreselciliğin vaat ettiği tek kutuplu serbest piyasa düzeni, 2008 kriziyle sarsıldı ve küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığı ortaya çıktı. Artan jeopolitik gerilimler ve olası ekonomik çöküş senaryoları, büyük güçleri kendi hinterlandlarını (etki alanlarını) güvence altına alma arayışına itiyor.

    Bu bağlamda;

     * ABD, “Önce Amerika” söylemiyle Kuzey Amerika’daki hakimiyetini pekiştirerek, Grönland ve Panama Kanalı gibi stratejik noktalarda hak iddia ederek ulusal kaynak güvenliğini artırıyor.

     * Rusya, Ukrayna işgali ve Afrika’daki nüfuzunu genişletme çabalarıyla enerji ve tarım arazileri gibi hayati bölgeleri kontrol altına almayı hedefliyor: Bu çaba, potansiyel krizlerde kendine yeterliliği sağlama amacı taşıyor.

     * Çin, “Kuşak ve Yol Girişimi” ve Afrika yatırımlarıyla kendi jeopolitik hakimiyetini kurarak, küresel tedarik zincirlerinin aksaması durumunda kaynak ve ticaret yollarını güvence altına alıyor.

    Orta Doğu’da Ulus-Devletlerin Zayıflaması ve Neo-Feodalizm

    Suriye, Libya, Irak gibi ülkelerde merkezi ulus-devlet otoritesinin çöküşüyle birlikte, çok merkezli yeni iktidar yapıları ortaya çıktı. Merkezi gücün zayıflaması; yerel milis güçlerine, kabile temelli örgütlenmelere, mezhepsel yapılara ve dış destekli siyasi oluşumlara yükselme zemini hazırladı. Bu durum, doğrudan toprak ve kaynak kontrolüne dayalı yeni düzenlerin doğmasına yol açtı.

    Örneğin, Suriye’de petrol alanları ve verimli tarım arazileri ABD destekli Kürt güçlerinin kontrolündeyken Humus, Şam ve Lazkiye gibi alanlar yeni yönetimin elinde. Libya’da su kaynakları, petrol sahaları ve liman bölgeleri farklı kabileler ve dış destekli aktörler arasında paylaşıldı.

    Bu tablo, merkezi devletin yerini çok sayıda aktörün etkili olduğu, parçalı ve yerel tahakküm yapılarına bıraktığını net bir şekilde gösteriyor. Bu süreçte ulusal sınırlar, artık halkı temsil eden siyasi yapılar olmaktan çıktı. Daha çok, kaynakların denetimi için el değiştiren stratejik bölgeler haline geldiler.

    Peki, Bu Yeni Düzene Ne Ad Vereceğiz?

    “Neo-feodalizm” terimi, klasik feodal yapının günümüzdeki bir yorumu olarak, egemenliğin toprak, enerji ve altyapı gibi fiziksel kaynaklar üzerinde doğrudan denetime dayalı şekilde yeniden yapılandığı bir güç düzenini anlatıyor. Modern devlete özgü, yasalara dayalı rasyonel egemenlik biçimleri yerine, fiili alan kontrolü ve pratik hâkimiyet öne çıkıyor.

    David Harvey’in “el koyarak birikim” (accumulation by dispossession) kavramı, bu süreci anlamakta bize yardımcı olabilir. Harvey’e göre kapitalist krizlerin aşılmasında, mülkiyetin yeniden dağıtılması ve mekanın stratejik kullanımı önemli araçlar. Bugün ABD’nin Grönland veya Panama Kanalı gibi bölgelerde stratejik hak iddialarında bulunması, Çin’in liman kentlerine yatırım yaparak fiili hakimiyet kurması ya da Rusya’nın enerji altyapısı üzerindeki baskınlığı, bu anlayışla doğrudan örtüşüyor. Neo-feodalizm, toprak ve kaynaklar üzerindeki doğrudan denetimin öncelendiği; devlet dışı aktörlerin, büyük şirketlerin, milis güçlerinin ve bölgesel ittifakların etkinleştiği, çok merkezli bir tahakküm düzenine dönüşmüş durumda.

    Sonuç: BOP ve Neo-Feodalizmin Ortadoğu’daki Yansıması

    Wallerstein’a göre kapitalist dünya ekonomisi derin bir yapısal kriz içinde. Bu kriz, ABD hegemonyasının zayıflamasıyla birleşince ulus-devletin aşındığı bir dönemi tetikliyor. Bu dönüşümü neo-feodalizm olarak adlandırabiliriz. Yani egemenliğin, merkezi devletten, doğrudan alan denetimine kaydığı, uluslararası hukuk yerine fiili kontrolün geçerli olduğu ve devletin yerini şirketler, milisler veya stratejik yatırım ağlarının aldığı bir düzen.

    David Harvey’in belirttiği gibi bu, ekonomik olduğu kadar mekânsal bir yeniden örgütlenme.

    Ortadoğu, neo-feodalizmin somut bir örneği olarak görülebilir. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), tarihi olarak farklı bir kökene sahip olsa da, bölgedeki yansımaları neo-feodal yapıyla örtüşüyor:

    Ulus-Devletlerin Zayıflaması: Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerde merkezi devlet otoritesinin çöküşü, yerel milis güçlerine, kabile ve mezhepsel yapılara alan açtı.

    Parçalı Milis Hakimiyeti: Bu milis güçleri kendi içlerinde dahi parçalı ve koalisyonlu bir yapı gösteriyor, belirli bölgelerde fiili kontrol sağlıyorlar. Bu yapılar genellikle dış güçlerin “vasalları” olarak hareket ediyor.

    Mikro Milliyetçilikler: Ulus-devletin zayıflamasıyla birlikte, daha küçük ölçekli kimlikler ve mikro milliyetçilikler güç kazanıyor, bu da bölgedeki kaosu ve parçalanmayı artırıyor.

    Kaynak ve Güzergah Kontrolü: Kaos ortamında, petrol sahaları, su kaynakları ve ticaret yolları gibi stratejik güzergahların kontrolü, bölgedeki aktörler için öncelik haline geliyor.

    Ortadoğu’daki bu kaotik ve parçalı yapı, İsrail’in güvenliğini koruma amacı taşısa da, aynı zamanda küreselleşmeye alternatif bir düzenin inşası ve büyük devletlere meydan okuyan yeni güçlerin ortaya çıkmasını engellemek adına ülkelerin yeniden şekillendirilmesi olarak da yorumlanabilir.

    Bu durum, büyük ölçekte yeni dünya düzeninin bir prototipi olabilir. Yani BOP, farklı bölgelere ithal edilebilir bir model. Bu, aynı zamanda büyük devletlerin, doğrudan komşu olmadıkları bölgelerde tercih ettikleri bir strateji de olabilir. Örneğin, ABD’nin Kanada’yı parçalamak yerine kendi sistemine entegre etmeyi düşünmesi, komşu bölgelerde bütünleştirici, uzak bölgelerde ise parçalayıcı ve fiili kontrolü destekleyen bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor. Bu durum, modern hukuki egemenlik yerine toprağa, enerjiye ve kritik geçiş hatlarına dayalı fiili bir egemenlik biçiminin güç kazandığı yeni bir küresel mimarinin en net yansımasını sunuyor.

    Fotoğraf: Jack Stapleton

    Dünya M
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikHayaller İttifakı: Rusya ve Çin, İran’ı Neden Yalnız Bıraktı?
    Sonraki İçerik Ölmek Var Dönmek Yok Siyaseti

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Ölmek Var Dönmek Yok Siyaseti

    11 Temmuz 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Hayaller İttifakı: Rusya ve Çin, İran’ı Neden Yalnız Bıraktı?

    9 Temmuz 2025 Cem Özen
    Bültenler

    ABD Gündemi: ABD’nin İran-İsrail Savaşındaki Rolü, Zohran Mamdani Olayı, Elon Musk’ın Yeni Partisi

    9 Temmuz 2025 Emrullah Özdemir

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Ölmek Var Dönmek Yok Siyaseti

    11 Temmuz 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Küreselcilikten Neo-Feodalizme: Yeni Dünya Düzeni ve BOP’a Alternatif Bir Okuma

    10 Temmuz 2025 Yazılar Muhammet Ali Yunus

    Hayaller İttifakı: Rusya ve Çin, İran’ı Neden Yalnız Bıraktı?

    9 Temmuz 2025 Yazılar Cem Özen

    ABD Gündemi: ABD’nin İran-İsrail Savaşındaki Rolü, Zohran Mamdani Olayı, Elon Musk’ın Yeni Partisi

    9 Temmuz 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}