Güç rekabeti, dünya siyasetinde yeni boyutlar da kazanarak tüm hızı ile sürüp gidiyor. Küresel güç rekabetinin giderek önem kazanan boyutlarından birisini ise yumuşak güç rekabeti teşkil ediyor.
Brand Finance isimli Londra merkezli uluslararası danışmanlık firmasının Şubat ayında uluslararası kamuoyu ile beşincisini paylaştığı “Küresel Yumuşak Güç İndeksi 2024”, küresel yumuşak güç rekabetine ve bu rekabette Orta Doğu’nun konumuna dair kayda değer veriler içeriyor.
Rapor, bu yıl ilk defa olmak üzere, Filistin hariç Birleşmiş Milletler’e (BM) üye tüm devletleri değerlendirmeye alıyor ve toplamda 193 ülkeye dair bir analiz sunuyor. Rapor, 101 ülkede 170.000’den fazla kişi ile 54 farklı lisanda yapılan çevrimiçi mülakatlara dayanıyor.
Raporda ülkelerin yumuşak gücü iki genel sınıfta ölçülüyor. Ülkelerin aldıkları toplam puanın yüzde ellisini; aşinalık, itibar ve nüfuz olmak üzere üç unsur oluşturuyor. Diğer yüzde elliyi ise raporun “sekiz sütun” olarak nitelendirdiği şu unsurlar teşkil ediyor: iş ve ticaret, uluslararası ilişkiler, eğitim ve bilim, kültür ve miras, yönetişim, medya ve iletişim, sürdürülebilir gelecek, halk ve değerler.
Yöntemsel olarak eleştirilebilecek yanları olmasına karşın Küresel Yumuşak Güç İndeksi, küresel yumuşak güç rekabetinin kapsamlı ve ayrıntılı bir resmini ortaya koyuyor. Bu yılki endeksin ilk üç sırasında, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık ile Çin Halk Cumhuriyeti yer alıyor. İlk 30 ülke arasında, geçen yıla göre, Çin, İspanya ve İrlanda gibi ülkeler sıralamada yükselirken, Almanya, Rusya ve Hindistan gibi ülkeler sıralamada gerilemiş durumda. İlk 30 ülke arasında, sıralamada en fazla yükselişi Katar ile Portekiz sergilemiş; sıralamada en fazla gerileyen ülke ise Rusya.
Genel olarak rapor, küresel yumuşak güç rekabetine dair bir kısım mühim hususlara işaret ediyor. İlk olarak, ülkelerin yumuşak gücünü teşkil eden başlıca etkenlerden birisi, ülkelerin refah seviyesi ve ülkelerdeki iktisadi istikrar. Ekonomik imkanlar, diğer güç unsurlarını olduğu gibi, yumuşak gücü de büyük oranda tayin ediyor.
İkinci olarak rapor, yumuşak gücün yekpare bir güç unsuru olmadığına delalet ediyor. Kısaca yumuşak güç, farklı unsurların oluşturduğu, çok boyutlu mürekkep bir güç. Son olarak ise yumuşak güç ile ülkelerin siyasi idare tarzı arasında bir ilişki bulunmadığının altı çiziliyor. Liberal olan ülkeler ile liberal olmayan ülkeler, cumhuriyetler ile meşrutiyetler, küresel yumuşak güç rekabetinde takip ettikleri stratejilere göre başarılı veya başarısız olabiliyorlar.
Orta Doğu ülkeleri, küresel yumuşak güç sıralamasında oldukça dağınık bir görünüm arz ediyor. Orta Doğu’daki ülkeler arasında sıralamada gayet başarılı olanların yanında, ziyadesi ile başarısız olanlar da mevcut. İlk 30 ülke arasında Orta Doğu’dan dört ülke yer alıyor: Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) 10. sırada, Suudi Arabistan 18. sırada, Katar 21. sırada ve Türkiye 25. sırada bulunuyor. Raporda Orta Doğu’daki önemli ülkelerden Mısır 39. sırada, İran 62. sırada, Cezayir ise 73. sırada kendisine yer buluyor. Orta Doğu’daki ülkeler arasında, küresel yumuşak güç sıralamasında en alt sıralarda yer alan üç ülke ise iç savaş sarmalındaki Suriye, Libya ve Yemen.
Orta Doğu’daki ülkelerden bazıları, küresel yumuşak güç indeksinde geçen yıla göre kayda değer yükselişler sergilerken, bir kısmı sıralamadaki yerlerini kaybetmiş görünüyor. Raporda değerlendirmeye alınan 19 bölge ülkesinden yedisi bu yıl sıralamada yükselirken, sekiz ülke sıralamada gerilemiş durumda. Irak, geçen yıla göre 17 sıra birden ilerleyerek bölgedeki en yüksek artışı gerçekleştirmiş. Buna karşın Ürdün, geçen yıla göre 10 sıra gerileyerek bölgedeki en yüksek düşüşü sergilemiş.
Rapor, haklı olarak, Orta Doğu bölgesinden BAE, Suudi Arabistan, Katar ile Türkiye’ye hususen dikkat çekiyor. BAE, geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da sıralamada 10. sırada. Yumuşak gücün ölçüldüğü 11 unsurdan, BAE’nin en yüksek puanı aldığı alan, aşinalık. Bu durum, ülkenin uluslararası komuoyu tarafından oldukça yakından tanınan bir ülke olduğunu ifade ediyor. Bu minvalde BAE idaresi, ülkenin tanınırlığına katkı sağlamak üzere çok sayıda uluslararası faaliyete düzenli olarak ev sahipliği yapıyor.
Son dönemde ülkede tertip edilen ve uluslararası kamuoyunun yakından takip ettiği faaliyetlerden birisi, 30 Kasım-13 Aralık 2023 tarihlerinde Dubai’de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı (COP 28) olmuştu. BAE’nin en yüksek puanı aldığı ikinci alan kültür ve miras. Ülkenin en düşük puan aldığı alan ise eğitim ve bilim alanı. BAE yönetimi, ülkenin eğitim altyapısına yaptığı muazzam yatırımlara rağmen bu yatırımlarını yumuşak güce tahvil etmekte zorlanıyor.
Geçen yıl küresel yumuşak güç indeksinde 19. sırada yer alan Suudi Arabistan, bu yıl bir sıra yükselerek 18. sırada raporda kendine yer bulma başarısı göstermiş. Yumuşak gücün ölçüldüğü 11 unsurdan Suudi Arabistan’ın en yüksek puanı aldığı alan, iş ve ticaret. Suudi Arabistan, Vizyon 2030 stratejisi çerçevesinde ülkedeki ekonomik mevzuatını yeniliyor, yeni yatırım alanları tesis ediyor ve ticareti kolaylaştırıcı tedbirleri hayata geçiriyor. Raporda da görüldüğü üzere bu politikaların ülkenin yumuşak gücüne katkı sağladığı aşikar.
Suudi Arabistan’ın en yüksek puanı aldığı ikinci alan aşinalık. Suudi Arabistan yönetimi bu doğrultuda, ülkenin turizm sektörüne uluslararası reklamlar ile desteklenen büyük yatırımlar yapmaya devam ediyor. Ülkenin en düşük puan aldığı alan ise eğitim ve bilim alanı. BAE örneğinde müşahede edildiği üzere Suudi Arabistan idaresi de bu alandaki yatırımlarını yumuşak güce dönüştürmekte zorluk çekiyor.
Bir diğer Körfez ülkesi Katar, geçen yıl 24. sırada yer aldığı indekste, bu yıl üç sıra birden yükselerek 21. sırada bulunuyor. Yumuşak gücün ölçüldüğü 11 unsurdan Katar’ın en yüksek puanı aldığı alan iş ve ticaret. Özellikle bankacılık ve finans sektöründeki açılımların ülkeye bu alanda olumlu yansımaları olduğu açık. Katar’ın en yüksek puanı aldığı ikinci alan itibar.
Katar yönetiminin uluslararası diplomasideki arabuluculuk faaliyetlerinin uluslararası kamuoyunun takdirini kazandığı ifade edilebilir. Ayrıca, başarılı bir şekilde ülkede düzenlenen FIFA Dünya Kupası’nın da ülkenin itibarına müspet yansımalarından bahsetmek mümkün. Ülkenin en düşük puan aldığı alan ise eğitim ve bilim alanı ile kültür ve miras alanı. Körfez ülkelerinin bu alanlarda müşterek bir sorunla karşı karşıya olduğu görülüyor.
Türkiye ise geçen yıl 23. sırada yer aldığı raporda, bu yıl iki sıra gerileyecek 25. sırada kendine yer bulabilmiş durumda. Yumuşak gücün ölçüldüğü 11 unsurdan Türkiye’nin en yüksek puanı aldığı alan, aşinalık. Bu alanda, uluslararası kamuoyuna doğrudan erişim hedefi doğrultusunda son yıllarda ülkenin medya ve iletişim altyapısına yapılan yatırımların olumlu bir etkisi olduğu açık. Aşinalık alanında Türkiye dünyada 14. sırada yer alıyor. Türkiye’nin en yüksek puanı aldığı ikinci alan, itibar. Ülkenin en düşük puan aldığı alan ise eğitim ve bilim alanı. Bu konuda ise söylenecek çok söz bulunuyor.
Küresel yumuşak güç rekabeti, uluslararası mücadelenin artık vazgeçilmez ve göz ardı edilemez bir boyutu. Orta Doğu’daki çok sayıdaki ülke de bu mücadelede öne sıralarda yer alabilmek adına kapsamlı stratejiler tasarlıyor ve uyguluyor. Orta Doğu jeopolitiğini tüm vecheleri ile analiz edebilmek için bölgedeki yumuşak güç dengelerini ve bu dengelerdeki değişimleri yakından takip etmek gerekiyor.