İklim çöküşü, gıda krizi, siyasi güvensizlik ve yükselen otoriterlik… Hepsi bir arada ve aynı anda. Böyle bir çağda genç kuşağın umutsuzluğa kapılması anlaşılır. Ama tam olarak öyle olmadı. Mayıs 2025’in ortasında, dünyanın dört bir yanından yüzü aşkın genç, korkuları tekrar etmek için değil, umut etrafında örgütlenmek için Bangkok’ta bir araya geldik.
Bangkok’ta düzenlenen BM Gıda Sistemleri Zirvesi +4 (UNFSS+4) Hazırlık Konferansı, bir yan etkinlik olmanın çok ötesindeydi. İki gün boyunca dinledik, tartıştık, hayal ettik. Adil, iklim dirençli ve gençlik odaklı bir gıda sisteminin vizyonunu kolektif olarak tasarladık. Tam bu noktada umut, bizler için safça bir duygu değil bir stratejiydi. Özellikle çöken sistemlerin ortasında büyüyen gençler için, umut ancak eyleme dönüştüğünde anlamlı hale geliyor.
“UNFSS+4, 2021 yılında yapılan ilk Gıda Sistemleri Zirvesi’nin ardından dördüncü yılında yapılan ilerleme değerlendirme (stocktaking) toplantısı.”
Eğer Şimdi Değilse Ne Zaman?
Bugün dünyada 1,2 milyar genç var. Tüm gençlerin %88’i Küresel Güney’de yaşıyor. Birçoğu tarımsal bölgelerde ya da kent çeperlerinde hayatını sürdürüyor. Bu gerçek, gençlerin gıda sistemleri yönetimine katılımını sadece bir hak değil, aynı zamanda bir zorunluluk haline getiriyor.

Konferansın en çok tekrar edilen cümlesi şuydu: “Gençler, sadece geleceğin paydaşı değil; bugünün karar alıcıları.” İstanbul’dan Filipinler’e, Çad’dan Arnavutluk’a kadar gençlerin gıda hakkı için nasıl mücadele ettiğini dinledik. Danışılan değil, tasarlayan olmak için bir araya geldik. Ortak politika önerileri yazdık, yapay zekânın etik kullanımını sorguladık, gıda eğitimiyle demokratik katılımı nasıl buluşturacağımızı tartıştık. Simge olmayı reddettik. Karar mekanizmalarında gerçek temsil istedik.
Avrupa ve Orta Asya’dan Ortak Ses: Umutlu ve Gerçekçi
Konferansta Avrupa ve Orta Asya (ECA) bölgesini temsil etmek, bu coğrafyanın çeşitliliğini hatırlattı. Batı Avrupa’nın gıda zincirleriyle Orta Asya’nın kırsal mücadeleleri arasında ciddi farklar var. Ama yine de tek seste birleşmek zor olmadı. İsteğimiz ortaktı: Genç çiftçiye toprak hakkı, gıda atığına karşı döngüsel ekonomi, göçmen işçiye adil ücret ve inovasyon için liderlik alanı istiyoruz.
Yerel tohumların yasal korumasından, etik yapay zekâya kadar gençlerin liderliğinde dönüşüm için çağrıda bulunduk. Gıda sistemlerini yalnızca “daha iyi” değil, daha adil ve daha insani yapmak istiyoruz.
FAO’ya göre Orta Asya’da bazı ülkelerde tarımsal verim, son 10 yılda iklim nedeniyle %60’a kadar düştü. Bu gerçek, genç çiftçileri geçim kaynağı olmayan ilk iklim kuşağı haline getirme riski taşıyor. O yüzden bölgesel bir eğitim merkezi ağı fikri öne çıktı. Bu merkezler yalnızca teknik bilgi değil, birlikte direnme pratikleri de sunmalı. Çünkü dayanışma, bu çağın en dirençli ürünü olabilir.
Türkiye Bu İşin Neresinde?
Türkiye, 2021 Gıda Sistemleri Zirvesi sürecine ulusal bir yol haritası belirleyerek katıldı ve Tarım ve Orman Bakanlığı himayesinde bir Ulusal Gıda Sistemleri Diyaloğu yürüttü. Ancak aradan geçen dört yılda, bu yol haritasının uygulama düzeyine dair kamuoyuna açık, izlenebilir ve ölçülebilir bir ilerleme raporu sunulmuş değil.
Türkiye, pestisit kalıntıları nedeniyle Avrupa Birliği’nin en çok sınırdan çevirdiği ülkelerden biri olmaya devam ederken genç çiftçilerin toprak erişimi, agro-ekolojik dönüşüm, gıda israfının azaltılması ve katılımcı yönetişim gibi temel alanlarda hâlâ ciddi yapısal sorunlara sahip. Gençlerin karar alma süreçlerine gerçek ve sistematik katılımı sınırlı. Bu nedenle UNFSS+4 süreci, Türkiye için sadece uluslararası taahhütlerin yenilenmesi değil, şeffaflık, hesap verebilirlik ve kuşaklar arası adalet temelinde bir yeniden başlama fırsatı sunuyor.
Politik İrade Olarak Umut
FAO’nun (Gıda ve Tarım Örgütü) tahminine göre mevcut gıda sistemlerinin gizli maliyeti yıllık 12,7 trilyon dolar. Bu, sadece ekonomik değil, ekolojik ve sosyal bir iflas. Bizler ise yeni bir toplumsal sözleşme çağrısı yapıyoruz: Güvene, katılıma ve kuşaklar arası adalete dayalı bir sözleşme.
Birçok ülkede gençler sadece tarım yapma değil, seslerini duyurma hakkı için de mücadele ediyor. Gıdanın silah olarak kullanıldığı, muhalif gençlerin kriminalize edildiği bir dünyada, pasif umuda yer yok. Bangkok’ta pratiğini yaptığımız umut, politik bir iradeydi: Eyleme geçen, örgütlenen, köprü kuran bir umut.
Gıda sistemlerinin dönüşümü, bilimle yaşam deneyimi arasında güçlü bağlar kurmakla mümkün. Çünkü bu sistemin hem kullanıcısıyız, hem de taşıyıcısı.
Addis Ababa’ya ve Ötesine Giden Yol
Temmuz ayında yapılacak olan UNFSS+4 Zirvesi, bu deklarasyonun yalnızca sunulduğu değil, sahiplenildiği bir alan olmalı.
Biz ECA bölgesinde süreci beklemeden başlattık:
- Gençlik gıda konseyleri kuruluyor,
- Gençler, iklim zirvelerine heyetlerle katılıyor,
- Eğitim merkezleri, politika okuryazarlığı ile etik inovasyonu birleştiriyor.
Eğer bu bir krizler çağıysa, biz bu çağın bahçıvanlarıyız. Yeni sistemler, yeni hikâyeler, yeni dayanışmalar ekiyoruz. Bazı tohumlar hemen filizlenecek, bazıları onlarca yıl bekleyecek. Ama hepsi aynı toprağa kök salacak: Ortak ve stratejik bir umuda.