Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Joker
    Yazılar

    Joker

    İlhan Archy5 Ekim 20196 dk Okuma Süresi
    JKR_DAY056_120418_1251888.dng
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Çizgi roman uyarlamalarını sevin sevmeyin, hangi tarafta olursanız olun şu bir gerçek ki bu türden filmler daha uzunca bir süre beyaz perdedeki yerlerini bırakmaya niyetli değiller. Bunun birkaç sebebi var:

    • Zaten ortalıkta, daha senarist, oyuncular, yönetmen açıklanmadan bileti ön rezervasyonla (hatta ortalama fiyatının iki katı bedele) almaya hazır bir hayran kitlesi var.
    • Çok fazla hazır sayıda materyal var. Hatta bazı konular tekrar tekrar işlenmiş, bazı kahramanlar birkaç defa ölüp geri dönmüş, farklı timelinelar, alternatif evrenler, crossover eventler vs. Resmen bir bal kavanozu kapağı açık bir şekilde bekliyor gibi.
    • Yukarıdakiler kadar önemli olmasa da çizgi romanlar, bence, ekrana aktarılmak için çok elverişli. Kare kare ve çoğu zaman iç konuşmalar ve diyaloglarla bezenmiş bir anlatım türü normal bir kitaba göre aktarılması daha kolay gelebilir.
    • Uzun bir geçmişi olması, kendisine ait bir alt kültür yaratmış olması, renkli içeriği, büyük sanatçıların besle(n)diği bir şey olması… Daha nice şey sayabiliriz.
    81/100, Clown Prince of Crime ekranı hakkıyla doldurabiliyor

    Bu bitecek gibi görünmeyen furyanın son ürünü Joker bir yıllık sansasyonlarla dolu yolculuğundan sonra nihayet beyaz perdede. Neredeyse 2019 Ocak ayından beri her hafta setten görüntüler ve dedikodular düşmesi, çeşitli yönetmen ve oyuncu yorumları ile spekülasyonların hiç kesilmemesi, Cannes jürisinin 15 saat elleri bileklerinden kopuncaya dek alkışladıktan sonra dehidrasyondan ölmeleri… Az çok bize yaklaşan cismin boyutları hakkında fikir veriyordu…

    DCEU’nun MCU’ya kıyasla içler acısı işlerinden ayrı tutulan bu film gerçekten DC hayranlarının ihtiyacı olan şey olabilir. Kanlı canlı gördüğümüz ilk Joker bu değil ama öncüllerinin zamanında sahip olmadığı kadar iletişim araçlarının zengin olduğu bu çağda uzun bir süre hafızalarda esas Joker olarak yer edebilecek kadar sivri ve etkileyici. Cesar Romero’nun 60lı yıllarda TV’da yayınlanan kimsenin ciddiye almadığı ama eğlencelik değeri yüksek Batman dizisinde çizgi romanlardakinin aksine “şakacı gangster” olmaktan öteye gidemeyen, komik makyajlı ikonik kahkahası ve konfeti, patlayan puro ve sörf yarışı gibi şeyler yapan ciddiye alması zor bir karakterdi. Sonra bir süreliğine kendisini Batman Animated Series’de Mark Hamill (Luke Skywalker) ses ve can verdi. Bu sefer biraz daha sayko görünse de çok iz bırakamadı. Tim Burton’ın Batman çevriminde bu defa Oscar ödüllü yetenekli bir oyuncu (Jack Nicholson) ile hayat buldu ama yine de çizgi romanlardaki haline yaklaşamıyordu bir türlü. Çizgi romanlarda her ne kadar etkileyici ve tehlikeli olsa da ekrana geçerken bu özelliklerini tamamen kaybediyordu. Bazen reyting kaygısı, bazen de aslına uygun aktarılırsa izleyici kitlesinin çeşitli kurullar tarafından kısıtlanacağı endişesi ile hep budandı. Ta ki Heath Ledger’a dek. O temiz yüzlü aktör çoğu meslektaşının iyice batırabileceği bir makyaj yükü altından ekranların en karizmatik Joker’ini verdi bizlere. Ömrü vefa etmedi görmeye ama hakkıyla bir Oscar kazandırdı o performansı ona. Suicide Squad’daki Jared Leto’nun oynadığı Joker ise… Ne yeterliydi, ne tedirgin ediciydi… Bir sürü element eksikti, oysa filme gidenlerin önemli bir kısmı filme onun için para vermişti…

    Heath Ledger’ın diğer aktörlerden ayrıldığı en önemli nokta rol yapma tercihleriydi. O kadar abartı olmayan bir şekilde Joker diye birisinin mümkün olabileceğine inandırması yüzünden hala ismi saygıyla anılıyor gibi. Diğerleri öyle veya böyle kendilerini aldıkları rolün belli bir kısmına fazla kaptırıp sonrasında yoldan çıkan işlerle hafızalarda yer etti. Ve nihayet Joaquin Phoenix rolün hakkını veren bir performansla karşımıza çıktı ki neyin ne olduğuna dair hafızamızı perçinledi diyebiliriz.

    Joker’in en büyük ilham kaynağı 1928 yapım tarihli film “The Man Who Laughs”

    Bu kadar giriş yeter şimdi biraz da filmden bahsedelim.

    Yönetmen: Film ilk duyurulduğunda yönetmenin ismini bir türlü çıkaramamıştım. Meğerse kendisi The Hangover filmlerinin arkasındaki isimmiş. Kariyerindeki çoğu film açıkçası benim ilk izleme tercihlerim içerisinde yer almaz ama bu filmle adeta sınıf atlamış diyebiliriz. Komedi geçmişi olması bir yana Joker’e dair kavrayışı güçlü ve tutkulu. Filmi çok doğru eserlerden ilhamla yaratmış diyebiliriz. Scorsesevari bir yaklaşımla alternatif bir yaklaşım sunmuş adeta. Çoğu görsel ilhamlarını ustalıkla filme serpiştirmiş olması da cabası.

    Senaryo: Filmle ilgili detaylar ilk duyurulduğunda Joker’ın DC çizgi romanlarında genellikle doldurulamayan geçmiş hikayesine dair en bilinen eserlerden The Killing Joke’dan esinlenmediği yönünde bir izlenim edinmiştim. Daha sonra “acaba ibre Alan Moore’un efsane çizgi romanından yana mı döndü?” diye düşünsem de konu olarak çizgi romanda çizilen portrelerin yakınına bile uğramıyor. İzleyiciyi diken üstünde tutan bir içeriği olsa da Joker’i anarşizmin mesihi olarak sunmaya çalışması biraz tartışma götürür. Kişisel görüştür ama anarşizm dünyaya karşı tek kişilik kan dolu bir haçlı seferi değil kişinin benliğinin dış saldırılar karşısında son savunma noktasıdır. Hollywood ve anarşist kahramanlar konusu biraz sıkıntılı zaten. Tyler Durden ne kadar karizma olursa olsun neredeyse maço bir despot, V for Vendetta’daki V gizli bir komünist aslında. Bu Joker’e gelirsek… Ona nihilist bir terörist diyebiliriz. Etkileyici olması onun ile promote edilmeye çalışan şeyin dengesizliği ve tutarsızlığını hasıraltı edemiyor. Joker’de başka kaynaklarda aktarıldığının aksine bir sınıf kini yok. Sadece görmezden gelinmek istenmiyor. Fırsat verilse güçlü birisinin hayatında önemli bir parça olmaya dahi ikna olabilecek bir hasretten muzdarip. Toplumun bozukluklarının bizzat sonucu olsa da onlara karşı vermeye niyetlendiği bir cevap yok. Onu yaratan tüm etmenler (yoz politikacılar, umarsız insanlar, boğan bir özel hayat, Gotham şehrine ait neredeyse her şey) ile bir alıp veremediği yok. Sadece yok oluş arzuluyor. Sonrasına dair kafasında bir şey yok. Bu sebeple filmin finalinde anlıyoruz ki Joker bir anti kahraman değil. Şöyle söyleyeyim bir kahraman vardır, onun hayatında standart olarak belirlediği bazı etik kodlar vardır (genelde öldürmeme, kanun güçleri ile savaşmama gibi tezahür eder), onların dışına çıkması varlığını sorgulanabilir kılar. Anti kahraman ise bu gibi şeylere bakışı biraz daha esnektir şiddet ve etik konularında (müspet sonuç elde edilebildiği sürece) dilediği gibi bunları görmezden gelebilir. Joker ise “Ben mahvolduysam sizin benden ne farkınız var?” diyor. Herkes için kim olduklarını, neden olduklarını bilmeden komple bir kıyamet kovalıyor, insanların acı çekmesinden haz alıyor. Bu onu villain saflarına yerleştiriyor, ki film tam olarak bu.

    Batman’in aldığı cevap ne acaba? Hala kimse bilmiyor…

    Oyunculuk: Joaquin Phoenix kelimenin gerçek anlamıyla harika. Fiziksel ve yüz olarak karaktere uygunluğu bir yana, rol yapma şekli öyle ikna edici ki bu haliyle gök kuşakları ve unicornlarla, minik şirin hayvanlarla dolu bir filme yerleştirseniz ekran birkaç ton kararır ister istemez. Adeta ışığı ve neşeyi büküyor ekranda. Robert de Niro filmin çok kritik rollerinden birisini en iyi bildiği şekilde kotarıyor. Zazie Beetz, Deadpool 2’den sonra yine bir çizgi roman uyarlaması ile karşımıza çıkıyor ve çok başarılı. İrili ufaklı tüm yan roller kesinlikle uyuşmazlık göstermeden bu filmi veriyorlar bize. Hepsi çok iyiler.

    Sinematografi/ Diğer: Tonlar, detaylar, ses efektleri. Kamera açıları, tabelalar, makyajlar, giyim kuşam… Hepsi adeta yozlaşmışlığın, kaçmanın imkansız olduğu, başkentine dair harika imgeler. Sizi sarıyor. Muhakkak şu an yaşadığımız şeylere dair bir şeyler anımsatıyor; benzerlikleri bir şekilde hissediyorsunuz ister istemez. Filmin adına yapılan original soundtrack gerçekten iyi. Referanslar ve geçmişe dair içerikler özenle yerleştirilmiş, hepsi hikayenin asli unsuru gibi adeta.

    Kurgu: Aslında her şeyi olabildiğince basit tutmaya çalışmışlar. Bir sürü sivri ve keskin mesaj olsa dahi hikayenin anlatımını 3-4 yan hikaye ile destekleyip bağlamayı denemişler. Bu alanda başarılı olsalar dahi bazı kısımlarda aksaklıklar dakikalar ilerledikçe biraz çıtayı aşağı çeker gibi oluyor. Sonlara doğru yükselen tansiyona bel bağlayıp bu kısımları biraz sallamış gibiler veya altın makas vizyon öncesi can almış. Hangisi olduğunu şu an öğrenmemizin imkanı yok.

    Son söz: Filmden ne anlayacağınız size kalmış. Bence alt metin olabildiğince tartışmaya açık. Fikirleriniz ne olursa olsun sinemasal açıdan değeri su götürmez bu filmi beyazperdede izleme şansını kesinlikle kaçırmamalısınız.

    Kültür Sanat
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikDünyada, Türkiye’de ve AKP’li Yıllarda Yolsuzluk ve İsraf
    Sonraki İçerik Ahmet Altan ve Adalet

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Salih Yasun
    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}