Yazın Bodrum, Kuşadası, Çeşme civarlarında iseniz karşınızda denizin ufuk çizgisiyle birleşmesine izin vermeyen heybetli bir ada göreceksiniz. Bu adalar birkaç kulaç atsanız sizi kendisine kavuşturacakmış gibi gözükür. Oradan esen rüzgarın sanki elinize bir zeytin dalı uzatacağını hissedebilirsiniz. Ne iyi ki bu zeytin dalının iki anlamda da tezahürü mümkündür. Antik çağın günümüzden bile ötedeki zihinleri, bu adalarda barışçıl ve huzurlu bir hayat sürüp gerilerinde keşfedilecek nice değerler bırakmışlardır.
Adaları gezerken görebileceğiniz sütun ve heykel kafaları birer taş gibi görünse de koskoca bir tarihin izlerine tanıklık etmeniz için orada sıcağın altında keşfedilmeyi beklemektedir. Bu adalar coğrafi güzellikleri kadar tarihleriyle de birçok yerden farklı turistleri kendine çekmektedir. Ada yaşantısı deyip denizine, rüzgarına, zeytinine pay biçtiysek de aslında bu adalarda bu parlak zihinler olmasaydı önemlerini korurlar mıydı sorusunu da sormadan geçmek olmaz. Antik çağın ünlü sofistlerinden Protagoras’ın da dediği gibi: “Her şeyin ölçüsü insandır.”[1]
Samos (Sisam) Adası
Bu girişten sonra teoremiyle ilkokul kitaplarımızda yer eden ve geometrinin en çok zikredilen isminin doğduğu adaya, Samos’a (Sisam) sizleri götürmek isterim. Pisagor doğma büyüme adalı bir düşünür olarak hayatının büyük bir kısmını Samos adasında Pythagorion limanında geçirmiştir. Limanın yanında göreceğiniz büyük üçgen heykel Pisagor Teoremine saygıda beklermişçesine sizlere uzaktan göz kırpar. Pisagor MÖ 570’te bu adada yaşamıştır ve annesi de bu adada dünyaya gelmiştir. Adanın en büyük limanlarından birine adını vermesi dışında yaşadığı sokak ve mahalle günümüzde hâlâ rehberler tarafından turistlere gezdirilmektedir.
İkinci ünlü Samoslu düşünürümüz ise Epikür. Ailesinin o doğmadan askeri amaçlarla Samos’a taşınmasıyla bu adada dünyaya gözlerini açar. Epikür 18 yaşında MÖ 307’de felsefe yolcuğunun şekillendiği yere, Atina’ya taşınır. Atinalıların Samos’u Makedonyalılara kaybetmesiyle yani adadan ayrıldığı zamandan felsefe hayatına başladığı bu döneme kadar adada köklü değişimler meydana gelir. Kaynaklar felsefe hayatında önemli bir yer tutan öğretmenlik kariyerinin bir döneminde Midilli adasında ikamet ettiğini de söylüyor. Anlaşılan hazzı ve mutluluğu amaçlayan Epikür, şehir hayatının kalabalığından kaçıp soluğu başka bir adada almış.
Samos adası sadece üzerinde yaşayan ünlü filozoflardan ibaret değil elbet. Her antik Yunan şehrini koruyan bir Yunan tanrısı vardır. Mitolojide Hera da Samos adasından sorumludur. Adaya gidenler Pythagorion taraflarında yürüyüşe başlar ve sahil şeridinden devam ederlerse Hera’nın tapınağı olarak nitelendirilen Heraion kalıntılarını görebilirler. Hera’nın adayı yönetmesinden midir bilmem ama adanın yeşil ve maviyi kucaklayan mistik havası adanın dişil enerjisini güçlendirmiş.
Samos – Heraion
Kos (İstanköy) Adası
Bodrum’un karşısındaki Kos (İstanköy) adası bizi tıp ve şifacılıkta ünlenmesiyle şaşırtır. Tıbbın babası olarak bilinen Hippocrates, MÖ 460 – 370 yılları arasında bu adada yaşamıştır. Tıp dünyasının hocası olarak da bilinir ve tıp dünyasına ondan sonra gelenler için birçok önemli tedavi yöntemi bırakmıştır. Kos’un koruyucu tanrısı ise Apollo Coronis’in oğlu Asclepius’tur. Nitekim bu tanrı; tıbbın, şifacılığın ve gençliğin tanrısıdır.
Adada antik çağdaki tıp dünyasının ileri gelenlerinden bir bilim insanının yaşamasından ötürü birçok insana şifa olmuş bir sağlık merkezi de mevcuttur. Adanın güney batısında deprem, rüzgar ve sel baskınlarına karşı hala ayakta durmakta direnen bu merkezin ismi Asklepion’dur. Helenistik mimarinin göz bebeklerinden biri olan bu tıp merkezi içerisinde ibadet alanı da bulunmaktadır. Ziyaret eden ve şifa bulan herkesin burayı tanımlarken kullandıkları ilk sözcük huzur olmuştur. Asklepion’da görebileceğiniz başlıca sembollerden biri de Antik Mısır’ın şifacılıkla bağdaştırdığı yılan figürüdür.
Kos – Asklepion
Chios (Sakız) Adası
Yunanistan’ın 5. büyük adası olan Chios (Sakız) Antik Yunan’ın kalemi İlyada ve Odysseia’nın yazarı Homer’e beşik olmuştur. Kör olduğu bilinen Yunan destanlarının yazarı bu adada doğmuş ve yaşadığı süre zarfında o dönem Smyrna olarak bilinen İzmir ve Chios’ta bulunan antik kentleri sık sık ziyaret etmiştir. Sakız’da doğduğunu ve yaşadığını nereden bildiğimize gelirsek Homer, Homerik İlahiler kitabında Apollo’ya İlahiler’in bir dörtlüğünde Chios’un en tepesinde yaşayan bu adaya hayran bir Sakızlı olarak kendisinden üçüncü bir kişi gibi bahseder.[2]
Adanın tek edebiyatçısı Homer değildir. Euripides ve Sophokles’in çağdaşı olan Ion isimli şair MÖ 480-421 yıllar arasında Chios’da yaşamıştır. Adanın rüzgarından denizinden kumundan ilham almış ve adayı eserlerinde ön plana çıkarmıştır. [3] Kaleminin güçlenmesindeki en büyük faktörlerden biri de genç yaşta Atina’ya gidip çağdaş edebiyatçılarla tanışabilmesidir. Ion antik yunanca kelime anlamı olarak da gitme eyleminde bulunmak anlamına gelir. Şairin yollarda geçen hayatına bakacak olursak kendine doğru bir takma isim seçtiğini söyleyebiliriz.
Sakız’a olur da yolunuz düşerse adanın limanlara uzak ve kendini koruma altına aldığını hissettiren UNESCO tarafından korunan iki köyü, Mesta ve Pyrgi’yi ziyaret etmenizi öneririm. Mesta, dönemin sakız üretim yerlerinden biri olarak orta çağ mimarisiyle sizi bir Avrupa şehrindeymişsiniz gibi hissettirir. Adanın ekonomiye en büyük katkısı sakız yetiştiriciliğinin merkezi olan bu köyde hiçbir şeyin değiştirilmeden korunmasına şaşırabilirsiniz.
Mesta – Chios
Adanın yüksek bir yerine inşa edilen Pyrgi köyünde boyalı mozaiklerle bezeli evlerin, dar sokakların arasında tarihin Orta Çağ dönemine ışınlandığınızı hissedebilirsiniz. Agioi Apostoloi (Holy Apostle) Pyrgi’nin en büyük kilisesidir ve Bizans tarzında inşa edilmiştir. Adanın en büyük üçüncü Kilisesi olarak Ortodoks dünyasında önemli bir yere sahiptir.
Pyrgi – Chios
Adalar, Antik Yunan ve Orta Çağ’ın bu zamana kadar taşıdığı rüzgarıyla sizlere hoş geldiniz der. Daha limana ayak bastığınız anda rüzgarın kulağınıza fısıldadığını hissedebilirsiniz. Adalardaki rüzgar, denizin en büyük arkadaşıdır ve bu gizemi tatmaya gelen her yolcuyu buyur eder; gitmesi gerektiğinde ise onu zarifçe yerine ulaştırır. Bu yaz olur da adalara giderseniz Homer’in şu sözlerini rüzgar size ulaştıracaktır:
“Yapraklar gibidir insan soyu. Bir yandan rüzgar bakarsın onları döker yere, bir yandan bakarsın bahar gelir, yenilerini yetiştirir, yeşertir orman, böylece soyların biri göçer, biri doğar.”[4]
Kaynaklar:
[1] Schippa, Edward. Protagoras and Logos: A Study in Greek Philosophy and Rhetoric. University of South Carolina Press, 2003.
[2] Anonymous. The Homeric Hymns and Homerica with an English Translation by Hugh G. Evelyn-White. Homeric Hymns. Cambridge, MA.,Harvard University Press; London, William Heinemann Ltd. 1914.
[3] John Gaskin, The Traveller’s Guide to Classical Philosophy, London, 2019, 163.
[4] Homer, İlyada, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 9. basım, 124.