Akademisyenlere Bildiri Yayınlatan Hata
Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) vermiş olduğu karar üstüne bu yazının başlığı pek çok haber sitesinde yerini aldı ve sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Peki iddia edildiği gibi Cumhurbaşkanı’nın rektör atama yetkisi miydi ortadan kalkan?
Bahse konu karar; 4 Haziran 2024 günü Resmî Gazetede yayınlanan, 2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin çeşitli hükümlerinin iptaline ilişkin karardır. Anayasa Mahkemesinin bu kararının 400 sayfalık uzun bir karar olduğunu söylemek gerekiyor. Bu nedenle de aslında kararın aynı gün içerisinde okunup yorumlanması pek mümkün değildi.
“Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin ne olduğunu hatırlayarak başlamakta fayda var. 2017 yılında kapsamlı bir anayasa değişikliği ile hükümet sisteminde değişiklik yapılmış ve parlamenter sistem yerini cumhurbaşkanlığı sistemine bırakmıştır. Bu değişiklik elbette ki bir parmak şıklatmakla tüm kurumlara sirayet edemiyor ve tüm sistemin baştan aşağı yeni modele uyarlanması gerekiyor.
Tam da bu hususta Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmıştır. İşte bu son AYM kararı da buradaki bazı hükümlerin iptaline ilişkindir. Kararda pek çok konu ve unsur olmasına rağmen elbette ki asıl dikkat çeken Cumhurbaşkanının Merkez Bankası Başkanını görevden alma yetkisi ile rektörleri seçme yetkisine ilişkin kısımlardır.
Bu konuların özel ilgi yaratması elbette ki ilginç değil. Akademik özgürlük ve yüksek öğrenim ortamının gereklilikleri gereği üniversiteler özerk olmalıdır. Nitekim seçim süreçlerinde pek çok muhalif partinin vaatleri arasında YÖK’ü kapatmak da yer alıyor. Merkez Bankası bakımından da ekonomistlerin en büyük önerileri, bu kurumun gerçek anlamda bir özerk kurum olması, aksi halde yabancı yatırımcı için cazip bir ülke olamayacağımız yönünde. Bu nedenle de bu iki kuruma ilişkin bir yetki değişikliği ihtimali herkesin dikkatini çekti.
Ancak AYM’nin kararı bu rasyonel beklentilere ilişkin bir karar değil. Karşımızdaki konu bambaşka ve aslında sadece teknik hukuka ilişkin bir konu. Bu iptal kararı ile AYM, devlet üniversitelerine rektör atanma şartlarında değişiklik öngören kural ile Merkez Bankası Başkanının görev süresini düzenleyen hükmün yürürlükten kaldırılmasını öngören kuralı, kamu hizmetlerine girme hakkını ilgilendirdiğinden, bu hususların kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceğine hükmetti.
Neden kararname ile düzenlenemez derseniz? 2017 değişikliklerinden önce Anayasa’nın 91. maddesinde; Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtiliyordu.
Kamu hizmetlerine girme hakkına ilişkin düzenlemeler de bu yasak kapsamında olduğundan hukuki olarak kararname ile düzenlenmeleri mümkün değil. Bu konuda not etmek gereken diğer bir konu da iptalin dayanağının Anayasanın şu an yürürlükte olmayan 91. maddesi olmasıdır. Anayasa Mahkemesinin yalnızca yürürlükteki anayasaya göre denetim yapabileceğini savunan pek çok hukukçu da vardır.
Burada anılmasında fayda olan diğer bir hukuki düzenleme ise 3 sayılı Üst Kademe Kamu Yöneticileri İle Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesidir (“3 Sayılı CBK”). Bu kararnamede de iki kuruma ait atamalar hala yürürlüktedir. Rektörlerin atama usulü de yine bu 3 Sayılı CBK’da düzenleniyor. 3 Sayılı CBK da daha önce Anayasa Mahkemesi önüne gitmiştir. 2018/149 esas sayılı kararında Mahkeme, Cumhurbaşkanı’nın rektör atama yetkisininin 3 Sayılı CBK’da düzenlenmesinin Anayasaya uygun olduğu kararını zaten vermiştir. Yani aslında 2024 yılında tartıştığımız iptal kararı rektörlük şartlarının KHK ile belirlenemeyeceğine ilişkin bir karardır. Cumhurbaşkanı’nın atama yetkisi hâlâ bakidir.
Toplumun beklentisi farklı olsa da bu AYM kararı ile ne Merkez Bankası Başkanı atama ne de rektörlerin atanmasına ilişkin bir değişiklik olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak bu örnek bize hukuka ilişkin konularda önemli bir hatırlatma yapmış oldu. Hukuki konular teknik uzmanlık gerektiren hususlardır ve bu konuda bir cümleye bakarak yorum yapmanın sonucunda konu tamamen yanlış anlaşılıp üzerine haberler yapılabiliyor, bildiriler yayınlanabiliyor. Türkiye’de dezenformasyon konusu çok sık tartışılsa da teknik konulara ilişkin yorumlar çoğu zaman uzmanı tarafından yapılmadığında yanlış yönlendirici olabiliyor.
Elbette ki üniversitelerin ve Merkez Bankası gibi otoritelerin bağımsızlığı hukuki olarak hepimizin talebi ve talep ötesinde de ihtiyacımız. Ama böyle bir değişiklik olmaksızın AYM’nin kararının bu sonucu doğuracak şekilde yorumlanması da doğru değil. Çünkü öyle yazılar ortaya çıktı ki Anayasa Mahkemesi iptal kararları geriye yürür mü, Boğaziçi’nde rektör ataması konusunda bir değişiklik doğurur mu gibi bilindik pek çok haber sitelerinde yazılar yayınlandı. Hatta bu yazının hazırlandığı (11/06/2024) tarihte yazıların pek çoğu hâlâ duruyordu. Bu yazılarda Danıştay ve Yargıtayın daha önce AYM kararlarının geriye yürümesine ilişkin olarak verdiği kararlar ve yorumlar da tartışılmış. Ancak konu, aslında bu meseleler ile ilgili değil.