[voiserPlayer]
Türkiye’yi, başta demokratikleşmemesinden kaynaklı olarak uzun yıllardır geleceksizleştiren, ülkenin yakın tarihinde derin kırılmalara yol açmış PKK ve Kürt sorunu, artık belirgin bir şekilde çok katmanlı bir mesele olarak, Türkiye’nin dünyadaki konumu yönüyle de giderek karmaşık bir hale dönüşüyor. Yaklaşan 2023 seçimleri öncesi giderek birbirine eklemlenen PKK ve Kürt sorunu, belirgin bir biçimde Türkiye’nin iç siyaseti kadar dış siyasetini de şekillendirmeye başladı.
Bunun son örneğini Taksim’de gerçekleşen terör saldırısının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Kobani’yi, terör bölgelerini besleyen ve oradan Türkiye’nin huzurunu bozmaya çalışan bu anlayışa, kendi senatolarından para gönderen bir devletle müttefikliğimiz elbette tartışılmalıdır”[1] sözleriyle görmüş olduk. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendi sosyal medya hesabından ABD dahil, terör saldırısında Türkiye’ye taziyede bulunan ülkelere teşekkür mesajı yayınlamış[2] ve G-20 kapsamında Endonezya’da ABD Başkanı Joe Biden’la görüşmüş olsa da İçişleri Bakanı Soylu’nun terör saldırısından ABD’yi sorumlu tutan bu açıklamaları, Türkiye’de ABD karşıtlığının bir başka yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’nin Batı’yla İlişkileri Yalnızca NATO’ya İndirgenmiş Durumda
Transatlantik İttifakı’nın demokrasi ve özgürlükler bakımından dışında tutulan, fakat jeopolitik önemi nedeniyle son derece önemli bir NATO müttefiki olarak kabul edilen Türkiye’nin giderek belirginleşen bu siyasi konumu, 2023 seçimleri öncesi ülkede artan Amerikan ve Batı karşıtlığıyla birlikte okunduğunda, Transatlantik-Türkiye ilişkilerinin yalnızca savunma boyutu olan NATO’ya indirgenmiş olduğu anlaşılıyor. Bu gelişmelerin bir tezahürünü, G-20 Zirvesi’nde gerçekleşen Erdoğan-Biden görüşmesinin ana hatlarında görebiliyoruz. Tahıl koridorunun yeniden açılmasından dolayı Erdoğan’a teşekkürlerini sunan Biden (jeopolitik önem), Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre NATO müttefiki Türkiye’nin yanında olduğu mesajını vermiş. Ayrıca, İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada ABD Başkanı Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Türkiye ile ABD arasındaki F-16 sürecine yönetim olarak desteklerinin devam edeceğini söylediği de belirtildi. Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde, İsveç’in NATO üyeliği sürecinde Türkiye’nin önemli bir aktör olduğunu ifade etmiş[3] olsa da Polonya topraklarına düşen füzeler sonrası yapılan acil durum toplantısına Türkiye’yi davet etmedi.
Geçtiğimiz haftalarda NATO’ya yönelik ülkemizdeki yanlış algılardan ve NATO’nun Türkiye’nin Transatlantik İttifakı ile olan ilişkilerini dengeleyen rolünden bahsetmiştim.[4] Önce NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in, daha sonra İsveç Başbakanı Kristersson’un Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretler, bu dengeleyici rolü birçok farklı boyutta ortaya çıkartırken, aynı zamanda bu iki ziyaret arasında bir diğer çarpıcı unsur ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake’in yaptığı açıklamalar olmuştu.
Taksim’deki terör eyleminden önce gerçekleşen ve PKK/PYD meselesiyle ortak boyutlara sahip bu girift diplomatik trafiği yeniden hatırlamak gerekiyor. Zira İçişleri Bakanlığının açıklamalarının tutarsızlığı[5] ve eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen terör saldırısının failinin üstünde “New York” yazılı bir polar giyiyor olması, belirli ölçüde bunun Türkiye tarafından dünya kamuoyuna G-20 Zirvesi öncesi PYD/PKK konusunda dramatik bir mesaj içerdiğine yönelik bir algı oluşturdu. Nitekim TSK’nın üç gece önce PKK/PYD’ye karşı Irak ve Suriye’nin Kuzey’inde gerçekleştirdiği Pençe-Kılıç Hava Harekatı[6], Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20 Zirvesi’nde yaptığı basın açıklamasında söylediği gibi “bir gece ansızın gelebiliriz” şeklinde vuku bulmamış, ABD’nin Erbil Konsolosluğu tarafından iki gün önce duyurulmuştu.[7] Erdoğan gerçekleştirdiği basın açıklamasında ayrıca “DEAŞ’la mücadele bahanesi altında terör örgütüne destek verenler de dökülen her damla kana ortaktır” demişti.[8]
PKK/PYD’nin İsveç-Finlandiya ve NATO Boyutu
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle artan güvenlik kaygıları nedeniyle uzun yıllardır izledikleri tarafsızlık politikasını terk ederek NATO üyeliği için başvuran İsveç ve Finlandiya, Türkiye’nin sert itirazlarıyla karşı karşıya kalmışlardı. NATO’nun değerleriyle birçok NATO ülkesinden daha uyumlu, uzun yıllardır yürütülen ortak tatbikatlar neticesinde NATO sistemine entegre olmuş ve askeri kabiliyeti yüksek olan bu iki Baltık ülkesinin NATO ittifakına katılmak istemesi, Transatlantik İttifakı açısından Rusya’ya verilen tarihi bir mesaj anlamını da içermekteydi.[9]
Madrid’de düzenlenen NATO Liderler Zirvesi öncesi Türkiye’nin, terör örgütlerini destekledikleri ve silah/askeri malzeme ambargosu uyguladıkları gerekçesiyle İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvurularını onaylamayacağını açıklaması, NATO içinde büyük bir krize evirilmeden NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in girişimleriyle imzalanan 3’lü mutabakat metniyle engellenmişti.[10]
Kasım ayının başında Türkiye’yi ziyaret eden NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, İstanbul’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmede Finlandiya ve İsveç’in terörle mücadele konusunda Türkiye’nin endişelerini gidereceğini söylemiş ve iki ülkenin yakın zamanda tam üye olmaları gerektiğini vurgulamıştı.[11] Stoltenberg’in ardından Türkiye’ye ziyaret gerçekleştiren İsveç Başbakanı Kristersson “İsveç, Türkiye’ye yapmış olduğu tüm taahhütlere riayet edecektir; İsveç, Finlandiya ve Türkiye arasındaki üçlü muhtırayı tam olarak uygulayacağız” açıklamasında bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise İsveç’i 200 senelik askerî ittifaklara katılmama politikasına son vermeye iten güvenlik kaygılarını anlayışla karşıladığını belirterek, “Üçlü muhtırada kayıtlı hususların uygulanmasını sağlamak ve izlemek için kurulan, Finlandiya’nın da dahil olduğu daimi ortak mekanizmanın ikinci toplantısı, ay sonuna doğru Stockholm’de düzenlendiğinde daha olumlu bir tablo ile karşılaşmayı ümit ediyorum” demişti.[12]
PKK/PYD’nin ABD Boyutu
Türkiye’deki demokrasi ve özgürlüklerin durumuna hiç değinmeden Türk-Amerikan ilişkilerini Habertürk’ten Sena Alkan’a değerlendiren Flake, Alkan’ın “YPG ile ‘taktiksel’ ilişkiler ne zaman sona erecek?” sorusuna, “Suriye’de IŞİD’le mücadele devam ediyor” cevabını vermişti. Flake ayrıca, ABD’nin PKK’yı 1997 yılından beri terör örgütü olarak kabul ettiğini ve Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anladıklarını söylemişti. Flake’in açıklamaları gösteriyor ki ABD, Türk-Amerikan ilişkilerinde son derece toksikleşen PKK/PYD meselesinde kendisini Türk kamuoyuna anlatma ihtiyacı hissetmiş. Bunun bir diğer nedeni elbette Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği bir dönemde Türkiye gibi iki ülke arasında kolaylaştırıcı role sahip bir NATO müttefikiyle diyalog ve iletişim kanallarını açık tutmak.[13]
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Flake’in açıklamalarından bir gün sonra CNN Türk’te katıldığı bir programda ABD’nin PKK’nın Suriye kolu YPG ile olan ilişkisini değerlendirdi. ABD’nin IŞİD’e karşı mücadele etmek ve Rusya ile İran’ı dengelemek için Suriye’de olduğunu belirten Kalın, “Rusya ve İran Suriye’de olduğu müddetçe ABD Suriye’de olacak” demişti.[14]
PKK/PYD İhtilafının Arka Planı
Kürt sorunun çözümü için başlatılan Çözüm Süreci, hem Suriye’deki gelişmeler[15], hem de Erdoğan’ın Başkanlık sistemi ısrarı[16] nedeniyle sona ermiş ve çatışmalı süreç 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri sonrası başlamıştı.[17] Bu süreçte Esad’a karşı PYD’den iş birliği bekleyen Ankara, beklediği desteği bulamamıştı. 2014 yılında Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Kobani’ye saldırısıyla[18] dünya kamuoyunun Esad’ın zalimliğine olan ilgisi, IŞİD’in saldırdığı Rojava Kürtlerine destek olmaya[19] yoğunlaşmış ve IŞİD’e karşı uluslararası koalisyon kurmuştu[20]. Koalisyon, IŞİD’in saldırılarına karşı Rojava Kürtlerinin Suriye İç Savaşı’nın başlamasıyla güçlendirdikleri PYD’ye hava ve silah desteği vermişti.[21]
2014 yılından sonra Suriye’de ABD ile görüş ayrılığına düşen Türkiye[22], bir anda dünyada cihatçı örgütlerin hamisi konumuna düşmüş[23], Türkiye’nin siyasi olarak radikal İslam’ı destekleyen bir pozisyonda kalmış görünmesi, Batılı müttefikleriyle IŞİD’e karşı mücadelede görüş ayrılıklarının ortaya çıkmasına neden olmuştu.[24]
ABD tarafından PYD’ye verilen taktiksel destek, özellikle 2015 yılından sonra Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz etkilemiş; Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkan Obama’ya bu destek nedeniyle, “Ben miyim senin müttefikin yoksa Kobani’deki teröristler mi?” şeklinde bir çıkış yapmış ve özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra ABD yönetimiyle ilişkiler siyasi bir kriz yaşamıştı. NATO içinde iki müttefikin yaşadığı bu güven krizi ve Türkiye’nin Amerikan çıkarlarına karşı kendi milli güvenlik perspektifi yaklaşımı arasındaki uzlaşmazlık[25], Türkiye’nin daha sonradan Rusya’yla daha fazla yakınlaşmasını beraberinde getirdi.[26]
[1] https://medyascope.tv/2022/11/14/suleyman-soylu-bize-ne-mesaj-verildigini-biliyoruz-abdnin-taziyesini-kabul-etmiyoruz/
[2] https://twitter.com/RTErdogan/status/1592458688094085120
[3] https://tr.euronews.com/2022/11/15/erdogan-ile-biden-gorusmesine-dair-iki-baskentten-aciklama
[4] https://new.daktilo1984.com/forum/nato-dezenformasyonu-nato-hakkinda-bilinen-yanlislar/
[5] https://www.evrensel.net/haber/474749/eski-mit-mustesar-yardimcisi-cevat-ones-tahkikat-bitmeden-orgut-ismi-aciklamak-erken
[6] https://www.msb.gov.tr/SlaytHaber/20112022-68716
[7] https://iq.usembassy.gov/security-alert-u-s-consulate-general-erbil-iraq-november-18-2022/
[8] https://www.youtube.com/watch?v=y1OkZvOUolY
[9] https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/isvec-ve-finlandiyanin-nato-uyeligi-92600/
[10] https://yetkinreport.com/2022/06/30/nato-zirvesinde-bir-uclu-muhtira-oykusu/
[11] https://tr.euronews.com/2022/11/03/stoltenberg-cavusoglu-gorusmesi-finlandiya-ve-isvecin-nato-uyelikleri-artik-tamamlanmali
[12] https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/141582/-stratejik-ortagimiz-isvec-le-ikili-iliskilerimizi-her-alanda-gelistirmek-istiyoruz-
[13] https://www.haberturk.com/abd-buyukelcisi-flake-haberturk-te-3535822
[14] https://www.cnnturk.com/video/turkiye/cumhurbaskanligi-sozcusu-ibrahim-kalin-cnn-turkte
[15] https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/08/150804_wsj_guvenli_bolge_kurt
[16] https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/08/150814_erdogan_sistem
[17] https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/07/150725_turkiye_pkk_cozum_sureci
[18] https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/11/141129_isid_kobani
[19] https://www.brookings.edu/blog/order-from-chaos/2019/12/13/isis-and-the-false-dawn-of-kurdish-statehood/
[20] https://www.voaturkce.com/a/isidle-mucadele-koalisyonu-isid-tehdidi-hala-devam-ediyor/5834237.html
[21] https://tr.euronews.com/2021/01/26/abd-koalisyon-gucleri-sozcusunden-kobani-mesaj-guvenilir-ortag-m-z-kurtlere-tebrikler
[22] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50180068
[23] https://www.bbc.com/turkce/haberler/2012/12/121221_turkey_foreign_policy_sectarian
[24] https://www.voaturkce.com/a/turkiye-batinin-isidle-mucadelesini-nasil-etkileyecek/3048098.html
[25] https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/02/160212_abd_turkiye
[26] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56377932
Fotoğraf: Bailey Zindel