Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Asrın Felaketinde Mucize Kurtuluş
    D84 INTELLIGENCE

    Asrın Felaketinde Mucize Kurtuluş

    Fatih Bora Ekim31 Temmuz 20234 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Malumunuz, 6 Şubat’ta Türkiye’de aynı fay hattı üzerinde art arda iki büyük deprem meydana geldi. Çok yıkıcı olan bu iki depremin ardından toplumun büyük çoğunluğunun gözü medyaya yöneldi.

    Türkiye’nin yaşadığı gibi büyük bir depremin ardından medyanın tüm gündeminin deprem ile alakalı olması elbette kaçınılmazdır. Ancak deprem konusunun nasıl işleneceği, hangi perspektifle bu gündeme bakılacağı bir tercih meselesidir.

    Türkiye bir deprem ülkesi. Üstelik Türkiye, bir deprem ülkesi olduğu bilinmesine rağmen, depremlere hazırlıksız bir deprem ülkesi. Bu sebeple, Türkiye’de yaşanan depremlerin hemen akabinde ülkede anksiyete bir anda hızla yükseliyor. Ülkenin büyük çoğunluğunun İstanbul başta olmak üzere her an deprem yaşayabilecek şehirlerde yaşadığı düşünülürse bu anksiyete kolaylıkla anlaşılabilir.

    Deprem sonrasında yükselen anksiyete de doğal olarak deprem döneminde ekranlara yansıyor. İnsanlar; felakete uğrayan insanları merak ettikleri gibi muhtemel bir depremde devletin müdahale gücünü de merak ediyorlar, yaşadıkları evin ve şehrin deprem karşısındaki hazırlık derecesini de. Deprem gündemini, aslında altta yatan bu bastırılmış anksiyete belirliyor. Bağımsız medya da yayınlarını bu anksiyeteye göre şekillendiriyor. Bu durum, hem müdahalelerdeki yeterlilik ve yetersizlikleri gösteriyor hem de şehirlerin deprem risklerini tartışmaya açıyor. Ve deprem riski gündem olduğu andan itibaren ülkenin depreme ne kadar hazırlıksız olduğu bir kez daha tüm gerçekliğiyle toplumun yüzüne çarpıyor.

    Deprem döneminde medyanın ana çerçevesinin bu olması beklenirken bu depremde iktidar ile yakın ilişkisi olduğu bilinen medyanın yayın akışı biraz daha farklı oldu. Devletin deprem sonrasındaki eksiklikleri neredeyse hiç sorgulanmadı. Deprem, beklenilen bir doğal afet değilmiş de doğaüstü bir felaketmiş gibi yansıtıldı. Sanki gerçekleşme olasılığı bulunmayan ve devletin iradesinin de sorumluluğunun da bu afet için geçerli olmadığı anlatısı kullanıldı. Bu retoriğin içerisinde depremin adı da belirlendi: Asrın Felaketi. İktidar medyasında tüm yayın akışı bu “Asrın Felaketi” söyleminin bir parçası olarak şekillendi.

    Depremin nasıl beklenmedik bir zamanda, ne kadar kötü hava koşullarında ve dünyada görülmemiş genişlikte bir coğrafyada gerçekleştiği “uzman yorumcular” tarafından anlatıldı. Maraş depremi, insanlık tarihinin gördüğü en büyük felaketlerden birisi olarak tanımlandı ve kodlandı. Bir tür biblikal felaket gibi tarif edildi.

    Enkaz altından çıkış haberlerinin medyada gündem olması doğaldır. Enkazdan insanların kurtarılma hikayeleri ise ilgi çekicidir. Bir yerde de bu gündemden etkilenen insanlara tıpkı macera filmlerinde olduğu gibi bir mutluluk ve katarsis anı yaşatır bu hikayeler.

    Tatlı, küçük bir kız çocuğunun 4 gün sonra enkaz altından çıkma hikayesi, tüm dünyada insanların bir çoğunun mutluluk gözyaşı dökmesini sağlar ve depremin yarattığı gerginliği azaltır. Ancak bu hikayenin sadece bir mucize olarak anlatılması, bu hikayenin algılanış şeklini baştan aşağı değiştirecektir.

    6 Şubat depreminin üçüncü gününden itibaren mucizevi kurtuluş haberleri, iktidar medyasında normalden daha fazla yer aldı diyebiliriz. Hatta deprem ve sonrasındaki süreci iktidara yakın medyadan izleyen kitleye, belki de en çok bu mucize kurtuluş haberleri nakledildi.

    Bu bağlamda, enkazdan mucizevi biçimde kurtulma hikâyelerinde kullanılan mucize tanımı önemli. Zira mucize, doğal işleyişin dışında gelişir. Dahası, insanların kurtuluşu insan iradesiyle veya kurtarma çalışmalarıyla değil, ilahi bir güç ile ilişkilendirilmiş olur. Haberin bu şekilde verilişi, iktidarın depremi ele alış biçiminin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Depremi “Asrın Felaketi” olan tanımlayan iktidar, enkazdan kurtuluşları da aynı retoriğin devamı olarak mucize diye tanımlamıştır.

    Tüm bu propaganda, felaketle başlayan, mucize ile biten bu depremin kendisini de sonrasında yaşananları da halkın kaderci bir perspektif ile değerlendirmesinde etkili oldu. Zaten depremlerin ve diğer doğal afetlerin “takdir-i ilahi” olarak kabul edildiği kaderci perspektif Türkiye toplumunda yaygındır. Bu deprem sürecinde medyanın da ciddi etkisi ile bu perspektif tekrardan pekiştirilmiş oldu.

    Halkın bir doğal afeti ve sonrasında yaşananları sorgulayıp devlet ile yüzleşmesi yerine tüm bu yaşananları takdir-i ilahi olarak kabul etmesi, sanırım her iktidarın işine gelir. Zaten yalnız olduğunu fark eden ve günün sonunda kendi acziyeti ile baş başa kalan bir insanın böyle bir savunma mekanizması geliştirmesi doğaldır. Türkiye’deki iktidar da işini şansa bırakmadı ve deprem sonrası enkaz çalışmaları süresince tüm medya gücünü insanları bu perspektife yönlendirmek için kullandı.

    Bu depremde daha önce karşılaşmadığımız bir fenomen daha yaşandı. Örneğin, 99 depreminde AKUT gibi bir sivil toplum kuruluşu ön plana çıkmıştı. Bu depremde ise bir sivil toplum kuruluşu değil, her “mucize” kurtuluş sonrasında “Allah-u Ekber/Allah Büyüktür” diyen insanlar vardı. Bu uygulama hususen mi tertip edildi yoksa doğal olarak mı gelişti bilmiyoruz. Ancak büyük söylemin bir parçası oldu. Deprem, doğaüstü gerçekleşti; ilahi bir azap idi. Kurtulanlar, takdir-i ilahi ile mucize eseri kurtuldu. Bu durumda da biz geriye kalanlara, kadere teslim olup tevekkül göstermekten başka bir seçenek kalmadı.

    Yıllardır yer bilimcilerin uyardığı deprem beklenen bir bölgede, beklenilenden büyük iki deprem art arda gerçekleşti. Elbette bu kadar büyük iki depremin olacağı net olarak bilinemezdi. Ancak buna hazırlıklı olmak devletin yükümlülüğüydü. Hem deprem öncesinde hem de sonrasında devlet kurumlarının birçok sorumluluğu vardı. Ancak tüm süreç, özellikle devlet yöneticileri tarafından tanrının omnipotent/kadir-i mutlak iradesine havale edildi. Elinden hiçbir şey gelmeyen vatandaşın birçoğu da bu söylemi kabul etti. Belki fazla da bir alternatifi yoktu.

    Deprem Deprem ve Medya Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikEdebiyat ve Bilinç Sorunsalı
    Sonraki İçerik Barbie Movie from a Political Psychology Perspective

    Diğer İçerikler

    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi
    Yazılar

    1 Mayis’ta, 10 Maddede Türkiye’de Emek

    1 Mayıs 2025 Burak Dalgın
    Yazılar

    Kitap Yorum: Neksus, Yuval Noah Harari (II)

    14 Nisan 2025 Umut Dağıstan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}