Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Yoksul kesim neden kendi çıkarı aleyhine oy kullanır?
    Çeviriler

    Yoksul kesim neden kendi çıkarı aleyhine oy kullanır?

    Michael C. Behrent16 Ekim 20206 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    *Makalenin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

    Çevirmenin Önsözü

    Sona kalma korkusunun, insan psikolojisindeki yerinin yanısıra siyasal davranışı etkilemesi bakımından önemine dikkat çeken bu kısa çalışmanın, iktisadî ve sosyal bilimlerin, kanımca pek de üzerinde durulmayan kesişim noktalarına dokunduğunu görmem, bende çalışmanın çevirisini yapma isteği uyandırdı. İnsanoğlunun, safî maddi yönü ağır basan menfaatçi eğilimlerinin ötesinde bir yönünün bu yazıda yakalandığı düşüncesindeyim. Yazarın da esinlendiği bahsi geçen iki iktisatçının çalışmaları bize, oldukça güçlü olduğunu varsaydığımız para veya mülk odaklı menfaatçilikten, çok daha güçlü olduğu çıkarsanan göreli menfaatçilik olarak tabir edebileceğimiz bir menfaatçiliğin söz konusu olduğunu göstermiştir.

    “En yoksul olanlara yardım edilirse, bu sefer ben en alt katmanda kalırım.”

    Amerikalı araştırmacılar sona kalma korkusunu, alt sınıfların servetin yeniden dağılımına yönelik politikalara karşı olma nedeni olarak açıklıyor.

    Amerikan siyasî yaşamında yaklaşık son on yılda kendini iyiden iyiye gösteren iki önemli çelişki söz konusu. Birinci çelişki, yoksulluğun ve eşitsizliğin artmasına rağmen yürütülen vergi politikalarının bugüne kadar hiç olmadığı düzeyde varlıklı kesimlerin çıkarlarına hizmet ediyor olması. İkincisi ise bu vergi indirimlerinin arkasındaki siyasî güç olan Cumhuriyetçi Parti’nin ciddi bir halk desteği kazanmış olması.

    Geçenlerde iki iktisatçı konumu koruma kaygısı olarak adlandırılan çelişkiyi anlamlandırmak için sıra dışı bir görüş ortaya koydular.[1] Ilyana Kuziemko (Princeton) ve Michael I. Norton’a (Harvard) göre, halkın kendi ekonomik çıkarlarına zarar verecek siyasî seçim yapma eğilimini açıklamak için ileri sürülen alışılageldik nedenler yetersiz kalmaktadır. Bu doğrultuda, sorun Marksist pencereden ele alındığında, baskın sınıfın ideolojik egemenliği ve halk tabakasının “bilinçsizliği” öne çıkacaktır. Thorstein Veblen’den esinlenenler genellikle, halk tabakalarının, “Aylak Sınıf”ı ve özellikle de bu sınıfın “gösterişçi tüketimi”ni taklit ederek benzerlerinden sıyrılma eğiliminde oldukları fikri üzerinde durmaktadır. Bazıları da toplumsal sınıf dayanışmasını, o sınıfa dâhil olanlar arasındaki etnik ve ırksal ayrılıkların yok ettiğini düşünmektedir. Konuyla ilgili olarak pek çok Amerikalının aklına sıkça “Horatio Alger” efsanesi gelmektedir. Bu romanın yazarı kitaplarında halk tabakasından kopup gelen bir genç adamın azmi ve emeğiyle nasıl bir servet edindiğini anlatır. Eserde, orta ve alt sınıf, bir gün kendilerinin de bundan bir çıkar elde edeceği umuduyla müreffeh kesimlerin vergilerinin azaltılmasını desteklediğine dair ayrıntılara rastlanır. Ancak, I. Kuziemko ve M.I. Norton konuya bambaşka bir açıklama getirir ve onlara göre insanlar yükselme ve başarma azminden çok, başarısızlık ve tamamen yenilme endişesiyle güdülenmektedir. Bu davranışı iktisatçılar “sona kalma korkusu” (last place aversion) olarak tanımlamaktadır. Bu modele göre iktisadî fayda kavramı mal ve zenginlik biriktirme ve koruma çabasından ibaret olmayıp, kişinin başkalarına göre olan konumunu da kapsar. Örneğin, evimizin büyüklüğünü mutlak bir değer olarak almıyor ve komşularımızın evinin büyüklüğüyle kıyaslayarak evimizin büyüklüğünü hakkında bir fikir yürütüyoruz. Diğer bir deyişle, kendimizi başkalarıyla kıyasladığımızda hissedilmesi muhtemel utanç ve tedirginlik gibi, maddî çıkar kadar önemli olan psikolojik süreçler insan davranışında belirleyici olmaktadır.

    Araştırmacılar gelir azaldıkça ve korkulan konuma yaklaşıldıkça, sona kalma korkusunun etkisinin arttığını ileri sürmektedir.

    Bu kapsamda ele alındığında, en düşük maaş diliminin biraz üstünde kalan kesim kendi çıkarlarını olumsuz etkileyen politikalara oy vermeye itilmiş olurlar; çünkü servetin yeniden dağılımına yönelik politikalar, kendilerinden daha kötü maddî şartlara sahip olanlara bir nebze ileri gitme olanağı sunabilmekte ve bu durum tehlike arz edebilmektedir. Sonuç olarak, yeniden dağılım en sondakilerin bir önünde olma konumlarını tehdit etmektedir. Kuziemko ve M.I. Norton bu tarz bir düşüncenin belirleyici olduğunu örneklerle açıklamaktadır. Örneğin; asgarî ücretle ilgili tutumlar ele alındığında, araştırmalara göre[2], Amerika’da (araştırmanın yapıldığı tarihteki değerlerle) asgarî ücretin yükselmesine en çok karşı olan kesimin saatte 7,26-8,25 dolar kazanan ve gelir düzeyi asgarî ücretin biraz üzerinde olan kesim olduğu görülmüştür.

    Kuziemko ve M.I. Norton savlarını kanıtlamak üzere oyun biçiminde bir deney yapmıştır. Deneyde, her oyuncu kendisi için keyfî olarak sabit bir farkla aşamalandırılmış bir “gelir” değeri (1,75, 2, 2,25 dolar, vs.) belirlemiş ve her turda, oyuncuların bir seçim yapması istenmiştir. Her bir turda ya maaşlarının 25 kuruş gibi bir artışına razı olacaklar ya da %75 olasılıkla maaşlarını 1 dolar artıracak -yani normal artışın 4 katı yüksek bir artış imkânını kabul edecek- ve eğer kaybederse de %25 olasılıkla da maaşı 2 dolar düşürülecektir. Eğer tüm oyuncular sağlamcı davranıp risksiz ve düzenli artışı tercih ederse maaşlar sürekli artacak dahi olsa en yoksul olan her zaman en yoksul kalmaya devam edecektir. Bu durumda, daha yukarıya çıkmak için en yoksul olanlar kumar oynamak ve tabii kazanmak zorunda olacaklardır.

    Araştırmada, sona kalma utancından kurtulmaya ilişkin, kumar oynayarak şansını denemeyi tercih etmeye en çok eğilimli olanların, en düşük ya da en düşükten biraz yüksek maaşlı olanlar olduğu örnek gösterilebilir. En sondakiler maaşlarının artmasından (artış teminatını tercih etmeyip) tatmin olmayıp en sonda olma utancından çıkmak ister ve en sondakilerden biraz önde olanlar (tutarlı olarak) en sondakilerin kumar oynama ihtimaline karşılık, kendilerinin sonda kalma olasılığını bertaraf etmek adına kumar oynamayı tercih ederler. Maaş dağılımında en yüksek sırada olanlar ise çoğunlukla 25 kuruşluk göreceli artışı tercih etmişlerdir. Araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda, oyuncular, maaş dağılımında yükselme azminden çok, en altta kalma endişesiyle karşı karşıyadır.

    Kuziemko et M.I. Norton’a göre bu model düşük veya orta gelirli grupların niçin kendi ekonomik çıkarlarını zedeleyecek şekilde oy kullandıklarını açıklama konusunda kısıtlıdır.  Bu durumun gerekçesi olarak, Amerikaların güncel eşitsizlikleri yanlış bir biçimde değerlendirdiklerini ileri sürmektedirler; çünkü yoksul kesim, zengin olan %20’lik kesimin elinde toplam zenginliğin %59’unun olduğu yanılgısındadır; fakat bu oran %85 civarında seyretmektedir. Buna paralel olarak, yoksul ya da düşük gelirli kesim sınıf atlama şansının gerçekte olduğundan çok daha yüksek olduğu yanılgısına düşmektedir.

    Bu çalışmayı yapan iktisatçıların vardıkları sonuçların bazı filozof ve siyaset düşünürleri tarafından desteklendiği görülmektedir. Örneğin, Alexis de Tocqueville’in “eşitlik tutkusu” olarak ileri sürdüğü kavram, sona kalma korkusu nedeniyle eşitlik yanılsamasının ortaya çıkabileceğini belirtmektedir. Bir sosyal devlet veya bir halkın siyasî anayasası ne kadar demokratik olursa olsun, her bir vatandaş sürekli olarak etrafında herhangi bir noktada egemen olan bir gücü kesinlikle algılayacak ve üzerindeki bakışları durmaksızın fark edecektir. İşte tam da bu nedenle eşitlik arzusu eşitlik arttıkça daha da doyurulamaz hale gelecektir. (Amerika’da Demokrasi, cilt. II, 2. Bölüm; Alt bölüm XI) I. Kuziemko ve M.I. Norton’un araştırmaları bize iktisadî konularda bile söz konusu tutkuların çıkarlar kadar önemli olduğunu göstermektedir.

    Fotoğraf: Clay Banks


    KAYNAKÇA:
    (1) Ilyana Kuziemko et Michael I. Norton, « Last place aversion », New York Times, 19 septembre 2011.

    (2) Ilyana Kuziemko et al., « “Last-place aversion”. Evidence and redistributive implications », NBER Working Paper Series, n° 17234, Août 2011.

    Bu yazı tam metnin kısaltılmış bir yorumudur. Tam metin Michael C. Behrent’in http://alternatives-economiques.fr/blogs/behrent adlı bloğunda yer almaktadır.
    Michael C.Behrent Appalachian Devlet Üniversitesi Öğretim Görevlisi (ABD/USA).

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikTarikatlarda kadın olmak | Konuk: Filiz Gazi | Keyfî Gündem #22
    Sonraki İçerik Enflasyon Verileri ve Kurumların Çöküşü | Birol Aydemir & Enes Özkan | Varsayılan Ekonomi #21

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Yazılar

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Elif Menderes
    Videolar

    Küreselde ve Yerelde Kadınlar, Romanya-Polonya Seçimleri ve Trump’ın Ortadoğu Gezisi |2’li Görüş #41

    20 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi ve Melis Konakçı

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}