Çeviri: Mert Söyler
Yazarlar: Jared Holt ve Lucy Cooper
Yazının orijinaline bu linkten ulaşabilirsiniz.
Sosyal medya platformlarında bir komplo teorisi büyük ilgi görse bile, bu komplo teorisinin geniş kitleler üzerinde kalıcı etki yaratıp yaratmayacağını tahmin etmek zor olabilir. Yanlış bilginin ortaya çıkışını ve yayılışını inceleyenler, hangi teorilerin kitleler için somut risk oluşturduğunu anlayabilmeli ve açıklayabilmelidir. Bu makale de komplo teorilerini potansiyel etkileri açısından değerlendirebilmek için bir dizi kriter sunmaktadır.
Komplocu düşüncenin yaygınlaşması hem Amerika Birleşik Devletleri’nde hem de dünya çapında sağlıklı toplumsal ilişkiler yürütebilme becerilerimize, kamu güvenliğine ve demokratik istikrara ağır darbeler vurdu. Fakat bu durum, her bir komplo teorisinin kendi başına önemli sonuçlar doğuracağı veya her birine dikkatimizi tam vermemiz gerektiği anlamına da gelmiyor.
İnternette her an yeni komplo teorileri türediğinden, her birini tek tek takip etmek ve analiz etmek pek mümkün değil; hatta bu neredeyse imkansız. Sosyal medya platformlarında akan saçma ve yanlış bilgi nehirleri, tek başına önemsiz görünen sayısız damlacıktan oluşur. Tek başına bir iddianın büyük bir kaosa yol açacak kadar güçlü olması çok nadirdir, ama bu yanlış bilgiler daha büyük dalgalara dönüştüğü zaman bilgi ortamını kökten değiştiriyor.
Yeni ortaya çıkan bir komplo teorisinin kalıcı hasar yaratma potansiyelini değerlendirebilmek, tecrübeli analistlerin zamanla edindikleri örüntü tanıma becerilerine dayanan, mükemmel olmaktan hâlâ çok uzak olan bir uzmanlık alanıdır. Bu karmaşık süreçte kesin bir formülden veya tehdidi otomatik olarak tespit ve analiz eden bir sistemden bahsetmek mümkün değil. Bazı araçlar bilgi toplamayı hızlandırsa da doğru analiz için kanıtlara dayalı, bilinçli bir insan değerlendirmesi şart.
Komplo teorilerini derinlemesine analiz etmek, sadece doğru olup olmadıklarına veya sosyal medya platformlarının sunduğu, genellikle şüpheli etkileşim istatistiklerine bakmanın da ötesinde bağlamsal önemin hesaba katılmasını gerektirir. Komplo teorilerini barındıran içerikler, geleneksel medyanın sunduğu eğlence, kimlik ve anlam arayışına benzer duygusal tatminleri de hedef kitleye sunar.
Komplo teorileri, iddialarının gerçekliğiyle alakasız sebeplerden dolayı bir anda popülerlik kazanırlar ve sonrasında ise daha da sansasyonel bir iddia ortaya çıktığında hızla unutulup giderler. Bir komplo teorisinin hangi kesimlere ulaştığına ve siyasi liderler gibi geniş kaynakları olan gruplar tarafından desteklenip desteklenmediğine bakmak, bazen potansiyel etkileri hakkında daha fazla ipucu verebilir.
Hangi teorilerin daha fazla ilgiyi hak ettiğinin iyi belirlenememesi, kaynakların heba edilmesine ve bazı durumlarda kötü niyetli kişilerin normalde yaratacaklarından daha fazla etki yaratmalarına sebep olabilir. Bu durum ayrıca, online bilgilere dair daha geniş meselelerin de yanlış anlaşılmasına ve toplumsal histeriye sebep olabilir.
Çok sayıda insanı komplocu düşünceye yönlendiren toplumsal kargaşalar asıl büyük resmi oluşturur ve bir ormana benzetilebilir. Tekil teorilere yanlış bir şekilde odaklanmak ise bütün bir orman yerine tek bir ağaca odaklanmak gibidir ve asıl problemi kaçırmamıza neden olur.
Deneyimli araştırmacıların herhangi bir komplo teorisiyle ilgili potansiyel riskleri analiz ederken göz önünde bulundurabileceği bir soru seti oluşturduk. Stratejik Diyalog Enstitüsü (Institute for Strategic Dialogue) olarak çok kapsamlı olmasa da bu soru setinin geniş siyasi ortamdaki zararlı anlatıların değerlendirilebilmesi için temel bir çerçeve oluşturmasını umuyoruz. Ayrıca, bu soru seti, daha iyi haberleştirmeyi, daha etkili sivil toplum tepkilerini ve gerektiğinde daha akıllı yasal ve kolluk kuvvetleri müdahalelerini teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
Daha İyi Haberleştirme ve Analiz İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
Komplo teorisi, alışılmadık veya özellikle zararlı kitleler arasında yayılıyor mu?
Çok yüksek izlenme sayıları veya etkileşim, bir komplo teorisinin ne kadar zararlı olabileceğini önceden tahmin etmek için yeterli değil. Bağlamsal açıdan daha güçlü bir analiz yapabilmek için teorinin ulaştığı kitleleri ve teoriye verdikleri tepkileri de ölçmek gerekir.
Baltimore’daki gemi kazası, pop starlar ve astrolojik olaylar gibi konular hakkındaki komplo teorileri internette büyük ilgi görse de bu durum illaki güçlü, gizli toplumsal duyguların göstergesi olmak zorunda değil. Bazı okuyucu/dinleyici kitleleri için bunlar, ideolojik bir esin kaynağı ya da harekete geçme çağrısından ziyade sadece eğlence kaynağıdır.
Fakat bir komplo teorisinin daha geniş kitlelere yayılması, yanlış bilgiyle yüzleşme konusunda daha az donanımlı veya hazırlıksız olan okuyucuları kafa karışıklığına sürükleyebilir veya güven duygularını zedeleyebilir.
Öte yandan, ana akım haber takipçilerinin radarından kaçan ama online marjinal ortamlarda popüler olan komplo teorileri ciddi zararlara yol açabilir. Artık açıkça dile getirilen “Büyük Yer Değiştirme” (Great Replacement) komplo teorileri, nispeten yakın zamana kadar beyaz üstünlükçüsü online forumlar ve sosyal medya gruplarının tekelindeydi. Bu gruplar görece gözden uzakta olsa da bazı taraftarları yüzlerce insanı öldürdü.
Dolayısıyla, hangi kitlenin hangi teoriyle ilgilendiğini belirlemek kritik önem taşıyor. Bir teoriyi benimseyen kitlenin geçmiş davranışları, özellikle şiddet eğilimleri göz önünde bulundurularak, teorinin teşkil edebileceği risklerin analizi daha sağlam bir şekilde yapılabilir.
Komplo teorisi, önemli olaylarda halkın tepkisini sekteye uğratma riski taşıyor mu?
Komplo teorileri, özellikle yüksek risk oluşturabilecek kararlar konusunda kitleler arasında kafa karışıklığı yaratabildikleri takdirde ciddi riskler ortaya çıkarabilir. Kamu güvenliği, kişisel sağlık, dijital güvenlik ve demokratik süreçler gibi konular, komplo teorilerinin yayılmasına özellikle müsaittir ve bu konularda yaşanan kafa karışıklığı ciddi toplumsal etkilere yol açabilir. Bu durum, teorilerin ana akım izleyici kitlesi nezdinde geniş ilgi görmemesi durumunda bile geçerlidir.
Bu dinamik, özellikle COVID-19 pandemisiyle bağlantılı halk sağlığı konularındaki yanlış bilgiler ve komplo teorilerinde açıkça görülmüştü. Virüsün önlenmesi ve tedavisiyle ilgili “resmi” bilgilerin zaman zaman kafa karıştırıcı, çelişkili veya erişilemez olması, durumu daha da kötüleştirmişti. Kötü niyetli aktörler, güvenilir bilgi eksikliklerinden, birçok haber kuruluşunu ve haber doğrulayıcılarını zor durumda bırakacak kadar hızlı bir şekilde faydalandılar.
Komplo teorilerinin yarattığı gürültü, nitelikli haberciliğin önünde de engel teşkil edebilir. Kritik olaylar ve kararlar hakkındaki komplo teorileri ve yanlış bilgiler bir aşırı doygunluğa sebep olarak tartışmayı tekeline alabilir ve iyi niyetli aktörleri savunmaya geçmeye zorlayabilir.
Eğer medya kuruluşları, “ortamı saçmalıklarla doldurmak” (flood the zone with shit) isteyenlere karşı çıkmak için ciddi derecede zaman harcamak zorunda kalırsa, bilgiye gerçekten ihtiyaç duyan kitlelere daha az somut bilgi sunabilirler.
Bu nedenle, bir komplo teorisinin verimli bir kamusal tartışmanın önünde ciddi bir engel olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini yanıtlamaya çalışmak gerekli. Eğer engel teşkil ediyorlarsa, müdahaleyi gerektirecek kadar önemli olduğuna karar verme kriteri ise bağlama göre değişir ve bu listedeki diğer değerlendirmelerden de faydalanılabilir.
Kalitesiz bilgi, genellikle yanlış bilgilendirilmiş ve güvensiz bir kamu oluşturur. Bu da halkı gelecekteki komplo teorilerine karşı daha da savunmasız hale getirir.
Toplumsal ve siyasi güç odakları, komplo teorisine önemli derecede ilgi gösteriyor ve kaynak ayırıyor mu?
Sosyal medya platformları, finansal yatırımcılar ve siyasetçiler gibi güçlü aktörler bir komplo teorisini desteklediğinde, bu teoriye normalde kendi başına sahip olamayacağı bir meşruiyet ve inandırıcılık kazandırır. Ayrıca, toplumsal ve siyasi elitlerin onayı, bir komplo teorisinin halihazırda komplocu düşünceye yatkın kitlelerin dışında da etki yaratma ihtimalini artırır.
Günümüzde, partizan komplo teorisyenleri hem sosyal medya şirketleri hem de ana akım siyasi güçler tarafından benzeri görülmemiş şekilde destekleniyor. Siyasi arenadaki yerleşik güç sahipleri, etki alanlarını genişletmek için komplo teorisyenleriyle işbirliği yapıyor, bazılarını ciddi siyasi yetkiyle ve kaynaklara erişimle ödüllendiriyor.
Ciddi ve maddi imkanlara sahip siyasi girişimleri, abartılı ve aşırı uçlardaki taban hareketlerinden ayıran tarihsel çizgiler bulanıklaştı, hatta bazı durumlarda tamamen ortadan kalktı.
Günümüzün medya ortamı, komplo teorisi içeriklerini giderek daha da fazla ödüllendiriyor. Kendilerini öne çıkarmak isteyen içerik üreticileri, sosyal medya fenomenleri de dahil olmak üzere geniş bir kitlenin ilgisini çekmek için kışkırtıcı hikayeler yayma eğiliminde. Bu etki arayışı ve buna bağlı geri bildirim döngüsü, normalde ana akım tartışmalara girmesi için fazla abartılı olabilecek hikayeleri karar alıcıların önüne getiriyor.
Siyasetçilerin veya diğer toplumsal liderlerin bir komplo teorisini benimsemesi ve yayması, komplo teorisine bir meşruiyet algısı kazandırarak teoriyi, kamuoyunun davranışlarını veya hükümet politikalarını etkileyebilecek bir konuma taşıyabilir. Bu durum, teorinin varlığından tamamen habersiz olanlar da dahil olmak üzere geniş bir yelpazede insanı etkileyebilir. Bu tür sahte bilgilere finansal destek sağlanması, bu bilgileri yayanların mesajlarını daha sık ve etkili bir şekilde yaymalarını ve teorinin yayılması için daha da fazla eylemde bulunmalarını sağlayabilir.
En bilinmedik komplo teorileri bile eğer nüfuz sahibi kişiler ve kurumlar tarafından desteklenirse daha dikkatli bir şekilde incelenmeyi gerektirebilir. Güç merkezlerine ulaşamayan popüler komplo teorileri de karşılık verilmesini gerektirebilir, ancak bu karşılıklar orantılı ve doğru hedeflere yönelik olmalıdır.
Komplo teorisinin şiddete yol açma veya somut maddi zararlara neden olma olasılığı yüksek mi?
Çocuk istismarı gibi ahlaki açıdan çok ağır konulara değinen kışkırtıcı komplo teorileri, insanları aşırı tepkilere yöneltme konusunda doğal olarak daha büyük bir potansiyele sahiptir. Bu tip teoriler, insanların adalet duygusuna hitap ederek, potansiyel eylemleriyle ilgili sosyal sınırları ve yasaları hiçe saymalarına yol açabilir.
Komplo teorileri; “elitler”, “hükümetler” veya “yetkililer” gibi soyut kavramlar yerine spesifik bireyleri ve grupları hedef aldıklarında daha büyük riskler taşır. Dahası, harekete geçmeye yönelik somut çağrılarla birlikte sunulan komplo teorileri, anlatıda hedef gösterilen düşmanlara zarar vermeleri için daha güçlü bir teşvik oluşturur.
Bu etki, dini veya dini çağrışımlar içeren veya harekete geçilmemesinin yıkıcı toplumsal, siyasi veya kişisel sonuçlar doğuracağını iddia eden bir anlatıyla sunulduğunda daha da artabilir.
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın destekçilerini ABD federal hükümetinin tuzağa düşürüp ağır suçlarla itham etmeye çalıştığını öne süren bazı teoriler ise istemeden de olsa potansiyel zararlı davranışları caydırabilir ve olası örgütlenmeleri engelleyebilir.
Komplo teorisi savunucuları tarafından bir anlatı aktarılırken bahsettikleri tehlikeleri değerlendirmek, muhtemel takipçi kitlesinin tepkilerinin yelpazesini anlamak için faydalı olabilir. Komplo teorilerinin, zararlı eylemlere yalnızca az sayıda insanı teşvik edebilme ihtimali her zaman mevcuttur. Ancak bu değerlendirme, daha büyük risklerin tespit edilebilmesinde faydalı olabilir.
Komplo teorilerinin hedefi olan kişiler ve kurumlar, kendilerini bu tür saldırılardan korumak için yeterli araçlara sahip mi?
Seçilmiş yetkililer ve tanınmış kamu figürleri hakkında komplo teorilerini hafife almamak gerekse de her komplo teorisi ulusal çapta hararetli bir şekilde haberlere konu edilmeyi veya kolluk kuvvetleri ve hükümet tarafından aşırı tepkilerle bastırılmayı gerektirmez.
Daha yüksek profilli kişiler ve kuruluşlar, güvenliklerini ve refahlarını tehdit eden riskleri ele almak ve ciddi zararları önlemek için muhtemelen daha yeterli kaynaklara sahiptir. Buna karşın, öğretmenler veya yerel aktivistler gibi daha az tanınan kişiler, komplo teorilerinin yol açabileceği zararlara karşı kendilerini daha savunmasız bulabilirler, zira bu tür kaynaklara erişimleri olmayabilir.
Öğretmenleri, LGBTQ+ içeriklerle öğrencilerin “beynini yıkadığı” iddiasıyla hedef alan komplo teorileri, internette öğretmenlere yönelik tacizlere neden oldu. Hatta bazı durumlarda, öğretmenlere ve okullara yönelik şiddet tehditlerine kadar tırmandı.
Tehdit yağmuruna hazırlıksız yakalanan bu öğretmenler, kendilerini korumak için daha az imkana sahipler. Buna karşın, ABD Başkanı’na yönelik komplo teorileri ise potansiyel tehditleri tespit etmek ve önlemek için ABD Gizli Servisi gibi kurumlara erişimi olduğu düşünüldüğünde daha az endişe verici olabilir.
Tanınmış kişiler ve kurumlar, daha az bilinenlere kıyasla, kamusal alanda daha yüksek düzeyde düşmanlıkla karşılaşmayı zaten beklerler. Bu nedenle, toplum nezdinde tanınan kişiler ve kurumlar için potansiyel tehditleri değerlendirirken çıtayı daha yüksek tutmak gerekir. Çünkü, bir komplo teorisinin yayılmasının olumsuz yan etkilerinin, bu kişilerin hayatlarında yıkıcı ve geri döndürülemez sonuçlara yol açma olasılığı daha düşüktür.
Sonuç
Bir komplo teorisinin önemli sayılması için her kritere uyması şart değildir. Araştırmacılar ve gazeteciler her bir kriteri duruma göre farklı değerlendirebilir. Ancak sunulan bu değerlendirme noktaları, zararlı içerikleri gereksiz yere büyütmeden komplo teorileri hakkında sorumlu bir şekilde haberleştirme ve yanıtlayabilme rehberi olarak kullanılabilir.
Analiz, komplo teorisinin hangi kitlelerde yankı bulduğunu, bu kitlelerin siyasi veya sosyal güce sahip olup olmadığını ve anlatının gerçek hayatta zararlara yol açma olasılığını göz önünde bulundurmalıdır.
Araştırmacılar ayrıca, komplo teorilerinin hedef aldığı kitlelerin bu durumdan nasıl etkileneceğini ve kendilerini korumak için ne gibi imkanlara sahip olduklarını da inceleyebilirler. Bu şekilde yapılacak bir değerlendirme, ortaya çıkan bir komplo teorisini nasıl ele alacağımıza ve hatta hiç ele almaya gerek olup olmadığına karar vermemize yardımcı olabilir.