[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (19-25 Aralık 2023)
2023 yılı dünya gündeminde en çok, maalesef ki, savaşların konuşulduğu bir yıl oldu. 2022’den devraldığımız ve Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal girişimi ile başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, bu yılı bitirirken Ukrayna’nın doğusunda yıpratıcı bir cephe savaşı olarak sürüyor.
7 Ekim 2023’te Hamas’ın beklenmedik bir şekilde ve şiddette İsrail topraklarına saldırması ve 1200 kişinin bu saldırılarda hayatını kaybetmesi sonrası başlayan İsrail’in Gazze müdahalesi ise katliam boyutunda bir yıkıma ve sivil ölümlerine neden oldu, oluyor. Yeni yıla girerken 2.5 aydır süren çatışmalar Gazze’yi cehenneme çevirmiş durumda.
Son yıllarda sıklıkla tartışılan ABD-Çin rekabeti de 2023 yılında gündem de kendine sıklıkla yer bulan konulardandı. Geçtiğimiz ay Şi Cinping’in ABD’yi ziyaret etmesi ve Biden ile görüşmesi, son yıllarda iki dev güç arasında gerilen ilişkileri bir nebze yumuşattı.
Dünya gündeminde en çok yer alan ve küresel siyasetin seyrini belirleyen bu üç konu başlığını 2023 yılındaki önemli gelişmeleri özetleyerek maddeler halinde inceleyelim ve birçok açıdan hiç de iyi geçmemiş bu yılı kısaca hatırlamış olalım.
Rusya-Ukrayna Savaşı
- 2023 yazının başında Ukrayna ordusu taarruza geçerek Rusya’nın elindeki topraklarını geri alma operasyonuna başladı. Birkaç köy dışında ilerleyemeyen Ukrayna cephede fazlasıyla yıpranmaya başladı.
- Rusya, Ukrayna topraklarının yüzde 17’lik kısmını elinde bulunduruyor. Ukrayna’nın bu bölgeyi Ruslardan geri almak için öncelikli amacı ise Donbas bölgesi ile Kırım arasındaki toprakları geri alarak Rus ordusunun Kırım’dan sağladığı tedariki engellemek.
- Ukrayna’nın taarruzu şu ana kadar beklenen başarıyı gösteremedi. Ruslar, Kırım’dan başlayarak Ukrayna’nın tüm doğu hattında geçilmesi çok zor bir savunma hattı inşa etmişti ki bu hat, Ukrayna ordusunu durdurmayı başardı.
- Ukrayna’nın taarruzunun beklenen başarıyı gösterememesi Batı kamuoyunda “Ukrayna yorgunluğu” olarak adlandırılan ve bu ülkeye silah ve finansman yardımlarının sürdürülmesini zorlaştıran bir psikolojiye yol açtı.
- Aralık ayında ABD ve AB’den gelecek sırasıyla 61 ve 50 milyar dolarlık yardım paketleri onaylanmadı. ABD’de Cumhuriyetçiler, Demokratların Meksika sınırında yeni önlemler alması talebiyle Ukrayna paketini onaylamazken AB’de ise Rus yanlısı Orban hükümetinin iktidarda olduğu Macaristan, Ukrayna’ya yardım paketini veto etti.
- ABD ve AB’de bu paketlerin 2024 Ocak ayında yeniden müzakere edilmesi bekleniyor. Ukrayna tarafı ise bu yardımlar olmadan Ukrayna’nın çok zor durumda kalacağını söylüyor. Paketlerin onaylanmaması ise en çok Putin’i memnun ediyor.
- 2024’e bu gelişmelerin gölgesinde giren Rusya-Ukrayna Savaşı’nda cephe savaşı sürüyor. Ukrayna’nın mühimmat ve asker eksiği sahada Rusya’nın avantajı olarak görülüyor. Ancak Rusya da birçok bakımdan yıpranmış ve uluslararası ilişkilerde dışlanmış durumda.
- 2024’te Batı’dan Ukrayna’ya yapılması planlanan yardımlar onaylanırsa Zelensky hükümeti önderliğindeki Ukrayna güçleri tekrar taarruza geçecektir. Rusların ise savunma hattının gerisinde çok uzun süreler direnmesi sürpriz olmaz. Sonuç olarak 2024 yılında da Rusya-Ukrayna Savaşı’nı sık sık konuşacağız.
İsrail-Hamas Çatışması ve Gazze
- 7 Ekim 2023’te Hamas’ın hem karadan hem de havadan İsrail topraklarına saldırması ve aralarında sivillerin de bulunduğu 1200 kişiyi öldürerek 240 rehine ile Gazze’ye çekilmesi şok etkisi yarattı.
- 2020 yılından bu yana, özellikle İbrahim Anlaşmaları kapsamında Arap ülkeleri ile İsrail arasında bir yakınlaşma süreci yaşanıyordu. Bu süreç, beraberinde Filistin davasının unutulmasını getiriyordu. Hamas’ın saldırısı dünya gündeminin orta yerine Filistin meselesini tekrar getirdi.
- Hamas saldırılarıyla sarsılan İsrail hükümeti çabuk toparlandı ve orantısız bir şiddetle Gazze’de Hamas’ı yok etme operasyonuna derhal başladı. Ağır bir bombardımana tutulan şehrin kuzeyi boşaltılarak insanlar güney Gazze’ye doğru sürüldü.
- 2 milyonun üzerinde nüfusun yaşadığı Gazze kadar küçük bir alanda (Beykoz ilçesi kadar) kuzeyde yaşayanların güneye doğru ittirilmesi çok büyük bir insani krizi beraberinde getirdi. İsrail saldırıları nedeniyle yardımların bölgeye ulaşamaması ve Filistinlilerin Mısır’a göç etmesinden korkan Sisi yönetiminin Refah Kapısı’nı kapatması, bu insani krizin olumsuz etkilerini daha da arttırdı.
- İsrail’in Gazze’nin güneyine de saldırılarda bulunması, hastaneleri, okulları, ibadet yerlerini vurması ve umarsızca sivilleri katletmesi, İsrail’in Hamas saldırısından sonra elde ettiği meşruiyeti kısa sürede yok etti.
- Gazze’de binlercesi çocuk ve kadın olmak üzere 20 bin civarında sivilin hayatını kaybetmesi tüm dünyada tepkiyle karşılandı. İsrail’i şiddetle destekleyen Batılı hükümetler, kendi kamuoylarında oluşan İsrail tepkisi ve Filistin’e destek eylemleriyle sarsıldılar.
- Son BM Güvenlik Konseyi toplantısındaki ateşkes önerisine Fransa da destek verirken İngiltere oylamada çekimser kaldı. Bu iki ülkenin ateşkes konusunda kesin ret tavrından dönmesi, İsrail’in uyguladığı şiddetin meşru alandan savaş suçu alanına geçtiğinin bir göstergesi.
- Biden hükümetinin İsrail’e çok büyük bir destek vermesi, tüm dünyada ABD önderliğindeki küresel sistemin ve Batı değerlerinin sorgulanmasına yol açtı. ABD yönetimi kapalı kapılar ardında İsrail’i sivillere dikkat etmesi konusunda uyarırken ABD’nin kalıcı çözüme gidecek bir ateşkesi kabul etmemekte hâlâ direnmesi, Biden yönetimine tüm dünyadan gelen tepkileri arttırıyor.
- Birleşmiş Millet ve bağlı kurumları Gazze’de yaşanan insani dramı tüm dehşetiyle ortaya koymak için açıklamalar yapıyorlar ve bu konuda iyi bir sınav verdikleri de söylenebilir. ABD ve Avrupa’da özellikle üniversitelerde İsrail karşıtı eylemlerin yapılması ve Filistin’e destek çıkılması, Gazze’deki katliama karşı duramayan Batılı hükümetleri de biraz hizaya getirmiş gibi görünüyor.
- Müslüman ülkeler ise İsrail’e karşı Gazze’yi savunmak için etkili yöntemler geliştirmekten çok uzak kaldılar. 7 günlük kısa bir geçici ateşkesin sağlanması için Katar ve Mısır’ın çabaları oldu. Ancak Müslüman ülkeler, bu katliamı durdurabilecek bir ortak politika geliştirmekten çok uzaktalar.
- Suudi Arabistan ve Mısır, Müslüman Kardeşler kökenli bir örgüt olan Hamas’tan hoşlanmıyor. Ürdün ve Mısır ülkelerine gelebilecek yeni bir Filistinli göçüne şiddetle karşı çıkıyor. İsrail ile ticari ilişkilerini bozmak istemeyen birçok Müslüman ülke, Gazze konusunda ateşkes çağrısı yapmaktan ve İsrail’i kınamaktan öteye gidemiyor.
- ABD son birkaç haftada İsrail’i sivillere dikkat etmesi ve saldırılarını azaltması konusunda uyarıyor. Ama Netanyahu “daha işin başındayız” diyerek herhangi bir yumuşama sinyali vermiyor ve sivillerin hayatını kaybetmesine neden olan hava harekatlarını sürdürüyor.
- 2024’te de İsrail’in bu katliama devam etmesi, ABD başta olmak üzere Batılı hükümetleri daha da sıkıştıracaktır. Batılı hükümetler İsrail’i durduramazlarsa Batı’nın savunduğu değerler tüm dünyada daha da sorgulanacaktır.
- Gazze’de İsrail’in, Hamas’ın yok edilmesi olarak belirlediği hedef, Gazzeli Filistinlilerin soykırıma tabi tutulmasına doğru ilerliyor. Uluslararası sistemin İsrail karşısındaki çaresizliği ise küresel çapta uluslararası kurumlara olan güveni sarsıyor. Bu durum ise tüm insanlık adına hiç de iyi bir gelişme değil.
ABD-Çin Rekabeti
- Hakim güç olarak ABD ile yükselen güç olarak Çin’in rekabeti, son dönemde küresel siyasette en çok tartışılan, uluslararası ilişkiler disiplininde en çok çalışılan alanlardan biri. Bu iki ülkenin “Tukidides Tuzağı”na düşerek silahlı bir çatışmaya mı girişeceği, yoksa küresel sistem içerisinde bir arada yaşayabilecekleri bir orta yol mu bulacakları merak konusu.
- 2022 yılı yazında ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaret etmesi, ABD-Çin ilişkilerini fena şekilde germiş ve bu olaydan sonra ABD ve Çin orduları arasındaki iletişim kesilmişti.
- ABD’nin Tayvan’a ve Asya-Pasifik’teki diğer müttefiklerine bol miktarda silah satması, bölgedeki diplomatik ilişkilerini derinleştirmesi ve Trump döneminden başlayarak yarı iletkenler gibi stratejik önemi olan malların Çin’e ihracına yasak getirmesi son yıllarda ilişkileri geren diğer konu başlıklarıydı.
- 2023 yılında da ABD-Çin ilişkileri ve rekabeti dünya gündemini en fazla meşgul eden konulardan biri olmaya devam etti. Şubat 2023’te ABD semalarında gözüken Çin’in casus balonları, iki ülkenin ilişkilerini 2023 başında tekrar germişti.
- Birbirlerinin en büyük ticari ortakları durumunda olan ABD ve Çin arasındaki ticaret hacmi 2022 yılında 500 milyar doları aşmıştı. Ancak ABD’nin Çin’e koyduğu yeni vergiler ve bazı malların satışının durdurulması, iki ülkenin ekonomik ilişkilerindeki büyümeyi yavaşlattı. Yine de bu iki ülke birçok alanda ticaretine devam ediyor ve birbirleri için vazgeçilmez ticaret ortağı olma konumlarını sürdürüyor.
- Çin ekonomisi 2022’de olduğu gibi 2023’te de olumlu sinyaller vermedi. Genç işsizliğinin yüksekliği, emlak sektöründe 2021’de Evergrande şirketinin borçlarını ödeyememesi ile başlayan kriz, büyüme rakamlarının beklendiği kadar yüksek gelmemesi gibi nedenlerle Çin ekonomisi, dünyanın 2. büyük ekonomisi olarak küresel bir krize neden olma olasılığı nedeniyle özellikle gelişmekte olan ülke piyasalarında endişe yaratıyor.
- Ancak başka sektörlerde Çin ekonomisinin olumlu seyrini koruduğunu da görüyoruz. Örneğin, elektrikli araba üretimi ve satışları, hem iç pazar hem de dış pazarlar açısından Çin için çok önemli ve oldukça başarılı bir sektör.
- Çin’in Sıfır Kovid politikasını bitirmesinden bu yana ekonomide genel olarak beklentileri karşılayamayıp eski büyüme rakamlarına ulaşamaması, bu ülkenin ABD ile rekabetinde de hareket alanını sınırlayabilir.
- 2023 yılı yazında iki ülke arasında birçok diplomatik ziyaret gerçekleşti. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Haziran ayında Pekin’i ziyaret etti, ancak bu ziyaret sırasında ilişkileri yumuşatacak çok fazla bir sonuç alınamadı.
- Kasım ayında ise Şi Cinping ile Biden, San Fransisco’da APEC (Asya-Pasifi Ekonomik İşbirliği Örgütü) zirvesinde bir araya geldiler. Biden’ın başkanlığı döneminde ikinci kez bu iki lider bir araya geldi.
- Görüşmeler olumlu bir havada geçerken somut sonuçlar da elde edildi. Bir yılı aşkın süredir Çin ve ABD ordusu arasında kesilen iletişim kanallarının yeniden açılmasına karar verildi. Bu durum özellikle Tayvan Boğazı’nda yaşanabilecek bir silahlı çatışmanın önlenmesi açısından önem taşıyordu. Ayrıca Biden ve Şi Cinping arasında da doğrudan bir iletişim hattının kurulmasına karar verildi.
- İki liderin görüşmesinden Çin’den ABD’ye giden ve uyuşturucu yapımında kullanılan fentanil maddesine önlem alınması kararı da çıktı. Ancak bunun dışında yumuşak siyasetten sert siyaset konularına geçilemedi. İyi niyet gösterileri, ekonomik ilişkilerin belli alanlarda geliştirilmesi, yapay zeka konusunda birlikte çalışılması gibi gündemler öne çıkarken asıl sorunlara pek değinilmedi.
- Bu görüşme ABD ve Çin arasında rekabet ve gerilimlerin bir savaşa yol açmaması için diyaloğun önemine vurgu yapılması açısından önemliydi. İki ülke, diplomasinin tüm imkanlarını kullanarak bir arada var olmanın kurallarını belirlemeli. Zira bu iki ülke arasında yaşanacak ciddi gerginlikler, tüm dünya için büyük ve olumsuz sonuçlar doğuracaktır.