Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (15-21 Temmuz 2025)
Dünya siyasetinde birçok gelişme yaşanırken Gazze’de artık kelimelerin açıklamakta kifayetsiz kaldığı acıların, büyük bir katliamın ve açlığın yaşanması hadisesi diğer tüm gündemlerin önüne geçiyor.
Ben de bu yazıda son gelişmeler ışığında Gazze’de yaşananları değerlendirmek ve siz değerli okuyucularımın bu konuda dikkatini çekmek istiyorum.
İsrail, Yardım Arayan Düzinelerce Filistinliyi Öldürdü
Gazze Sağlık Bakanlığı ve sağlık çalışanları, İsrail güçlerinin Pazar günü Gazze’nin kuzeyinde, bölgeye giren Birleşmiş Milletler (BM) kamyonlarından yardım almak için toplanan düzinelerce Filistinliyi öldürdüğünü ve yaraladığını açıkladı.
Gazze Şehri’ndeki Sağlık Bakanlığı ve bir hastane müdürü, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki Zikim geçiş noktası yakınlarında meydana gelen saldırıda 60’tan fazla kişinin öldüğünü açıkladı. Yakındaki bir sahra hastanesi, 100’den fazla yaralı da dahil olmak üzere kurbanlarla doldu.
İsrail ordusu, “acil bir tehdidi ortadan kaldırmak” için ateş açtıklarını açıkladı, ancak açıklamada bu acil tehdidin ne olduğunu belirtmedi. İsrail ordusu ayrıca, şiddet olaylarında bildirilen ölü sayısının kendi incelemesiyle “uyuşmadığını” ve olayı incelemeye devam ettiklerini söyledi ki 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail ordusunun yapılan katliama dair yaptıkları “incelemelerden” hiçbir sonuç çıkmadığını biliyoruz.
BM Dünya Gıda Programı, Filistinlilere gıda taşıyan 25 kamyonluk konvoyun kuzey Gazze’ye girerken “acil olarak ihtiyaç duyulan gıda malzemelerine erişmek için endişeyle bekleyen büyük bir sivil kalabalıkla karşılaştığını” açıkladı.
BM’in açıklamasına göre “konvoy yaklaşırken çevredeki kalabalık İsrail tankları, keskin nişancılar ve diğer silahlı saldırılarla ateş altına alındı.”
Filistinlilerin yaygın açlıkla karşı karşıya olduğu Gazze’de yardım dağıtımı kaos içinde gerçekleşiyor. İsrail askerleri, yiyecek ve diğer yardımları arayan Filistinlilerin oluşturduğu büyük kalabalıkların yakınında defalarca ateş açtı.
Çatışmanın ardından İsrail ordusu, Filistinlilere Gazze’nin kuzeyindeki nüfuslu bölgeleri ve Gazze Şehri’nin bazı kısımlarını “savaş bölgesi” olarak nitelendirerek bu bölgeleri terk etmeleri konusunda uyarıda bulundu.
Öte yandan BM özel raportörü Reem Alsalem, İsrail’in Gazze’deki kadınları “üreme kapasiteleri” nedeniyle hedef aldığına dair bir açıklama yaptı.
Birleşmiş Milletler kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet özel raportörü Reem Alsalem, El Cezire’ye verdiği demeçte, “Tüm Filistinliler, erkekler, erkek çocuklar, kız çocuklar ve kadınlar, çok sadist, eşi görülmemiş ve acımasız bir şekilde bu soykırım girişimine maruz kalıyor, ancak bunun içinde… kadınlar ve kız çocuklar, Filistinli oldukları ve üreme kapasiteleri nedeniyle İsrail tarafından kasıtlı olarak hedef alınıyor” şeklinde konuştu.
Alsalem, bu konuyla ilgili yakın zamanda bir rapor yayınladı ve bu raporda İsrail’in Gazze’de aldığı önlemlerin “Filistinlilerin yaşamının devamlılığını baltalamaya, Filistinlilerin varlığını zayıflatmaya… Filistinlilerin yaşamını yok etmeye yönelik” olduğunu belirtti ki bu tür raporlar ve açıklamalar gün geçtikçe İsrail’in Gazze’de bir soykırım yaptığı iddialarını kuvvetlendirir nitelikte.
İsrail, bebek mamalarının Gazze’ye girmesini de kasıtlı olarak engelliyor. Alsalem, bunun İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’nın Stalingrad kuşatmasında kullandığı taktikleri anımsattığını söylüyor.
Gazze’de yaşananlara bir tepki de Katolik Hristiyan dünyadan geldi. Kudüs Latin Patriği Pierbattista Pizzaballa, Gazze Şeridi’ni ziyaretinin ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşını eleştirdi ve İsrail’in Gazze politikalarını eleştirmenin “ahlaki bir görev” olduğunu belirtti.
Pizzaballa, Vatican News’e verdiği demeçte, “Yahudi dünyasına karşı hiçbir düşmanlığımız yok ve kesinlikle İsrail toplumu ve Yahudiliğe karşıymışız gibi görünmek istemiyoruz. Ancak bu hükümetin Gazze’deki politikalarını açık ve net bir şekilde eleştirmek ahlaki bir görevimizdir” dedi.
Patriğin ziyareti, bir İsrail tankının geçen hafta Gazze’deki tek Katolik kilisesini vurarak üç kişiyi öldürdüğü ve 10 kişiyi yaraladığı olayın ardından gerçekleşti. İsrail yetkilileri bunun bir “hata” olduğunu söylemiş, Trump yönetimi ise İsrail ordusunun bu saldırısına büyük bir tepki göstermişti.
Gazze halkı açlıkla da boğuşmaya devam ediyor. Filistin Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı abluka nedeniyle son 24 saat içinde Gazze’deki hastanelerde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 15 kişinin öldüğünü kaydetti.
Bu olayla birlikte, İsrail’in Ekim 2023’te Gazze’ye savaş açmasından bu yana, Gazze Şeridi’nde açlık nedeniyle yaşanan toplam ölüm sayısı 80’i çocuk olmak üzere 101’e çıktı.
Gazze’deki hastaneler de yakıt yetersizliği nedeniyle her geçen gün işlevlerini yitiriyor. Hastanelerde çalışan personele günde bir kez yemek veriliyor ve 24 saat çalışıyorlar. İsrail’in ateşkesin sona erdiği Mart ayından bu yana Gazze’ye uyguladığı abluka, hayatın her alanını felce uğratıyor.
İsrail’in sivillere saldırıları Salı günü de devam etti. İsrail güçleri, Salı günü şafak vaktiyle birlikte Gazze’nin çeşitli bölgelerinde düzenledikleri saldırılarda, 10’u yardım arayan olmak üzere en az 43 Filistinliyi öldürdü. Bu saldırılar, tankların Deir el-Balah’ın güney ve doğu bölgelerine ilk kez girmesinden bir gün sonra gerçekleşti. Bu saldırılarla birlikte son üç günde öldürülen Gazzelilerin sayısı 100’ü aştı.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Turk, İsrail’in Gazze’nin merkezindeki Deir el-Balah’ı zorla yerinden etme tehditlerinin ardından, daha fazla sivilin öldürülmesi konusunda uyarıda bulunan yeni bir açıklama yayınladı. Turk, “Kabus daha da kötüye gidemez gibi görünüyordu. Ama gidiyor” dedi. Ancak İsrail hükümeti BM’in yaptığı açıklamaları hiçbir şekilde ciddiye almıyor.
Tüm dünya Gazze’de olup bitenleri izlerken cılız da olsa bazı tepkiler de geliyor. Londra’nın merkezinde, yaklaşık 200 yardım kuruluşu temsilcisinin katılımıyla bir gösteri düzenlendi. Göstericiler, İngiliz Parlamentosu yaz tatiline girmeden hemen önce Parlamento Meydanı’na gelerek, bu savaşın Gazze’deki Filistinlilerin yaşamları üzerinde ne kadar yıkıcı bir etki yarattığını haykırmak için toplandı.
“Gazze için Kırmızı Çizgi” yazılı pankartın arkasında toplanacak olan katılımcılar, bu çatışmada kırmızı çizginin çoktan aşıldığına dikkat çekecekler. Her katılımcı, çocukların ölümü, sağlık hizmetlerinin yetersizliği, yıkılan evler ve devam eden açlık gibi kayıpları temsil eden bir nesne taşıyacak. Ayrıca, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden 32 yaşındaki Filistinli şair Hiba Abu Nada’nın şiirleri de okunacak.
İsrail’e karşı başka biri girişim de Lahey Grubu’nun Kolombiya’nın başkenti Bogota’da toplanarak İsrail’e yaptırım kararı almasıydı.
Güney Afrika’nın, Aralık 2023’te Filistin’de savaş suçları ve katliamlar işlediği gerekçesiyle İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) açtığı soykırım davasının akabinde, Tel Aviv yönetimine yönelik uluslararası baskıyı artırmayı amaçlayan sekiz ülke “Lahey Grubu” ismiyle bir araya geldi.
Lahey Grubu,15-16 Temmuz tarihlerinde Kolombiya’nın başkenti Bogota’da düzenlenen Acil Durum Konferansı’nda buluştu. 30 ülkenin bir araya geldiği toplantıda İsrail’e yönelik tepkilerin somutlaştırılması amaçlandı.
Çin, İspanya, Portekiz ve Katar’dan katılımcıların da yer aldığı konferansa Türkiye de katıldı. Toplantı sonrası 12 ülke grubun aldığı yaptırım kararlarına katılırken Türkiye henüz imzacı ülkeler arasında yer almıyor.
Son olarak dün, İngiltere, Fransa, Kanada ve AB Komisyonunun Eşitlik, Hazırlıklılık ve Kriz Yönetiminden sorumlu üyesi Hadja Lahbib’in de aralarında olduğu 26 uluslararası ortak, İsrail’i derhal Gazze’ye yönelik saldırılarını bırakmaya çağırarak yardımların Gazze halkına ulaştırılmamasını kınadı.
Son dönemde özellikle Avrupa ülkelerinin İsrail’e yönelik tepkileri giderek artıyor. Ancak bu tür kınama ve çağrılar daha somut adımlara pek dönüşmüyor.
Gazze’de birçok yönüyle artık bir soykırım niteliğine bürünen katliamlar sürerken Gazze’de bebekler açlıktan ölüyor. Tüm bunlara rağmen uluslararası toplumdan İsrail’i caydıracak bir tepki gelmediği gibi Netanyahu hükümeti saldırganlığını Şam’ı vurmaya kadar vardırmış durumda.
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt, Başkan Donald Trump’ın İsrail’in Suriye’ye yönelik bombardımanıyla, Gazze’de bir kiliseye düzenlediği saldırıdan önceden haberdar olmadığını ve bu gelişmelerden şaşkınlık duyduğunu söylüyor.
Anlaşılan o ki Netanyahu hükümetinin saldırganlığı Başkan Trump’ı da rahatsız ediyor ki ABD Başkanı bu rahatsızlığını bazı mesaj ve tavırlarıyla da belli etmişti. Ancak Trump’ın ve ABD’nin duyduğu rahatsızlık da, diğer ülkelerden gelen tepkiler de, tüm dünyaya yayılan protestolar da, BM’nin açıklamaları da Netanyahu hükümetini durduramıyor.
Küresel siyasetin üzerine bina edildiği uluslararası hukuk ve sistem; kendisini yok sayan, değerlerini alt üst eden ve tüm kurallarını çiğneyen İsrail’e karşı çaresiz bir şekilde büyük bir katliamı izleyerek tüm dünyanın barışa olan inancını baltalıyor ve savaşın bir seçenek olarak her geçen gün daha da çok öne çıkmasına sebep oluyor.