[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (22-28 Kasım 2022)
Çin’in Israrcı Sıfır Covid Politikası
Covid pandemisinin başlamasının üzerinden üç yıl geçti. Pandemi ilk defa Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkmış ve tüm dünyada hızla yayılmıştı. Çin, virüsün kaynağı ülke olarak ilk kapatma önlemlerini alan ülke oldu. Ardından tüm dünya sıkı önlemlerle pandeminin daha da yaygınlaşmasını ve hastane kapasitelerinin dolarak ölüm sayısının artmasını engellemeye çalıştı.
Covid-19’a karşı aşıların geliştirilmesi ve genel bağışıklığın yükselmesiyle tüm dünya rahat bir nefes aldı ve 1.5 yıl boyunca hayatımızı derinden etkileyen kapanma yasakları geçtiğimiz yıl kaldırıldı. Artık Covid virüsünün yeni varyantlarıyla yaşamaya alıştık. Ancak Çin yönetimi, tüm dünyanın aksine, “Sıfır Covid Politikası” adını verdiği ve bu kapsamda uyguladığı yasakları oldukça sert ve otoriter yöntemlerle sürdürmeye devam etti. Enfekte olmuş insanların yaşadığı bölgelerde derhal insanları eve kapatma yoluna başvurdu. Zorla aşı ve test yapmak gibi yöntemlerde ısrar etti.
Bu büyük ülkede çok yoğun bir nüfusun yaşadığı düşünüldüğünde Çin’in büyük sayılarda gerçekleşebilecek ölümlerin önüne geçmek istemesi anlaşılabilir. Ancak bu durum Sıfır Covid Politikası’na dair eleştirilerin önüne geçemedi. Çin’in geliştirdiği aşıların verimliliği sorgulandı. Aşıların toplumun geniş kesimlerine ulaştırılamaması tartışma konusu oldu ve Sıfır Covid Politikası’nın doğal bağışıklığın gelişmesi önünde bir engel teşkil ettiğine dair iddialar ortaya atıldı. Çin yönetiminin diğer yolları denemek yerine, biraz da ekonominin gidişatının bozulabileceği kaygısıyla, Sıfır Covid Politikası’na sıkı sıkıya bağlı kalması, Şi Cinping yönetiminin de Çin toplumunda gittikçe sert şekilde eleştirilmesine neden oldu.
Urumçi’de Meydana Gelen Yangın ve Protestolar
Bu arka plana dayanan ve artık 3. yılını doldurmuş Çin’in pandemi karnesi, son olarak yaşananlarla birlikte Çin’de toplumsal bir patlamaya yol açtı. Çin’in batısında yer alan Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’de, 24 Kasım tarihinde bir apartmanda yaşanan yangın ve 10 kişinin hayatını kaybetmesi bardağı taşıran son damla oldu. Apartmanda yaşayanların evden dışarı çıkma yasağı nedeniyle apartmanı terk edemediği, çıkış kapılarının kilitli tutulduğu ve yangına müdahale etmek üzere olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin bariyerlerle çevrili siteye giremediği iddiaları, 10 kişinin hayatını kaybetmesinin sebebinin Şi Cinping yönetiminin sıkı pandemi önlemleri olduğuna dair Çin toplumunda genel bir kanı oluşturdu.
Urumçi’de yaşananları protesto etmek için Şanghay, Pekin ve diğer bazı Çin şehirlerinde genellikle gençlerin katıldığı protesto eylemleri başladı. Özellikle üniversite kampüslerinde şiddetlenen protestolar, Şi Cinping yönetimi ve Çin Komünist Partisi’ni istifaya davet eden sloganların atıldığı siyasi bir meydan okumaya dönüştü. Çin’in otoriter yönetimi düşünüldüğünde sokaklarda açıkça Şi Cinping ve Komünist Parti aleyhine sloganlar atmak oldukça cesaret isteyen bir eylem. Bundan da anlaşılacağı üzere Çin toplumu, Sıfır Covid Politikası’ndan oldukça bıkmış görünüyor.
Çin yönetimi ise bildiğimiz gibi… Protestolara sert polis önlemleriyle ve sosyal medyada sansür uygulamasıyla karşılık veren Çin yönetimi, Hong Kong’ta 2020’de yaşanan kitlesel protestolarda olduğu gibi gösterilerin yaygınlaşmasını otoriter yöntemlerle engellemeye çalışıyor. Hong Kong gösterilerinde bir eylem türü olarak ortaya çıkan beyaz boş bir kağıdı havada tutmak, bu protestolar sırasında da başvurulan bir yöntem. Çinli genç üniversite öğrencileri boş A4 kağıtlarıyla Çin’in otoriter yönetiminin baskıları altında konuşulamayan her şeyi ifade etmiş oluyorlar. Son olarak Çin yönetimi yine Covid salgınının yayılması bahanesine sığınarak üniversiteleri tatil etti ve öğrencileri evlerine göndermeye başladı. Elbette protesto gösterileri sırasında polise direnen birçok eylemci de göz altına alındı.
Çin yönetiminin özellikle Twitter’dan halkın protesto gösterilerine dair bilgi almasının önüne geçmek için başvurduğu yöntemler ise oldukça sıra dışı. VPN uygulamalarıyla Twitter’a ulaşmaya çalışan Çinliler, ekranda sık sık eskort sitelerinin reklamlarını görüyorlar. Pekin yönetiminin protesto eylemlerine ilişkin haber ve bilgi alınmasını engellemek için bot hesaplar aracılığıyla eskort sitelerini Twitter’da paylaştığına dair haberler yayıldı.[1] Bu yol ne kadar işe yarar bilinmez, ancak Çin yönetiminin sansür konusundaki engin deneyimiyle oldukça yaratıcı yöntemler geliştirdiğini teslim etmek lazım!
Çin’in Otoriter Yönetimi ve Dünyaya Etkileri
Pandeminin etkilerinin zirvesine ulaştığı dönemde bu köşede birçok kez otoriter yönetimlerin Covid gerekçesiyle kontrol ve denetim mekanizmalarını güçlendirmeye dönük çabalar içine girdiğinden söz etmiştim. Salgının takip edilebilmesi için teknolojinin de yardımıyla gözetim ve takip mekanizmalarını güçlendiren ülkelerin başında Çin geliyordu. Şi Cinping yönetimi bildiği yolda devam ediyor ve Sıfır Covid Politikası’ndan vazgeçileceğine dair bir işaret vermiyor. Otoriter rejimlerin geliştirdikleri politikalara dair birçok olumsuz sonuca rağmen devam etme ısrarı ve girdikleri patikaya inatçı bir tutumla bağlı kalmaları da Şi Cinping yönetiminin Sıfır Covid Politikası’ndan taviz vermez durumunu açıklıyor. Önümüzdeki dönemde Çin siyasetinde Sıfır Covid Politikası’nın devamı ile virüsle yaşamaya uygun bir ortamın oluşturulması tartışmaları devam edecek gibi görünüyor. Çin yönetimi bu konuda ciddi bir seçim yapma zorunluluğunda kalabilir.
Çin ekonomisinin büyüklüğü göz önüne alındığında Çin’in Sıfır Covid Politikası’nın dünya piyasalarında da çalkantılara yol açtığına şahit oluyoruz. Çin’de Covid vakalarının kış aylarıyla artışa geçmesi, bu devasa ekonominin taleplerinin azalacağı endişesiyle emtia ve petrol fiyatlarında düşüşe neden oluyor ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde resesyon endişesini arttırıyor. Tedarik zincirlerinde yaşanan olumsuz gelişmelerin geçtiğimiz 3 yılda tüm dünyada enflasyon rakamlarını arttırdığını biliyoruz. Çin’de Covid vakalarının artması ve büyük kapatma önlemlerine yeniden başvurulacağı endişesi tedarik zincirlerinde yaşanacak problemleri de tekrar tetikleyebilir. Bunların yanı sıra Çin’de üretim yapan otomobil firmaları da Sıfır Covid Politikası’ndan şikayetçi. Son olarak Çin’de üretim yapan Volkswagen, Honda ve Yamaha, Wuhan ve Çongçing’deki üretimlerini bazı parçaların tedarikinin sağlanamadığı gerekçesiyle durdurduklarını açıkladılar.[2]
Son Söz
Son olarak, otoriter Putin rejimi yönetimi altında Ukrayna’da batağa saplanan Rusya’nın ve başörtüsü meselesinin özgürlükler bağlamında rejime ciddi bir tehdit içeren eylemlere dönüştüğü İran’ın durumunu, Çin’de ortaya çıkan protestolardan bağımsız görmemek gerektiğini düşünüyorum. Bilişim çağında, internet dünyasında sosyalleşen gençlerin özgürlük talebi, otoriter rejimler için ciddi bir tehdit olduğunu ortaya koydu. Gençlerden gelen toplumsal tepkinin yer yer kesintiye dönüşse de otoriter yönetimler aleyhine kalıcı ve istikrarlı bir muhalefet hareketine dönüşme ihtimalini yabana atmamak lazım. Çin’de yaşananlar da bu durumun iyi bir örneği oldu. Bu protestoların ne kadar devam edeceği ve büyük bir muhalefet hareketine dönüşüp dönüşmeyeceğini ise ancak zaman gösterecek.
[1] https://onedio.com/haber/cin-hukumeti-covid-protestolarini-gizlemek-icin-eskort-sitelerini-kullaniyor-1110445
[2] https://www.bloomberght.com/sifir-kovid-politikasi-arac-ureticilerini-olumsuz-etkiliyor-2320117