CHP Altıeylül Kadın Kollarının Asla Tesadüfi Olmayan Hikayesi
Türkiye genelinde gerçekleşen son yerel seçimde CHP’nin 6 şehir ve 32 ilçede kadın belediye başkan adayları seçimi kazandı ve bu sonuçla CHP en fazla kadın belediye başkanı çıkaran parti oldu.
Ancak bunlar yalnızca sayılar. Üsküdar gibi İstanbul’un kalbi sayılabilecek bir noktada Sinem Dedetaş, Afyonkarahisar’ın ilk kadın belediye başkanı Burcu Köksal, yıllardır istikrarlı olarak Aydın’da seçilen Özlem Çerçioğlu, Eskişehir’de Ayşe Ünlüce ve daha pek çok isim…
Elbette bu sayılar yeterli değil, ama eğer cinsiyet eşitlikçi, daha güçlü ve yerelden genele beslenen bir muhalefet arzu ediyorsak önce genel seçim yenilgisini ve sonra en çok da bu zaferi doğru okumak zorundayız.
“CHP kazanmadı, AKP kaybetti.” “CHP’nin kazanması tesadüf değildi, seçtiği belediye başkanları stratejikti.” “AKP kaybetti, çünkü emeklileri kızdırdı.” “CHP genel seçimlerden sonra büyük dersler çıkardı, böylece kazandı.” Bugüne kadar tüm bu ezber yorumları okuduk, dinledik. Elbette tamamen yanlış değiller ama bu genel resme odaklanmış yorumlar bu zaferin kılcal damarlarını görünmez kıldılar.
Bu büyük gölü besleyen akarsular ve yeraltı suları nelerdi? CHP değişmişti, CHP doğru adayları seçmişti, AKP de yanlış adımlar atmıştı. Ama seçmenin CHP’ye tavrı -AK Parti’ye atmasam da elim asla CHP’ye gitmez diyenler de dahil- Mayıs 2023’ten Mart 2024’e nasıl ve ne olmuştu da bu kadar radikal bir şekilde değişebilmişti?
Belki şu da söylenebilir. Hayır, halkın CHP kadrolarına bakışı hiç değişmedi. Bu konuyla ilgili seçim öncesi ve sonrası her ay araştırmalar yapılıyor. En azından şunu söyleyebiliriz ki seçim sonrası yapılan bazı araştırmalar CHP örgütlerinin çalışmalarının devamlılığının halk tarafından onaylandığını gösteriyor. (Metropoll Türkiye’nin Nabzı ve Türkiye Raporu Nisan Ayı)
Şu an yerel ya da genel seçim olsa CHP’nin yeniden birinci parti olacağının öngörüleceğini görüyoruz, ancak bu yazı seçim araştırmaları ilgili olmayacak. Bu araştırmalarla suyun rengini görebiliyoruz, kokusunu duyabiliyoruz, ama içindeki canlılığı hissetmek ne yazık ki mümkün değil.
Balıkesir Altıeylül Kadın Kolları Ne Yaptı, Neyi Başardı?
Bu yazının konusu belki de ülkenin en ilginç seçim bölgelerinden biri olan Balıkesir. Balıkesir defalarca başa baş giderek kazanılmış veya kaybedilmiş, seçmen profili açısından araştırmacıların her zaman ilgisini çekmiş bir şehir ve biz bu yazıda yalnızca Balıkesir Altıeylül Kadın Kolları hakkında konuşacağız.
Bir Balıkesirli olarak bu bilgileri, birkaç sevgili CHP’li arkadaşımdan aldım: Balıkesir Altıeylül Kadın Kolları genel seçim sonrası yeni bir yapılanmaya gidiyor ve başına Ayşe Çalı getiriliyor. Esasen bu atama ilginç, çünkü Ayşe Çalı, Altıeylül Genel İlçe Yöneticisi ve bu atama kariyeri açısından “geriye gitmek” gibi bir durum. Seçimlerden sonra sık sık konuştuğumuz sıra dışı belediye başkan adayları seçimlerinin burada da rol aldığını görüyoruz. Buradan sonra hızlıca her şey değişiyor. Anlatılanlara göre Altıeylül’de bir örgüt problemi var. Sahada çalışacak ve aktif şekilde işleyen bir kadın örgütü neredeyse yok. Hızlıca örgüt toplanmaya başlıyor. Henüz saha hiç düşünülmüyor. Önce örgüt, önce sıkı ilişkiler, önce birbirini anlayacak ve tanıyacak, birlikte hareket edecek insanlar…
Bu noktada durmak isterim. Bu hikaye size dokundu mu? Yıllarca atıl kalmış, sessizleşmiş, köhneleşmiş ve bizi AKP’nin sarı haritasına terk etmiş bir geçmiş… Olabilecekken olamamış onlarca şey, inisiyatif alabilecek onlarca insan varken, önlerine taş konmuş kim bilir kaç insan, faiz haram denilerek harap edilen bir ekonomi… Tarikat yurtlarına terk edilmiş gençler… İşte bu nedenle “değişim” en büyük slogan olmalı.
Değişim demişken, Altıeylül’de 7-8 kadın toplanıyor. Yanlış duymadınız, yalnızca 7-8 kadın… Artık sahaya çıkmaya hazırız diyorlar. Geçmiş deneyimlerden bazı şeyler duymuşlar. Bazı mahallelerde balkondan kafalarına su atılmış. Kadınlardan biri “Atsınlar, serinleriz.” demiş. Söylememe gerek yok: Lojistik destek yok. Herkes kendi imkanlarıyla geliyor. Saha çalışmaları domino etkisi yapmış. Kadın sayısı artmaya başlamış.
Biraz da bu “CHP Kadın Kolları” klişesinden bahsedelim. Bu klişenin inşa olduğunu pek düşünmüyorum, bence doğruydu. Ancak artık bu klişeyi yıkacak yenilikçi ve bambaşka bir kadın kolları kuşağı geliyor. Sahte ve zorlama bir eşitlikçi söylem değil, eşitlikçi bir dil inşa olunmuş. Sınıfsal olarak, kimlik olarak, yaşam görüşü olarak…
Çeşitlilik artmış, hoşgörü belkemiği olmuş. Ahmet Akın’ı anlatmak için halka “inmiyorlar”; arkadaşlarına, tanıdıklarına, komşularına gidiyorlar hep birlikte. Bu süreçte bu mahalleden oy çıkar mı, şu ev bana oy verir mi demeden ev ev geziyorlar. Hayır, kimse de başlarından aşağı su dökmüyor.
Seçim sonucu hiçbiri için sürpriz olmuyor. Ev ev gezdiler, isim isim gördüler. Sahaya öyle bir sızdılar ki, kılcal damarlarıyla şehri öyle bir beslediler ki, zaten biliyorlardı başka bir sonuç çıkmayacağını. Bu nasıl ifade ediliyor bilemiyorum, ama Altıeylül Kadın Kolları şehirdeki ve köylerdeki kadınlarla etle tırnak gibi olmuşlardı.
Tüm bu tablonun yalnızca Balıkesir için geçerli olduğunu hiç sanmıyorum. Kanımca bu “ani”, “nedensiz gibi görünen” stratejik atamalar hiç de tesadüfi değil ve sadece belediye başkanlarıyla da sınırlı değil. Seçim öncesi ve sonrası araştırmalara baktım. “Genel başkanın etkisi”, “Belediye başkan adayının etkisi”, “Cumhurbaşkanının etkisi” “Partinin etkisi”… Balıkesir Altıeylül Kadın Kolları’nın hikayesi, daha önce defalarca düşündüğüm bir konuda beni yeniden ikna etti. Parti örgütleri, parti kolları, partinin kılcal damarları… Bunlar çalışmadıkça, bunlar atıl kaldıkça hiçbir şey yürüyemez.
CHP’nin eski stratejisini “tabandan tavana” şiarıyla değiştirdiğini düşünüyorum. Tabanın tavanı şekillendirdiği, eşit bir iletişim diliyle dinlediği bir yaklaşım, bir politika… “Değişim”in ardında saklı olan fikrin de bu olduğuna inanıyorum. İmamoğlu’nun bunu başardığını düşünüyorum. Atıl kalan, çalışmayan tek bir alan kalmayıncaya dek; yürümeyen bir alan gördüğünde oraya derhal müdahale ederek… En başa dönersek… Ne kadar garipti değil mi, Altıeylül İlçe Yöneticisi’nin Altıeylül Kadın Kolları Başkanı olması? Çünkü orayı ayağa kaldıracak birine ihtiyaç vardı.
Diğer yandan araştırma şirketlerine gelirsek… Bu halleriyle neredeyse hiçbir şey söylemiyorlar gibi geliyor bana. Kadın kollarından, gençlik örgütlenmelerinden bahsetmeyen bir araştırma benim gözümde yarım bile olamayacak kadar eksik bir araştırmadır. Çünkü o araştırmada etle tırnak olmuş kadınlar yoktur.