Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni: Ukrayna Krizi’nde Savaş Riski
    Bültenler

    Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni: Ukrayna Krizi’nde Savaş Riski

    Bahadır Çelebi25 Ocak 20227 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (18-24 Ocak)

    [voiserPlayer]

    1814 yılında Napolyon orduları ilk büyük yenilgisini aldığında Rusya işgalinin intikamını almak isteyen Çar I. Alexander, Avusturya ve Prusyalı müttefiklerinin de desteğiyle Paris’i işgal etti. Avrupa’nın en uzak köşesinden kalkıp gelen Rus ordusunun Paris’e girmesi, Rusya’nın artık büyük bir Avrupa gücü olduğunun da sembolik bir göstergesiydi. Viyana Kongresi sonrası kurulan Avrupa düzeninde en önemli aktörlerden biri olarak öne çıkan Rus İmparatorluğu o günlerden bu yana Avrupa üzerinde bir denge ve tehdit unsuru olarak yerini korudu. 19. yüzyıl boyunca Avrupa’da devrimci hareketlerin bastırılması ve monarşilerin iktidarlarını koruması hususunda Avrupalı müttefiklerine destek verip, liberal ve özgürlükçü hareketlerin bastırılmasında rol oynadı.

    I. Dünya Savaşı sonrası Sovyetler’in kurulması ve II. Dünya Savaşı’nda kazanan tarafta yer alması ile birlikte Avrupa’nın Doğusunu kontrolüne alan Rusya, Soğuk Savaş boyunca Avrupa siyaseti üzerinde 19. yüzyılda elde ettiğinden daha da güçlü bir konuma ulaştı. Sovyetlerin yıkılmasından sonra ise Soğuk Savaş döneminde elde ettiği güçlü etkinliğini kaybetti. Post-Sovyet dönemi, Rusya için 90’larda inişli çıkışlı bir siyaseti beraberinde getirdi. Ardından Putin’in 20 yılı aşan iktidarı süresinde Rusya, Sovyet sonrası dönemin en etkin ve iddialı dış politikasını adım adım hayata geçirdi. Putin dönemi, Rusya için içeride otoriterleşme, dış ilişkilerde ise yeni bir emperyalizm ve yayılmacılık politikası olarak kendini gösterdi.

    Tarihte örneklerini sıkça gördüğümüz Rus yayılmacılığının ve atak dış politikasının neden olduğu türden çok boyutlu ve çok aktörlü yeni bir krizin içinden geçiyoruz. Bu krizin dinamiklerini daha iyi anlayabilmek için bu tarihsel arka planla yazıma başladım. Zira bugün de Rusya, otoriter müttefik rejimleri korumak ve kendi güvenliği için önemli gördüğü bölgeleri kontrolü altına almak konusunda Putin önderliğinde geçmişin hayaletlerini devreye sokuyor.

    2. Dünya Savaşı öncesi İngiltere öncülüğündeki Avrupa, Hitler’in Versay Anlaşması şartlarını hiçe sayması, Ren bölgesini silahlandırması, Avusturya’yı ilhak etmesi ve Çekya’nın Südet bölgesinde Alman nüfusun yaşadığı Batı bölümünü ele geçirmesi sırasında izlediği yatıştırma politikası (appeasement policy) ile Hitler’i emellerinden caydıramamış ve diplomasinin yumuşak yöntemleri dış politikanın çıkar merkezli realizmine boyun eğmişti. Hitler’in Polonya’yı işgal etmesi ise bardağı taşıran son damla olmuş ve insanlığı 2. Dünya Savaşı’na sürüklemişti. Her ne kadar son dönemde Putin’in Ukrayna’yı işgal etme ve Doğu Avrupa’da NATO gücünü kırma politikası Hitler’in o dönemki saldırganlığı ile karşılaştırılacak ciddiyete ulaşmamış olsa da, son yıllarda ABD ve Avrupa’nın Putin’e karşı izlediği politikanın, Hitler’e karşı uygulanan yatıştırma politikasına benzer yönleri olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Zira, Putin her bir adımda daha ilerisi için yeni bir tahkimat yapıp, stratejik bir şekilde eski Sovyet toprakları üzerinde nüfuzunu korumayı ve dahi artırmayı bugüne kadar başardı.

    Putin 2008’de Gürcistan ve 2014’te Ukrayna’da devrimleri engelleyerek pozisyonunu güçlendirdi. Kırım’ın ilhakı ile de beklenmedik ve oldukça cesur bir hamle yaptı. Bu arada Suriye’de müttefiki olan Esat’ın iktidarını korudu ve Orta Doğu’da da askeri varlığını güçlendirerek daha aktif bir oyuncu olarak kendini kabul ettirdi. İki hafta önce Kazakistan’da olan olaylar ise Putin’in her cephede söz söyleme potansiyeli olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Tüm bu olanlar ABD ve Avrupa tarafından, bazı ekonomik yaptırımlar, tehditkar söylemler ve diplomasi yöntemlerinin kullanılmaya çalışılması dışında pasif denebilecek hamlelerle karşılandı. Ancak Ukrayna’da şu anki durum, geçmişte Rusya ve Batı’nın karşı karşıya geldiği krizlerden çok daha ciddi. Rusya’nın bu ülkeyi işgal etmesi tehlikesinin ortaya çıkmasıyla Batı’nın tavrı oldukça sertleşti. Peki bu sefer ABD ve NATO müttefikleri Putin’e engel olabilecek mi ve Ukrayna’da ortaya çıkabilecek bir silahlı çatışmayı Rusya aleyhine sonuçlandırabilecek mi?

    Putin’in NATO’nun Soğuk Savaş sonrası etkinliğini artırdığı Doğu Avrupa’dan çekilmesi talebi birçok Avrupa ülkesini endişelendiriyor. Litvanya, Estonya ve Letonya gibi Rus İmparatorluğu’nun birer parçası olmuş küçük devletler Putin’in bu politikasını ciddi bir tehdit olarak görüyor. İsveç ve Finlandiya kamuoyu uzun süredir ilk defa NATO’ya üyelik konusunu yeniden tartışıyor. Almanya Rusya’dan aldığı doğal gazın kesilmesi korkusuyla daha ılımlı bir politika izlemeye çalışıyor. Denklemin diğer ucundaki ABD’de ise Afganistan’dan çekilme skandalının ardından kendini kanıtlamak ve dünyaya kabul ettirmek isteyen Biden yönetiminin, Ukrayna krizinde daha aktif bir dış politika sözünü gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği konuşuluyor. Özetle, Putin’in Ukrayna’yı işgal tehdidi çok boyutlu bir uluslararası kriz nitelemesini tam olarak hak ediyor.

    Batılı devletler Rusya’ya karşı Kırım’ın ilhakından bu yana bazı ekonomik yaptırımlar uyguluyorlar. Bu yaptırımların Rus ekonomisine büyük zarar vereceği, Putin’in agresif bir dış politikadan vazgeçeceği ve askeri harcamaları azaltacağı beklentileri hakimdi. Nitekim, uygulanan yaptırımların Rus ekonomisi üzerinde ciddi etkileri oldu. Ancak, Rusya’da inşa edilen otoriter rejimin, ülke kaynaklarını hükümetin elinde toplayarak istediği gibi harcamasına olanak tanıması, halkın refahına mal olsa da, askeri harcamaları belli bir seviyede tutmaya yarıyor. Bunun üzerine son dönemde artan petrol ve gaz fiyatlarının Rus ekonomisine sağladığı avantaj eklendiğinde ekonomik yaptırımlar ile Putin’i tehdit etmenin çok fazla işe yaramayacağı artık anlaşılmış oldu. Zira geçtiğimiz hafta ABD, Avrupa ve Rusya arasında gerçekleştirilen diplomatik görüşmeler ve yeni yaptırım tehditleri somut bir sonuç doğurmaktan çok uzak kaldı. Yenilenen suçlamalar ve meydan okumalar ile süregiden Rusya ve Batı arasındaki gerginlik, Ukrayna sınırına çok ciddi bir yığınak yapmış olan Rus ordusunu tatbikatlarını sürdürmekten vazgeçirmiş değil.

    Geçtiğimiz hafta diplomatik görüşmelerden de bir sonuç çıkmaması üzerine ise Ukrayna krizinin bir savaşa dönüşmesi ihtimalini kuvvetlendiren yeni gelişmeler oldu. NATO sekreteri Jen Stoltenberg yeni bir açıklama yaparak Ukrayna krizini 24 Ocak Pazartesi itibarıyla savaş riskinin arttığı yeni bir boyuta taşıdı. Stoltenberg NATO’nun müttefiklerinin kolektif güvenliğini sağlamak için gereken tüm adımları atacağını ve bu bağlamda NATO’nun Doğu kanadını güçlendireceğini açıkladı. NATO’nun bu kararları kapsamında Danimarka, Baltık Denizi’ne bir firkateyn ve Litvanya’ya 4 adet F-16; Hollanda ise Bulgaristan’a 2 adet F35 gönderecek. Ayrıca, Fransa Romanya’ya askeri birlik sevk etmeye hazır olduğunu, ABD ise 8500 kişilik bir askeri birliği Avrupa’da görevlendirme ihtimaline karşı teyakkuz durumunda tuttuğunu açıkladı. Hafta başında İngiltere Ukrayna’ya 2000 adet hafif tanksavar füzesi göndermişti. İngiltere bununla da yetinmeyerek Ukrayna’ya yeni silahlar göndereceğini de deklare etti.

    Pazartesi günü ayrıca Biden, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Polonya liderleriyle bir video konferans görüşmesi yaptı. Görüşmede liderler Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması durumunda alınacak önlemleri ve uygulanacak yaptırımları değerlendirdiler. Rusya’yı caydırma konusunda daha somut adımların atılacağı ve askeri önlemlerin artırılacağı mesajı bu toplantıyla da verilmiş oldu. Yine geçtiğimiz hafta Britanya Başbakanı Johnson, Kiev’e yönelik bir yıldırım harekatı gerçekleştirilebileceğine dair ellerinde istihbarat olduğunu belirtti. Bunun üzerine ABD ve İngiltere Kiev’deki diplomatik misyonlarının bir kısmını Ukrayna’dan geri çekme kararı aldılar.

    Tüm bu gelişmeler üzerine Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması halinde Batılı güçlerin Ukrayna’ya daha çok silah desteği sağlayacağını söyleyebiliriz. NATO Putin’in taleplerine hiçbir şekilde boyun eğmedi, Rusya’nın istediği güvenceleri vermedi ve Rusya’yı caydırmak için diplomatik hamlelerini askeri önlemler alarak somut eylemlerle destekledi. Batılı ülkeler bu son hamleleriyle Putin’in pazarlıklarda yükseğe koyduğu çıtayı daha yükseğe çıkarmış oldular. Son iki aydır dünya gündeminden düşmeyen Ukrayna, son gelişmelerle Rusya ve Batı arasında iki tarafın da geri adım atmak istemediği kuvvetli bir savunma hattına dönüşmüş oldu.

    Rusya bu haftaki gelişmelere, son iki aydır ısrarla yaptığı gibi, Avrupa’da güvenliği asıl tehdit edenin NATO ve ABD olduğunu ve Ukrayna’yı işgal etmek gibi bir planlarının olmadığını vurgulayan yeni açıklamalar yaparak karşılık verdi. Rusya’nın gerçekten Ukrayna’yı işgal etmek gibi bir planı olup olmadığını Putin’in zihninden geçenleri okuyamadığımız için bilemiyoruz. Ancak şunu söyleyebiliriz ki bu haftaki gelişmeler Rusya’nın olası bir Ukrayna müdahalesinin kendisi için sandığından daha büyük bedelleri olacağını gösterdi. Bu durumda Putin, geniş çaplı bir işgal operasyonu yerine, sınır bölgelerinde tuttuğu birlikleriyle düşük yoğunluklu çatışmalara başvurarak geri adım atmamış görünüp krizi zamana yaymayı deneyebilir. Şu haliyle Ukrayna’yı işgal etmek Rusya’nın altından kalkabileceği bir hamle gibi görünmüyor. Putin bugüne kadar, tüm bu aktif siyasetine ve otoriter eğilimlerine rağmen dış politika alanında daha planlı ve iyi düşünülmüş politikaları çılgınca eylemlere tercih eden bir siyasetçi portresi çizdi. Bu nedenle Ukrayna’yı işgal etme fikrini de, eğer ciddi şekilde planlamışsa, tekrar gözden geçirebilir diye düşünüyorum.           

    Dünya
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikEmmanuel Macron Aday Olacak Mı?
    Sonraki İçerik Rejim Krizi Büyüyor: Sanayi Durdu | Konuk: Aydın Sezer | Devr-i Sabık #24

    Diğer İçerikler

    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Podcast

    İrlanda Tarihi II: Global Ekonominin Merkezindeki Ada | Çerçeve S3 #73

    6 Mayıs 2025 Serim Çetin, İlkan Dalkuç ve Mert Söyler

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}