21. yüzyılda yaşanan ekonomik ve teknolojik dönüşümler sebebiyle gazetecilik endüstrisinin derin bir kriz yaşadığını ve bu krizden çıkış yollarını 24 Nisan’da yazdığım yazıda detaylı bir şekilde anlatmıştım.
O yazıda, gazetecilik endüstrisinin eski ekonomik sürdürülebilirlik modelinin çözülmüş olmasına rağmen, para kazanmak için yeni bir ekonomik modeli de geliştiremediğine dikkat çekmiştim. Ancak, bu durumdan en çok etkilenen dezavantajlı grup ise serbest gazeteciler.
Bu yazıda, Türkiye’de gazetecilik endüstrisinin içinde yaşam mücadelesi veren serbest gazetecilerin yaşadığı sorunları örnekleriyle ele alırken bu problemlerin çözüm yollarına dair tavsiyelerimi de paylaşacağım.
Türkiye’de Serbest Gazetecilerin Durumu
Türkiye’de serbest gazetecilik; gazetecilik endüstrisinde yaşanan ekonomik daralma, kitlesel işten çıkarmalar ve basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar nedeniyle son dönemlerde giderek yaygınlaştı.
Serbest gazeteciler genellikle kısıtlı bütçelere sahip ve gelir modeli fon ve hibe desteğine dayalı mecralara telifli içerik ya da haber üretiyor. Bu mecralardan bazıları da şöyle: Serbestiyet, Daktilo1984, Journo, Gazeteciler Platformu, 9. Köy e-Dergi ve NewsLabTurkey.
Kimi serbest gazeteciler ise niş bir alana yönelip katıldıkları fon ve hibe destekli eğitimler aracılığıyla kendi mecrasını kuruyor. Bu projelerden bazıları kısıtlı bir bütçe ile başarılı olurken bazıları da işlevli bir gelir modeli bulamadığından faaliyetlerine son veriyor.
NewsLabTurkey Kuluçka Programı’nın desteğini alan Malumatfuruş, Argonotlar, EuroPolitika Dergisi, Seferi Keçi ve FemSport gibi küçük bütçeli projeler serbest gazetecilere kendi işini kurarken başarılı olmaları açısından model olarak örnek gösterilebilir. Ancak yine de NewsLabTurkey Kuluçka Programı’nın desteğini almasına rağmen aralarında Değişimler Dairesi, Brandday, Gazete Akademia, Ferengiz, Kültür Miras ve Kent’in de bulunduğu bazı projeler Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunlar, işlevli bir gelir modelinin bulunamaması ve serbest gazetecilere yönelik fon ve hibe kaynaklarının az olması gibi çok sayıda gerekçe nedeniyle faaliyetlerine son verdi.
Türkiye’de bağımsız projeler, düşük reklam gelirleri ve Google algoritma değişikliklerinden de orantısız şekilde etkileniyor. Ayrıca 2024 Reuters Enstitüsü Dijital Haber Raporu’na göre Türkiye’de haber için ödeme yapanların oranı yüzde 5’in altında. Türkiye’de abonelik veya bağış modeli de yaygın değil. Kültürel ve ekonomik nedenler bunun başlıca sebebi olarak gösteriliyor. Örneğin, 2019 yılında spor ve spor medyasındaki cinsiyetçiliğe karşı toplumsal cinsiyet odaklı spor haberciliği yapmayı amaçlayarak faaliyete başlayan Alan Savunması isimli mecra sürdürülebilir gelir modeli bulamadığından dolayı kapanmıştı.
Serbest gazeteciler teknik ve operasyonel zorluklarla da karşı karşıya kalıyor. Podcast veya veri gazeteciliği gibi yenilikçi formatlar yüksek teknik alt yapı ve uzmanlık gerektiriyor. Yerel projeler, bu kaynaklara erişimde zorlanıyor.
Öte yandan serbest gazeteciler, Türkiye’de ekonomik krizin derinleştiği bu dönemde yoksullukla da mücadele etmek zorunda. Ancak, düşük ve düzensiz ücret, sigortasız çalışma, artan iş yükünün yoğunluğu ve birtakım etik sorunlara rağmen serbest gazeteciler ayakta kalmaya çalışıyor. Konuyla ilgili bizzat görüştüğüm serbest gazeteci Oğuz Bakır, serbest gazeteciliğe tahminen herkes gibi mecburi sebeplerden başladığına dikkat çekti. Serbest gazeteciliğin düşünüldüğü gibi rahat bir iş olmadığına değinen Oğuz Bakır şunları söyledi: “Öncelikle bir kurum güvenceniz yok, tek başınasınız ve eğer siz dışarıdan ödemiyorsanız sağlık güvenceniz yok. Daha da önemlisi hasta olmak vesaire gibi bir lüksünüz yok. Çünkü haber yaptıkça geçim sağlayacaksınız ve yapmadığınız zaman da bir geliriniz olmayacak. Sürekli bir üretim söz konusu. Bu durum da maalesef bizi zihinsel olarak çok yoruyor.”
Serbest gazeteciliğin dezavantajlarından biri de haberi yayımlatacak bir haber sitesi bulmak. 17 Mayıs 2020 tarihinde sosyal medyada paylaştığı bir mesajda serbest gazeteci Eylem Emel Yılmaz, yetimhanelerle ilgili Independent Türkçe için hazırladığı haber için 10 gün bekletildiğini söylemişti. Telefonlara, mesajlara yanıt alamadığı günün sonunda yazı dili gerekçesiyle yazısının yayımlanmadığını ifade eden Eylem Yılmaz paylaştığı mesajda şu ifadeleri kullanmıştı: “Çıkmayan haberime önem verilir mi acaba? Kimsesiz çocuklar da akla gelir mi artık?”
Gazeteci Güldenay Sonumut ise 25 Mayıs 2023’te sosyal medya hesabında paylaştığı bir mesajında serbest gazetecilerin yaşadığı etik sorunlara dikkat çekmişti. Gazeteciliğin zaten zor meslek olduğunu belirten Sonumut, artık ezici çoğunluğun freelance çalışmak zorunda olduğunu da ifade etmişti. Sonumut mesajına şunları da eklemişti: “Haberci haber önerisini editöre ‘satmalı’ ancak fikri her an çalınabilir. Editör ilgilenmiyoruz diyerek kendi adamına işi verebilir. Haydi işi aldın, ödemeyi almak da ayrı dert.”
Serbest gazeteciler açısından diğer bir problem de basın kartlarının olmaması. 27 Mayıs 2022 tarihinde sosyal medya hesabı üzerinden basın kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi üzerine değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Süleyman İrvan mesajında şunları dile getirmişti: “Serbest çalışan gazeteciler de belli koşullar getirilerek basın kartı alabilmelidirler. Örneğin, ayda en az 10 haber yayımlatmak ve yaptığı haberlerden geçimini sağlamak gibi.”
27 Nisan 2025’de ise rahatsızlanarak gittiği hastanede hayatını kaybeden serbest gazeteci Ceren Kaynak İskit, 8 Şubat 2024’te sosyal medya hesabı üzerinden şu açıklamalarda bulunmuştu: “Hiçbir kuruma bağlı olmadan, freelance olarak hele böyle bir konjonktürde gazeteci olmak çok zor. Dayanışma en kıymetlisi. Dünya için küçük, kendim için çok büyük adımlar atıyorum bu ara. Tek isteğim ise meslektaşlarımdan göreceğim dayanışma.”
27 Nisan’da gazeteci Özlem Akarsu Çelik ise Ceren Kaynak İskitli’ye şu sözlerle veda etti: “Çok acı… Bu kadar erken ölür mü insan! Bu ülkede güvencesiz çalıştı yıllarca. İyi eğitimli, dil bilen gencecik bir gazeteciydi ve yıllarca iş bulamadı. Huzur içinde uyu Ceren Kaynak İskit. Ailesine sabır diliyorum.”
Umutlu Bir Gelecek Mümkün mü?
Türkiye’de serbest gazetecilik, yaşanan ekonomik krize ve basın özgürlüğünde yaşanan kısıtlamalara rağmen ciddi bir potansiyel barındırıyor. Doğu Eroğlu, Pelin Ünker, Serdar Vardar ve Çiğdem Toker gibi gazetecilerin yaptığı işler, bağımsız haberciliğin mümkün olduğunu da kanıtlıyor.
Diğer yandan dünya genelinde gazetecilik endüstrisinde var olan farklı iş ve gelir modellerinin varlığı da çok önemli. Bu örnekler, Türkiye’deki serbest gazetecilere hem cesaret veriyor hem de çeşitli stratejiler sunuyor.
Türkiye’de serbest gazetecilerin para kazanması için uyarlanabilecek bazı modeller şöyle:
Bülten odaklı gazetecilik modeli ile çalışan Birleşik Krallık merkezli Tortoise Media’da serbest gazeteciler, “yavaş habercilik” anlayışıyla okurlarına haftalık bültenler, podcast içerikleri, derinlemesine hikayeler ya da analizler üretiyor. Tortoise Media’nın gelir modeli de reklam yerine abonelik gelirine dayanıyor. Haberin hızla aktığı günümüzde, okurların daha derinlemesine bilgiye ulaşmasını sağlayan bu model ile Türkiye’deki serbest gazeteciler, Substack ve Revue gibi platformlar üzerinden yerel haberler ve topluluklara özgü analizler üzerine içerik üretebilir. Ayrıca, Tortoise Media’nın “The Slow Newcast” gibi podcast içerikleri de Türkiye’deki serbest gazeteciler için büyük bir fırsat.
Son dönemde veri ve görselleştirme odaklı gazetecilik modeliyle öne çıkan ABD merkezli The Pudding isimli platformda serbest çalışan veri gazetecileri, görselleştirme üzerine yoğunlaşan, interaktif hikayeler üretiyor. Proje bazlı fonlar ve bağışlarla finanse edilen bu model, yaratıcı ve özgün içerik üreticilerinin sürdürülebilir bir şekilde çalışmasını sağlamaktadır. Büyük fırsatlar sunan bu model ile Türkiye’deki serbest çalışan gazeteciler; eğitimde eşitsizlik, kadın hakları, sağlık hizmetlerine erişim ve gelir eşitsizliği gibi konularda kaliteli içerik üretebilir. Patreon veya Kickstarter gibi platformlar üzerinden projelerine finansman da sağlayabilir. Ancak bu modelin başarılı olabilmesi için Türkiye’deki serbest gazetecilerin veri gazeteciliği konusunda eğitim alması gerekir. Uluslararası platformlara içerik satabilmek için de yabancı dil öğrenmek önemli.
Son paylaşacağım model de kitle fonlama ve bağış modeli. Bu model Türkiye’deki serbest gazeteciler tarafından göz ardı edilmemeli. 2016 yılında Kanada’da yaşama geçirilen Reports from the Against Climate Change projesi, kitle fonlama ile finanse edilerek iklim değişikliği üzerine derinlemesine haberler üretti. ABD’de Substack üzerinden yazdığı haber bültenleriyle ayda on binlerce dolar bağış toplayan yazar, podcast yayıncısı ve gazeteci Matt Taibbi’de, sürdürülebilir gelir modeli oluşturmuştur. Türkiye’de araştırmacı gazeteciler, Substack, Patreon, Medium platformları veya kendi web siteleri üzerinden benzer çalışmalar yapabilir.
Aralarında Çağdaş Gazeteciler Derneği, Basın Konseyi, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın da bulunduğu çok sayıda meslek örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Medya Dayanışma Grubu’nun 2024 yılında yayımladığı “Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu”nda serbest gazeteciler için taleplere de yer verilmişti. Türkiye’de iktidar, muhalefet, akademi, iş insanları ve basın meslek örgütleri bu taleplerin karşılanması için acil bir şekilde inisiyatif almalıdır. Bu taleplerin, bağımsız gazetecilik adına derhal TBMM gündemine alınması gerekiyor.
Deklarasyonda serbest gazetecilerle ilgili yer alan talepler şöyle:
“Dijitalleşmeyle birlikte gelişen ve sosyal medya ortamlarında yürütülen yeni gazetecilik pratikleri genel çerçeveleriyle tanımlanmalıdır. Bu tanıma uygun olarak gazetecilik mesleğini icra edenler de Basın İş Kanunu ve Basın Kanunu kapsamına alınmalı, basın kartı sahibi olmalarının yolu açılmalıdır. Serbest çalışan ve dijital mecralarda gazetecilik yapanlarla ilgili ekonomik ve mesleki düzenlemeler getirilmeli, gazetecilik gelirleri vergi dışı bırakılmalıdır. Gazetecilik sendikaları, medya kuruluşları ile görüşerek serbest gazetecilerin ürünlerine ödenecek ücretlerin asgari tarifesini belirlemeli, bu tarifeyi her yıl yenilemelidir. Kamu, anılan ücret tarifesinin uygulanmasını takip etmelidir. Serbest ve dijital mecralarda yayın yapan gazetecilerin de sendikalı olabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”