Hakkımızda

(English version is below)

Daktilo bir yazı aletidir ve ardında iz bırakır.* Bu yüzden, bilgisayarın icadına kadar, otoriter yönetimler için daktilo, gözetlenmesi ve kayıt altına alınması gereken tehlikeli bir silah muamelesi görmüştür. 1983 senesinde, Romanya’da çıkan bir kanun ile daktilo edinmek ancak polis teşkilatının rızası ile mümkün kılınmıştı. Bu iznin alınabilmesi için vatandaşların daktiloları ile bir sayfa örnek yazı yazmaları isteniyordu. Böylece daktilonun kendine has yazı tarzı kayıt altına alınıyor, piyasaya sürülmesi muhtemel siyasi içerikli bir metnin kimin daktilosundan çıktığı tespit edilebiliyordu. Üstelik, kişilerin birbirlerine daktilolarını satmaları da yasaktı. Ödünç verme durumunda ise sorumluluk polis teşkilatında kayıtlı olan vatandaşa ait oluyordu. Bu tip bir kanuna sahip olmayan Demir Perde ülkelerinde ise istihbarat teşkilatlarına daktilo şeritlerinin peşine düşmek gibi zahmetli bir vazife düşüyordu. Hoşa gitmeyen bir yazının hangi daktilo tarafından yazıldığını bulmak için daktilo şeritlerine el koyuluyor ve incelemeler sonucu hoşa gitmeyen yazar ifşa ediliyordu.

Soğuk Savaş döneminde istihbaratçılar ile entelektüeller arasındaki gerilim bize  Das Leben Der Anderen filmini hediye etti. 1984 yılının Doğu Almanya’sı, Der Spiegel dergisine sızdırılan eleştirel bir yazı ile sarsılır. Yazarın kim olduğu bilinmemektedir çünkü Doğu Alman hükümetince kayıt altına alınmış bir daktilo tarafından yazılmamıştır. Film, Stasi ajanlarından saklanan, kaçırılan minyatür bir daktilo etrafında şekillenir. Gizli yollardan, kaçak göçek, Doğu Almanya’ya sokulmuş bu daktilo, bir tiyatro yazarının parmaklarıyla buluşur ve rejimin sıradan insanların hayatlarını nasıl mahvettiğini anlatan bir yazı çıkar ortaya. Filmi izleyenler için geriye sadece 1984 senesi ve daktilo kalır. Bir de insanların onurlarını korumak için nasıl çaresizce çırpındıkları.

Daktiloyu gizlendiği yerden çıkartmanın zamanı geldi. Avrupalı entelektüellerin 1984 senesinde gösterdiği dayanışmayı göstermenin zamanı geldi. Aklın ve düşüncenin hür olması ile insanın onurlu bir hayat yaşaması arasındaki ilişkiyi ortaya çıkartmanın ve savunmanın zamanı geldi. Bunun için Daktilo1984 kuruldu.

Genel Yayın Yönetmeni:
Enes Özkan (https://twitter.com/enes0zkan)

Websitesi ve İçerik Editörü:
Bahadır Çelebi

Yayın Kurulu:
Burak Bilgehan Özpek
Evren Çelik Wiltse
Özge Öner
İlkan Dalkuç
Caner Gerek

Görsel ve İşitsel Yayınlar Koordinatörü:
İlkan Dalkuç

*Daktilo1984 bünyesinde yayınlanan yazıların tamamı yazarların görüşlerini yansıtır. Daktilo1984’ün editoryal politikasıyla uyumlu olmak zorunda değildir. Daktilo1984 ırk, dil, cinsiyet kimliği vb. temelli ayrımcılık içeren yazıları yayınlamak için değerlendirmeye almaz.


About us:

A typewriter (daktilo in Turkish) is a writing machine and it leaves a mark*. That’s the reason why the typewriter was treated as a “dangerous weapon” that had to be monitored and recorded for authoritarian governments until the invention of computers. In 1983 with a law enacted in Romania, owning a typewriter was only possible with the permission of the police force. Citizens were required to write one page of sample writing with their typewriters to get registered with the unique characteristics of the machine. This method made it possible to detect the typewriter and its owner when a political text was released. Moreover, it was forbidden for individuals to sell their typewriters to each other. In the case of lending, the responsibility belonged to the citizen registered with the police force. In Iron Curtain countries, which did not have such a law, intelligence services had the arduous task of chasing typewriter ribbons. Typewriter ribbons were confiscated to find out which typewriter had written an undesirable article, and upon the investigation, the undesirable author was exposed.

The tension between intelligence officers and intellectuals during the Cold War presented us the movie Das Leben Der Anderen. East Germany of 1984 is shaken by a critical article leaked to Der Spiegel magazine in the movie. The identity of the author is unknown because it was not written by a typewriter registered by the East German government. The film revolves around a smuggled miniature typewriter that is hidden from Stasi agents. This typewriter, brought into East Germany illegally, meets the fingers of a playwright and turns into an article describing how the regime has ruined the lives of ordinary people. For those who watched the movie, only the year 1984 and the typewriter remain. And how people desperately struggled to protect their dignity.

It’s time to get the typewriter out of its hiding place. It’s time to show the solidarity that European intellectuals showed in 1984. It is time to reveal and defend the relationship between freedom of mind, thought and dignified life. This is why Daktilo1984 was established.

Mission

Our mission is to bring together experts from academia, media, and business alongside providing a platform for public intellectuals by using all of our resources in order to deliver a civil and reasonable debate via the non-profit organization; Daktilo1984 Association.

Vision

We envision a liberated Turkey where freedom of thought and freedom of speech is restored and individual rights are protected which we believe will lead to Turkey being a respectable contributor to the international community.

Editor-in-chief:
Enes Özkan (https://twitter.com/enes0zkan)

Website and Content Editor:
Bahadır Çelebi

Editorial board:
Burak Bilgehan Özpek
Evren Çelik Wiltse
Özge Öner
İlkan Dalkuç
Caner Gerek

Head of Visual and Audio Content:
İlkan Dalkuç

*All of the articles published on Daktilo1984 reflect the views of the authors. It does not have to comply with Daktilo1984’s editorial policy. Daktilo1984 does not evaluate the articles that contain discrimination based on race, language or sexual identity etc. for publishing.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.