Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Soldaki Son Çıkış
    Forum

    Soldaki Son Çıkış

    Efe Aydoğ22 Haziran 20206 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    2010’lu yıllar ülkecek hepimiz için oldukça travmatik geçti. Kitlesel eylemler, darbe girişimi, içeride ve dışarıda terör, çeşitli yargı süreçleri, başkanlık sistemi, erken seçimler ve daha nice siyasi kriz baş gösterdi. Bir de bunların üzerine 2018’den beri devam eden kur krizi ve koronavirüs salgını eklendi. Normalde yıkımın ve onarımın birbirini takip ettiği bu düzende sanki son on yıldır her şey giderek kötüleşiyor, toplumca hissizleşiyor ve umutsuzlaşıyoruz. Ancak, bu sefer öyle bir dip noktasını gördük ki, belki de işlerin iyiye gitmesi için artık son şansımız.

    Gelir eşitsizliğinde 2018 itibariyle OECD ülkeleri arasında en kötü ülke konumuna geldik. 2000’li yılların ekonomik büyümesine alışan seçmen, refah seviyesi yerine gelir eşitsizliğinin artmasından rahatsız. İktidarın savurgan ekonomi idaresi, artık muhalefetin bir iddiası olmaktan çıkıp günlük hayatlarımızı olumsuz etkileyen bir gerçek olmuş durumda. Koronavirüs öncesinde, işsizlik %14 seviyelerini görmüşken işgücünün %40’ı da yoksulluk sınırının üçte birinden az olan asgari ücrete çalışıyordu. AK Parti bu yüzden 2019 yerel seçimlerinde en yüksek nüfuslu altı büyükşehirden beşini kaybederken seçim anketlerinde de %30’lara kadar düştü ve muhalif bir partinin birinci sırada geldiğini gördü. Peki, Ecevit’ten beri sağa rakip olamayan, 80 darbesinden beri ivme kazanmasına asla izin verilmeyen Türkiye solu, kendini bir kez daha dışlanmış hisseden seçmene nasıl hitap edilebilir?

    Bu soruyu yanıtlamak için öncelikle Türkiye solunun 2002 sonrası bölündüğü üç ana grubu ele almamız gerekiyor: Birinci grup, 80’lerden beri sosyal demokrat çizgisinden merkeze kayan, elitizm damgası yapışmış ana muhalefet partisi CHP. İkinci grup, Demirtaş’ın yarattığı rüzgarla 2015’te Kürt olmayan seçmene de ulaşan ama hendek savaşları ve Suriye’yle birlikte yine kimlik siyasetine sıkışan HDP. Üçüncü grup ise genellikle 80 darbesi öncesinin demode sol anlayışıyla hareket ettiği için 2020 yılında geniş kitlelere hitap edemeyen TKP, ÖDP gibi ufak partilerin oluşturduğu sol fraksiyonlar.

    Ana muhalefet partisi olarak CHP, iktidarın attığı her adıma eleştiriden ziyade halkçı ekonomik argümanlarla adeta bir “Türk New Deal’ı” ortaya koymak zorunda. Dijital ekonomiye uygun akıllı devlet yatırımlarının esas alındığı, kontrolden çıkmış özelleştirmelerin ve gerekirse sermayenin karşısında durabilecek bir vizyonun eyleme dökülmesi gerekiyor. Mesela 2015 seçimlerinde CHP, Merkez Türkiye ve asgari ücretin 1500 lira olması gibi detaylı hesaplanmış projelerle takdir toplamış, vaatlerin yönünü belirlemiş ve yoksul kesim için reel iyileşmeye yol açmıştı.

    Koronavirüs ise ekonomik gündemde hızla çözülmesi gereken birçok sorun getirdi. Bu salgına kadarki bir yılı çoğunlukla bütçe dengeleme ve proje planlamasıyla geçiren belediyeler, merkezi yönetimin eksik kaldığı yerde sosyal devlet işlevini tamamlama çabasıyla vatandaşı da direkt etkileyen büyük bir önem kazandı. O kadar ki, siyasi gerilim Meclis’teki partilerden hızlıca yerel-merkezi yönetim eksenine kaydı. Muhalefetteki belediyelerin, vatandaşta hemen karşılık bulan maddi destek, gıda yardımı, maske dağıtımı gibi özverili çalışmaları ile başlayan gerilim; İstanbul ve Ankara’daki bağış kampanyalarıyla zirve yaptı ve İçişleri Bakanlığı’nın bu büyükşehirlere soruşturma açmasına kadar ilerledi. Ana muhalefet, uzun süre sonra ilk kez belediyeler aracılığıyla halkın ekonomik kaygılarını anladığını ve bunları çözebileceğini hissettirdi.

    Kısa vadede yerel yönetimlerle başarı yakalayan CHP, orta vadede de 60’larda Ecevit’in yarattığı “ortanın solu” CHP’si gibi daha halkçı bir çizgi belirleyip Meclis’teki politikalarıyla koronavirüsün ekonomik etkilerine çözüm önerileriyle halka ulaşabilir. Salgın sürecinde dünya genelinde birçok sağcı hükümetin bile vatandaşını korumak için büyük teşvik ve yardım paketleri açıklamasına rağmen Türkiye’de vatandaştan çok sermayeyi koruyan yetersiz paketler açıklandı. CHP, bu süreçte ekonomik düşünce kuruluşları ve akademisyenlerle çalışarak; vatandaşlık maaşı, işsiz kalanlara devlet eliyle kira ve maaş desteği, işten çıkarmalara karşı çalışan güvencelerinin korunması, kayıt dışı çalışan 8 milyondan fazla işçinin haklarının gözetilmesi gibi önemli konuları kapsayan bir paket hazırlamalı. Bu paket sermaye sahiplerine de yardım uzatmalı, evet, ancak ana odağı çalışanlara sosyal destek sağlamak olmalı. CHP, koronavirüs gündemini paketin içeriğini hem Meclis’te hem sokakta tek tek anlatarak şekillendirmeli. Hükümetin enflasyon kaygılarına rağmen acilen parasal genişlemeyle bütçeden harcama savunulmalı, aksi takdirde salgın sonrası ekonomik krizin yıkıcı etkileri vurgulanmalı.

    Uzun vadede ise CHP’nin, İngiltere’deki Corbyn, Amerika’daki Sanders, Yunanistan’daki Varoufakis gibi iddialı bir manifesto sunması şart. CHP’nin koronavirüsün de etkisiyle iyice sıkışan Türkiye ekonomisinde adil bir büyüme yaratmak adına az vergi ödeyen yüksek gelir gruplarına vergi artışları, yerel üretimin korunması ve teşvik edilmesi, yıllık izinlerin artırılması, haftalık çalışma saatlerine kısıtlama getirilmesi gibi daha nice fikirlerle aktif muhalefete geçmesi gerekiyor. Amazon gibi uluslararası şirketlerin vergi kaçırmasına karşı önlemler, Fransa’dakine benzer dijital vergilendirme sistemleri ve daha nice küresel koordine edilmiş politika önerileri ile dijital çağın gerçekliklerine solcu bir yorum getirilmesi şart.

    Günümüz CHP’sinin solunda yer alan HDP’nin kuruluşundan beri önceliği ise siyasi halefi olduğu partilerin aksine sadece Kürt seçmenle değil, tüm seçmen gruplarıyla bağ kurmaktı. Demirtaş’ın PKK’yi kınayıp silah bırakmaya çağırdığı ve LGBT ve diğer azınlık haklarının açıkça savunulduğu HDP’nin altın çağına denk gelen 2015 seçimlerinde parti, çözüm sürecinin çatışmasızlık ortamı sayesinde sol eğilimli geniş kitlelerle ulaşmıştı. Fakat, seçimlerin ardından hendek savaşları ve Demirtaş’ın hapse atılması ile sıkışan HDP, bu dönemde hem PKK’nin saldırılarına karşı çıkıp hem de bölge insanının sivil haklarını korumakta zorlandı ve üstündeki baskılar yüzünden %10 civarında kaldı.

    Koronavirüs için siyasetçileri, ünlüleri tanımaksızın herkesi hasta etmesiyle “demokratik virüs” deniyor olabilir, ama tüm dünyada sağlık hizmetlerine erişimi kısıtlı olan azınlık gruplar ve yoksul vatandaşlar bu virüsten çok daha fazla etkilendi. Mesela, Amerika’da siyahi vatandaşların ölüm oranları diğer etnik grupların çok daha üzerinde seyrediyor veya Hindistan’ta yoksul halk sokağa çıkma yasakları sebebiyle açlık sınırına yaklaşıyor. HDP, tüm azınlıkların ve işçi sınıfının partisi olduğu iddiasını güçlendirmek istiyorsa büyük şehirlerin yoksul semtleri ve doğunun gelir seviyesi düşük şehirlerinde salgının seyrini yakından takip etmek durumunda. Aynı zamanda Thomas Piketty gibi ekonomistlerin gelir eşitsizliği üzerine çalışmaları baz alınıp Türkiye’de de benzer bir retoriğin inşa edilmesi, HDP’nin kimlik siyaseti gündemini sınıf siyasetiyle bağdaştırmasına yardımcı olacaktır.

    Son olarak diğer küçük partiler de mevcut başkanlık sistemi ve ittifaklar düzeni sayesinde %10 barajına takılmadan meclise girme şansını artırabilir. Komünist Partili belediye başkanı Maçoğlu’nun yerel yönetimde yarattığı başarı hikayesi, başka bölgelerde de yerel ihtiyaçlara göre tekrar edilebilir. 2009 senesinde Nobel Ekonomi Ödülü kazanan Elinor Ostrom’un “ortak kullanılan kaynaklar” (common pool resources) teorisi, yerelde Maçoğlu’nun yönetim modelinin ne kadar sürdürülebilir olduğunun kanıtı. Kadıköy’den çıkamayan, kortejlerde slogan atmaktan öteye gidemeyen bu küçük solcu partiler dijital çağın sunduklarından faydalanarak daha geniş kitlelere hitap edebilirler. Liberal Demokrat Parti’nin sosyal medya stratejisi yıllardır genç jenerasyonlara hitap ederken sol partiler aynı başarıyı yakalayamadı.

    Yerel seviyede başarılı olmanın bir diğer kuralı ise iklim ve çevre gündemine duyarlı olmaktan geçiyor. Dünyada en çok ihale alan 10 özel şirketten 5’i Türkiye’deyken, Yap-İşlet-Devret modeli projelerde çevre etki değerlendirme raporları hiçe sayılırken, iklim değişikliği açık bir şekilde Türkiye’yi tehdit ederken çevreci bir argüman inşa etmek zor değil. Ege’de sermaye sahiplerinin kontrolsüzce jeotermal santral inşa etmesine karşı duran, Artvin ve Kaz Dağları’nda altın madenlerine kendilerini buldozerlerin önüne atacak kadar tutkulu bir şekilde doğayı savunan, Karadeniz’de hidroelektrik santrallere karşı eylemler yapan yüzlerce yerel direniş grubu varken Türkiye, bu varoluşsal tehdite karşı koordine bir yeşil hareketin eksikliğini hissediyor. Acilen alınması gereken yeşil önlemleri vurgulayacak sol partiler, çevre ve iklim konusunda daha hassas genç nesilleri kendi saflarına çekecektir.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”. 2008 kriziyle sarsılan mevcut ekonomik düzen koronavirüs salgınıyla çöküşe girdi. AK Parti hükümeti; mevcut sağlık, ekonomi ve iklim krizleri ile uzun süredir hiç olmadığı kadar baskı altında. Fakat, maalesef Türkiye’de sol gruplar da iktidar partisiyle aynı huyda, ihtiyacı olan yapısal reformlara direnmekte ısrarcı. İhtiyacımız olan değişim ancak sol partilerin kendilerini yerel ve küresel dinamiklere adapte edip koordine olmasıyla gerçekleşebilir.

    Fotoğraf: Nick Fewings

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikİran’da Orta Sınıf Demokratik Hareketi Yeşil Hareket 11 Yaşında!
    Sonraki İçerik Uzaktan Eğitilememek

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Deniz Gün Eraslan
    Videolar

    Küreselde ve Yerelde Kadınlar, Romanya-Polonya Seçimleri ve Trump’ın Ortadoğu Gezisi |2’li Görüş #41

    20 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi ve Melis Konakçı
    Röportajlar

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Daktilo1984

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Yazılar Deniz Gün Eraslan

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Yazılar Erdal Kesin

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Röportajlar Daktilo1984

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}