Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » The I-Land
    Yazılar

    The I-Land

    İlhan Archy15 Eylül 20194 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    2013 yılıydı hiç unutmam. O sıralar çok fazla seçeneğimiz yok. Tivibu çok yaygın değil, Digiturk futbolsever azınlığın evlerinde veya kahvelerde hayatını sürdürüyor. Televizyonlarda birbirinin karbon kopyası uzun, anlamsız ve sıkıcı yerli diziler… Torrent de uygun alt yazıyı bulamamak ve virüsler yüzünden riskli bir opsiyondu. İzlemek için bir şeyler arıyorduysan mecbur dizi izleme sitelerine yolun düşüyordu… Dizimag ve türevleri (devlet üzerlerine çullanmadan önce) altın çağını yaşıyordu o yıllarda. İzleyici için de kesinlikle kolay değildi aslında. Onlarca reklam ve pop-up ve trojan ile mücadele edip alt tarafı evinde çay-kahvesini içerken 2-3 saat bir şeyler izlemek istiyorlardı. O kadar karanlık yıllardı ki hala haftada bir o dönemin meşhur pop-up reklamlarından riotzone isimli mobil bir oyunun “zalim bir diktatör halkına kan ağlatıyor” repliği (durduk yere, öylesine, herhangi bir neden olmaksızın, ehm…) sık sık düşer aklıma. Game of Thrones’un heyecanını kaybetmediği, House, Lost, Prison Break, Breaking Bad, The Walking Dead vb. büyük ve sansasyonel dizilerin, en azından bizim bildiğimiz kadarıyla, Türkiye’de aynı zamanlı bir şekilde gösterime girmediği yıllardı.

    Tüm bunları uzun uzun anlatmamın sebebi şu: 2013 yılında online streaming çoğunlukla korsan mecrasıydı ve izleyiciler bilgisayar, internet güvenliği ve seyir zevkinin baltalanması gibi onlarca şeyle boğuşmak zorundaydı. O yıl içerisinde sürekli baktığım online dizi sitelerinden birisinin giriş sayfasında Kevin Spacey’i gördüm. House of Cards dizisi online ortamlara yeni düşmüştü. O sıralar henüz hakkındaki taciz skandalları patlamamış olan Spacey tek başına merak uyandıran bir şeydi benim için. Oscar’lı bir oyuncuyu bir dizide izleme fırsatım olduğunu pek hatırlamıyordum o güne dek. İzlediğim kadarıyla gayet başarılı ve heyecanlı bir diziydi. Sonradan keşfettiğim üzere aslen bir İngiliz dizisinin yeniden çevrimi olsa da oyuncuları, atmosferi ve kurgusu ile beni sarmıştı. Netflix’in adını duymamıştım bile. Sonuçta önemli olan diziydi değil mi? Nasılsa Amerika’da bir televizyon kanalında yayınlanıp online pirating yöntemleri ile ülkemize dek yolunu bulabilmişti. Platform o kadar önemli değildi yani…

    6 sene önce ne kadar vizyonsuz ve dünyadan bihaber olduğumu yukarıdaki satırlardan anlamışsınızdır. Sözün özü, aslında daha öncesinde online streaming hizmetlerine başlasa da, Netflix ilk olarak House of Cards ile hayatlarımıza girdi. Sonra MCU rüzgarını dolaylı yoldan arkasına aldı, eski dizi ve filmleri tekrar ekrana taşıdı, filmler çekmeye başladı (ki o alanda çok başarılı olduğunu söyleyemem. Sadece Oscar kazanan Roma filminin dağıtım haklarını almış olması bir kenara) kendi platformu için çektiği filmler çoğunlukla başarısız, baştan savma olsa da dizi alanında sürekli yükselen bir grafik çiziyordu.

    Yani arada sıkıcı veya ilgimi çekmeyen diziler elbette görüyordum ama genelde belli bir kaliteyi tutturabiliyorlardı. Artık dünyanın en çok ziyaret edilen, kullanımı kolay, tavsiyeleri isabetli ve sürekli ürün gamı büyüyen yeni çağın izleme platformuydu Netflix. Sık sık “acaba online streaming sinemayı öldürecek mi?” sorusunun adresiydi. O kadar başarılıydı ki dünyanın her yerinde ilgi gördü hemen arkasından yerini almak isteyen Disney, Amazon, Apple gibi devlerin iştahını kabarttı… Tüm bunlar olurken Netflix’in bu gelişmeler karşısındaki tavrı merak ediliyordu. İşin garibi bir süredir izlemediğim dizilerin kötü kritiklerini görüyordum ama The I- Land izleyince anladım ki rezalet diziler de çekmeye başlamışlar. Gerçekten şu piyasa koşullarında yapılmaması gereken 10 kusurlu hareketten biri anlamsız dizilerle ürün gamını genişletmeye çalışmak olabilirdi ama Netflix bunu yaptı.

    Dizi açılışı itibariyle Lost izlenimi vermeye çalışıyor. Kumsalda uyanan bir avuç yabancı. Bir de üstelik hepsi hafızasını kaybetmiş. Tamam çok orijinal değil ama biraz düzgün işlenirse kendini izlettirebilir. Tabi bu kafası karışık ve kim olduklarını, nerede olduklarını bilmeyen kazazedelerimiz yaklaşık 10 dakika sonrasında birazdan sevişeceklermişçesine flört etmeye başladıklarında dağılıyor. Daha herhangi bir şekilde seyirciler olaya dahil olamamışken, yani karakterleri tanıyıp oluşabilecek yol ayrımlarında taraf tutabilecek kadar aşina olmamışken, sizi belli bir yöne doğru itmeye başlıyor.

    Yukarıda sanki bazı kötü tarafları var da arada iyi yanları varmış gibi görünebilir ama sakın yanlış anlamayın. Bu dizinin herhangi bir iyi tarafı yok. Kurgular zayıf, Lost’a öykündükleri çok belli olan flashback sahneleri saçma, olay örgüsü sığ. Neden zahmet edip bu saçmalığa onca kaynak ve insan ayırmışlar izlerken çok merak ettim. Sonuna dek izlerken tek düşündüğüm “bu kadar rezalet olamaz, bir noktadan sonra illa düzeliyordur” idi ama oyuncular, yönetmen, teknik ekip kesinlikle zahmet etmemişler. Bu yazıyı bir kamu spotu olarak sizlere yazıyorum. O mail size de gelecek. Merak edeceksiniz. Umarım bu yazı o mailden önce size ulaşır da bu görsel işkenceye maruz kalmazsınız.

    Netflix özelinde bir çift kelam etmem gerekirse ağır abilerin ringe girmeye başladığı günlerde bu seviyede sönük ve saçma şeyler çekmeye devam ederlerse çok kalıcı olabileceklerini sanmıyorum açıkçası. Çünkü ağır abiler çok sert bir şekilde geliyorlar ve gerekirse Netflix’i tarihin tozlu sayfalarına rahatlıkla gömebilirler.

    Kültür Sanat
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikİlkan Dalkuç ile Türkiye Siyaseti – 7
    Sonraki İçerik Lozan’dan Nutuk’a Gazi: Primus Inter Pares

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Kadir Serkan Selçuk
    Yazılar

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Elif Menderes

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}