Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Dalgalandırmanın Sürekliliği
    Forum

    Dalgalandırmanın Sürekliliği

    Uğur Dinç23 Şubat 20214 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    “Arafat bayrak mefhumunu bir metonim olarak kullanmaktaydı: Bayraktan bahsederken Filistin milletliğine işaret ediyordu. Filistin bayrağını sözleriyle dalgalandırıyor idiyse de, bayrakların kurtarılmış ana vatanda bir gün gerçekten dalgalandırılacağını ümit etmekteydi. Aslında, uzun vadede Arafat’ın umduğu şey dalgalandırmanın son bulmasıydı; Filistin Devletinde surlarda ve çatılarda rutin biçimde sergilenen Filistin bayraklarının özgürce işlerinin peşinde koşan vatandaşlarca farkedilmeyeceği bir zamanın geleceğini umuyordu.” (Billig, 2002: 54)

    Michael Billig, Banal Milliyetçilik (Banal Nationalism) adlı eserinde milliyetçiliği algılayışımızı ele alırken “banal” kavramını, milliyetçiliğin yaşamın her parçasına sinmişliği üzerinden okuyor. Billig, milliyetçiliğin ya da milliyetçi olmanın, yaygın olarak nüfusun azınlıkta kalan bir kısmının radikal düşünce ve eylemlerine özgü bir vaka olarak ele alınmasına eleştiri getiriyor. Devletlerin bir kriz, konu ya da savaş karşısında aldığı tutumu bir anda üretmediğini, aksine, yaşamın her parçasına sinerek artık durağan hale gelmiş olan milliyetçiliği yeniden (bir bayrağı sallarcasına) “dalgalandırarak” benimsediğini belirtiyor (Billig, 2002: 15-17). Bu bakımdan Ernest Renan’ın “bir ulusun varlığı günlük bir plebisittir.” sözüne eleştiri getiriyor. Bireylerin her gün yataklarından kalktıklarında bilinçli bir düşünce süzgecinden geçirerek hala uluslarıyla birlikte kalmak isteyip istemediklerine karar vermediğinin altını çiziyor. Ona göre, kişiler, milliyetçiliklerinin günlük yaşamlarına işlemiş ve “dalgalanmayan” ögeleriyle zaten bu birliğin içinde tutulurlar ya da doğal olarak (bilinçsizce) bunun içinde hissederler (Billig, 2002: 113). Dolayısıyla, Billig’in anlatımında, milliyetçilik ya da milliyetçiler yalnızca küçük bir grupça belli bir ırkın, kültürün, dinin radikal biçimde savunulmasına hapsedilmiş egzotik bir kavram ya da grup olmaktan çıkar.

    Bir arada ulus olarak yaşayışımızı sembolleştiren ögeleri, yerleştirildikleri yerlerden edilmediği ya da saldırıya uğramadığı sürece günlük yaşamlarımızda göz ardı ederiz. Aslında, Billig’e göre bu ögelerin her an bilinçle kucaklanmayan kabulleri, ulus olarak bizi bir araya getirirken bizim yaşamlarımızı normalleştirir ve her birimizi milliyetçi yapan da bu olur. Milli günleri özel hale getiren sürekli olarak milli hassasiyetlerle tetikte olmayışımızdır. Hatta milli günleri özel yapan o tetikte oluş ve geçmişi hatırlayıştır (Billig, 2002: 54-58). Sonuçta, krizler ve milli bayramlar geçip gittiğinde bayraklar yine rüzgârla dalgalanırlar ama bunun milli bayramlarda dalgalandırılışında hissedilen duygu yoğunluğu artık yoktur.

    Şimdiye kadar Billig’in ele aldığı haliyle banal milliyetçiliğin ve hep merkez dışında bulunduğu için egzotik olarak değerlendirilen “onlar”a atfedilen milliyetçiliğin ne olduğunu ele aldık. Türkiye’de durumun nasıl farklılaştığını, milliyetçi olanın nasıl hep “biz” olduğumuz konusunda da bir şeyler söylemek gerekiyor.

    Türkiye’nin düşmanlığa hapsedilmiş gündemine maruz kalan seçmeninin, bayrakların kâh durulup kâh coşan temposuna sahip olması, günümüzde bir lüks gibi. Sosyal medyasından tutun sokaklarına ve gazetelerine kadar ülkenin her köşesinde sürekli yeni bir kutsalın bayrağı dalgalandırılıyor. Siyasi gündemler sürekli belirli kutsallarla örüldüğü ölçüde alternatif söylemlere tahammül azalıyor. Diyalog kanalı oluşturması açısından çağımız insanını diğer çağların insanından kat be kat şanslı hale getiren sosyal medya, insanların küfür ya da hakaret etmeden konuşamadığı bir ortama dönüşmüş durumda. Kişilerin özel mülkleri (arabalarının arka camları en gözde sahne) eğer hangi ideolojiye, hangi dine ait olduklarını yeterince kanıtlayamıyorsa herkesin kolayca örneklerini verebileceği çıkartmalarla süsleniyor. İçinde bulunduğum genç nesil ve bizden sonra gelen Z Kuşağı sıkça apolitik olarak tanımlansa da yurt dışındaki yaşıtlarının yalnızca meslekleri icabı bilecekleri kavramları öğreniyor ve öğrenmek zorunda hissediyor her yeni gün. Deyim yerindeyse Türkiye gündemi, yurttaşına ama özellikle gençlerine, bilmemenin mutluluğunu seçme olanağını bahşetmiyor. Söylemler üzerindeki tekelin yanında “bilmek” de veri alınan bilgilere bağlı olarak hem tekel oluşturuyor hem de biliyor olmanın rahatsızlığı, siyasi ve sosyal kimliği yansıtır hale geliyor.

    Dolayısıyla, Türk halkı, içinde bulunulan grubun (yakın hissedilen siyasi parti ya da ittifak da olabilir) sürekli yüceltildiği, grubun dışında kalanların eylemlerinde sürekli bir kusur arandığı, çoğunlukla bulunduğu, bulunamadığında da fitneden/büyük bir oyunun varlığından emin olunduğu bir ortamdan çıkamaz hale geliyor. Bu ortamın sınırlarını; istihdamından ekonomisine, kurumlarının işleyişine ve güvenilirliğine, demokrasisine ilişkin konuşulacak çok şey varken bunların yüksek perdeden ve kutsallarla bezeli konuşmalarla bastırılması ve bunları konuşanların sürekli azarlanışı çiziyor. Başarısız olmuş bir operasyonun ardından kitleler yine söylemlere boğuluyor. “Esir” sözcüğünün kullanılmasının ne kadar uygunsuz olduğunu, parti kongresinde cumhurbaşkanının gülmesinin “yakışıksızlığını”, alternatif söylemleri nedeniyle “muhalefetin terör yardakçılığını” tartışıyor. Siyasi arena, Şahan Gökbakar’ın yarattığı Dünyanın En Hızlı Laf Sokan Adamı tiplemesinin hamasete âşık kopyalarıyla dolu. Soruna odaklanmaktansa söylemler yerden yere vuruluyor. Sonuç olarak, Billig’in belirttiğinin aksine sadece içinde bulunulan grubun milliyetçi olduğu, yurdu sadece o gruba bağlı olanların sevdiği, sadece onların ulusun iyiliğini gözettiği ön kabulü yerleşmiş durumda. Yurttaşlar, her yeni gün Renan’ın ulus olma plebisitlerine ek olarak kendi değerlerinin ve sembollerinin de plebisitini gerçekleştiriyor ve o günün kavgasına kendilerini hazırlıyorlar. Özetle, aynı ülkenin yurttaşlarının sürekli olarak birbirine kendi bayraklarını sallaması, Türkiye’nin normaline dönüşmüş durumda. Bu bayrak sallama coşkusu ve hengâmesi, tarafların birbirini dinlemesini imkânsız hale getiriyor.

    Fotoğraf: https://gazetebalkan.ro/2020/09/04/aferin-mariana/


    Kaynakça

    Billig, M. 2002. Banal Milliyetçilik. Çeviren Cem Şişkolar. İstanbul: Gelenek.

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikUzayın Ekonomisi: Huzur Fezada | Enes Özkan & Özge Öner | Varsayılan Ekonomi
    Sonraki İçerik Sokağa Çıkma Yasakları: Anayasal Devlet Olmak?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı
    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}