Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Popülist Zafer Hilesi: Bize Karşı Onlar
    Yazılar

    Popülist Zafer Hilesi: Bize Karşı Onlar

    Orçun Özkoca9 Mayıs 20245 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Popülist söylemlerin neden popülist parti ve siyasetçilere sıklıkla galibiyet getirdiği ve toplumda nasıl bu denli etki uyandırdığı sıklıkla tartışılır. Sokak seviyesinde bu tartışmalar, “Buna mı kanıyorsunuz?”, “Bu milletin yüzde altmışı aptaldır!” gibi basit ve küçümseyici sonuçlara varsa dahi popülist söylemlerin zafere olan etkisi esasen insan doğası ile doğrudan ilintilidir.

    Örneğin, sıklıkla kullanılan popülist söylem ve politikalardan olan kültürel muhafazakarlık; insanları yaşamlarının aynı şekilde devam edeceği, çocuklarının da aynı şekilde yaşayabileceği ve marjinal grupların ülkelerini etkileyemeyeceği üzerine kurulmuştur. Bu ve anti-elitizm, anti-globalizm gibi diğer popülist söylemler sıklıkla en etkili silahları olan “bize karşı onlar” kutuplaştırmasını besler.

    “Bize karşı onlar” hem iktidara gelmek için hem iktidardayken sorunların yükünü popülistin sırtından atmak adına oldukça mahir bir söylemdir. Bu söylem, ötekileştirme ile “onlar” kitlesini günah keçisi ilan etme üzerine kuruludur. “Onlar” ülkeden ülkeye oldukça değişebilir bir kavramdır ve gerçek bir ideolojik hedeften ziyade popülistin zaferine hizmet eder.

    Christ’s Entry Into Brussels in 1889, James Ensor (1888)

    Avrupa’da yaşanan sığınmacı krizi sonrasında Avrupalı çoğu popülist bu durumdan göçmenleri hedef alarak faydalanmıştır ve Avrupa kurumlarının zayıflığından ve “bizim” olarak adlandırdıkları Avrupalı, Hıristiyan değerlerden ne denli uzaklaşıldığından yakınmışlardır. Bu durum sığınmacıları bizzat ülkesine davet eden ve sayısız sığınmacıyı ülkesinde ağırlayan bir popülist lider için ise ters şekilde işleyebilir.

    Popülist lider yeni ya da eski bir tehdit ile oluşan kutuplaşmayı derinleştirerek iktidar süresini uzatabilir. Dünyada hız kazanan LGBTİ hareketlerini hedef alarak karşısında gerçekten güçlü bir LGBT lobisi olsun ya da olmasın -yel değirmenleri ile dövüşerek- toplumu ikna edebilir. İkinci olarak ise gerçekten toplumdan kopmuş ve güvenilirliğini kaybetmiş güçlü elit kadroların varlığını yücelterek ve anti-elitist bir halk adamı perdesi altında kendini öne sürerek “onlar” kitlesini oluşturabilir.

    Bu senaryoda halk adamına dönüşen popülistimiz pek kalabalık olmayan “vesayetçiler” ile dövüşen bir şampiyona dönüşebilir. Toplum, vesayetçilerin varlığından yeterince rahatsız değilse ya da sorunlar onların varlığı ile örtülemeyecek kadar büyüdüyse daha büyük elitler olan dış mihraklar yeni “onlar” olacaktır ve toplum da popülistin yarattığı sorunlara göz yumarak bu “kutsal” savaşında onu destekleyecektir.

    Bu söylem şekli sanıldığı gibi son zamanlarda hızlanan “woke” siyaset karşısında gelişmiş değil, daha öncesinde belirttiğim gibi insanın doğasına odaklanan basit ama vurucu bir söylem şeklidir. İnsanlar kabileler olarak yaşadığı ilk dönemlerden bu yana “onlar” yani yenilik getiren dış gruplardan korkmuştur. İlk çağlarda yaşayan bir insan olarak kabile dışı bir düşmandan ya da yabancıdan korkmanız oldukça mantıklı olabilir. Kabilenizden olan ancak sizi ölüme götürebilecek kadar marjinal bir “onlar” grubundan korkmanız yine doğal karşılanacaktır. Gelgelelim, günümüz şartlarında yine “yabancı” ya da “onlar” gruplarından oldukça mantıklı sebeplerden korkabilirsiniz, ancak bunun demagog bir popülist tarafından suistimal edilmediğini kontrol etmenizde fayda var; çünkü “onlar” gerçekten “onlar” olmayabilir.

    Çağlardan beri süregelen bu söylemlere ve politika şekline sürekli şahit oluruz. Machiavelli, Prens kitabında Orta Çağ İtalyan şehir devletlerinin kurumlarının zayıflaması ile birlikte nasıl demokratik yollardan popülizme saptığını anlatır. Daha yakın tarihli örneklerde ise Hugo Chavez, Le Pen, Brexit siyasetçileri, Donald Trump gibi her görüş ve coğrafyadan farklı şekillerde popülistlere rastlayabiliriz. Örneğin, Chavez sol bir popülist olarak iktidara gelene kadar oldukça sıkı bir anti-elit söylemi oluşturmuştur. Ancak iktidarı ele aldıktan sonra yeni elitler kendisi ve çevresinden oluştuğu için elitlik tanımını değiştirerek yönetiminin kuyusunu kazan “ekonomik elitler” gibi yeni ötekiler yaratmıştır.

    Popülistlerin farklı görüşlerden gelmesinin temel sebebi ise siyasal kutuplaşma aracılığı ile insanların temel korkularını harekete geçirmeleridir. Burada genellikle karizmatik popülist liderler bir ülkede halihazırda bulunan siyasal ayrıklıklar üzerine söylemler üreterek toplumu arkalarında birleştirmeye çalışır. Bu dikotomiler; kentli karşısında köylü, zengin karşısında fakir, milliyetçiler karşısında azınlıklar, sekülerler karşısında köktendinciler gibi birçok farklı varyasyonu yansıtabilir. Yukarıda örneğini verdiğim Avrupa sığınmacı krizi sonrasında Giorgia Meloni gibi popülist liderler bu dikotomileri derinleştirerek beklenmedik seviyede yüksek başarılar elde etmiştir.

    Peki popülizm gerçekten kötü mü? Biraz ChatGPT cevabı olacak, ancak bu gerçekten karışık ve cevap verilmesi zor bir soru. Siyasal kutuplaşmanın belirli derecelerde faydalı olabileceğini savunan birçok düşünüre rastlamak mümkün. Bu durum popülizm için de geçerli olabilir, zira popülizmin vesayet oluşturmuş elit grupları saf dışı bırakmak, toplumsal dayanışma oluşturmak vb. sonuçları beraberinde getirmesi mümkün.

    Peki sıklıkla eleştirilen popülizm neden kötü görülüyor? İlk olarak başarıya ulaşmak için derin ve sıklıkla kötücül bir siyasal kutuplaşmaya ihtiyaç duyuyor. İkinci olarak kurumları tek adam rejimi ile zayıflatarak çoğulculuk ve demokratikleşmenin önünü kapatıyor. Üçüncü olarak ise yine kurumların zayıflaması nedeniyle ülkeye oluşan güvenin düşmesine ve yolsuzluk vb. nedenler ile kötü ekonomik performans gösterilmesine sebep olabiliyor.

    Peki tüm bu sonuçlara rağmen popülistler neden kazanır ve nasıl kazanamaz? Neden kazandığını zannediyorum yukarı paragraflarda özetlemiş olduk, ancak tüm bu popülist stratejilerin zafere ulaşabilmesi için aşağıda yatan gerçek bir ayrıklığın ya da başarısızlığın olması gerektiği gerçeğini göz ardı etmemenizi rica ediyorum. Avrupa gerçekten bir sığınmacı krizi yaşadı ve popülist ya da değil bahsedilen politikacıların karşısında bulunan diğer politikacılar bu krize yönelik gerekli önlemleri öncesinde alamadığı gibi sonrasında da toplumu ikna edebilecek politika önerileri veremediler. Etnik popülist olarak görülen Evo Morales, Bolivya’nın yerli halklarının yaşadığı zorlukların neticesinde bulunduğu konuma gelmişti. Kısacası, milletin yüzde altmışı gerçekten aptal değil, sadece yaşadıkları ayrıklıkları derinleştiren ancak “çözüm” vaadi sunan liderlere reaksiyon gösteriyorlar.

    Popülizmin sonuçlarını engellemek istiyorsanız sorunun köküne bakmanız bu nedenle büyük anlam teşkil ediyor. Toplumun yaşadığı sorunların üstüne gidilmediği, toplumda oluşan farklı fikirlerin kabul edilmediği ve hatta yok sayıldığı, toplumu temelden kutuplaştıracak kadar ağır ayrıklıkların oluşturulduğu her senaryoda popülizmin oluşması ve muhtemel zafere ulaşması kaçınılmazdır.

    Popülizm karşıtı siyasilerin, entelektüellerin ve vatandaşların; sorunlara yüz çevirmesi, kendilerini yankı odalarına kapatarak diğer sesleri duymazlıktan gelmesi ve “en iyisini ben bilirim” tavırlarının popülizme çok geniş bir oyun alanı sunacağı ve oluşan siyasal kutuplaşmanın onları sonsuz mağlubiyetlere iteceği gerçeğini çabukça kabul etmeleri, kendileri ve tüm toplum adına oldukça faydalı olacaktır.

    Dünya R1 Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerik1 Mayıs’ın Ardından | Çerçeve S3 #30
    Sonraki İçerik Cumhuriyet’in İşçisi Olmak II: İktisadi Kalkınmanın Bedeli

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Kadir Serkan Selçuk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}