[voiserPlayer]
Bu sıralar streaming platformları ülkeye girdikçe nasıl bir bolluk akmaya başladı fark ettiniz değil mi? Ulusal kanallar bir dizi için tüm yapım ekibinin ve oyuncuların suyunu çıkartıp posasını tükürdükten sonra sektörün bilinen isimleri, eskisi kadar sık projelerde yer almamaya başladılar. Tabi bunu aslında verilerle doğrulamam lazım aslında ama arada dönen TV dizi tanıtımlarına bakıyorum da… Daha 2-3 yıl öncesine dek ekranları domine etmiş olan isimler pek ortada yok gibi.
Bunun tabii ki en önemli sebeplerinden birisi dizilerin Türk aile yapısının komple bir gecesini rezerve etmeye yönelik uzun mu uzun yapım ve çekim süresi. O koşturmaca, reyting savaşı içinde ayakta kalabilme mücadelesi, tüm ekipten çok fazla şey götürüyor, adım gibi eminim. Bir de son yıllarda iyice kendini gösteren sansür ve otosansür müessesesi… Bir ara durum o kadar absürt bir hal almıştı ki televizyonda olan her şeyi gündeme taşıyacak bir bakan veya mebus bulabilmek fena halde mümkündü.
Oysa gücünü temelde iktidarının ilk yıllarında tüm görsel medyayı egemenliği altına almak olan bir politik oluşum için kötü hamlelerdi bunlar. O dönemde bunun Türk televizyon seyircisini kısır bir döngüye sokacağına dair tahminlerim olmuştu. Çünkü ulusal kanallarda haberler ve diziler ayrılmaz bir bütündü. Haberciliğin zaten azar azar kıyıldığını gören Türk halkı, diziler de sürekli tırpanlanmaya başlayınca bir anda televizyonlardan uzaklaşmaya başladı.
Sonrasında da Netflix’in açtığı yoldan gitmeye başlayan diğer online yayın mecraları işin içine girdikçe Türk Televizyonculuğu eski görkemli günlerini aramaya başlar olmuştu. Bunlar tabii ki benim kendi çıkarımlarım ve gözlemlerim. Eskisi gibi yayın saatinde sokaklarda in cin top oynatan diziler yok. Vardıysa bile ben duymadım.
Bu yazımıza konu olan Andropoz dizisi de tam bu koşullardan ortaya çıkmış bir dizi. Destansı olmayan bir ortalama bölüm başı yayın saati ve (oto)sansür dinamiklerini sallamayan bir yapım. İyi bir senaryo ve prodüksiyon sürecinden geçtiği belli olan dizi, ilk izlenimlerinizde kurduğunuz beklentileri karşılayacak bir iş olarak öne çıkmayı beceriyor.
Peki bu dizinin anlatmaya çalıştığı ne? Marmaris’te kanı bitli yılların esnafları ve onların aileleri etrafından dönen bir kara komedi dizisi olarak sivriliyor. Bilenler bilir ben ilk üniversitemi bıraktığımda 5 yıl turizm yapmıştım ve dizide anlatılan tiplemelerin kanlı canlı örnekleri ile bizzat tanışmıştım. Evet o tiplemeler gerçeğe çok yakın sayın okuyucular. Tabi biraz daha mikro bir bakış açısı ile seçmece tiplemeleri ele aldığı için çok abartılı da gelmeyebilir ama onlardan çok daha karikatür tiplerle de müşerref oldum diyebilirim.
Turizm bölgelerinin bu esnafları çoğu zaman elleri bir yerlerinde, kazandıklarından tatminsiz, belediye ve turistlerle sıklıkla kavgalı, (görünüşte) çağ dışı bir zihniyete sahip ve mütemadiyen başkaları ile para pul vb. konularda rekabete giren tiplemeler. Hal durum böyle iken bu karakterler aslında çeşitli hikâye varyasyonlarına da açık pek tabii. Dizinin bel kemiğini evli ve iki çocuklu, bir tuhafiye dükkânı işleten orta yaşlarda bir esnaf olan Yusuf (Engin Günaydın) oluştururken konu ilerledikçe diğer karakterlerin katkısı ile azar azar çığırından çıkan olayların nereye gideceğini merak ederken buluyorsunuz kendinizi.
Senaryosunu Engin Günaydın’ın yazdığı ve yönetmenlik koltuğunda Taylan biraderlerin olduğu bir dizi ne kadar iyi olabilirse o kadar iyi. Ki, baya iyi. Olayların akışı komik ve gerilimli bir seviyede seyrederken asla dikkat dağıtacak tuzaklara düşmüyorlar. Yaşananları anlatım şekilleri ve diyaloglar konusunda da belli bir kaliteden taviz vermemeleri ekstra iyi. Bunların üzerine de çok başarılı bir oyuncu kadrosu eklenince yılın en seyirlik Türk dizilerinden birisi ortaya çıkmış oldu. Hatta tüm oyunculardan ve performanslarından inanılmaz memnun kaldım. Bir kişi hariç: Tamer Karadağlı. Oynadığı karaktere dair yaptığı abartılı mimikler ve beceriksiz şivesi ile adeta öldürmeye uğraşıyor biz seyircileri. Ama Allah’tan diğer oyuncular çok başarılı da o ‘cringe’ sahneleri nötralize edebiliyorlar.
Son sözüm sayın okurlara ve dizinin potansiyel izleyicilerine. Heyecanlı ve eğlenceli olup aynı zamanda sündürmeden tadında bırakabilen başarılı bir dizi arıyorsanız, arayışınız son bulmuştur diyebilirim kendi adıma. Doğalını buluncaya dek canınız çıkmasın. Güç sizinle olsun.