
Pandemi Kazanımları: Türkiye Grand Prix’i
Dünya’nın en önemli motor sporları organizasyonu olan Formula 1, dokuz yıl aradan sonra yeniden Türkiye’de. 2020 yılında yaşanan Koronavirüs pandemisi neticesinde dünya genelinde beş farklı kıtada yapılacak olan pek çok yarış iptal edildi. Milyarlarca Dolar ekonomik hacme sahip, Dünya’nın en önemli spor organizasyonlarından biri olan Formula 1’in tam bir sezon boyunca iptal edilmesi ekonomik koşullar neticesinde pek mümkün olamazdı. Öyle de oldu. Takvim yeniden düzenlendi. 6 Grand Prix iptal edilmesine karşın FIA, (Fédération Internationale de l’Automobile – Uluslararası Otomobil Sporları Federasyonu) sıkıştırılmış takvime yeni yarışlar eklemeye karar verdi. Çünkü düzenlenmeyen her yarış organizasyonun 30-50 milyon $ aralığında zarar etmesine neden oluyordu. Yapılan görüşmeler ve pazarlıklar neticesinde İstanbul Park Türkiye Grand Prix’i sezonun 14. yarışı olarak takvime eklendi. Böylece 13-15 Kasım 2020’de Formula 1 heyecanı dokuz yıl aradan sonra Türkiye’ye geri döndü.
Bu hafta bu yazı ile birlikte Türkiye’nin F1 serüvenini inceleyeceğiz.
Dönemin Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Başkanı Mümtaz Tahincioğlu’nun FIA, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Ticaret Odası gibi kurumlarla kişisel çaba ve ilişkileri ile yürüttüğü lobi çalışmaları sayesinde 2001 yılında Formula 1, Türkiye’ye kazandırılmış olundu. Bülent Ecevit liderliğindeki 57. hükümet, yarış için gerekli yatırımları kamu garantisine alarak Başbakanlık Turizm Tanıtım Fonu’ndan karşılanacağını açıkladı. O dönem yapılan araştırmalara göre yurt dışından yarışı izlemek için ülkeye gelen bir turistin ortalama günlük harcamasının 320$ olduğunu, Grand Prix’in dört günlük tüm etkinlikleri için ise 1200$’lık harcama yaptığı tespit edilmişti. Ayrıca yarışların yaz aylarında düzenleneceğini de hesaplanarak, turistlerin yaz tatillerini turizm acentalarının da yönlendirmesi ile yarış öncesi veya sonrası Türkiye’de yapması hedeflenmişti.
Yarışın Türkiye’de düzenlenmesi adına yapılan anlaşmaya göre Başbakanlık Turizm Tanıtım Fonu, 7 yıl boyunca her sene 13,5 milyon $ FIA’ya ödeme yapacaktı. Pistin inşası için de TOBB ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) birlikte çalışacak ve yatırım yapacaktı.
250 milyon $’a mal olan 125.000 kişilik kapasiteye sahip İstanbul Park, 21 Ağustos 2005’de kapılarını ilk kez F1 severlere açtı. Pist sahip olduğu özellikler ile diğer Grand Prix’lerden ayrılıyor ve kamuoyunca en prestijli yarış etaplarından biri olarak kabul ediliyordu. Araçların saat yönünün tersine yol alınması ve sürücülerin ortalama 4.3 g kuvvetine maruz kaldıkları 8. viraj (“Notorious Turn 8”) gibi özellikleri ile İstanbul Park en özel yarışlardan biriydi.
2005’de McLaren pilotu Kimi Räikkönen 2006’da ise Ferrari pilotu Felipe Massa Türkiye Grand Prix’ini kazanmayı başardı. 2006’da Felipe Massa’ya ödülü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın vermesi siyasi olarak büyük tepkilere neden oldu. Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından yayınlanan bir deklarasyonla kınanan bu seremoni sonucunda FIA, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED)’na 5 milyon $’lık bir ceza kesti.
2007 ve 2008 de Felipe Massa iki kere daha Türkiye Grand Prix’ini kazanmayı başardı. 2009’da ise Brawn GP (şimdi Mercedes-Benz) pilotu Jenson Button yarışı lider bitirdi. 2009 yılında FIA, 17-18 milyon $ karşılığında yarışın 2011’den itibaren beş yıl daha süreyle uzatılması isteğini Türkiye’ye iletti. Ancak FIA’nın bu girişimleri dönem hükümetinin yarışların devam etmesi yönünde yeni fon kaynakları bulma konusunda herhangi bir irade ortaya koymaması ile sonuçsuz kaldı.
2010’da McLaren pilotu Lewis Hamilton, 2011’de de Red Bull Racing pilotu Sebastian Vettel damalı bayrağı ilk sırada geçmeyi başardı. 2011 itibari ile Türkiye’nin FIA ile imzaladığı yed yıllık sözleşme tamamlandı. 2012 yarış takvimine Valencia (Avrupa GP), Singapur GP, Kore GP, Hindistan GP, Abu Dhabi GP, ABD GP gibi yeni yarışların da eklenmesi ile FIA’nın Türkiye’den istediği ödeme 25-30 milyon dolara yükseldi. Dönemin siyasi ve ekonomik koşullarınca böylesine ciddi bir ücreti ödemek daha da zorlaşıp, yeterli ilgi ve alaka da gösterilemeyince Türkiye GP bir daha yarış takviminde yer alamadı.
İhmalkarlıklar neticesinde dokuz yıl gibi uzun bir süredir hasret kaldığımız Türkiye Grand Prix’ine COVID-19 ile kavuşuyor oluşumuz ne kadar da manidar…
Fotoğraf: Sven Brandsma
Paylaş
Yazarın diğer içerikleri

Sporda Zor Zamanlar: 2020
2020 yılı insanoğlu için pek çok zorlukla geride kalmak üzere. Doğal afetler, kazalar, yıkımlar, ölümler ve tabii ki korona virüs… İnsanoğlunun bu zor ve sıkıntılı zamanları belki de en çok spor endüstrisini etkiledi. Eğlence sektörünün bir ürünü olarak spor; korona virüsün yaşamlarımıza taşıdığı zaman, mekân, rekabet ve etkileşim kısıtlamaları ile

Futbolda Irkçılığa Türk Gözlüğü
Son dönemlerde Dünya genelinde yükselişe geçen milliyetçi ideolojiler, ırkçı söylem ve davranışların daha da şiddetlenmesine neden oldu. Bu ırkçı eylemlere en son maruz kalan kişi ise İstanbul Başakşehir FK yardımcı antrenörü Pierre Webó oldu. Bu olay global ölçekte de büyük bir ses getirdi. Taraftarların veya yöneticilerin ırkçı söylemlerine veya davranışlarına

Arap-İsrail İlişkilerine Futbol Açılımı
On yıllardan beri gerginliğine ve şiddetine tanık olduğumuz Arap-İsrail ilişkileri, 2020 ile birlikte daha barışçıl bir hal almaya başladı. BAE, Bahreyn ve İsrail arasında Eylül ayı başında imzaladıkları normalleşme anlaşmaları sürecin daha hızlı yürütülmesini sağladı. İsrail ile Arap ülkeleri arasında imzalanan yeni iş birlikleri, sürecin sürdürülebilir hale gelmesi adına son

Diego Maradona: Futbola “Küçük Bir Siyah Nokta” Koydu
Eşsiz futbol yeteneği ve profesyonel kariyerinin yanı sıra, kaotik yaşamı ile tüm dünyanın ilgisini üzerinde toplayan bir adam… Siyasi duruşu ve söylemleri ile toplumsal konulara ilgi gösteren, hatta yön veren bir vatansever, bir dünya vatandaşı… Kimden mi bahsediyorum? Diego Armando Maradona’dan… O sahadayken, her birimiz için mutlu olmaya değer bir

Formula 1’in Start-Finish Düzlüğü: Türkiye GP’si
9 yılın ardından Formula 1 heyecanı, bugün bir kez daha Türkiye’de yaşanacak. Kamuoyunda, herkeste çok büyük bir heyecan hâkim. Dünya’nın en hızlı arabaları, en hızlı pilotları, son teknolojiler ile yeniden İstanbul’da sahne alacak. Bu hafta bu yazı ile birlikte 2020 Türkiye Grand Prix’i öncesindeki son detayları sizler için aktarmaya çalışacağız.

Bir Kız Çocuğunun Tutku Dolu Oyunu: Futbol
Türkiye’de kadınlar ekonomik, sosyal ve toplumsal pek çok alanda hem psikolojik hem de fiziki zorluk ya da kısıtlama ile baş etmek durumunda kalıyorlar. Bu durum spor endüstrisinde de böyle. Erkek egemen bir endüstride, kadınlar var olma mücadelesi verirken çok daha kısıtlı imkanlar ile çok daha büyük başarılar elde etme durumunda

Asıl Engel Sistemsizlik: Türkiye’de Engelli Sporu
Spor, özellikle engelliler için en önemli sosyal rehabilitasyon aracı. Ancak, Türkiye’nin devlet mekanizması engellilere bu hizmeti götürmekte son derece yetersiz kalıyor. Devlet engellilere sporu götüremediği gibi; engellilerin kişisel insiyatifler ile kendisine başvuru yapmasını beklemekle yetiniyor. Gelin hep birlikte ülkemizdeki engelli sporunun işleyişine göz atalım. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD),

Avrupa Premier Ligi: Yine, Yeni, Yeniden…
Global dünya ekonomisinde en ufak bir daralma, bir kriz meydana geldiğinde, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi spor endüstrisi de bu durumdan olumsuz etkileniyor. Harcamalar kısılıyor, yeni gelir modelleri yaratılıyor, organizasyon yapıları yeniden şekillendiriliyor. Avrupa’nın dev kulüpleri de her ekonomik kriz dönemi bir araya gelerek kendi özerk liglerini kurmayı planlarlar. Covid

Almanya’da Almanya Forması ile Almanca Konuşan Bir Türk Futbolcu: Emre Can
Türkiye A Milli Futbol Takımı, çarşamba akşamı Almanya’nın Köln şehrinde oynanan hazırlık maçında Almanya ile 3-3 berabere kaldı. Maçın sonunda ise skorun yanı sıra bir başka tartışma konusu daha vardı. O da Almanya Milli Takımı’nın Türk asıllı oyuncusu Emre Can’ın, yayıncı kuruluş TRT’ye Almanca demeç vermesiydi. Bu konu özellikle maçın

Türk Futbolunda “Reform”a İhtiyacımız Var
Türk kulüpleri, uluslararası müsabakalarda hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor. Perşembe akşamı Galatasaray’ın Glasgow Rangers’a elenmesi ile bu sezon Avrupa kupalarında ülkemizi temsil eden takım sayısı ikiye düştü. Şampiyonlar Ligi’nde Başakşehir FK, Avrupa Ligi’nde ise Sivasspor Türkiye’yi temsil eden takımlar olacak. Birbirinden güçlü rakiplerle karşılaşacak olan bu iki takımımızın, başarısız sonuçlarla