Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Teknoloji Çağında Tarihçilik: Risk mi Fırsat mı?
    Yazılar

    Teknoloji Çağında Tarihçilik: Risk mi Fırsat mı?

    Ömer Faruk Topal3 Ocak 20214 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Geçtiğimiz günlerde Stanford Üniversitesi’nden Ali Yaycıoğlu televizyonlardaki tarih programcılığı ve tele-tarihçilik üzerine düşünme zamanımızın geldiğini söyledi. Bu çağrı, ekrana olan bağımlılığımızın arttığı şu günlerde daha büyük anlam taşıyor. Bu sebeple konu hakkındaki fikirlerimi paylaşmak istedim.

    Toplumumuz tarihle son derece hastalıklı bir ilişki kurmuştur. Çok sevdiğim bir hocam, “Tarihi kaynaklara tevazu ile yaklaşacaksınız, öğretmeninden ders dinleyen bir öğrenci gibi onun sizi eğitmesine izin vereceksiniz” derdi. Biz ise tarihe tevazu ile yaklaşmak yerine ona fikirlerimizi veya ideolojilerimizi onaylatmak için başvuruyoruz. Bunda tarihin bir ideolojik hesaplaşma alanı olmasının rolü elbette çok büyük. Türkiye’de birçok insan tarihi öğrenmek değil, tarihten profil fotoğrafı yapabileceği karizmatik bir figür bulmak istiyor. Bu kimseler için tarih, hayranlık duydukları kişilerin hayatlarını anlatan bir dizi menkıbeden ibaret.

    İşin ilginç yanı ise, profesyonel tarihçiler mesleklerini ilgilendiren bu durumda başat aktör değil. Parçası olmaya çalıştığım Osmanlı tarihçiliği dünya standartlarında binlerce tarihçi yetiştirmişken, bugün toplumun büyük kesiminin zihnindeki Abdülhamid imajı Necip Fazıl’ın büyük oranda uydurma olan anlatısına dayanıyor. Mehmet Akif’in Japonya, Nazım Hikmet’in Şeyh Bedrettin üzerine yazdığı şiirler bu konular üzerine yazılmış onca akademik çalışmayı gölgelemeye devam ediyor. Dünyanın en zengin ve kolay erişilebilen arşivlerinden birine sahip olmamıza rağmen (bunun ne demek olduğunu Yemen veya Mısır’da arşiv çalışması yapan birine sorun) şairlerin, romancıların, ideologların ve demagogların çoğu zaman gerçeklikle bağı olmayan tarih anlatılarına alternatif sunamıyoruz veya sunduğumuz alternatifler yeteri kadar kabul görmüyor.

    İyi bir tarih kitabı yazmak son derece zahmetli bir iştir. Eğer tarihçi bir de kariyerinin başında bir akademisyense, bir yandan öğrencilerle ilgilenecek diğer yandan idari görevlerini yerine getirecek ve kalan zamanda da kitabını yazmaya çalışacaktır. Bu sebeple doktora tezini kitaba çevirmek için bile senelerce uğraşan hocalarımız var. Bu yazıyı yazarken ABD’nin büyük üniversitelerindeki bazı Osmanlı tarihçilerinin yayınlarını kontrol ettim. Birinci kitabı ile ikinci kitabı arasında on yıl, hatta daha fazla zaman olan kişi çoktu. Kaldı ki birincil kaynaklara dayanan, birden fazla araştırma dilinin kullanılmasını gerektiren başarılı bir tarih kitabı için on yıl hiç de uzun bir süre değil.

    Bu durumda şöyle bir sorunla karşı karşıyayız: Bir tarafta her sene bir kitap yazan hatta aynı şeyleri farklı başlıklarla tekrar tekrar yazarak büyük paralar kazanan, ideolojik fantezilerini tarihe boca ederek geçmişi manipüle edenler, diğer tarafta ise on yılda bir kitap yazan başarılı tarihçiler var.

    Bu durumda insanlara kızmaya hakkımızın olmadığını düşünüyorum. Toplumun geniş bir kesimi hiçbir somut kaynağa dayanmayan, bir grubun siyasi ajandasını sözüm ona akademik bir dille meşrulaştırmak için üretilmiş anlatılara inanabilir. Geleceğe dair söyleyecek bir sözü olmayan siyasetçiler tarihi kullanarak yapay düşmanlıklar üretebilir. Yaşadığı hayattan memnun olmayan insanlar geçmişteki bir altın çağ ile kendilerini avutabilir. Bütün bunlar olurken tarihçiler üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getiriyor mu? Bağlamından koparılan, mitleştirilen tarihi normalleştirmek için çaba sarf ediyor mu?

    Peki, tarihçiler ne yapmalı? Onlar da her sene bir kitap mı çıkarmalı? Elbette hayır. Her zaman kaliteyi öncelemek gerekir. Tam da bu noktada artık elimizde önemli bir fırsat var. YouTube, podcastler ve internet medyası çok daha rahat ve hızlı bir şekilde tarihçilerin toplumla iletişim kurmasını sağlayabilir (burada Cengiz Özdemir ve Ozan Sağsöz’ün sunduğu Kültür & Tarih Sohbetlerini anmamak olmaz). Daha fazla tarihçi YouTube programlarına katılmalı, daha fazla akademisyen çalışmalarını internet medyasında paylaşmalı. Hatta meslek etiğinden ve akademik dürüstlükten şaşmadan tarihi konuların daha eğlenceli hale getirilmesinde de bir sakınca görmüyorum. Bu açıdan “tele-tarihçiliğin” iyi kullanılması durumunda faydalı sonuçlar doğuracağını düşünüyorum.

    Bir risk olarak, etkileşim almak ve şöhret kazanmak için yeterli kapasiteye sahip olmadığı halde bu işe girişenler var olabilir. Hatta herkesin bu imkanlara sahip olması bir kakofoniye de yol açabilir. Ancak bu tür kişilerin varlığı, online platformlara tamamen sırt dönülmesini gerektirmez. Şahsi gözlemime dayanarak söyleyebilirim ki, Türkiye’de insanlar yeni şeyler öğrenmeye açık. Cıvık sembolizm, kuru hamaset ve kof özgüvenle örülmüş tarihi dizilerden etkilenen insanlar olduğu kadar doğru bilgiye ulaşmak isteyen meraklı insanlar da var. Bu talebe sırtımızı dönemeyiz.

    Bir yazarın kalitesi kavramları ele alışındaki titizliğinden belli olur. Ehliyetsiz insanların elinde içi boş sloganlara dönen kavramları analitik düzleme çekmeliyiz. Bunu da kavramların tarihsel gelişimini ortaya koyarak yapabiliriz. Türkiye’de siyasi pozisyonlar yeniden inşa ediliyor ve şekil değiştiriyor. Bu değişim sürecinde birçok kişi ve grup tarihle olan ilişkisini yeniden kuracaktır. Son zamanlarda tarihe olan ilginin artışının arkasındaki nedenlerden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Kemalistler hiç olmadığı kadar Atatürk’ü Osmanlı geçmişiyle birlikte değerlendirmeye meyillidir. Bu zamana kadar devletle olan ilişkilerini dışarıdan aldıkları kavramlarla kuran liberaller artık modern devletle yeni bir ilişki geliştiriyor. Soğuk Savaş döneminde tek tipleşen gruplar gittikçe çeşitleniyor. Örnekler çoğaltılabilir. Bu değişim sürecinde başarılı ve etik değerlere sahip tarihçiler ön planda olursa post-kolonyal dönemde Orta Doğu’ya hâkim olan üç ideolojinin (anti-kolonyal milliyetçilik, Marksizm-Leninizm, İslamcılık) zıtlıklar ve karşıtlıklar üzerine kurulu tarih anlatısının yerine daha iyi bir alternatif koyabiliriz.

    Fotoğraf: Andrew Neel

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikTürkiye’de Siyaset: Sorunlar ve Umutlar | Konuk: Kemal Can | Türk Siyasal Hayatı | #4
    Sonraki İçerik Zor Zamanlar Ya Sonrası? | Emine Uçak & Nil Mutluer | ÖteBeri Yeniden #6

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Batık Maliyet mi, Gemileri Yakmak mı? İktidarın İzlediği Yolun Mantığı

    22 Mayıs 2025 Alper Yağcı
    Yazılar

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Deniz Gün Eraslan
    Videolar

    Küreselde ve Yerelde Kadınlar, Romanya-Polonya Seçimleri ve Trump’ın Ortadoğu Gezisi |2’li Görüş #41

    20 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi ve Melis Konakçı

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Batık Maliyet mi, Gemileri Yakmak mı? İktidarın İzlediği Yolun Mantığı

    22 Mayıs 2025 Yazılar Alper Yağcı

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Yazılar Deniz Gün Eraslan

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Yazılar Erdal Kesin

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Röportajlar Daktilo1984

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}