[voiserPlayer]
Ecem. Dinle beni. Sakın ha, umut tutma.
Yüzünü kara bir bulut kapladı da yıldızlar gibi parlayan gözleri doluverdi bir anda. Bu kadın o kadın mı? Zırhını kuşanan da atının üzerinde Orklar ordusuna yalın kılıç dalan. O Orklar sa, Orta Dünya’nın en bahadırlarının dahi dizlerini titretir, dudaklarını kurutur, gözlerinin ışığını soldurur ha. Bu kadın o kadın mı ya? Cesur mu cesur, kılıçta usta mı usta, öyle dillere destan ha. O savaşlarla yoğrulan Aragorn’u, Legalos’u, Gimli’yi ağız açık bırakan, o kadın gerçek bu kadın mı ya?
Neden? dedi, titrek bir sesle.
Söylemesem mi acaba? Ama öğrenmeli ya. Yalanın uçmağında yaşamaktan sa, gerçeğin tamağı daha iyi değil mi ya?
Onun bir sevdiceği var.
Kim o?, dedi. O ses! O bakış! Artık buradan geri dönüş yok!
Kim o?, dedi yeniden. Bu kez daha sertce. Sussam ya, bıçağını yüreğime sokuverecek. Onu o durumda görmek, daha da fazla acıtmıyor mu ya?
Arwen.
Arwen? dedi kaşlarını çatar da. Şaşırdı, soluk alamadı da. Ama o bir elf değil mi ya?
Evet.
Ama nasıl? dedi umarsızca. Arwen ha…
Arwen ya, o yaşayan en güzel canlı da, ben kimim ya? Böyle mi düşündü ha? Oy sa. Yaşayan en güzel canlı sensin ya.
Bu ilk defa değil ya. Beren ve Luthien’i duymadın mı? Luthien bir elf, Beren bir insandı da.
Faramir, dedi umarsızca. Beren ve Luthien’in destanını hatırladı ya.
Faramir, dedi bir kez daha. Anlatma, dedi gözleri.
O henüz iki yaşında Orklar babasını öldürür ya.
Gözünden bir kaç damla yaş geldi.
Ben da yedi yaşında Orklar babamı öldürür, dedi.
Babası Arathron var ya, Rivendell elflerinin hanı Elrond’un yoldaşı, oğullarının da silahdaşı.
Elrond ha?, dedi. Arwen’in babası Elrond ha? Çocukluk sevdiceği yok sa?
Dinle beni, yalnız ca. Yoldaşı öldürülür ya, Elrond yetimini yanına alır da, onu kendi oğul yapar, öyle bakar, öyle büyütür. Çocuk Arnor ve Gandor’un hanlar soyundan ya, Elrond öz kimliğini gizler, çocuğa Ethel adını kor. Ne olur ne olmaz, düşman onu da öldürmek ister ya. Ethel. Umarsız insanlık için adı gibi umut ol sa. Çocuk büyür, babası gibi Elrond’un oğullarının silahdaşı olur da, onlarla çok kez Orklara karşı seferlere çıkar da.
İkisi çocuk da öyle mi karşılaştı ha?, dedi. Bu neden önemli ya?
Ethel 20 yaşlarında ya. Bir sefer dönüşü Elrond’un yanına çıkar da, ona olanları anlatır. Elrond karşısında dikilen gençten öyle gurur duyar da, yoldaşı Arathorn’u hatırlar. Yetimine iyi baktım ha der kendi kendine ve orada Ethel’e öz kimliğini söyler. Arador’un oğlu Arathorn’un oğlu Aragorn. Ona Orta Dünya’nın en yüce hanlığınının simgesi, atalarından Barahir’in yüzüğünü verir da, senin olanı al oğlum, der.
Arwen’le ne zaman başlar? ha, dedi. Daha fazla beklemeye dayanaman da. Sinirlendi, böyle daha güzel de ya.
Aragorn, Arwen’i 20 yaşına kadar hiç görmez ya. Arwen annesinin ülkesi Lothlorien’de ya. Aragorn o gün öz kimliğini öğrenir da, ertesi gün ilk kez karşılaşır Arwen la. Arwen de babasını görmek için Rivendell’de da.
Arwen’i ilk sarayda mı görür, ha? İkisini babası mı tanıştırır, ha? Güç evliliği olsun ister, ha? Evlendirir ikisini, ha? dedi, soluk da almadan. Evet der sa, rahatlar mı ya? O zaman, Aragorn’un Arwen’i yüreğinden sevmediğini düş eder ya. Seni bir yalanla mutlu kılamam da.
Dinle beni, yalnız ca. Aragorn öz kimliğini öğrenir ya, ertesi günü Rivendell’in ormanında yürüyüşe çıkar da. Luthien destanınında Luthien ve Beren’in Neldoreth ormanında karşılaşmasını bilin ya, o kısmını söylenir durur da.
Hatırladı ya, hatırladı. Ancak öyle üzgün, ağzını açmadı da, açamadı da. Aragorn’un da Arwen’i ilk kezinde bir ormanda gördüğünü anladı da. Luthien ve Beren gibi ya.
Aragorn destana öyle dalar da, bir anda karşında Arwen’i görür, onu Luthien sanır ya. Aynı Luthien ha, üzerinde gri ve mavi renk bir pelerin, Elflerin ülkesinin alacakaranlığı gibi açıkça teni, rüzgarla dalga dalga saçları, yıldızlar gibi sanki cevherlerle kaplı göz kirpikleri…
Dik dik baktı ya, orada kestim. Bu destandandı ya, destandandı. Bilirdi, ya? Yok sa, ben hiç Arwen’i görmedim ya. Bir korku saplandı yüreğime. Canımı alır mıydı oracık da? Yok sa. Yok sa. Bana dik dik baktı ya, yok sa beni mi kıskandı ha? Aragorn’a bu kadar vurgun sa…
Etrafımda er kısmından biri daha Arwen’e sevdalı ol sa, buna katlanamam, bil ha, dedi. Sonra ekledi: Arkasından da Luthien, Luthien, diye bağırır mı, ha?
Evet ya.
İlk sevdiceği ha, ilk görüşte sevdiği ha. Gözleri acı ile doldu da, kalbine bıçakların binlercesi saplandı ya.
Yoruldum, dinlensem ya, dedi ve odasına çıktı.
Kızdı bana. Çok kızdı ya. Beni sever mi artık ha? Gece ateşler kapladı da bedenini, terler içinde kaldı da, sayıkladı da, sayıkladı. Rohan’ın soylu kadını Eowyn. Pelennor Ovası Savaşında Angmar’ın Cadı-Kralını öldürür ya, kendisi da ağır yaralanır orada. Hatta ölü sanılır da, yaşadığı anlaşılır, öyle bu hastaevine getirilir ya. O gece sık sık odasına girdim ya, terini sildim da, ilacını içirdim da.
.
Ertesi gün hastaevinin önünde güneş ışığı ile ısınır ke, kapıda bir karaltı gördüm. O da, Eowyn ya. Bir zaman bekledi, sonra çıktı bir hışım da. Elleri arkasında bağlı, belinin üzerin da. İlk önce bana doğru bir adım attı, sonra durdu da, tam tersi yönde yürümeye başladı. Altın sarısı saçları pırıl pırıl parlar ya. İleride orman var, ona doğru yürüdü da yürüdü. Ben korktum da. Ayağa kalktım, onu takibe koyuldum. Ona yetişmeye çalışmadım ha. Hafif kafasını çevirdi ya. Gelip gelmediğimi görmek istedi sa. Sonra yürümesine devam etti ya. Ben de ettim. Yavaşladı ya, ben de yavaşladım. Durdu ya. Ben de durmdum. Bir sinirle baktı ya. Elini kaldır da, beni çağırdı ya, sonra yoluna devam etti. Adımlarımı hızlandırdım da, ona yetiştim. Bana bakmadan yürüdü.
Şu öyküyü bitir ha, dedi.
Hangi öyküyü ya?
Dün anlattığını, dedi. Neden kızgındı ya?
Ormanda karşılaşma kısmını anlatmasam ya.
Olur, dedi kısa ca.
Elrond bir gün Aragorn’u yanına çağırır da, seslenir. “Arathorn’un oğlu Aragon. Beni dinle ha. Seni büyük bir yıkım beklemek da. Önünde çok yıllar var, sıkıntı üzerine sıkıntı çekeceğin ha. Onları aşana kadar da, kendine bir eş bulma ha. Kendine bir kadını bağlama ha.” Aragorn buyruğu alır ya. İlk önce Arwen’e denk olmalıdır da. Öyle ya. Aralarında 1900 yıl yaş farkı vardı ha.
Bu kez sessizdi. Bir adım önde, başı önüne eğik, elleri arkasında asılı, yürüyordu. Dinliyor muydu beni ya? Sustum. 1900 yaş farkına duygusuzdu ya.
Neden sustun?, dedi.
Dinler miydin ya?
Dinlerdim ya, dedi, sen devam et anlatmaya.
Elrond’la konuştu ya Aragorn, ertesi gün Arwen’e veda eder da, Rivendell’den ayrılır ha.
Öylece ha?, dedi.
Nasıl öylece?
Arwen karşı çıkmadı ha?, dedi.
O kadar bilmem ya.
Onunla gitmek istemedi ha?, dedi.
O kadar bilmem ya.
Ben ol sa, onunla giderdim ya, dedi.
Evet onunla giderdin ya, tek başına bırakmazdın ha, dedim içimden.
Aragorn Orta Dünya’yı gezmeye koyulur da tek başına. Tam 30 yıl boyunca. Rohan’ın da, Gondor’un da ordularında savaşır da, en doğuya da, en güneye de tek başına yolculuklar yapar ya. İnsanları da, elfleri de, cüceleri de bilip, tanır da. Yüreklerindeki iyiliği de görür, kötülüğü de. Tam 30 yıl sonra Rivendell’e dönmeye kararı alır da…
Arwen’i mi özledi ya, dedi sözümü keserek.
Hahaha. Bağışlayın Ecem. Kendimi tutamadım da.
O da güldü ya. İlk kez ha. İnci gibi dişleri göründü ya. Sen bu kadar güzel mi gülerdin ha?
O arada Arwen’i hiç mi görmedi ha?, dedi.
O kadar bilmem ya. Sanki görmedi ya.
Yine de yüreğinde sevgi kaldı ha? dedi. Koynuna tek bir kadın bile almadı ha?
Yüreğim acıdı da, duymazdan geldim. O bakmakla doymadığım yüzü nasıl ha? Bakmaya cesur olamadım da.
Aragorn Rivendell’e dönüşte yolu Lothlorien’den geçer ya, elflerin baş hatunu Galadriel ağırlar onu.
Arwen’in büyük annesi ha? dedi.
Anlattıklarımı biliyordu ya, biliyordu. Neden anlattırıyordu bana ya?
Arwen de o sırada Lothlorien’de ya. Tam 30 yıl sonra ilk kez Aragorn ve Arwen orada karşılaşır ha. Birlikte tam bir mevsim geçirirler de, öyle nişan takarlar ya.
O nişanla Arwen ölümsüzlükten vazgeçer ya, dedi. Aynı Luthien gibi.
Bu anlattıklarımı biliyor musun ha?
Yok ya, dedi. Yok.
Üzüldü ya, üzüldü.
Yoruldun da. Henüz tam iyileşmedin ya. Hava da serin ha.
İlk kez gözlerimin içine baktı da, gözlerini evet der gibi kapatıp açtı. Dönüş yolunda hiç konuşmadı ya, ben de konuşmadım. Bir asker gibi onun iki adım arkasından yürüdüm. Her adımını saydım. Saçlarının dalgalanışını izledim. Bir iki kez döndü ya, göz ucuyla baktığı oldu ya. O kadarcığı bana yetti da. O durumda onunla Orta Dünya’nın sonuna kadar yürürdüm ha. Hastaneye vardık da, doğrudan odasına gitti. Yorgundu. Ama sadece yorgun değildi ya. Küskündü. Tengri’ye. Yaşama. Kutuna.
Şu öykünü bitir artık, dedi ertesi gün. Yaşamının en mutlu günüydü o gün. İlk kez o benim yanıma geldi ya.
Aragorn en son Lothlorien’deydi ya. Arwen’le nişan taktı da.
Hatırladı ya.
Lothlorien’den ayrılır da Rivendell’e gider ya.
Birlikte mi ya? dedi.
O kadarını bilmem ya.
Güldü mü ya?
Nişan için Elrond’un onayını almaya gider da. Elrond ona, Arwen Undomiel, Gondor ve Arnor’un hanı olmayan bir er kişinin hatunu asla olamaz ha, der ya. Aragorn cevap vermez da, kendini yine tehlikelerin kucağına atar ha.
Her şey Arwen’le evlenmek için ha?, dedi.
Duymaz oldum da devam ettim.
Ecem, öykünün bundan sonrası için bir az tarihe bakmak gerek ha.
Haha. Kahkaha attı ya. Nasıl ha?
Bir az tarihe bak o zaman, dedi. Yüzünde çiçekler açtı ya.
Nereden başla ya?
Orta Dünya tarihi bilin ya, dedi. Karanlıklar hanı Sauron’ın yüzükler döktürdüğünü, Elfler, cüceler ve insanlar üzerinde başatlık kurmak için ya. Kendi için de o tek yüzüğü döktürdüğünü, parmağına takar da yenilmez olduğunu. Elfler ve insanlardan bir orduyla giriştiği savaşta parmağınının kesildiğini, artık tinsel bir canlı olduğunu. Parmağını kesenin Andor ve Gondor’un lordu Isuldur olduğunu, onun da Saroun’un parmağındaki o tek yüzüğü kendine aldığını. Dönüş yolunda okla yara aldığını, Anduin ırmağına düştüğünü, yüzüğü ırmakta düşürdüğünü. Yaklaşık 2500 yıl Smeagol adlı bir hobbitin yüzüğü bulduğunu, onun da yaklaşık 500 yıl yüzüğü kendine sakladığını. Sonra başka bir hobbit Bilbo Baggins’in yüzüğü ondan aldığını. Saroun’ın savaştan yaklaşık bin yıl sonra Dol Guldur kalesinde ortaya çıktığını. Yaklaşık bin yıl boyunca orada kaldığını, güç devşirdiğini. Sonra oradan ayrıldığını, dört yüz yıl sonra geri döndüğünü. Beş yüz yıl daha Dol Guldur’da kaldığını, sonra zorla çıkarıldığını. En son 50-60 yıl önce Mordor’a yerleştiğimi ve Barad-Dur’u kurmaya koyulduğunu. Öykücü ben mi ya? Sen mi ha?
Kızdı ya.
Üç bin yıl. Üç bin yıl ya Ecem. Bu kadar kısa böyle anlatılırdı ha. Oy sa ben Eru İluvatar’ın Ainur ırkını yaratması ile başlardım da.
Haha. Bu kez gerçek kahkaha attı ya. Bu kulaklarımla duydum ha. Koca bir gülümseme yayıldı yüzümde.
Kısa kesem ha, Ecem.
Hayır ya, der gibi baktı.
Aragorn Rivendell’den 20 yaşında ayrılır ya, o sırada Saroun Mordor’da ha. Barad-Dur’un ve kalın kale duvarlarını yapmak da, büyük yenilmez bir ordu kurmak da. Her geçen yıl güçlenir da güçlenir. Ancak onu yenilmez kılacak yüzüğü, o tek yüzüğü, bir türlü bulamaz ha. Yüzük o sırada Bilbo Baggins’te ya. Bilbo da yaşlanır da, yüzüğü akrabası Frodo’ya verir ya. Bunları da bilin mi ya, Ecem?
Evet bilin da, dedi. Önemli bir olayı unutmadın mı ya?
Kısaca anlattım da, Ecem. Merak ya, neydi o olay ha?
Ben doğdum da. Üçüncü dönemin 2995 yılında.
Bağışlayın ha, Ecem.
Sağ elimi tam yüreğim üzerine koydum da, başımı hafif öne eğdim, cesaretle gözlerimi gözlerine diktim ya.
Orta Dünya tarihinin en önemli olayını unuttum ya. Bağışlayın ha, Ecem. Bağışlayın.
Bir gülümseme yayıldı da, sanki çiçekler açtı, o güzel yüzünde. Aval aval baktım da, ancak o bakışıyla kendime zor geldim ya.
Sauron o tek yüzüğü arar durur da, bulamaz. Sonunda Narguller yüzüğü ırmaktan ilk çıkaran Smeagol’u, yeni adıyla Gollum’u yakalarlar ya, işkence ile konuştururlar. Gollum onlara yalnız ca, Baggins der, köyünün adını der ya, Shire. Narguller Gollum’u bırakır da, bu kez onu Aragorn yakalar da Rivendell’deki Gandalf’a götürür ya. O sırada Bilbo da Rivendell’dadır ha. Yüzüğün Bilbo’nun akrabası Frodo’da olduğunu öğrenir Gandalf da, apar topar Shire’a gider. Frodo’ya apar topar Shire’dan ayrılmasını söyler da, büyücü Saruman’a gider. Frodo ve üç Hobbit yoldaşı da Bree’ye. Orada Aragorn’la buluşur da, birlikte Rivendell’e giderler.
Ne düş eder bu an da?
Yoruldun sa?
Yoruldum ya.
Aragorn’un adı yordu ha?
Güldü ya. Sesli ca.
Yüzünde o gülümseme ile, odasına çıktı ya. O gülümseme ile.
Devam Edecek…
Lord of the Rings I-II-III, Netflix, 2001, 2002, 2003.
NOT: Bu yazı Peter Jackson’ın yayınladığı haliyle Lord of the Rings üçlü filminin fazlasıyla ötesine geçti. Detaylar için J. R. R. Tolkien’in eserine başvurdum. Tolkien’de de olmayan eklemeler için hayranlarından affımı dilerim.