Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Muhalefetin Görünmeyen Siyasi Eksenleri
    Yazılar

    Muhalefetin Görünmeyen Siyasi Eksenleri

    Burak Bilgehan Özpek10 Eylül 20228 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Seçimler yaklaşıyor ve ekonomik sorunlar hiç olmadığı kadar muhalefetin umutlanmasına sebep oluyor. Üstelik başkanlık sistemi, sonrasında herhangi bir sürprize yer bırakmayacak şekilde iktidarı kazanan tarafa bahşediyor. Yani 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşanan kaotik atmosfer olmayacak ve şu anda Erdoğan’ın elinde olan bütün yetkiler, kazandığı takdirde muhalefet adayının eline geçecek. Umutlu olmak için çok sebep var. Yapılan araştırmalar, Erdoğan’a kesinlikle oy vermeyeceğini söyleyenlerin sayısının yüzde 50’yi aştığını söylüyor. Eğer çok dramatik bir kırılma yaşanmazsa, muhalefet bu seçimi kazanabilir. Ancak bunun olabilmesi için parçalı ve dağınık halde duran muhalefet partilerinin bir araya gelmesi, ortak bir aday çıkarması ve seçimlerin ikinci tura kalmaması gerekiyor.

    Bu gerçeklik, 6’lı Masa’yı üretti. Yani Millet İttifakı üyesi iki parti, CHP ve İYİ Parti, yeni kurulan Deva ve Gelecek partilerini, 2018’de yanlarında duran ancak yerel seçimlerde ittifaktan ayrılan Saadet Partisi ve Demokrat Parti’yi de yanlarına alarak ortak bir cephe oluşturma gayretine girdiler. Ne var ki geride kalan 7 ay içerisinde Altılı Masa, umudu çoğaltmaktan ziyade muhalefetin heyecanını öldüren ve muhalefet partilerinin birbirleriyle yaşadıkları sorunları arttıran bir atmosfer yarattı. Bu aslında şaşırtıcı değil çünkü masa fikri başlı başına demokrasinin ve siyasetin ruhuna aykırıydı ve ısrarla bu tutumunu korudu.

    Masa’nın siyasi bir ittifakın gerektirdiği pragmatizmden çok daha normatif ve soyut bir demokrasi söylemi etrafında örgütlendiğini, somut ve seçimi kazanma amacına yönelik çalışmalardan ziyade seçim sonrasını planlayan bir yol haritası olduğunu söylemeliyiz. Bu durum ise başkan seçilecek olan kişinin de karakterini ve profilini ima etti. Yani seçimler hali hazırda kazanılmış görüldü ve seçim kazanmak için gerekli siyasi şartlar önemsizleştirildi. Hatta, siyaset yapma eğilimi yüksek olan aday ile bu adayın demokrasiye bağlılığı arasında bir ters ilişki olduğu iddia edildi. Masa’nın başkan adayını tarif ederken kullandığı “demokrasi aşığı” ifadesi aslında siyaset yapma beceresi kuvvetli olmayan adayları işaret ediyordu. Bu sayede, kamuoyunda daha kampanya süreci başlamadan yeterli popülariteye ulaşmış ve yerel seçimlerden galip çıktıkları için icraatlarını gösterme şansı bulan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi isimler elenmiş oldu. Seçimin cepte olduğu düşüncesi, popüler adayları anlamsızlaştırdı ve siyasi müzakereleri gayri ahlaki bir çerçeveye oturttu.

    Mamafih, siyaset böyle bir alan değil. 6’lı Masa’nın bıraktığı siyasi boşluk mutlaka doldurulmak zorunda. Çünkü siyasi aktörler, seçimlerden sonra nasıl bir Türkiye kurulacağını soyut kavramlar ile konuşsalar da bunun ardına gizledikleri gündemi yok edemezler. Yani, seçimden sonra ben güçten ne kadar faydalanacağım cevabını sıradan vatandaştan, parti genel başkanına kadar milyonlarca insan doğal olarak sorar. Bu soru, beraberinde kendini koruma ve faydayı maksimize etme adımlarını getirir. Yani müzakere ve pazarlık bir şekilde devam eder. Seçimlerden önce Türk siyaseti de benzer bir süreçten geçiyor. 6’lı Masa’nın siyasetsizleştirme gayretine rağmen muhalefet içinde alternatif eksenler kurulmaya çalışılıyor. Muhalif seçmenin Erdoğan alerjisi ve günün sonunda ondan kurtulmak için çıkacak herhangi bir adaya bağrına taş basa basa oy verecek olması, bu tip siyasi teşebbüsleri oldukça teşvik ediyor.

    Muhalefet içerisinde 5 siyasi eksen arayışı olduğunu düşünüyorum. Bunlardan üç tanesi, yeni dönemde sistemin içinde kalma ve etkisini arttırma amacıyla yetinirken diğerleri başkan adaylığını ve sonraki dönemin iktidarını hedefliyor.

    Muhafazakar Eksen

    Bu aslında başarısız olmuş bir girişim. Geçtiğimiz günlerde gazetelere Deva-Gelecek ve Saadet Partileri’nin kendi aralarında bir ittifak kurabilmek için temas ettikleri haberi yansıdı. Manşetler, Deva lideri Ali Babacan’ın bu teklifi reddettiğini yazdı. Ancak burada asıl dikkat edilmesi gereken şey, 6’lı Masa dururken muhafazakar köklerden gelen siyasetçilerin bir arada durma ihtiyacı. Bu sayede hatırı sayılır bir potansiyele ulaşmayı ve bir sonraki dönem için pazarlık gücünü arttırmayı hedeflemiş olabilirler. Bununla birlikte, CHP’nin içinde bulunduğu bloktan kopuşun, muhafazakar seçmeni cezbedeceğini ve oluşabilecek yeni güç merkezine doğru akış olabileceğini düşünmeleri de gayet normal. Bu girişim, Deva Partisi tarafından rağbet görmediği için akamete uğramış durumda. Gelecek ve Saadet Partileri ise şu anda 6’lı Masa dışında bir ittifak arayışında değiller.

    Radikal Eksen

    Ümit Özdağ’ın İyi Parti’den, Muharrem İnce’nin ise CHP’den ayrılmasıyla birlikte, muhalefet partileri sürekli olarak iktidardan çok kendilerini yargılayan rakipler buldular. Özdağ, düzensiz göç ve Kürt sorunu gibi konularda, İnce ise laiklik ve ulusalcı hassasiyetler ile ilgili ajitasyon yeteneği yüksek karakterler. Dolayısıyla bu iki aktör, 6’lı Masa’nın siyasi ataletini, kurumsal muhalefetin halka sırtını dönmesi şeklinde yorumluyorlar. Halkta oluşan memnuniyetsizliği ve temsil edilememe krizlerini tipik popülist partilerin yaptığına benzer bir jargon ve strateji ile kapsamaya, oya tahvil etmeye çalışıyorlar. Her iki lider de fenomen karakterler ve siyaseti kişisel şovlarına dönüştürmeyi başarabilecek potansiyelleri var.

    Özdağ ve İnce’nin bir araya gelmesi, 6’lı Masa’dan çıkan adayı beğenmeyen ve kendisini temsil ettiğine inanmayan toplum kesimlerini bir araya getirebilir. Bunun için her iki siyasetçi de iktidardan daha çok muhalefeti zayıflatarak onların oylarını kendilerine çekme peşinde. Böylece, kurumsal muhalefet ile arasında daha simetrik bir ilişki kurmayı ve sonraki dönemde sistem içinde etkili bir pozisyonda kalmayı umuyorlar. Henüz İnce’nin, Özdağ’ın ittifak teklifine olumlu yanıt vermediğini biliyoruz. Aslında daha ana akım bir alanda siyaset yapmak isteyen İnce, yeniden CHP’nin siyasi hattına dahil olabilir. Ancak eğer bu ittifak gerçekleşirse, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı durumunda, anti-woke diyebileceğimiz bütün grupları cezbedebilirler. Zira, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını woke bir girişim olarak yaftalama yeteneği her iki liderde de mevcut.

    Sosyalist Eksen

    Özellikle Türkiye İşçi Partisi’nin parlamentoda gösterdiği performansın etkisiyle ismini daha geniş kitlelere duyurmayı başardığı bir gerçek. Oya tahvil olmasa da sosyal medyanın da gücünü kullanarak TİP’in kamuoyu oluşturma yeteneği yüksek. Ahmet Şık ve Erkan Baş gibi isimler kurumsal siyasete tepkili ve radikal bir muhalif duruşu destekleyen kitlelere rahatlıkla konuşabiliyor. TİP’in, HDP’nin popüler desteği ile gücünü birleştirmesi, diğer sol aktörleri de sürece katması ve sivil toplumdaki sol aktörleri kendisine çekmesi anlamlı sonuçlar verebilir. HDP’nin kapatılması ihtimali gündemdeyken bu ittifak yeni ve daha “meşru” bir form oluşturabilir ve Başkan adayının kim olacağına göre etkisini arttırabilir. Mesela aday, Mansur Yavaş veya Meral Akşener gibi bir isim olursa sosyalist eksen memnuniyetsizleri kendisinde toplayabilir ve Erdoğan sonrası süreçte etkili olabilir.

    Belediye Ekseni

    Bu eksen, 2019 yerel seçimleri öncesi İyi Parti ve CHP arasında kurulan ittifakın, 2023 Başkanlık seçimlerine de uyarlanması projesinden başka bir şey değil. Yani, iki parti liderinin müzakere ederek bir ortak aday belirlemesi, bu adaya teşkilatların destek vermesi ve seçimler kazanıldıktan sonra bürokratik kadroların paylaşımı üzerine kurulu. Bu ittifakın idealist yanı Erdoğan yönetimine son verme amacının ötesine geçmiyor. Yani, yeni bir gelecek inşa etmek gibi bir kaygı yok. Son derece pragmatik ve sonuca odaklı, siyasetin ruhuna uygun bir şekilde ilerliyor taraflar. Dolayısıyla, 6’lı Masa’nın sanki seçim halihazırda kazanılmış gibi seçim sonrasını soyut ve normatif ilkeler etrafında belirlemeye çalıştığı projenin aksine doğrudan seçim gününü ve sadece kazanmayı düşünüyor. Belediye ekseni, elbette ki bir gelecek inşa etmek isteyen ve Erdoğan’ı yenmeyi bir dönüşüm fırsatı olarak görenleri tabir caizse tiksindirecektir. Bu gayet normaldir. Ancak bundan daha pornografik olanı, değişimin ve ilkelerin arkasına gizlenmiş iktidar bölüşüm planıdır.

    Helalleşme Ekseni

    Helalleşme ekseni, tamamen değerler üzerinden yükselen ve başkan adayının kişiliğini, söylemini öne çıkaran bir teşebbüs. Bu yolla başkan adayının dünyevi ihtiraslarından arınmış ve başkanlık yetkilerini kendi güç arzusunu tatmin etmek için değil büyük bir değişimi müjdelemek için kullanılacağını iddia ediyor. Dolayısıyla, başkan adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu veya Abdullah Gül’ü şanslı kılan bir strateji bu.  Bu eksenin iki varsayımı var. Birincisi, Erdoğan’ın seçimleri, yaşanan ekonomik zorluklardan dolayı kesinlikle kaybedeceği, ikincisi ise Erdoğan nefretinin seçmeni, aday kim olursa olsun gidip karşısındaki adaya oy vermeye iteceği. Dolayısıyla, halkın nezdinde bir adayın popüler olup olmamasının pek bir anlamı yok. Çünkü seçim günü zaten her aday muhalif seçmenin yeterli desteğini alacaktır. Bu durum ise İmamoğlu ve Yavaş gibi isimlerin gündemden düşmesini beraberinde getiriyor haliyle.

    Helalleşme Ekseni, siyasi pazarlıkları öldüren tavrını, bir değer sisteminin savunucusu olduğunu söyleyerek meşrulaştırmak zorunda. Bu durum ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhafazakarlar ve Kürtler ile kurduğu diyaloğa “helalleşme” ismini vermesiyle somutlaşıyor. Kılıçdaroğlu, yeni Türkiye’nin AKP’den kaçan mutsuz muhafazakarları ve mağdur edilen Kürtleri de kapsayacağı, bu konuda CHP’nin geçmişte yaptığı hatalardan ders alarak ilerleyeceği bir iktidarın sözünü veriyor. Bu da haliyle muhalefete geçmiş muhafazakarları temsil eden Deva Partisi’nin özellikle geçmişte AKP’de siyaset yapan muhafazakarlarını ve Kürtlerini, yeni bir çözüm süreci başladığı takdirde Öcalan’ın yeniden muhatap alınmasını isteyen bazı HDP çevrelerini Kılıçdaroğlu’nun adaylığını desteklemeye itiyor.

    İki önemli gelişme bu kanaatimizi kuvvetlendiriyor. Birincisi, geçtiğimiz aylarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun yabancı misyon temsilcileriyle yaptığı toplantıda ekonomi yönetiminin Deva Partisi lideri Ali Babacan’a devredileceğini söylemesi. İkincisi ise geçtiğimiz pazar günü Gürsel Tekin’in yaptığı, seçimin kazanılması durumunda HDP’ye bakanlık verilebileceği beyanı. Bu iki gelişme, helalleşme ekseninin sadece söylemleri değil aktörleri hakkında da bize ipuçları veriyor.

    Ezcümle

    Muhalefet büyük bir zorluk yaşıyor çünkü ortada bir tiyatro oynanıyor. Seçimler kazanıldıktan sonra parlamenter sisteme geçilmeyeceğini ve seçilen adayın ülkeyi yöneteceğini aslında herkes biliyor. 6’lı Masa bir yandan başkanlık makamını önemsizleştirirken diğer yandan başkanlık koltuğuna sahip olmak için kıyasıya bir rekabet sürüyor, siyasi arayışlar devam ediyor. Bu son derece doğal. Doğal olmayan ise bunun perde arkasından, karından konuşarak yapılması. Burada en büyük sorun, seçimin kesin olarak kazanıldığını düşünmek ve buna göre hareket etmek. Kimse seçimler kaybedildiği zaman neler olabileceğini düşünmediği gibi yanlış aday ve siyasi proje ile çıkılan yolda ne gibi aksaklıkların çıkacağını da aklına getirmiyor. Kurumsal muhalefetin iflası ve çöküşü sadece 5 sene daha kötü bir yönetime bizleri maruz bırakmakla kalmayacak aynı zamanda önümüzdeki dönemde Erdoğan karşıtlığının marjinal partiler tarafından yapıldığı, Rusya benzeri bir durum ortaya çıkartacaktır. Asıl tehlike budur.

    Fotoğraf: Hannah Busing 

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikMuhalefetin Şili’den Çıkartacağı Dersler: Teori ve Pratik Arasındaki Kopukluk
    Sonraki İçerik Kraliçe Gitti, Şimdi Bağımsız Bir İskoçya Zamanı

    Diğer İçerikler

    Videolar

    CHP’nin Kurultay Davası | Çavuşesku’nun Termometresi #257

    4 Haziran 2025 İlkan Dalkuç, Burak Bilgehan Özpek ve Melis Konakçı
    Yazılar

    İran-ABD İlişkilerinde 2025 Yılı Gelişmeleri

    4 Haziran 2025 Erdal Kesin
    Yazılar

    Türkiye’de İşgücü Piyasası: Perşembe’nin Gelişi Çarşamba’dan Belli midir?

    2 Haziran 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    İran-ABD İlişkilerinde 2025 Yılı Gelişmeleri

    4 Haziran 2025 Yazılar Erdal Kesin

    Dünya Gündemi: Ukrayna’nın Örümcek Ağı Operasyonu ya da Rusya’nın Pearl Harbor’u

    3 Haziran 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de İşgücü Piyasası: Perşembe’nin Gelişi Çarşamba’dan Belli midir?

    2 Haziran 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}