Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Deprem Gündemi: Binalar, Zeminler, Sorumlular
    Yazılar

    Deprem Gündemi: Binalar, Zeminler, Sorumlular

    Edin Zaim6 Ekim 20236 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    99 Gölcük Depremi’nden sonra kamuoyunda sözlerine güvenebildiğimiz, başımıza gelenin ne olduğunu anlatan, sakin ve güvenilir tek muhatap Ahmet Mete Işıkara’ydı. Deprem gündeminin yıldızı olmuş, üstelik Düzce Depremi’ni önceden işaret edip uyarıda bulunmuştu.

    Zamanla, kamuoyunun Işıkara’dan beklentisi artmış ve medya, hangi binanın, hangi zeminin sağlam olduğu ile ilgili sorularla, depremde kimlerin hayatta kalacağına dair bir kehanette bulunmasını bekliyordu. Bugün kamuoyundaki tartışmaların seyrini ve muhataplarını düşününce, Işıkara’nın bir noktada “Deprem öldürmez bina öldürür!” diyerek deprem yıldızlığından affını istemesinin ne kadar erdemli bir davranış olduğunu fark ediyorum.

    Bu yazıda, popüler deprem gündeminde ıskalandığına inandığım deprem riskinin somut öznesi binalara ve gizli öznesi olan aktör ve süreçlere odaklanarak medyadaki bilgileri nasıl süzebileceğimize, aynı zamanda ideal bir deprem gündemin ne olması gerektiğine değineceğim.

    Bina Sağlamlığı

    Binanın sağlamlığı mühendislerin alanı olmakla birlikte, bir inşaat sürecinin çok katmanlı ve çok aktörlü yapısı, yapının güvenliğini farklı aşamalarda zedeleyebilmektedir. 

    1. Proje: Zemin etütleri, deprem senaryoları, mühendislik hizmetlerinin yetkinliği ve özeninin dahil olduğu ilk aşama.
    2. İnşaat: Yapı denetimi, inşaat şefleri ve inşaat ustalarının yetkinliği, uygulama becerisi ve özeninin dahil olduğu yapım aşaması.
    3. Kullanım: Binanın kullanıcılarının ve çevresel etkilerin yapıya olası etkilerinin konu olduğu son aşama.

    Kabul edelim ki Türkiye’de bu aşamalardaki uygulamaların tümüne güvenmek nadiren mümkün. Dolayısıyla, bu unsurlardan sadece birine işaret eden yorumların gerçek riski tanımlamak için yetersiz, endişeye sevk etmek için ise tek başına yersiz olduğunu bilmeliyiz. 

    Sanıyorum ki deprem gündeminin jeoloji eksenli sürdürülmesinin bir sebebi de yukarıdaki aşamalarla ilgili belirsizlikler. Zira, Türkiye kamuoyunda yukarıdaki aşamaların hakkıyla icra edildiğine olan inanç düşük ve bu güvensizliğin sonucunda ortaya çıkan belirsizlik, bir depremin ne zaman ve kaç şiddetinde olacağından daha büyük. Muhtemelen, bir çaresizlik havuzunda kendimizi avutuyoruz.

    Deprem Mühendisliği

    Binanın depreme tepkisi bir inşaat mühendisliği, hatta daha spesifik bir uzmanlık olarak deprem mühendisliği alanıdır. Mesleki literatürde deprem konusunda güvenebileceğimiz bir bina, “mühendislik hizmeti almış” bina olarak kabul edilir. “Mühendislik hizmeti almış” bir binanın kullanım amacına uygun şekilde tasarlandığını, bu tasarıma uygun inşa edildiğini ve olası bir depremde can kaybının minimize edildiğini varsayarız.

    Mühendisin sorumluluk alanı olan statik proje ve inşaat yalnızca bir mühendislik hesabını içermez; inşaat sürecinin denetimi ve taşıyıcı sistemin tasarımı da söz konusudur ve taşıyıcı sistemin, yapının mimarisi ve kullanımı ile şekillenmesini bekleriz. Bu unsurun dışarıdan profesyonel olmayan biri tarafından anlaşılması pek mümkün değildir. Dolayısıyla, medyada depremde ağır hasar aldığı belirtilen birçok yapının sağlam, sağlam olduğu varsayılan binaların ise hasarlı olduğunu mühendisler anlatmakta sıklıkla zorlanır.

    Bununla birlikte yılda yaklaşık 150.000.000 m² binanın inşa edildiği Türkiye’de, projelerin de çoğunlukla küçük ölçekli olduğunu düşündüğümüzde, bu hizmeti karşılayacak hem nicel hem nitel kapasiteden şüphe duymak akla makul geliyor.

    Kayalık Zemin

    Deprem değil bina öldürüyor. Ancak, kayalık zemine güvenip içimize su serpebiliyor ve güncel tartışmaları gerçek tehlikenin uzağına düşürebiliyoruz. Bu konuda bilmemiz gereken; deprem etkisine daha fazla maruz kalacak olan zeminlerde, içinde bulunduğunuz yapının, proje, inşaat ve kullanım süreçlerine güven duymuyorsak tereddüt etmekte haklı olacağımız, güven duyuyorsak yalnızca bu sebepten dolayı daha fazla risk altında olmayacağımızdır.

    Zaten, aynı zemin üzerinde bazı yapıların yıkılırken bazılarının yıkılmadığını sıklıkla gözlemliyoruz. Jeoloji uzmanlarının kişisel merakları ve tecrübelerinden öte, binanın mühendislik boyutuyla ilgili kanaatleri bu çerçeve içinde geçerlidir. Genel olarak jeoloji, zemin ve zeminin deprem anında olası davranışı, inşaat mühendisliği ise verili zemin ve deprem senaryosuna uygun binanın nasıl inşa edilmesi gerektiği konusunda uzmandır. Bu iki alanın yetkinliği ve işbirliği güvenli bir yapının inşası için hayatidir.

    Malzemeden Çalmak

    Bu fenomenin, özellikle yapı denetimi, hazır beton ve deprem bilinci ile minimize edildiği kabul ediliyor. Ayrıca kaba inşaat maliyeti, gayrimenkulün piyasa değerinde bu riski almaya değmeyecek bir orandadır. Bununla birlikte, bir binanın nasıl inşa edildiğini, ne belediye, ne mühendisler, ne denetim firmaları en iyi bilir. Bunu en iyi, o inşaatı yapanlar bilecektir.

    Saha tecrübesini aktaran inşaat profesyonelleri, birçok inşaatın, etriye bağlamadan, beton dökmeye kadar hem tespiti hem engel olması güç kusurlara sahip olma potansiyelinden bahsediyor. Bu konu spekülatiftir ancak her yıl, 700.000’i aşkın dairenin, büyük projelerle değil, parsel bazında, küçük müteahhitler tarafından inşa edildiği bir sektörde kalite ortalamasından şüphelenmek akla yatkındır. 

    Deprem Sonrası Bina

    Türkiye deprem yönetmelikleri, 1939 yılından itibaren deprem mühendislerinin danışmanlığı ile hem güncel inşaat teknolojilerini uyarlamak hem de uygulamalardaki handikapları minimize etmek amacıyla sürekli güncellenmektedir. Dolayısıyla, en yeni binanın en güncel önlemleri yansıttığı ve daha güvenli olduğu kabul edilir.

    Deprem öncesi bina olarak adlandırılan yapıların riskli bulunmasının ana sebebi ise deprem yönetmeliğinin güncelliğinden çok, inşaat denetimine tabi olmaması ve mühendislik hizmeti almadan inşa edilme ihtimalidir. 2001 yılından itibaren tüm inşaatlar, yapı denetim yönetmeliğine tabidir. İnşaat denetimleri ile çok sayıda spekülasyon olduğunu da, bu yönetmeliğin uygulanması ile ilgili güncellemeler yapıldığını da akılda tutalım. Ancak aşikar ki daha sağlam bir bina daha çok denetim ile değil, denetlemeye ihtiyaç duyulmayacak bir inşaat sektörü ile sağlanabilecektir.  

    Kolon Kesme

    Yukarıda tarif ettiğim kaosun içinde ise binaların kullanım aşamasında gördüğü yapısal hasarlar tahmin edebileceğinizden daha sık ve daha fazla. Kolon kesme, inceltme, döşemelere hasar verme, taşıyıcı duvar eksiltme, bakımsızlık, nem, korozyon vb. sebebiyle birçok binanın taşıyıcı sistemi, deprem anında bir etkinliği olmayacak seviyeye indirilmiş durumda. Bu konudaki duyarlılığın seviyesi deprem güvenliğinin en küçük toplum birimlerinde dahi ne düşük seviyede sahiplenildiğine ve ortak çaresizliğimizin yaygınlığına işaret ediyor.

    Deprem Senaryoları

    Kahramanmaraş için 2020 yılında hazırlanan “Kahramanmaraş İl Afet Azaltma Planı”na göz atacak olursanız bir depremde şehrin nerelerinde, neden ve nasıl hasar ortaya çıkacağını ve alınması gereken önlemlerin önceden raporlandığını göreceksiniz. İstanbul için de Marmara Denizi’ndeki fayın yapısıyla ve üreteceği depremin niceliği ile ilgili farklı senaryolar olmakla birlikte, İstanbul başta olmak üzere Marmara çevresine hasar verecek bir depremin çok uzak olmayan bir gelecekte yaşanma ihtimalinin yüksek olduğunu biliyoruz. Olası Marmara depreminin sonuçlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin 25 yılda özellikle İstanbul Belediyesi aracılığı ile önemli bir envanter oluşturulmuş durumda. Merak edenler, İBB Deprem Zemin İnceleme Müdürlüğünün web sitesini ziyaret edebilir.

    Bu konuda üzerine kafa yormamız gereken mesele, Türkiye genelinde önlemlerin hayata geçmesi konusundaki kısırlıktır. Türkiye genelinde “ne”yin yapılması gerektiğinin bilinmemesinden çok “nasıl” yapılacağının çözülememiş olması ile karşı karşıyayız. Bu çerçevede, atıf yapılan aktörler sorumluluk üstlenmemekte ve gerekli önlemlerin maliyetinin nasıl karşılanacağına cevap verilememektedir. Bu hususta, mevcut dayanıksız yapı stokunun şekillenmesinde maliyet problemine değindiğim yazıya bakabilirsiniz.

    Özet

    Deprem konusunda bir hayli bilimsel çalışma, profesyonellerin raporları, aynı zamanda düzenli güncellenen bir inşaat mevzuatı mevcut. Tüm bunlara rağmen depreme ilişkin popüler gündemin bir zemin piyangosu ya da duvar çatlakları falcılığını aşamamasını, otomobillerin kaskolarla ekspertizlerle donatılırken insanların yaşadıkları bina için bu hizmetleri almaktan imtina etmesini, her aşaması kayıt dışılıklarla, usulsüzlüklerle ve rüşvetlerle dolu olduğu iddia edilen bir emlak sektöründe bir kişinin bu hakkını daha sağlam binadan yana kullanmamasını da anlamlandırmamız gerekiyor.

    Dayanıksız binalar, 3-5 kişinin kusuruyla ya da sahayı düzenleyemeyen 3-5 yasayla değil, milyonların iştirakiyle şekilleniyor. Dolayısıyla, ideal önermeler ya da iyi uygulamalar bu kalabalık tarafından hızlıca gündemden düşürülüyor.

    Deprem gündeminde bu parçacıl ve çok aktörlü bütünlüğü kabul edip ilerlemenin ve kritik mühendislik önlemlerini yaygınlaştırmanın imkânı aranmalıdır. Bu gündem içinde, alternatif tüm yerleşim ve inşaat modelleri ciddiye alınmalıdır. Aynı zamanda, dönüşüm maliyetinin açıklıkla ortaya konulması, bunu üstlenmek konusunda toplumsal uzlaşının ve aktörlerin bu çerçevedeki sorumlulukları tartışılmalıdır.

    Deprem R2 Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikAB’nin Güvenliği ve Yükselen Paranoyak Milliyetçilik
    Sonraki İçerik Kitap Yorum: Sosyalizm ve Kapitalizm, Hans Herman Hoppe

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}