Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Osman Is Awful
    Forum

    Osman Is Awful

    Çağın T. Eroğlu27 Haziran 20237 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Yorucu bir iş gününün ardından evde koltuğa uzanıp televizyonu açtığınızı farz edin. Televizyonda öyle bir dizi görüyorsunuz ki dizinin baş kahramanı sizsiniz. Dizi sizin bir gününüzü anlatıyor; konuştuğunuz insanlar, selamlaştığınız kimseler. Siz dahil hayatınızdaki herkes sizinle birlikte dizide ve profesyonel oyuncularla oynanan bu dizide, hayatınızdaki tüm bu insanlarla günlük yaşadığınız olayları seyrediyorsunuz. Sadece siz değil, sizinle birlikte tüm dünya da seyrediyor bu diziyi, yani hayatınızı. Ancak tek bir fark var, siz dizide kötü birisiniz.

    Netflix’in fenomen dizisi Black Mirror’ın 6. sezonu yakın zamanda izleyiciyle buluştu. Sezonun ilk bölümü, yukarıda özetlemeye çalıştığım hikayeyi konu alan Joan Is Awful isimli bölümdü. İzlemeyenler için spoilerdan kaçınarak kısaca özetlemek gerekirse, kurgunun baş karakteri Joan (Annie Murphy), algoritma ve veri analiziyle uğraşan devasa bir şirkette yönetici pozisyonunda çalışan bir kadın. Bu açıklamanın yanı sıra oldukça tek düze bir karakteri var Joan’ın; kendisine düşkün “nice guy” nişanlısı, unutamadığı eski sevgilisi ve her gün işte muhatap olması gereken onlarca çalışan…

    Aslında hepsi bu ve hayatı yalnızca bundan ibaretken, bir akşam eve geldiğinde Joan kendisini, kendi hayatını konu alan bir dizinin baş karakteri olarak görüyor, üstelik kendisini ünlü oyuncu Salma Hayek oynuyor. Aynı saç tipi, aynı kıyafetler, aynı müzik zevki, aynı alışkanlıklar, aynı iş, aynı hayat… İlk başta sevgilisinin bir şakası zannettiği bu diziyi izledikçe ve gerçekten günlük yaşantısını tasvir ettiğini gördükçe gerçekliğini kabulleniyor. Üstelik diziyi seyreden yalnızca o da değil. Herkes ama herkes diziyi izliyor ve Salma Hayek’in başrolde oynadığı Joan’ın hayatına tanık oluyor.

    Ancak ifade ettiğim çok önemli bir farkla: Dizide Joan, çok kötü biri olarak tasvir ediliyor. Kaba, kibirli, narsist, çevresindeki insanların duygularını umursamayan… Biz izleyiciler günlük yaşantısından “gerçek” kesitleri izlerken, fiktif dizideki sahnelerin “çarpıtılmış” olduğunu fark ediyor ve Joan’un isyanına hak veriyoruz. Ancak hayatındaki diğer karakterler; nişanlısı, çalışanları ve onu tanıyan ya da tanımayan herkes için dizideki gerçeklik, gerçek hayatın önüne geçiyor. “Gerçek olmayan” dizideki “gerçek olmayan” konuşmalara, sanki “gerçekmiş” gibi “Evet, gerçekten de böyle dedi, baksana, ne kadar kötü biri…” şeklinde karşılık veriyorlar.

    Black Mirror’ın bu bölümünü seyrederken ilk sahneden beri aklımdaki şu düşünceyi bir türlü atamadım: Bir dakika ya, ben bu filmi seyrettim…

    Yine geçtiğimiz günlerde, TRT’nin çiçeği burnunda dijital yayın platformu tabii’de, bir dizinin lansmanı yapıldı. İzleyiciler ve yorumcular, dizinin baş karakteri ve kurgusu ile Gezi Davası dolayısıyla 2017’den bu yana, 2000 günü aşkın bir süredir, tutuklu bulunan insan hakları aktivisti Osman Kavala arasında keskin ve haklı bir bağlantı kurdu.[1]

    Dizinin olay örgüsünün yanı sıra, baş karakteri Teoman Bayramlı’nın (Can Nergis) arkaplanı ve özellikle tasviri arasında kurulan bu bağlantı, sosyal medyada birçok kullanıcıya aslında bir “şakaymış” izlenimi verdi.

    Elbette dizinin ismi Black Mirror’da olduğu gibi “Osman Kötü Biri” olmadı. Hoş, dizinin yapımcıları böyle talihsiz bir zamanlama söz konusu olduğunda bu fırsatı kaçırdıkları için üzülmüş olmalılar. Yine de, Joan Is Awful’u seyrederken TRT yapımı Metamorfoz/“Osman Is Awful™” arasında bir bağlantı kurmaktan kendimi alamadım.

    Şu bir gerçek ki Metamorfoz gerçek olayları ve insanları konu olan ilk yapım değil, son da olmayacaktır[2]. Kaldı ki Metamorfoz ile Joan Is Awful arasındaki en temel fark, Joan tek düze bir kişilik iken Osman Kavala’nın kamusal bir figür olması. Ancak her ne kadar Joan Is Awful, sıradan insanların dahi hayatının çarpıtılmış kurguya konu olabilmesini hukuken meşrulaştırmaya çalışıyorsa da kamusal figürlerin hayatını izinsiz surette “mimik” etmenin hem hukukî hem de ahlaki pek çok pürüzü var.

    Ancak bu yazıda tartışmak istediğim konu bu ahlaki ve hukukî sakıncalar değil. Bana göre Joan Is Awful ile Metamorfoz arasındaki en önemli kesişim noktası, gerçekliğin “kötülük” kurgusu üzerinden çarpıtılması. Çünkü her iki yapımda da meselenin gerçeği olduğu gibi yansıtmak olmadığı, kurgunun, daha geniş anlamıyla hikaye anlatıcılığının, ontolojisi bakımından apaçık ortada. Bu noktada sorulması gereken soru, neden kötülüğün iyiliğe tercih edildiği sorusudur.

    Joan Is Awful dizisindeki önemli bir tirat, bu durumu büyük ölçüde açıklıyor: Çünkü insanlar kötülüğü daha kolay satın alıyor. Dizideki kurgusal yapım şirketi Streamberry’nin neden Joan Is Awesome (Joan Harika Biri) isminde biri dizi yapıp Joan’ın günlük yaşantısını daha optimist bir çerçevede yorumlamadığını anlamak bu açıdan zor olmuyor. Çünkü insanlar televizyon karşısına geçip bir kişinin iyilik satmasını izlemek istemiyorlar.

    Bu, tıpkı Jonathan Gottschal’ın The Story Paradox isimli kitabında tartıştığı, hikaye anlatıcılığının insanlığın hem kurtarıcısı hem de yıkıcısı olabildiği sorunsalını aklımda canlandırdı[3]. Gelgelelim konu, tek düze bir hayat ve sıradan bir karakter olduğunda böyle, ancak konu Osman Kavala gibi kamusal bir figür olduğunda söz konusu hikaye anlatıcılığı birkaç seviye daha derinleşiyor.

    Çünkü Metamorfoz/Osman Is Awful yapımı işin içine Althusser bağlımında “iktidar aparatı” kavramını dahil ediyor.[4] Böylece ortaya, Joan Is Awful’un yalnızca kâr kaygısıyla yola çıkan ve bu kaygıdan hareketle bireylerin günlük hayatını sömürebilen bir yapım şirketi değil, doğrudan iktidarın ideolojik aparatı olmuş bir yapım şirketi girdiğinde ortaya çıkan iş, ancak Joan Is Awful v.2™ oluyor. Yani kâr kaygısı ideolojik kaygıyla birleştiğinde biz, yalnızca gerçekliğin çarpıtılmasını izlemekle kalmıyoruz, gerçeklik bir politik ajanda çerçevesinde çarpıtılmış da oluyor. Ancak neticeler aşağı yukarı her ikisinde de aynı: Kötülük inandırıcı geliyor. Dizideki anlatımla kötülük satın alınıyor.

    Joan Is Awful’da hiç kimse diziyi izledikten sonra Joan’ın nasıl biri olduğuyla ilgilenmiyor. Dizide tasvir edilen olay örgüsü ve diyaloglar, insanlar için “gerçek” Joan’ın hayatı ve yaşayışı hakkında değerlendirmede bulunmak için kâfi geliyor. Joan’ın “gerçekte” nasıl davrandığıyla değil, dizideki insanlara nasıl davrandığıyla daha çok ilgileniyorlar.

    Gottschall, “The Story Paradox” isimli çalışmasında gerçeklik ile kurgu arasındaki çizginin bulanıklaşmasının tamamen kurgusal bir dizideki kötü karakteri canlandıran bir oyuncu için dahi mümkün olduğunun altını çizmişti.[5] Bu durumun, kurgusal kötülük ile gerçek hayat arasında daha keskin bir ilişki kurulduğunda daha dramatik bir biçimde tecrübe edilebileceği konusunda hiç şüphe yok.

    Toparlamak gerekirse, Netflix’in meşhur yapımı Black Mirror’ın bu bölümünün yayınlanmasıyla Metamorfoz yapımının yayınlanması arasındaki zamansal yakınlığın, gerçek ve kurgu arasında bazı mülahazalarda bulunmamız için iyi bir fırsat olduğu kanaatindeyim. Kurgu ve hikaye anlatıcılığı, tekdüzelikle ve iyilikle fazla ilgilenmez. Çünkü bu, satın alınabilir bir olgu değildir. İnsanların izlemesi için gerçekliği çarpıtmak, kurgunun en temel pratiklerinden bir tanesidir. Bu da aslında bizi şu son soruya getirmektedir: Çizgiyi nerede çekeceğiz?

    Jonathan Gotschall’ın “hikaye paradoksu” işte tam da burada devreye giriyor. Kurgu, insanların akşam televizyon karşısına geçip keyifli vakit geçirebileceği bir medyan olabileceği gibi, maalesef, insanları bir ajandaya, bir fikre ikna etmek için de iyi bir araç olabiliyor. “Joan Kötü Biri” fikri ile “Osman Kötü Biri” fikri arasındaki en önemli kesişim noktası budur.

    Gelgelelim şu da önemli bir gerçek ki kurgu ile “ajanda” arasındaki çizgi de son derece ince ve insanlar, benzer şekilde bir ajandanın kokusunu aldıkları yapımları da satın almıyorlar. Bu durumun en meşhur örneklerinden bir tanesi, Hitler’in propaganda bakanı Göbbels’in Horst Wessel mitinin istenen başarıya ulaşamaması.[6] Zira burada başarıyı iyi tanımlamak gerekir. Başarı, eğer istenen ajandanın izleyiciye yansıması ise çok fazla umut gözükmemektedir. Ajandanın kokusunun hissedildiği yapımlar bakımından Horst Wessel miti gibi pek çok hikaye tarihin çöplüğüne girip unutulacaktır. Metamorfoz örneğinde de durum böyledir. Buna karşın başarının ölçütü yapımın izlenmesini sağlamak, dolayısıyla kâr elde etmek ise başarı daha mümkündür. Joan Is Awful örneğinde durum bu şekildedir. Aradaki temel fark, propaganda ajandası ile yalnızca “drama üretmek” arasındaki keskinliktir.

     

    [1] Kavala davasının kronolojisi için bkz. https://www.osmankavala.org/tr/hukuki-surec/kronoloji

    [2] Dünya sinemasında ve televizyonculuğunda sayısız örneği olsa da Türkiye bağlamında bu ilişkinin biraz daha zımnî de olsa hissedildiği ve izleyicinin de kurguyu bu bağlamda satın aldığı yapımların en popüleri, zannedersem Kurtlar Vadisi’dir.

    [3] Gotschall “The Story Paradox: How Our Love of Storytelling Builds Societies and Tears them Down” Basic Books, 2021.

    [4] Althusser “Ideology and Ideological State Apparatuses” La Pensée, 1970.

    [5] Gotschall A.g.e.

    [6] Baird “Goebbels, Horst Wessel, and the Myth of Resurrection and Return” Journal of Contemporary History 17 (4), 1982.

    L1
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikDeprem ve Yaşam Hakkı
    Sonraki İçerik Karadağ: Balkanların Gözde Tatil Yöresi

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Deniz Gün Eraslan
    Yazılar

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}