[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (2-8 Mayıs 2023)
Geçtiğimiz hafta özellikle son iki günde dünya gündemi, kronik sorunlarına dair yeni olaylarla sarsıldı. Rusya’da yapılan ve sönük geçen Zafer Günü kutlamalarında Putin’in verdiği mesajlar, İsrail’in Gazze saldırısı ve Pakistan’ın geçtiğimiz sene başbakanlık görevinden alınan popülist lideri İmran Han’ın tutuklanması bu haftanın dikkat çekici gündemlerindendi.
Rusya’da Savaşın Gölgesinde 2. Zafer Günü Kutlamaları
Rusya her sene Nazileri 2. Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğrattıkları tarih olan 9 Mayıs’ta Zafer Günü’nü kutluyor. Görkemli törenlerle Kızıl Meydan’da gerçekleştirilen Zafer Günü, Rusya’nın silahlı güçlerini tüm dünyaya sergilemesi ve Putin’in dünyaya mesajlar veren konuşmalarını yapması açısından da önem taşıyor.
Geçtiğimiz yıl Rusya’da düzenlenen Zafer Günü kutlamalarından sonra yazdığım yazıyı, “umarım gelecek sene de Zafer Günü vesilesiyle yazacağım yazıda Rusya-Ukrayna Savaşı’nı konu etmek zorunda kalmam” şeklinde bitirmiştim. Ancak bu yılki Zafer Günü de Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken gerçekleşti ve törenler geçen yıla göre daha az coşkulu ve az katılımla gerçekleştirildi.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası savaş sahasında istediklerini alamayan Putin için psikolojik üstünlüğü elinde tutmak büyük önem taşıyor. Zafer Günü kutlamaları da bu tür bir psikolojik üstünlük gösterisi yapmak için uygun bir fırsat. Ancak geçtiğimiz hafta Kremlin’e iki insansız hava aracı ile düzenlenen saldırı bu seneki kutlamaların iptal edilebileceği tartışmalarını da beraberinde getirmişti. Kutlamalar iptal edilmedi ancak gösteriler sırasında jetlerin ve drone’ların uçmasına izin verilmedi; yeni tanklar ve silahlar sergilenmedi. Gösterilere katılan asker sayısı da geçen yıldan daha azdı.
Putin Zafer Günü’nde yaptığı konuşmada, Batı’yı medeniyeti tehdit etmekle suçladı. Ukrayna Savaşı’nda kendi egemenliklerini savunduklarını iddia ederken Ukrayna topraklarında ne işleri olduğuna dair tek kelime etmedi. Batı’nın nefret tohumları saçtığını ve Batılıların Rusya’nın düştüğünü görmek istediklerini söyledi. Ayrıca, Batı’nın Nazileri yenenlerin kendileri olduğunu unuttuklarını da sözlerine ekledi. Yani her zamanki gibi Rusya karşıtı Batı kurgusu üzerinden otoriter, popülist ve milliyetçi rejimini ayakta tutan söylemlerini yineledi. Ancak savaşın gölgesinin ve yorgunluğunun Zafer Günü üzerine düştüğünü ne kadar gizleyebildi, şüpheliyim.
İsrail Yine Gazze Şeridine Saldırdı
Uluslararası ilişkiler konularına ilgi duyan bir orta okul öğrencisi olarak 90’ların sonunda Orta Doğu ile ilgili kitaplar okurdum. O dönemlerde okuduklarımı ne kadar anlayabildiğimi bilmiyorum Ancak Filistin meselesine o yıllarda aşina olduğumu, İsrail’in Filistin’e saldırılarını televizyondan izlerken kızgınlık içinde İsrail’i suçladığımı çok net hatırlıyorum.
Aradan geçen neredeyse çeyrek asırda “İsrail Gazze’ye saldırdı” türünden haberler hiçbir zaman dünya gündeminden düşmedi. Karşılıklı terör suçlamaları ve her seferinde İsrail’in bu saldırıları teröristlere karşı yaptığını söylemesi, hayatını kaybeden birçok masum sivilin vicdanlarda açtığı yarayı kapatmaya yetmedi. İsrail’in güvenlikleştirme politikası ve her zaman sert tedbirlerle Filistin’i bir kıskaç altında tutma çabası hiç bitmedi. Çünkü İsrail’in varoluşu da terörist-dış-düşman-Filistinli söylemine dayanıyor ve bu söylem militarist bir rejimin sürmesi için onlar adına hayati önem taşıyor.
Bu sabah 40’a yakın İsrail Savaş uçağı ve helikopteri Gazze şeridini yine vurdu. 2007 yılında Hamas’ın El Fetih’ten Gazze yönetimi devralmasından bu yana İsrail’in Filistin anakarasından izole bir yerde bulunan bu bölgeyi abluka altında tutması, bu bölgede yaşayan Filistinlilerin hayatını cehenneme çeviriyor. İsrail bu sabahki saldırıda Hamas’ın kardeş örgütü olarak bilinen İslami Cihat örgütünün 3 liderini öldürdüğünü açıkladı. İslami Cihat örgütünün silahlı kanadı Kudüs Tugayları da üç komutanlarının aileleri ile birlikte şehit edildiğini ve bunun intikamını alacaklarını açıkladılar.
İslami Cihat örgütünün İran ile ilişkileri olduğu da biliniyor. Ayrıca, geçtiğimiz aylarda İsrail’e düzenlenen roket saldırılarını da bu örgüt gerçekleştirmişti. Yani Filistin’de durum her zaman bildiğimiz ve kanıksadığımız gibi. 13 kişinin hayatını kaybettiği ve en az 20 kişinin yaralandığı saldırılara da her zaman olduğu gibi birçok ülkeden kınamalar geldi. Ölen çocuklar ve kadınlar bu açıklamalarda anıldı. Sorunun kalıcı çözümüne dair ise ucunda hiç ışık görünmeyen derin, uzun ve karanlık bir tünelde ilerlemekten başka hiçbir şey yapamıyoruz. Uluslararası toplum ise bu konuda hiç olmadığı kadar sessiz.
Pakistan’ın Popülist Lideri İmran Han Tutuklandı
2022 yılı Nisan ayında mecliste güven oyu alamadığı için başbakanlıktan düşürülen Pakistan Eski Başbakanı İmran Han, dün İslamabad’ta yüksek mahkeme önünde tutuklandı. “Yolsuzluk ve yozlaşmış uygulamalar” suçlamasıyla tutuklanan İmran Han popülist ve milliyetçi söylemleri, dış güçlerin Pakistan’a zarar vermek istediği suçlamaları ve iktidarının ilk döneminde yolsuzlukla mücadele etmek iddiasıyla biliniyordu. Son dönemde dünya siyasetinde yükselen popülist ve otoriteryen eğilimli liderler arasında gösterilen 70 yaşındaki İmran Han, Pakistan Milli Kriket takımının da eski oyuncusuydu.
İmran Han 1996 yılında Pakistan Adalet Hareketini kurmuş ve siyasi kariyeri bu parti ile yükselişe geçmişti. 2002-2007 arası milletvekilliği yapan İmran Han, Asya’nın yükselen liderleri arasında gösteriliyordu. 2018 yılında partisinin seçimi kazanmasıyla başbakan olan İmran Han’ın başbakanlık dönemi, yolsuzluk iddiaları ve devleti yozlaştırma suçlamalarıyla geçti. Sonunda birçok popülist lider gibi o da muhalefetteyken iktidarlara yaptığı suçlamaların bizzat hedefi olarak acı bir son ile karşılaştı.
Yazımın başında belirttiğim gibi bu haftanın dünya gündemine kronik sorunların yarattığı yeni gündemler damga vurdu. Putin diktatörlüğünün Ukrayna’da içine düştüğü bataklık ve bu bataklık içinde debelenen Rus rejiminin Batı suçlamaları, İsrail’in Filistin’e yaptığı bitmek bilmeyen saldırılar ve dünyada yükselen popülist liderlerin şaşmaz bir şekilde yolsuzluklarla anılarak siyasi kariyerlerinin sonuna gelmesi, sanıyorum dünya siyasetinin artık kronikleşmiş problemleri olarak sayılabilir. Maalesef bu sorunlar çözülmeden de iklim ve su krizi gibi dünyanın çok daha önemli gündemlerini tartışmak hepimiz için birer lüks olarak kalacak.