[voiserPlayer]
Genç kadın, rutin hayatı içinde her zaman olduğu gibi o gece de dışarı çıkmıştı. Hande, tıpkı dün gibi, önceki günler gibi; belki de uzun süredir devam eden, hayatındaki herhangi bir gün gibi; o gece de en çekici haliyle, şuh edasıyla; hayatını kazandığı sokakların yolunu tuttu, Hande…
HandeKader adını belki daha önce hiç duymadınız, belki de hikâyesini KemalKılıçdaroğlu’nuncumhurbaşkanı adaylığının ilk seçim afişiyle öğrendiniz.
Peki, bu böyle mi devam edecek, cinayetlerin, ötekileştirilmenin, yok sayılmanın önüne geçilemeyecek mi, siyaset üretilmeyecek mi? Kuşkusuz ki bunun çözümü de dünden bugüne öznelerden ve öznelerin içinde politikalarla mümkün. Bunun için de gerek özneler gerekse de partilerin Lgbti+’lara bakışı önemli. Ne yaparlar ne ederler; seçime günler kala, mini bir tura ne dersiniz?
Demet’ten Esmeray’a Açık Kimlikli Siyaset
Esmeray Zeynep Özadik, Tip (Türkiye İşçi Partisi) 2. bölge, 3. sıra adayı, açık kimlikli trans aktivist ve oyuncu ile Lgbti+’lar mücadelesi bir kez daha ivme kazandı.
Tip’in listelerinde açık kimlikli iki trans kadın aday daha var. Geçmişte de CHP’de (Cumhuriyet Halk Partisi) siyaset yapmış Niler Albayrak ve siyaset sahnesinde yeni bir isim olan Talha Aydın.
Bu sene seçime girecek, bir başka açık kimlikli adaysa Gaziantep’te, YSP’den (Yeşil Sol Parti) Aysima Mihriban Mehtap Arslan olacak.
Açık kimlikli siyasetin, Lgbti+’ların siyaset sahnesindeki ilk adımı 1997 yılında Demet Demir ve ÖDP (Özgürlük ve Demokrasi Partisi) ile başlar. Trans aktivist ve siyasetçi Demir; önce ÖDP’nin Beyoğlu ilçe meclisi, 2007 yılındaysa Isparta milletvekili adayı olurken translara, Lgbti+’lara siyaset kapısı açılacak ve yıllarca bu birikimin üzerine yeni taşlar döşenecekti.
Bu uzun yolculukta aday adayı olarak Öykü Evren Özen’i (2011/Bursa) görürüz CHP’de. Devamında ise yıl 2015’e geldiğinde Niler Albayrak’la tanışır siyaset.
2015 yılı da Lgbti+’lar adına umut yılı olacaktı. HDP’de (Halkların Demokratik Partisi) iki aday yer bulur: açık kimlikli gey Barış Sulu ve yine bu partiden Özlem Şen.
Aynı yılın bir başkaca özelliği de CHP, HDP, Anadolu Partisi ve AKP’de (Adalet ve Kalkınma Partisi) de açık kimlikli Lgbti+ adaylar ve aday adayları olmasıydı.
Boysan ve Sedef’siz Siyaset Anlatılamaz
Yukarıdaki satırlarda 2015 yılının bolluğundan bahsedebiliyorsak çıpayı 2014 yılı yerel seçimlerine atmadan olmazdı ve her şey biraz eksik kalırdı.
İstanbul/Şişli ilçesinde CHP yedek listelerinde olan BoysanYakar ilçe meclisine girmeyi başaramasa da Başkan Hayri İnönü’nünyardımcılığı görevine seçilen ilk geydi.
Beşiktaş’ta Sedef Çakmak yerelde meclise giren tek açık kimlikli Lgbti+ adayıydı. Çakmak da CHP’de siyaset yaptı. 2014 yılı da yerel siyasette açık kimlik mücadelesinin, örülen taşların üstüne taş konulan yıl olması sebebiyle Lgbti+’lar mücadelesi ve de siyaseti için önem arz etmektedir.
Sözcülüğüne Soyunmak Yeterli mi?
Kuşku götürmez ki CHP, HDP (Bu sene Yeşil Sol Parti adıyla seçime girecek) ve TİP; Lgbti+’lar sorunsalına sırt çevirmemiş, görmezden gelmemiş, sık sık bu konuda gerek hükümet gerekse de hükümetin sözcülüğünü üstenir duruma gelen medya organlarınca günah keçisi ilan edilip birçok kez de çarmıha gerilmek gibi haksız yargılara kurban da edilmiştiler.
Bu gerçeğin farkındayız, sık sık da teşekkürlerimizi kendilerine sunduk, sunmaktan da gocunmayız. Öznelerin sorunlarının öznelerce dillendirilmesinin, özneler tarafından siyaset üretilmesinin gerekliliği kaçınılmazdır. İçimizden siyaset yapabilecek yetkinlikte, sayısız isim olduğu gerçeği ortadır. Bu anlamda Lgbti+’lar rüştünü de fazlasıyla ispatlamıştır. Yeter ki önümüz kesilmesin, sesimize kulak verilsin…
Uzun yıllardır ana muhalefet olan ve ülkenin de kurucusu konumundaki partiden, yani CHP’den de beklentinin yüksek olmasıyla beraber onların da haklılık payı olduğunu unutmamak gerekli. Listelerinde seçilebilir yerden açık kimlikli öznelere, Lgbti+ adaylara ve elbette kadınlara yer açmak zorunluluğunu görmeleri gerekmekte.
CHP, belki de partilerinde bir Lgbti+’lar komisyonu kurmakla, kurmakla da kalmayıp işler hale getirmek, öznelerin sorunlarına, ihtiyaçlarına dair bu komisyonlarının karar almasını sağlamakla işe başlayabilir.
Seçime günler kala; siyasi partilerin TRT’de (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) yaptığı seçim konuşmalarında YSP ve TİP dışında “cinsiyet kimliği” vurgusu yapan parti yok. TİP, bir adım daha öteye taşıyarak Lgbit+’lar sözünü kullanan tek parti de oldu. CHP, misal bu konuda, neden çekinik davranmakta?
Hande’lerin Kader’i Ölüm Olmasın
Açıkçası, 7 Mart tarihli, Kemal Bey’in başkanlığının ilanı sonrası paylaşılan ilk afişte Hande Kader’in de olması beni bir hayli umutlandırdı, heyecanlandırdı ve bir o kadar da şaşırtmıştı.
Daha devletçi duran, gelenekçi bir partide, hayatını idame etmek için sokağa mahkum olan nice trans kadınlar gibi, hele de kaçırılıp diri diri yakılan, yanmış bedenine bir hafta sonra ulaşılan bir kadının yer bulabilmiş olması, belki de artık bazı şeylerin değişeceğinin de işaretidir.
Hande trans bir kadın olmanın yanında, kadın cinayetlerinin, nefretin, fobikliğin geldiği noktanın ve katillerin ne derece korunur olduğunun da sembol ismidir.
Yazarın Temennisi
Sevgili Kemal Kılıçdaroğlu, adaylığınızı tekrar tebrik etmekle beraber, artık bu ülkede ırk, dil, din, cinsiyet ayrımcılığının son bulması, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin anayasal güvence altına alınması beklentimi de dile getirmek isterim. Bizim (Lgbit+lar) de cumhurbaşkanımız olmanızı beklemekteyim.
Benim de kadın ve trans kadın olarak içinde yer aldığım kırılgan gruplardan olan Lgbti+’lar başta olmak üzere, bütün ötekileştirilen, yok sayılan, her türlü ayrımcılığa uğrayan, derin yoksulluk çeken, yoksunlaştırılmış, adalete özlem duyan, dahası yok sayılan emekçilerin, kadınların, çocukların, hayvanların, doğanın, barışın, daha yaşanabilir bir ülkenin ve elbette geleceğin de sorumluluğunu üstlendiğinizi de hatırlatmanın yersiz olduğunu ummak isterim. Bu sözüm başta Kemal Bey olmak üzere, YSP ve TİP’in yanında muhalefette siyaset yapan tüm partileredir.
Bizlerin (Lgbti+’lar) çokça beklentimiz de yok aslında… Sadece siyasette önümüzü kesmeyin, arada yüzünüzü dönüp, ansızın sırt çevirmeyin; dahası, bizi zaman zaman yelkenlerinize güç verecek olan rüzgar gibi görmeyin.
Binlerce Hande için sokağın bir zaruriyet olmadığı, bu olamıyorsa dahi en azından vücut bütünlükleriyle evlerine dönebilecekleri, gelecek güzel günler ümidiyle…